Zafer Özcivan
Köşe Yazarı
Zafer Özcivan
 

KİRALAR UÇTU, EV SAHİBİ OLMAK HAYAL OLDU

Türkiye'de son yıllarda konut kiraları öylesine hızlı yükseldi ki, artık sadece dar gelirli değil, orta gelirli vatandaş için bile barınma ciddi bir sorun haline geldi. İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere büyük şehirlerde kiralar adeta kontrolden çıktı. Bu artış sadece rakamlarla açıklanamaz; mesele artık ekonomik olmaktan çıktı, toplumsal bir kırılma noktasına dönüştü. Eskiden bir evde oturmak, bir mahalleye kök salmak, çocuk büyütmek hayatın doğal bir parçasıydı. Bugün ise ev kiralamak bir savaşa, evde kalabilmek ise bir şansa dönüşmüş durumda. Üstelik bu yükseliş yalnızca TL üzerinden değil, dolar bazında da rekor kırıyor. Peki, bu duruma nasıl geldik? KİRALAR NEDEN BU KADAR YÜKSELDİ? 1. Barınma Değil, Yatırım Aracı Olması Eskiden konutlar temel bir ihtiyaç olarak görülürken, bugün birçok ev sahibi için evler adeta “pasif gelir makinesi” hâline geldi. Özellikle 2021 sonrası döviz kurlarındaki ani yükseliş, ev sahiplerini dövize endeksli düşünmeye itti. Artık kiralar yıllık TÜFE’ye göre değil, dolar kuruna göre belirleniyor. 2020’de 600 dolara kiralanan bir daire, 2025 itibarıyla 1.700 dolar sınırını geçmiş durumda. Yani Türk Lirası eridikçe, kiralar dolarla yeniden şekillendiriliyor. 2. Konut Arzı Az, Talep Çok İnşaat maliyetlerinin dövize bağlı olarak artması, yeni konut üretimini yavaşlattı. Müteahhitler maliyetleri karşılamakta zorlanınca piyasaya yeni konut arzı düşmeye başladı. Aynı anda, şehirlerde üniversite öğrencileri, evlenen çiftler, şehir dışından gelen çalışanlar derken talep artmaya devam etti. Arz daralınca, mevcut konutların değeri de yükseldi, kiralar tırmandı. 3. Göç ve Sığınmacı Etkisi Suriye krizinden bu yana Türkiye’deki nüfus, özellikle büyük şehirlerde ciddi şekilde arttı. Kayıtlı ya da kayıtsız göçmenler, düşük bütçelerle kalacak yer ararken, ev sahipleri bu talebi fırsata çevirdi. Bazı mahallelerde kiraların neredeyse yabancılara özel fiyattan belirlendiği bile konuşuluyor. Bu da piyasadaki dengeleri altüst etti. 4. Enflasyon ve Gelir Adaletsizliği Türkiye’de enflasyon çok yüksek, ama maaşlar bu artışa yetişemiyor. Üstelik sabit gelirli vatandaşın geliri her ay erirken, ev sahipleri kiraları artırarak bu kaybı telafi etmeye çalışıyor. Ancak sonuçta bu yük, kiracıların sırtına binmiş oluyor. Emekli, asgari ücretli, hatta öğretmen gibi orta gelir grubundakiler dahi kirayı ödemekte zorlanıyor. SOSYAL VE PSİKOLOJİK SONUÇLAR Barınma hakkı, her insanın temel ihtiyacıdır. Ancak bugün gelinen noktada insanlar ev sahibi olmayı bırakın, kiralık bir eve yerleşmeyi bile hayal edemez oldu. Gençler evlenmekten korkuyor, çünkü ev tutacak imkân bulamıyor. Aileler aynı evde sıkışmak zorunda kalıyor. Öğrenciler üç-dört kişi aynı odada kalmaya razı oluyor. Bu tablo sadece bireysel değil, toplumsal bir çöküşe işaret ediyor. Ayrıca kiracı-ev sahibi ilişkileri de gerginleşti. Ev sahipleri, kira artışlarını TÜFE sınırına rağmen keyfi olarak yükseltmeye çalışıyor. Tahliye baskısı, yasal boşluklar ve uzun süren davalar yüzünden kiracılar kendilerini güvencesiz hissediyor. Bu, toplumda büyük bir huzursuzluğa ve güvensizliğe neden oluyor. NE YAPILMALI? Bu kiralık krizinin çözümü, yalnızca serbest piyasaya bırakılarak mümkün değil. Devletin müdahalesi şart. İşte bazı öneriler: Sosyal konut üretimi hızlandırılmalı. Alt ve orta gelirli vatandaş için uygun fiyatlı konutlar kamu eliyle yapılmalı. Kiraların dövize endekslenmesi yasaklanmalı. Kira belirlemesi, yerel ekonomik veriler ve makul sınırlamalarla yapılmalı. Kira artışları denetlenmeli. TÜFE sınırının ihlali halinde yaptırımlar uygulanmalı. Kiracıların hukuki güvencesi artırılmalı. Haksız tahliyelere karşı koruma mekanizmaları geliştirilmeli. SON SÖZ Barınmak, bir lüks değil; insan hakkıdır. Ancak Türkiye’de artık dört duvarı olan bir eve sahip olmak, her geçen gün daha az kişinin ulaşabildiği bir ayrıcalığa dönüşüyor. Kiraların bu şekilde yükselmeye devam etmesi, yalnızca konut piyasasını değil, toplumun genel huzurunu da tehdit ediyor. Bu nedenle kiralar sadece bir ekonomi meselesi değil, artık bir yaşam hakkı sorunudur. Sessiz bir barınma krizi kapıda değil; çoktan içeri girdi bile. ZAFER ÖZCİVAN Ekonomist-Yazar zozcivan@hotmail.com
Ekleme Tarihi: 13 July 2025 - Sunday

KİRALAR UÇTU, EV SAHİBİ OLMAK HAYAL OLDU

Türkiye'de son yıllarda konut kiraları öylesine hızlı yükseldi ki, artık sadece dar gelirli değil, orta gelirli vatandaş için bile barınma ciddi bir sorun haline geldi. İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere büyük şehirlerde kiralar adeta kontrolden çıktı. Bu artış sadece rakamlarla açıklanamaz; mesele artık ekonomik olmaktan çıktı, toplumsal bir kırılma noktasına dönüştü.
Eskiden bir evde oturmak, bir mahalleye kök salmak, çocuk büyütmek hayatın doğal bir parçasıydı. Bugün ise ev kiralamak bir savaşa, evde kalabilmek ise bir şansa dönüşmüş durumda. Üstelik bu yükseliş yalnızca TL üzerinden değil, dolar bazında da rekor kırıyor. Peki, bu duruma nasıl geldik?
KİRALAR NEDEN BU KADAR YÜKSELDİ?
1. Barınma Değil, Yatırım Aracı Olması
Eskiden konutlar temel bir ihtiyaç olarak görülürken, bugün birçok ev sahibi için evler adeta “pasif gelir makinesi” hâline geldi. Özellikle 2021 sonrası döviz kurlarındaki ani yükseliş, ev sahiplerini dövize endeksli düşünmeye itti. Artık kiralar yıllık TÜFE’ye göre değil, dolar kuruna göre belirleniyor. 2020’de 600 dolara kiralanan bir daire, 2025 itibarıyla 1.700 dolar sınırını geçmiş durumda. Yani Türk Lirası eridikçe, kiralar dolarla yeniden şekillendiriliyor.
2. Konut Arzı Az, Talep Çok
İnşaat maliyetlerinin dövize bağlı olarak artması, yeni konut üretimini yavaşlattı. Müteahhitler maliyetleri karşılamakta zorlanınca piyasaya yeni konut arzı düşmeye başladı. Aynı anda, şehirlerde üniversite öğrencileri, evlenen çiftler, şehir dışından gelen çalışanlar derken talep artmaya devam etti. Arz daralınca, mevcut konutların değeri de yükseldi, kiralar tırmandı.
3. Göç ve Sığınmacı Etkisi
Suriye krizinden bu yana Türkiye’deki nüfus, özellikle büyük şehirlerde ciddi şekilde arttı. Kayıtlı ya da kayıtsız göçmenler, düşük bütçelerle kalacak yer ararken, ev sahipleri bu talebi fırsata çevirdi. Bazı mahallelerde kiraların neredeyse yabancılara özel fiyattan belirlendiği bile konuşuluyor. Bu da piyasadaki dengeleri altüst etti.
4. Enflasyon ve Gelir Adaletsizliği
Türkiye’de enflasyon çok yüksek, ama maaşlar bu artışa yetişemiyor. Üstelik sabit gelirli vatandaşın geliri her ay erirken, ev sahipleri kiraları artırarak bu kaybı telafi etmeye çalışıyor. Ancak sonuçta bu yük, kiracıların sırtına binmiş oluyor. Emekli, asgari ücretli, hatta öğretmen gibi orta gelir grubundakiler dahi kirayı ödemekte zorlanıyor.
SOSYAL VE PSİKOLOJİK SONUÇLAR
Barınma hakkı, her insanın temel ihtiyacıdır. Ancak bugün gelinen noktada insanlar ev sahibi olmayı bırakın, kiralık bir eve yerleşmeyi bile hayal edemez oldu. Gençler evlenmekten korkuyor, çünkü ev tutacak imkân bulamıyor. Aileler aynı evde sıkışmak zorunda kalıyor. Öğrenciler üç-dört kişi aynı odada kalmaya razı oluyor. Bu tablo sadece bireysel değil, toplumsal bir çöküşe işaret ediyor.
Ayrıca kiracı-ev sahibi ilişkileri de gerginleşti. Ev sahipleri, kira artışlarını TÜFE sınırına rağmen keyfi olarak yükseltmeye çalışıyor. Tahliye baskısı, yasal boşluklar ve uzun süren davalar yüzünden kiracılar kendilerini güvencesiz hissediyor. Bu, toplumda büyük bir huzursuzluğa ve güvensizliğe neden oluyor.
NE YAPILMALI?
Bu kiralık krizinin çözümü, yalnızca serbest piyasaya bırakılarak mümkün değil. Devletin müdahalesi şart. İşte bazı öneriler:
Sosyal konut üretimi hızlandırılmalı. Alt ve orta gelirli vatandaş için uygun fiyatlı konutlar kamu eliyle yapılmalı.
Kiraların dövize endekslenmesi yasaklanmalı. Kira belirlemesi, yerel ekonomik veriler ve makul sınırlamalarla yapılmalı.
Kira artışları denetlenmeli. TÜFE sınırının ihlali halinde yaptırımlar uygulanmalı.
Kiracıların hukuki güvencesi artırılmalı. Haksız tahliyelere karşı koruma mekanizmaları geliştirilmeli.
SON SÖZ
Barınmak, bir lüks değil; insan hakkıdır. Ancak Türkiye’de artık dört duvarı olan bir eve sahip olmak, her geçen gün daha az kişinin ulaşabildiği bir ayrıcalığa dönüşüyor. Kiraların bu şekilde yükselmeye devam etmesi, yalnızca konut piyasasını değil, toplumun genel huzurunu da tehdit ediyor. Bu nedenle kiralar sadece bir ekonomi meselesi değil, artık bir yaşam hakkı sorunudur. Sessiz bir barınma krizi kapıda değil; çoktan içeri girdi bile.
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar
zozcivan@hotmail.com

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.