Artık dünya sadece fabrika kurarak, bina dikerek büyümüyor. Bilgisayar ekranlarında, yazılım kodlarında, yapay zekâ sistemlerinde ve dijital platformlarda gerçek bir ekonomik yarış var. Kısacası, dijital ekonomi bugünün en değerli yatırım alanı. Ve bu yarışta sadece Amerika, Çin gibi devler değil; gelişmekte olan ülkeler de ciddi adımlar atıyor. Türkiye de bu büyük dönüşümün dışında kalmak istemiyor, aksine tam göbeğinde yer almak için ciddi bir strateji izliyor.
DÜNYA ARTIK DİJİTALİ İSTİYOR
Birleşmiş Milletler’ in 2025 Dünya Yatırım Raporu çok açık bir tablo çiziyor: Para artık dijitale akıyor. 2021-2023 arasında yapılan dijital yatırımlar, dünya genelindeki tüm doğrudan yatırımların %8,3’ünü oluşturdu. Bu oran her geçen yıl artıyor. Üstelik bu yatırımlar masa başında yapılan teorik işler değil; sıfırdan başlatılan yeni projeler, yepyeni dijital girişimler. Yatırımlar 2020’ye göre neredeyse üçe katlanmış ve 360 milyar dolara ulaşmış. Bu, geleceğin ekonomisinin artık dijitalde olduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor.
Kısacası yatırımcı, demir çelikten, beton duvardan çok; yapay zekâya, mobil uygulamaya, finansal teknolojilere para yatırıyor. Bu trendi doğru okuyan ülkeler ise gelecekte fark yaratacak.
TÜRKİYE NET BİR ROTA ÇİZDİ
Türkiye bu gelişmeleri sadece uzaktan izlemiyor, bilakis oyunun içinde olmayı hedefliyor. Cumhurbaşkanlığı Yatırım ve Finans Ofisi’nin açıklamalarına göre 2024-2028 dönemi, Türkiye için dijitalleşmede atağa kalkma zamanı. Hedef net: Dünya çapındaki doğrudan yatırımlardan aldığımız payı %1’den %1,5’e çıkarmak.
İşin güzel yanı şu: Bu hedef havada kalan bir hayal değil. Gerçek verilere baktığımızda Türkiye, globalde yatırımlar %8 azalırken bile %5,6 artışla 11,3 milyar dolarlık yatırım çekmeyi başardı. Bu da yatırımcının Türkiye'ye hala güvendiğini, potansiyelimizi gördüğünü gösteriyor.
GİRİŞİM VE TEKNOLOJİDE CİDDİ SIÇRAMA VAR
Son 10 yılda Türkiye’de girişimcilik adeta başka bir seviyeye geçti. 2010-2020 döneminde sadece 800 milyon dolarlık teknoloji yatırımı yapılırken, 2020 sonrası bu rakam 5 milyar doları geçti. Aradaki fark ciddi bir sıçramayı gösteriyor.
İstanbul’un Avrupa’da oyun geliştirme alanında ikinci, Ankara’nın ise dördüncü sıraya yerleşmesi boşuna değil. Türkiye artık sadece yazılım geliştiren bir ülke değil; dünya çapında ses getiren oyunlar, uygulamalar ve sistemler üreten bir merkez hâline geliyor.
Ayrıca “Turcorn 100” gibi programlarla, değeri 1 milyar doları geçen Türk teknoloji şirketlerinin sayısı artıyor. Artık "unicorn"lar (milyar dolarlık girişimler) bizden de çıkıyor. Bu hem genç girişimciler için motivasyon hem de yatırımcılar için cazibe unsuru.
SADECE YAZILIM DEĞİL: YAPAY ZEKÂ, FİNTEK, ELEKTRİKLİ ARAÇLAR…
Türkiye dijital ekonomi deyince sadece yazılıma odaklanmıyor. Fin TEK, yapay zekâ, elektrikli araç teknolojileri gibi birçok alanda ciddi ilerlemeler var.
Örneğin Fin Tek tarafında yapılan açık bankacılık düzenlemeleri sayesinde Türkiye bu alanda dünyayla rekabet edecek bir seviyeye geliyor. Yerli girişimler artık sadece Türkiye pazarına değil, dünya pazarına da açılıyor.
Otomotiv tarafında ise TOGG sadece bir araba markası değil; akıllı ulaşım sistemleri, elektrikli altyapılar ve yeni nesil mobilite teknolojilerinin sembolü hâline geldi. Türkiye artık sadece otomobil üretmiyor; geleceğin ulaşımını da tasarlıyor.
Yapay zekâ tarafında çok sayıda startup hızla büyüyor. Eğitimden sağlığa, sanayiden lojistiğe kadar farklı alanlara özel çözümler üretiliyor. Bu girişimlerin küresel pazarda kendini göstermesi ise sadece zaman meselesi.
ULUSLARARASI UZMANLAR İÇİN KAPI ARALANDI
Dijital ekonomi insan kaynağıyla büyür. Türkiye bu noktada "Türkiye Tech Visa" adlı özel bir program başlattı. Teknoloji alanında uzman yabancı profesyoneller için Türkiye'ye yerleşmek artık çok daha kolay. Yani artık sadece bizden çıkan yetenekler değil, yurtdışındaki dijital uzmanlar da Türkiye'yi tercih edebilecek.
Ayrıca 30 milyar dolarlık HIT-30 yatırım programı da duyuruldu. Yapay zekâ, yarı iletken teknolojileri, kuantum bilişim gibi 8 stratejik alanda yapılacak yatırımlara devletin çok güçlü teşvikler vereceği belirtiliyor. Bu tür teşviklerle Türkiye, dijital ekonomide sadece tüketen değil, üreten bir merkez hâline gelmeyi amaçlıyor.
SONUÇ: TÜRKİYE VİTES BÜYÜTÜYOR
Özetle; dünya hızla dijitalleşirken Türkiye bu oyunda kenarda durmak istemiyor. Tam tersine, oyun kurucu ülkelerden biri olmayı hedefliyor. Yatırımların rotası değişiyor, Türkiye bu rotayı okuyup doğru stratejilerle konum alıyor. Altyapı güçlendiriliyor, girişimciler destekleniyor, uluslararası uzmanlara fırsat sunuluyor, yeni nesil teknolojiler için dev teşvikler devreye alınıyor.
Eğer bu kararlılık ve vizyon sürdürülebilirse, Türkiye dijital ekonomide sadece bölgesel bir güç değil; küresel düzeyde de adı geçen, örnek gösterilen bir merkez olabilir.
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar
zozcivan@hotmail.com
Anasayfa
Yazarlar
Zafer Özcivan
Yazı Detayı
Bu yazı 387 kez okundu.
DİJİTAL EKONOMİDE YENİ DÖNEM
Artık dünya sadece fabrika kurarak, bina dikerek büyümüyor. Bilgisayar ekranlarında, yazılım kodlarında, yapay zekâ sistemlerinde ve dijital platformlarda gerçek bir ekonomik yarış var. Kısacası, dijital ekonomi bugünün en değerli yatırım alanı. Ve bu yarışta sadece Amerika, Çin gibi devler değil; gelişmekte olan ülkeler de ciddi adımlar atıyor. Türkiye de bu büyük dönüşümün dışında kalmak istemiyor, aksine tam göbeğinde yer almak için ciddi bir strateji izliyor.
DÜNYA ARTIK DİJİTALİ İSTİYOR
Birleşmiş Milletler’ in 2025 Dünya Yatırım Raporu çok açık bir tablo çiziyor: Para artık dijitale akıyor. 2021-2023 arasında yapılan dijital yatırımlar, dünya genelindeki tüm doğrudan yatırımların %8,3’ünü oluşturdu. Bu oran her geçen yıl artıyor. Üstelik bu yatırımlar masa başında yapılan teorik işler değil; sıfırdan başlatılan yeni projeler, yepyeni dijital girişimler. Yatırımlar 2020’ye göre neredeyse üçe katlanmış ve 360 milyar dolara ulaşmış. Bu, geleceğin ekonomisinin artık dijitalde olduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor.
Kısacası yatırımcı, demir çelikten, beton duvardan çok; yapay zekâya, mobil uygulamaya, finansal teknolojilere para yatırıyor. Bu trendi doğru okuyan ülkeler ise gelecekte fark yaratacak.
TÜRKİYE NET BİR ROTA ÇİZDİ
Türkiye bu gelişmeleri sadece uzaktan izlemiyor, bilakis oyunun içinde olmayı hedefliyor. Cumhurbaşkanlığı Yatırım ve Finans Ofisi’nin açıklamalarına göre 2024-2028 dönemi, Türkiye için dijitalleşmede atağa kalkma zamanı. Hedef net: Dünya çapındaki doğrudan yatırımlardan aldığımız payı %1’den %1,5’e çıkarmak.
İşin güzel yanı şu: Bu hedef havada kalan bir hayal değil. Gerçek verilere baktığımızda Türkiye, globalde yatırımlar %8 azalırken bile %5,6 artışla 11,3 milyar dolarlık yatırım çekmeyi başardı. Bu da yatırımcının Türkiye'ye hala güvendiğini, potansiyelimizi gördüğünü gösteriyor.
GİRİŞİM VE TEKNOLOJİDE CİDDİ SIÇRAMA VAR
Son 10 yılda Türkiye’de girişimcilik adeta başka bir seviyeye geçti. 2010-2020 döneminde sadece 800 milyon dolarlık teknoloji yatırımı yapılırken, 2020 sonrası bu rakam 5 milyar doları geçti. Aradaki fark ciddi bir sıçramayı gösteriyor.
İstanbul’un Avrupa’da oyun geliştirme alanında ikinci, Ankara’nın ise dördüncü sıraya yerleşmesi boşuna değil. Türkiye artık sadece yazılım geliştiren bir ülke değil; dünya çapında ses getiren oyunlar, uygulamalar ve sistemler üreten bir merkez hâline geliyor.
Ayrıca “Turcorn 100” gibi programlarla, değeri 1 milyar doları geçen Türk teknoloji şirketlerinin sayısı artıyor. Artık "unicorn"lar (milyar dolarlık girişimler) bizden de çıkıyor. Bu hem genç girişimciler için motivasyon hem de yatırımcılar için cazibe unsuru.
SADECE YAZILIM DEĞİL: YAPAY ZEKÂ, FİNTEK, ELEKTRİKLİ ARAÇLAR…
Türkiye dijital ekonomi deyince sadece yazılıma odaklanmıyor. Fin TEK, yapay zekâ, elektrikli araç teknolojileri gibi birçok alanda ciddi ilerlemeler var.
Örneğin Fin Tek tarafında yapılan açık bankacılık düzenlemeleri sayesinde Türkiye bu alanda dünyayla rekabet edecek bir seviyeye geliyor. Yerli girişimler artık sadece Türkiye pazarına değil, dünya pazarına da açılıyor.
Otomotiv tarafında ise TOGG sadece bir araba markası değil; akıllı ulaşım sistemleri, elektrikli altyapılar ve yeni nesil mobilite teknolojilerinin sembolü hâline geldi. Türkiye artık sadece otomobil üretmiyor; geleceğin ulaşımını da tasarlıyor.
Yapay zekâ tarafında çok sayıda startup hızla büyüyor. Eğitimden sağlığa, sanayiden lojistiğe kadar farklı alanlara özel çözümler üretiliyor. Bu girişimlerin küresel pazarda kendini göstermesi ise sadece zaman meselesi.
ULUSLARARASI UZMANLAR İÇİN KAPI ARALANDI
Dijital ekonomi insan kaynağıyla büyür. Türkiye bu noktada "Türkiye Tech Visa" adlı özel bir program başlattı. Teknoloji alanında uzman yabancı profesyoneller için Türkiye'ye yerleşmek artık çok daha kolay. Yani artık sadece bizden çıkan yetenekler değil, yurtdışındaki dijital uzmanlar da Türkiye'yi tercih edebilecek.
Ayrıca 30 milyar dolarlık HIT-30 yatırım programı da duyuruldu. Yapay zekâ, yarı iletken teknolojileri, kuantum bilişim gibi 8 stratejik alanda yapılacak yatırımlara devletin çok güçlü teşvikler vereceği belirtiliyor. Bu tür teşviklerle Türkiye, dijital ekonomide sadece tüketen değil, üreten bir merkez hâline gelmeyi amaçlıyor.
SONUÇ: TÜRKİYE VİTES BÜYÜTÜYOR
Özetle; dünya hızla dijitalleşirken Türkiye bu oyunda kenarda durmak istemiyor. Tam tersine, oyun kurucu ülkelerden biri olmayı hedefliyor. Yatırımların rotası değişiyor, Türkiye bu rotayı okuyup doğru stratejilerle konum alıyor. Altyapı güçlendiriliyor, girişimciler destekleniyor, uluslararası uzmanlara fırsat sunuluyor, yeni nesil teknolojiler için dev teşvikler devreye alınıyor.
Eğer bu kararlılık ve vizyon sürdürülebilirse, Türkiye dijital ekonomide sadece bölgesel bir güç değil; küresel düzeyde de adı geçen, örnek gösterilen bir merkez olabilir.
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar
zozcivan@hotmail.com
Ekleme
Tarihi: 10 July 2025 - Thursday
DİJİTAL EKONOMİDE YENİ DÖNEM
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.