Bir zamanlar toplumun “başarılısı”, “geleceği parlak olanı” olarak görülen beyaz yakalılar, artık ne ekonomik güvenlik hissedebiliyor ne toplumsal saygınlık. İstanbul Planlama Ajansı’nın 2025 Haziran raporu, bu gerçekliği sert ama açık bir dille ortaya koyuyor: Beyaz yakalı çalışanlar, sadece maddi değil, sınıfsal ve duygusal anlamda da büyük bir çöküş yaşıyor.
DİPLOMA YETMİYOR, MESAİ KURTARMIYOR
Eskiden iyi bir okul, sağlam bir diploma, düzgün bir işe kapı açardı. Ancak artık bu formül işlemiyor. Ne mezun olunan üniversite ne çok uluslu şirkette geçen 10 yıl ne yabancı dil bilgisi ne de “LinkedIn profili güçlü olmak” geçinmeye yetiyor. İnsanlar 9-6 çalışıyor, fazla mesai yapıyor, hafta sonu bile aklında iş oluyor ama karşılığı ne? Ay sonunda maaş, kiraya ve faturalara yetmeden bitiyor.
TÜİK’in 2011–2023 dönemine ilişkin verileri bu çöküşü net biçimde ortaya koyuyor. Vasıfsız işlerde çalışanların gelir artışı %1600’ü geçerken, beyaz yakalılarda bu oran %1058’de kalmış. Yani eğitimli, uzmanlaşmış bireyler artık emeğinin karşılığını en az alan kesim haline geldi. Bu, sadece maddi değil; aynı zamanda sembolik bir çöküş.
DOLAR BAZINDA GELİR DÜŞÜYOR, UMUTLA BERABER
ILO verilerine göre, beyaz yakalıların dolar bazında ortalama aylık kazancı 2014’te 1.237 dolarken, 2023’te 938 dolara gerilemiş. Dolar bazlı gelir düşerken, kiralar, gıda, ulaşım, sağlık ve eğitim masrafları katlanarak artıyor. Sonuç olarak, birikim yapamayan, kredi kartı borcunu çeviren, yarınından emin olamayan bir çalışan tipi ortaya çıkıyor. Oysa beyaz yakalı dediğimiz kişi, plan yapabilen, geleceğe yatırım yapan, hayal kuran bir profildi.
Şimdi hayal kurmak bir lüks oldu. Artık kimse “şöyle bir ev alayım, çocuklarımı özel okula göndereyim, yazlık yapayım” gibi hedeflerle yaşamıyor. Aksine, “bugünü atlatayım, borcu çevireyim, bu ayı kazasız çıkarayım” demek, neredeyse bir başarı göstergesi oldu.
KİMLİK KAYBI: “BEYAZ YAKA MIYIM ARTIK, EMİN DEĞİLİM”
Araştırmaya katılan birçok kişi, artık kendisini “beyaz yaka” olarak görmediğini söylüyor. Mühendisinden iletişim uzmanına, akademisyeninden kamu görevlisine kadar birçok kişi sınıfsal kimliğini yitirdiğini ifade ediyor. “Eğitimli bir mavi yaka gibiyim” diyenler çoğalıyor. Bu ifade, sadece gelir kaybına değil, bir dönem ait olunan sınıfın da eridiğine işaret ediyor.
“Ben beyaz yakalıyım ama artık pazarda fiyat soruyorum” cümlesi, iç burkan ama çok da tanıdık bir gerçeklik. Eskiden belli bir gelire sahip insanlar temel ihtiyaçları için bu kadar hesap yapmazdı. Şimdi beyaz yakalılar, “maaş yatsın da nefes alalım” modunda yaşıyor.
MÜLK EDİNME HAYALİ BİTTİ, BORÇLA YAŞAM NORMALLEŞTİ
Eskiden beyaz yakalılar için ev almak, belki uzun vadeli bir hedefti ama erişilebilirdi. Bugün ise neredeyse imkânsız. Katılımcıların tamamına yakını, “İstanbul’da ev sahibi olmak artık hayal bile değil” diyor. Kira ödemek bir eziyete dönüşmüşken, ev almak lüks değil, bir fantezi haline gelmiş durumda.
Kredi kartları ise adeta ikinci bir maaş gibi kullanılıyor. Borçla yaşamak normalleşmiş, hatta kurumsal şirketlerde çalışıp üç-dört kartı birden döndüren insanlar var. Banka bildirimleri artık maaş kadar belirleyici.
KAMUDA DA AYNI SIKINTILAR: “SEVDİĞİM MESLEKTEN SOĞUDUM”
Özellikle kamu çalışanları da aynı ekonomik kıskaç içinde. Bir öğretmenin “Mesleğimi severek seçtim ama kazancımı görünce pişman oldum” demesi, sadece maddi değil, duygusal bir tükenmişliği de gösteriyor. Üniversitelerde çalışan akademisyenler ise “liyakat” sorununun, sadece maaş değil, motivasyon kaybı da yarattığını belirtiyor. İnsan emeğinin ve bilgisinin karşılığını alamayınca üretme arzusu da törpüleniyor.
GÖÇ ARTIK KAÇIŞ DEĞİL, MECBURİYET
En dikkat çekici değişimlerden biri ise beyaz yakalıların yurt dışına gitme isteğinin artık bir “istek” değil, “zorunluluk” gibi görülmesi. Yalnızca ekonomik nedenlerle değil; çocuğuna iyi bir eğitim sunmak, hukuka güven duymak, sosyal adalet görmek isteyen çok sayıda kişi, Avrupa’ya ya da Kanada gibi ülkelere gitme yolları arıyor. Bu, ciddi bir beyin göçü dalgasının işareti. Ülkenin en üretken, en eğitimli kesimi, kendi ülkesinde körelmek istemiyor.
Bu göç, sadece bireysel bir çözüm değil; toplumsal bir kayıp. Yıllarca emek verilmiş, yatırım yapılmış insan sermayesini elimizle itiyoruz. Çünkü bu insanlar artık “Bu ülke bana gelecek sunmuyor” diyor.
SONUÇ: BİR SINIFIN ÇÖKÜŞÜ, BİR ÜLKENİN AYNASI
Beyaz yakalılar artık ne kazançlarıyla ayakta kalabiliyor ne hayal kurabiliyor ne de kendilerini ait hissedebiliyor. Üstelik bu sadece ekonomik bir sorun değil; aynı zamanda sosyal bir çöküş, kültürel bir kopuş ve duygusal bir tükenmişliktir.
Bu sınıf, bir ülkenin gelişmişlik düzeyinin aynasıdır. Eğer beyaz yakalı mutsuzsa, yarınından emin değilse, gelecek planı yapamıyorsa bu; sistemin bozulduğunun, adaletin zedelendiğinin ve inançların kırıldığının göstergesidir.
Bugün beyaz yakalılar, umut değil, hayal kırıklığı taşıyan bir sınıfa dönüşmüş durumda. Ve bu sessiz çöküş, toplumun tamamı için ciddi bir alarmdır.
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar
zozcivan@hotmail.com
Anasayfa
Yazarlar
Zafer Özcivan
Yazı Detayı
Bu yazı 45 kez okundu.
ÜLKEMİZDE BEYAZ YAKALILARIN DURUMU
Bir zamanlar toplumun “başarılısı”, “geleceği parlak olanı” olarak görülen beyaz yakalılar, artık ne ekonomik güvenlik hissedebiliyor ne toplumsal saygınlık. İstanbul Planlama Ajansı’nın 2025 Haziran raporu, bu gerçekliği sert ama açık bir dille ortaya koyuyor: Beyaz yakalı çalışanlar, sadece maddi değil, sınıfsal ve duygusal anlamda da büyük bir çöküş yaşıyor.
DİPLOMA YETMİYOR, MESAİ KURTARMIYOR
Eskiden iyi bir okul, sağlam bir diploma, düzgün bir işe kapı açardı. Ancak artık bu formül işlemiyor. Ne mezun olunan üniversite ne çok uluslu şirkette geçen 10 yıl ne yabancı dil bilgisi ne de “LinkedIn profili güçlü olmak” geçinmeye yetiyor. İnsanlar 9-6 çalışıyor, fazla mesai yapıyor, hafta sonu bile aklında iş oluyor ama karşılığı ne? Ay sonunda maaş, kiraya ve faturalara yetmeden bitiyor.
TÜİK’in 2011–2023 dönemine ilişkin verileri bu çöküşü net biçimde ortaya koyuyor. Vasıfsız işlerde çalışanların gelir artışı %1600’ü geçerken, beyaz yakalılarda bu oran %1058’de kalmış. Yani eğitimli, uzmanlaşmış bireyler artık emeğinin karşılığını en az alan kesim haline geldi. Bu, sadece maddi değil; aynı zamanda sembolik bir çöküş.
DOLAR BAZINDA GELİR DÜŞÜYOR, UMUTLA BERABER
ILO verilerine göre, beyaz yakalıların dolar bazında ortalama aylık kazancı 2014’te 1.237 dolarken, 2023’te 938 dolara gerilemiş. Dolar bazlı gelir düşerken, kiralar, gıda, ulaşım, sağlık ve eğitim masrafları katlanarak artıyor. Sonuç olarak, birikim yapamayan, kredi kartı borcunu çeviren, yarınından emin olamayan bir çalışan tipi ortaya çıkıyor. Oysa beyaz yakalı dediğimiz kişi, plan yapabilen, geleceğe yatırım yapan, hayal kuran bir profildi.
Şimdi hayal kurmak bir lüks oldu. Artık kimse “şöyle bir ev alayım, çocuklarımı özel okula göndereyim, yazlık yapayım” gibi hedeflerle yaşamıyor. Aksine, “bugünü atlatayım, borcu çevireyim, bu ayı kazasız çıkarayım” demek, neredeyse bir başarı göstergesi oldu.
KİMLİK KAYBI: “BEYAZ YAKA MIYIM ARTIK, EMİN DEĞİLİM”
Araştırmaya katılan birçok kişi, artık kendisini “beyaz yaka” olarak görmediğini söylüyor. Mühendisinden iletişim uzmanına, akademisyeninden kamu görevlisine kadar birçok kişi sınıfsal kimliğini yitirdiğini ifade ediyor. “Eğitimli bir mavi yaka gibiyim” diyenler çoğalıyor. Bu ifade, sadece gelir kaybına değil, bir dönem ait olunan sınıfın da eridiğine işaret ediyor.
“Ben beyaz yakalıyım ama artık pazarda fiyat soruyorum” cümlesi, iç burkan ama çok da tanıdık bir gerçeklik. Eskiden belli bir gelire sahip insanlar temel ihtiyaçları için bu kadar hesap yapmazdı. Şimdi beyaz yakalılar, “maaş yatsın da nefes alalım” modunda yaşıyor.
MÜLK EDİNME HAYALİ BİTTİ, BORÇLA YAŞAM NORMALLEŞTİ
Eskiden beyaz yakalılar için ev almak, belki uzun vadeli bir hedefti ama erişilebilirdi. Bugün ise neredeyse imkânsız. Katılımcıların tamamına yakını, “İstanbul’da ev sahibi olmak artık hayal bile değil” diyor. Kira ödemek bir eziyete dönüşmüşken, ev almak lüks değil, bir fantezi haline gelmiş durumda.
Kredi kartları ise adeta ikinci bir maaş gibi kullanılıyor. Borçla yaşamak normalleşmiş, hatta kurumsal şirketlerde çalışıp üç-dört kartı birden döndüren insanlar var. Banka bildirimleri artık maaş kadar belirleyici.
KAMUDA DA AYNI SIKINTILAR: “SEVDİĞİM MESLEKTEN SOĞUDUM”
Özellikle kamu çalışanları da aynı ekonomik kıskaç içinde. Bir öğretmenin “Mesleğimi severek seçtim ama kazancımı görünce pişman oldum” demesi, sadece maddi değil, duygusal bir tükenmişliği de gösteriyor. Üniversitelerde çalışan akademisyenler ise “liyakat” sorununun, sadece maaş değil, motivasyon kaybı da yarattığını belirtiyor. İnsan emeğinin ve bilgisinin karşılığını alamayınca üretme arzusu da törpüleniyor.
GÖÇ ARTIK KAÇIŞ DEĞİL, MECBURİYET
En dikkat çekici değişimlerden biri ise beyaz yakalıların yurt dışına gitme isteğinin artık bir “istek” değil, “zorunluluk” gibi görülmesi. Yalnızca ekonomik nedenlerle değil; çocuğuna iyi bir eğitim sunmak, hukuka güven duymak, sosyal adalet görmek isteyen çok sayıda kişi, Avrupa’ya ya da Kanada gibi ülkelere gitme yolları arıyor. Bu, ciddi bir beyin göçü dalgasının işareti. Ülkenin en üretken, en eğitimli kesimi, kendi ülkesinde körelmek istemiyor.
Bu göç, sadece bireysel bir çözüm değil; toplumsal bir kayıp. Yıllarca emek verilmiş, yatırım yapılmış insan sermayesini elimizle itiyoruz. Çünkü bu insanlar artık “Bu ülke bana gelecek sunmuyor” diyor.
SONUÇ: BİR SINIFIN ÇÖKÜŞÜ, BİR ÜLKENİN AYNASI
Beyaz yakalılar artık ne kazançlarıyla ayakta kalabiliyor ne hayal kurabiliyor ne de kendilerini ait hissedebiliyor. Üstelik bu sadece ekonomik bir sorun değil; aynı zamanda sosyal bir çöküş, kültürel bir kopuş ve duygusal bir tükenmişliktir.
Bu sınıf, bir ülkenin gelişmişlik düzeyinin aynasıdır. Eğer beyaz yakalı mutsuzsa, yarınından emin değilse, gelecek planı yapamıyorsa bu; sistemin bozulduğunun, adaletin zedelendiğinin ve inançların kırıldığının göstergesidir.
Bugün beyaz yakalılar, umut değil, hayal kırıklığı taşıyan bir sınıfa dönüşmüş durumda. Ve bu sessiz çöküş, toplumun tamamı için ciddi bir alarmdır.
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar
zozcivan@hotmail.com
Ekleme
Tarihi: 06 July 2025 - Sunday
ÜLKEMİZDE BEYAZ YAKALILARIN DURUMU
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.