Zeytin ağacı kolay ağaç değildir.
Bin yıl yaşar ama bin yıl susar.
Ne bağırır, ne şikâyet eder.
Yalnızca bekler.
Kök salar toprağa, göğe uzanır ama gözünüze görünmeden büyür.
Şimdi biz, bu sessizliğe güvenip zeytinliklerin altını kazmaya,onları maden sahası uğruna yok saymaya çalışıyoruz.
Ve kimse çıkıp da şunu demiyor:
“Toprağın altını zenginleştireceğiz diye üstünü mahvetmenin bedeli nedir?”
Zeytinlik, Geçimdir – Gölge Etmeyin Yeter
Bugün Türkiye, zeytin ve zeytinyağı üretiminde dünyanın sayılı ülkelerinden biri.
Ege’den Akdeniz’e kadar binlerce köy, milyonlarca ağaç, milyonlarca aile…
Bu ağaçlardan geçiniyor.
Her sabah traktörüne binip bahçesine giden köylü, çocuğunu zeytin parasıyla okutan anne, yaz kış çuvalla zeytin toplayan işçi…
Zeytinlik sadece tarım değildir.
Ekonomidir, kültürdür, gelenektir.
Ve en önemlisi, gelecektir.
Ama ne zaman bir yerin altında maden olsa, yukarısı gözden çıkarılıyor.
Oysa kimse şunu sormuyor:
“Bir maden ne kadar değerli olabilir ki bir zeytinliğin yerine koyasın?”
Maden Geçer, Zeytin Kalır
Evet, madenler kıymetlidir.
Altın, lityum, nikel… Her biri yüksek ekonomik değer taşır.
Ama madencilik dediğimiz şey, doğası gereği yıkımdır.
Bir yeri kazarsın, çıkarırsın, satarsın, gidersin.
Geride ne kalır?
Tozu dumana katılmış bir vadi, kurumuş yer altı suları, zehirlenmiş köyler…
Üstelik bu işler birkaç yıl sürer.
Beş yıl, bilemedin on.
Sonra o şirket çeker gider.
Ama zeytinlik olsaydı orada,
o köy yüz yıl daha yaşardı.
Maden geçicidir.
Zeytinlik kalıcıdır.
Ama biz kalıcı olanı kesip, geçici olanın peşine düşüyoruz.
İşte asıl cehalet budur.
Devletin Görevi Korumaktır, Satmak Değil
Bakanlıklardan biri, yönetmelik değiştirip,zeytinliklerin maden sahalarına açılmasının önünü açıyor.
Sonra da çıkıp "istihdam" diyorlar.
Ama hangi istihdam?
Madende üç yıl çalışacak kişiyle, zeytinlikte 40 yıl geçinecek aile aynı değil.
Zeytinlik istihdam değil, hayat üretir.
Maden yalnızca para.
Kusura bakmayın ama devlet dediğin kurum,toprağını korumayı bilmezse, kalkınmadan bahsedemez.
Zeytinliği feda eden bir zihniyet,yarın fidanı da, ormanı da, suyu da feda eder.
Sonuç: Ya Zeytini Koruyacağız, Ya Vicdanımızı Kaybedeceğiz
Zeytin, bu ülkenin kimliğidir.
İncil’de de geçer, Kur’an’da da.
Anadolu’nun şiirinde, mezarında, düğününde, savaşında zeytin vardır.
Onu kesmek, sadece bir ağaç kesmek değildir.
Kendi geçmişini, geleceğini ve ahlakını kesmektir.
Maden bulunabilir, çıkarılabilir, gerekiyorsa uygun alanlarda yapılabilir.
Ama zeytinlikten vazgeçmek,milletin en köklü değerlerinden birini bir kepçe darbesiyle yok etmek demektir.
Bugün bu ağaca sahip çıkmazsak,yarın susuzluktan değil,vicdansızlıktan kuruyacağız.