Dünyanın en zengin adamlarından Elon Musk ile dünyanın en güçlü koltuğunda oturan Donald Trump arasındaki ilişki, modern çağın en dikkat çekici siyasi ve iş ortaklıklarından biri haline gelmişti. Bir zamanlar birbirine mesafeli duran bu iki figür, zamanla ortak düşmanlar, karşılıklı çıkarlar ve popülist güç gösterileriyle yakınlaştılar. Ancak son gelişmeler gösteriyor ki, bu bağın ipleri kopmuş durumda. Hem de oldukça sesli ve kaotik bir biçimde.
Bu yazı, bu iki dev karakterin nasıl yakınlaştığını, neleri paylaştığını ve sonunda nasıl yollarını ayırdıklarını senin dilinle ve yorumunla anlatıyor. Çünkü bu hikâye sadece bir dostluğun değil, aynı zamanda çağımızın güç dinamiklerinin ve ego savaşlarının da hikâyesi.
BİR ZAMANLAR DÜŞMAN GİBİYDİLER
Musk ve Trump’ın ilk yıllarındaki ilişkisi oldukça soğuktu. Elon Musk, iklim değişikliği, çevre politikaları ve bilimsel ilerlemeler konusundaki hassasiyetiyle biliniyordu. Trump ise özellikle ilk döneminde çevre politikalarını önemsemeyen, Paris İklim Anlaşması’ndan çekilen, fosil yakıt endüstrisine açık destek veren bir liderdi. Haliyle bu ikilinin aynı masaya oturması o dönemde neredeyse imkânsızdı.
Musk 2016 ve 2020 seçimlerinde Demokratlara oy verdiğini açık açık söylerken, Trump da Musk’ın ismini bazen alaycı ifadelerle anıyordu. 2017’de Musk, Trump’ın çevreci politikaları terk etmesi üzerine Beyaz Saray danışma kurullarından istifa etti. O yıllarda bu ikiliyi bir araya getirecek bir sebep yoktu. Ama zamanla değişen konjonktür, çıkar hesaplarını da beraberinde getirdi.
2024: BİR SUİKAST VE DOĞAN DOSTLUK
İşler 2024’te dramatik bir biçimde değişti. Elon Musk, temmuz ayında Pennsylvania’daki bir kampanya mitinginde uğradığı silahlı saldırıdan sağ kurtuldu. Bu olay hem kamuoyunu sarstı hem de Musk’ın politik duruşunu kökten değiştirdi. Olaydan hemen sonra Musk, Trump’a tam destek verdi. X (eski adıyla Twitter) üzerinden “Başkan Trump’ı tamamen destekliyorum” dedi. Bu sadece sözle kalmadı; Musk, Trump’ın kampanyasına 277 milyon dolarlık bağışta bulundu.
Trump da bu jesti karşılıksız bırakmadı. Seçimi kazandığında zafer konuşmasında Musk’a “Yeni bir yıldız doğdu. Elon!” diyerek kamuoyuna ilan etti. Bu iki isim artık bir ittifak kurmuştu: biri devletin başında, diğeri paranın ve teknolojinin.
Bu dönemde Musk’ın Washington’daki etkisi inanılmaz arttı. Hükümetin maliyetleri azaltmak için kurduğu DOGE (Hükümet Verimliliği Dairesi) adlı yeni kurumda danışmanlık yaptı. Beyaz Saray’daki yemin törenine katıldı, Tesla arabaları bahçede sergilendi, hatta Trump bir Tesla alacağını bile açıkladı. Medya bu ilişkiyi "teknolojiyle güç evliliği" olarak tanımladı.
HER ŞEY GÜZEL GİDERKEN…
Ancak ortaklık fazla uzun sürmedi. 2025’in Mayıs ve haziran aylarında işler hızla bozulmaya başladı. Trump’ın Kongre’ye sunduğu devasa kapsamlı “Tek Büyük Güzel Yasa Tasarısı”, hem sosyal yardımlarda kesintiler hem de büyük altyapı ve savunma harcamaları içeriyordu. Musk bu yasa tasarısına sosyal medya üzerinden çok sert çıktı. “Bu çirkin harcama paketi Amerikalılara sürdürülemez borçlar yüklüyor,” dedi. Hatta daha da ileri gidip Trump’ın kendisine söz verdiği bazı destekleri geri çektiğini iddia etti.
Trump da sessiz kalmadı. Musk’a yönelik oldukça açık bir dille, “İnsanları istemedikleri elektrikli araçları almaya zorlayan düzenlemeleri kaldırdım, Musk buna çıldırdı,” dedi. Hatta daha da ileri giderek Tesla’ya verilen sübvansiyonların kesilebileceğini söyledi.
Bu noktadan sonra işler kişiselleşti. Musk, Trump’ın açıklamalarının ekran görüntüsünü paylaşıp uzay programı SpaceX’in bazı görevlerini durdurabileceğini açıkladı. Artık bu bir fikir ayrılığı değil, açık bir güç çatışmasıydı.
SIRADAKİ NE? KİM KAZANACAK?
Bu ayrılığın sonuçları ikisi için de yıkıcı olabilir. Bir yanda artık başkanlık koltuğunda oturan Trump, halkı yanına almak için iş dünyası yanlısı görünmeye çalışıyordu. Ama Musk gibi dünyaca bilinen bir destekçisini kaybetmek, onun bu imajını ciddi şekilde zedeliyor. Be Broadcast PR Ajansı’ndan Josh Wheeler’a göre bu durum, Trump’ın “en iyi insanları yanına alma” iddiasını baltalıyor ve onun kişisel rahatlık için ittifak kurduğu izlenimini yaratıyor.
Musk için de işler kolay değil. Tesla’nın hisseleri düşüşte, SpaceX’in hükümetle bağları zarar görebilir. Devlet sübvansiyonlarının ve sözleşmelerin riske girmesi, bir teknoloji devinin ekonomisini doğrudan etkiler. Üstelik kamuoyunda, hükümetle kavgaya tutuşmuş bir “asi” figürden çok, çıkarları zarar görünce saldırganlaşan bir milyarder görüntüsü oluşuyor.
Musk’ın Epstein dosyaları üzerinden Trump’a yönelik iddialar paylaşması, siyasetin artık kişisel hesaplaşmalara dönüştüğünü gösteriyor. Bu iki figür artık birbirlerine karşı ellerindeki tüm dijital gücü ve medya etkisini kullanacak gibi görünüyor.
SON SÖZ: GÜCÜ PAYLAŞMAK ZORDUR
Elon Musk ve Donald Trump’ın ilişkisi, modern zamanların güç ve ego çatışmasının simgesine dönüştü. İki taraf da kazanmaya alışık, iki taraf da egoları yüksek. Ama aynı anda hem sahnede olmak hem de kontrolü elde tutmak, bu kadar güçlü karakterler için imkânsız hale geliyor.
Bugün sosyal medyada başlayan bu savaşın etkileri sadece ikiliyle sınırlı kalmayacak. ABD iç politikası, iş dünyası ve teknoloji yatırımları da bu çarpışmanın yankılarını hissedecek. Çünkü artık bu sadece bir dostluğun sona ermesi değil; para, siyaset ve teknolojinin birbirine çarptığı dev bir hesaplaşmanın ortasındayız.
Ve görünüşe göre bu hesaplaşma henüz bitmedi.
Kaynak: Euronews
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar
zozcivan@hotmail.com
Anasayfa
Yazarlar
Zafer Özcivan
Yazı Detayı
Bu yazı 194 kez okundu.
TRUMP VE MUSK DOSTLUĞU BİTİYOR MU?
Dünyanın en zengin adamlarından Elon Musk ile dünyanın en güçlü koltuğunda oturan Donald Trump arasındaki ilişki, modern çağın en dikkat çekici siyasi ve iş ortaklıklarından biri haline gelmişti. Bir zamanlar birbirine mesafeli duran bu iki figür, zamanla ortak düşmanlar, karşılıklı çıkarlar ve popülist güç gösterileriyle yakınlaştılar. Ancak son gelişmeler gösteriyor ki, bu bağın ipleri kopmuş durumda. Hem de oldukça sesli ve kaotik bir biçimde.
Bu yazı, bu iki dev karakterin nasıl yakınlaştığını, neleri paylaştığını ve sonunda nasıl yollarını ayırdıklarını senin dilinle ve yorumunla anlatıyor. Çünkü bu hikâye sadece bir dostluğun değil, aynı zamanda çağımızın güç dinamiklerinin ve ego savaşlarının da hikâyesi.
BİR ZAMANLAR DÜŞMAN GİBİYDİLER
Musk ve Trump’ın ilk yıllarındaki ilişkisi oldukça soğuktu. Elon Musk, iklim değişikliği, çevre politikaları ve bilimsel ilerlemeler konusundaki hassasiyetiyle biliniyordu. Trump ise özellikle ilk döneminde çevre politikalarını önemsemeyen, Paris İklim Anlaşması’ndan çekilen, fosil yakıt endüstrisine açık destek veren bir liderdi. Haliyle bu ikilinin aynı masaya oturması o dönemde neredeyse imkânsızdı.
Musk 2016 ve 2020 seçimlerinde Demokratlara oy verdiğini açık açık söylerken, Trump da Musk’ın ismini bazen alaycı ifadelerle anıyordu. 2017’de Musk, Trump’ın çevreci politikaları terk etmesi üzerine Beyaz Saray danışma kurullarından istifa etti. O yıllarda bu ikiliyi bir araya getirecek bir sebep yoktu. Ama zamanla değişen konjonktür, çıkar hesaplarını da beraberinde getirdi.
2024: BİR SUİKAST VE DOĞAN DOSTLUK
İşler 2024’te dramatik bir biçimde değişti. Elon Musk, temmuz ayında Pennsylvania’daki bir kampanya mitinginde uğradığı silahlı saldırıdan sağ kurtuldu. Bu olay hem kamuoyunu sarstı hem de Musk’ın politik duruşunu kökten değiştirdi. Olaydan hemen sonra Musk, Trump’a tam destek verdi. X (eski adıyla Twitter) üzerinden “Başkan Trump’ı tamamen destekliyorum” dedi. Bu sadece sözle kalmadı; Musk, Trump’ın kampanyasına 277 milyon dolarlık bağışta bulundu.
Trump da bu jesti karşılıksız bırakmadı. Seçimi kazandığında zafer konuşmasında Musk’a “Yeni bir yıldız doğdu. Elon!” diyerek kamuoyuna ilan etti. Bu iki isim artık bir ittifak kurmuştu: biri devletin başında, diğeri paranın ve teknolojinin.
Bu dönemde Musk’ın Washington’daki etkisi inanılmaz arttı. Hükümetin maliyetleri azaltmak için kurduğu DOGE (Hükümet Verimliliği Dairesi) adlı yeni kurumda danışmanlık yaptı. Beyaz Saray’daki yemin törenine katıldı, Tesla arabaları bahçede sergilendi, hatta Trump bir Tesla alacağını bile açıkladı. Medya bu ilişkiyi "teknolojiyle güç evliliği" olarak tanımladı.
HER ŞEY GÜZEL GİDERKEN…
Ancak ortaklık fazla uzun sürmedi. 2025’in Mayıs ve haziran aylarında işler hızla bozulmaya başladı. Trump’ın Kongre’ye sunduğu devasa kapsamlı “Tek Büyük Güzel Yasa Tasarısı”, hem sosyal yardımlarda kesintiler hem de büyük altyapı ve savunma harcamaları içeriyordu. Musk bu yasa tasarısına sosyal medya üzerinden çok sert çıktı. “Bu çirkin harcama paketi Amerikalılara sürdürülemez borçlar yüklüyor,” dedi. Hatta daha da ileri gidip Trump’ın kendisine söz verdiği bazı destekleri geri çektiğini iddia etti.
Trump da sessiz kalmadı. Musk’a yönelik oldukça açık bir dille, “İnsanları istemedikleri elektrikli araçları almaya zorlayan düzenlemeleri kaldırdım, Musk buna çıldırdı,” dedi. Hatta daha da ileri giderek Tesla’ya verilen sübvansiyonların kesilebileceğini söyledi.
Bu noktadan sonra işler kişiselleşti. Musk, Trump’ın açıklamalarının ekran görüntüsünü paylaşıp uzay programı SpaceX’in bazı görevlerini durdurabileceğini açıkladı. Artık bu bir fikir ayrılığı değil, açık bir güç çatışmasıydı.
SIRADAKİ NE? KİM KAZANACAK?
Bu ayrılığın sonuçları ikisi için de yıkıcı olabilir. Bir yanda artık başkanlık koltuğunda oturan Trump, halkı yanına almak için iş dünyası yanlısı görünmeye çalışıyordu. Ama Musk gibi dünyaca bilinen bir destekçisini kaybetmek, onun bu imajını ciddi şekilde zedeliyor. Be Broadcast PR Ajansı’ndan Josh Wheeler’a göre bu durum, Trump’ın “en iyi insanları yanına alma” iddiasını baltalıyor ve onun kişisel rahatlık için ittifak kurduğu izlenimini yaratıyor.
Musk için de işler kolay değil. Tesla’nın hisseleri düşüşte, SpaceX’in hükümetle bağları zarar görebilir. Devlet sübvansiyonlarının ve sözleşmelerin riske girmesi, bir teknoloji devinin ekonomisini doğrudan etkiler. Üstelik kamuoyunda, hükümetle kavgaya tutuşmuş bir “asi” figürden çok, çıkarları zarar görünce saldırganlaşan bir milyarder görüntüsü oluşuyor.
Musk’ın Epstein dosyaları üzerinden Trump’a yönelik iddialar paylaşması, siyasetin artık kişisel hesaplaşmalara dönüştüğünü gösteriyor. Bu iki figür artık birbirlerine karşı ellerindeki tüm dijital gücü ve medya etkisini kullanacak gibi görünüyor.
SON SÖZ: GÜCÜ PAYLAŞMAK ZORDUR
Elon Musk ve Donald Trump’ın ilişkisi, modern zamanların güç ve ego çatışmasının simgesine dönüştü. İki taraf da kazanmaya alışık, iki taraf da egoları yüksek. Ama aynı anda hem sahnede olmak hem de kontrolü elde tutmak, bu kadar güçlü karakterler için imkânsız hale geliyor.
Bugün sosyal medyada başlayan bu savaşın etkileri sadece ikiliyle sınırlı kalmayacak. ABD iç politikası, iş dünyası ve teknoloji yatırımları da bu çarpışmanın yankılarını hissedecek. Çünkü artık bu sadece bir dostluğun sona ermesi değil; para, siyaset ve teknolojinin birbirine çarptığı dev bir hesaplaşmanın ortasındayız.
Ve görünüşe göre bu hesaplaşma henüz bitmedi.
Kaynak: Euronews
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar
zozcivan@hotmail.com
Ekleme
Tarihi: 25 June 2025 - Wednesday
TRUMP VE MUSK DOSTLUĞU BİTİYOR MU?
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.