Bu ülkede en acı gerçeklerden biri, artık vatanına, milletine, bayrağına sadık olan insanların; siyaseten, ideolojik olarak birilerine yakın olmadığı gerekçesiyle düşman gibi görülmesi. Ne hazin bir tablo bu... Sadece devlete sadakatiyle tanınan bir insan, yalnızca hayaya ve edebe davet ettiği için karalanabiliyor. Çünkü bazı karanlık zihinler, ahlaksızlığı kendilerine kalkan yapmış durumda.
Ne zaman biri çıksa ve milletin ortak değerlerini, ahlaki ilkeleri hatırlatsa... Hemen bir uğultu başlıyor. Karanlık bir gürültü... Adeta organize olmuş bir şekilde linç kültürünü sahaya süren bu zihniyet, hedef aldığı kişiye iftiralarla saldırıyor. Çünkü onlara göre "ahlak", sadece kendi ideolojilerine uygun olduğu sürece değerli. Oysa bu karanlık çevrelerin, ahlakın yanından bile geçmediği, milletin vicdanında çoktan hükme bağlanmış bir gerçek.
Bugün bu ülkede ahlaklı olmaya çalışmak, ne yazık ki ahlaksızlar tarafından hedef alınmak demek. Çünkü kendi yazdıkları ahlakla herkesi hizaya sokacaklarını sanıyorlar. Devletine sadakatle hizmet edenleri karalamaktan geri durmayan bu güruh, “karanlık zihniyeti istemiyoruz” diye bağırırken, aslında milletin bin yıldır mihmandarlığını yaptığı İslam’a dil uzatıyor. Oysa asıl karanlık, kendi zihinlerinde…
Kimi zaman sokaklarda toplandıklarını görüyoruz. Sloganlar atıyorlar. Türkçeyi bile konuşamayan, düşünce üretmekten aciz, sadece nefretle motive olan bu güruh; milletin değerlerine, devletin emektar evlatlarına hakaret etmeyi marifet sanıyor. Fakat unuttukları bir şey var: Bu devletin içinde hâlâ yiğitler var. Bedel ödemiş, canını ortaya koymuş, çoluğundan çocuğundan vazgeçmiş, “Söz konusu vatansa gerisi teferruattır” sözünü sadece dile değil, damarlarına kazımış insanlar var.
Daha da çarpıcı olanı, bu karanlık zihniyetin Atatürk’e sığınması… Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ağızlarına alıyorlar ama onun en temel ilkesi olan millete sadakat, devlete bağlılık ve milli ahlak çizgisinden fersah fersah uzaktalar. Bu nasıl bir ikiyüzlülük, nasıl bir çelişkidir? Atatürk’ü sahiplenip, onun canını dişine takarak kurduğu devleti hedef almak... Onun adını kullanıp, bu milletin değerlerine savaş açmak...
Bu millet artık görüyor. Kim vatanına sadık, kim çıkar peşinde; kim gerçekten Atatürk’ün izinde, kim onun arkasına saklanıp millete husumet güdüyor, çok net anlaşılıyor.
Son söz şu:
Devletin yiğitlerine dil uzatanlar, önce aynaya bakmalı. Ahlakı kirletenler, milletin değerlerine düşman olanlar, ne kadar bağırırlarsa bağırsınlar, bu topraklarda sadakat galip gelir.