Aydın’da yıllardır süren bir hukuk dizisi var, bölümler çok uzun, oyuncular değişmiyor ama senaryo hâlâ “finale doğru” denilerek erteleniyor.
Başrol elbette Aydın Büayükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu. Kendisine yöneltilen suçlamalar az değil: Görevi kötüye kullanma, ihaleye fesat karıştırma, sahte evrak düzenleme, edimin ifasına fesat… Liste uzun, kavramlar teknik, ama özetle hepimizin cebinden çıkan paralarla ilgili meseleler bunlar.
İddianameler ne diyor?
Bilirkişi raporları tamam.
Savcı mütalaasını vermiş, 6 yıl hapis ve memuriyetten men cezası istemiş.
Yani mahkeme “karar aşamasına” gelmiş.
Ama sonra?
Perde kapanıyor…
Hakim izne çıkıyor.
Duruşma 21 Ekim’e erteleniyor.
Haydi bir sezon daha bekleyelim…
İnsan düşünüyor ister istemez:
Bu kadar ağır ithamların yer aldığı davalarda, karar bu kadar mı uzar?
Yoksa ortada ince bir “hukuki yoga” mı var:
Esnet, beklet, unuttur.
Tabii ki herkes masumiyet karinesinden yararlanmalı. Elbette hukukun dili ağır, işlemleri detaylıdır. Ama kamu vicdanı da böyle şeyleri kolay unutmaz. Halkın zihnindeki sorular da hâlâ duruyor:
“Mesele gerçekten adaletin tecellisi mi, yoksa takvim yapraklarının sessizce geçmesini izlemek mi?”
“Zaman Aşımı” mı, “Zaman Kazanımı” mı?
Davaların yıllarca sürmesi, adaletin yerini bulmasına mı hizmet ediyor, yoksa koltukların daha uzun süre korunmasına mı?
Bakın, bu dosyalar 2018’de açılmış.
Şimdi 2025’teyiz.
7 yıl geçmiş.
Ve hâlâ “bir sonraki duruşmayı” konuşuyoruz.
Hukuk bazen yavaş işler, bunu anlarız.
Ama adalet, halkın güvenidir.
Bu güven gecikince, ortaya sadece hukuki değil, ahlaki bir soru çıkar:
“Eğer bu süreç başka bir partinin belediyesinde olsaydı, bu kadar sessiz mi geçerdi?”
Yani mesele sadece Özlem Hanım değil.
Mesele, bu memlekette herkes için eşit hukuk olup olmadığı…
Bekleyelim bakalım…
21 Ekim gelsin de dizinin yeni bölümünü hep beraber izleyelim.
Umarız bu kez final yapılır.
Yoksa “Devamı gelecek…” yazısı artık biraz eski moda kaçıyor.