Vahit Koç
Köşe Yazarı
Vahit Koç
 

Sayın Erdoğan ;Anlatmak zorunda olduğum için anlattım

Birkaç ay önce İstanbul'da Kur'an kursunun terör örgütlerine yapılan baskınlar benzeri gece yarısı baskınıyla, Kur'an-ı Kerim lerin dahi, toplanmasına müsaade edilmeden yıkım işlemini başlatan bir belediyeyeciliğe şahit olduk.  Tabi bu İlk değildi yıllar önce de bunun benzeri bir Kur'an kursu daha içerisinde Kur'an-ı Kerimler toplatılma dan yıkılmıştı.  Günlerdir bunu düşünüyorum AK partili bir belediye başkanı hatta imam hatipli bir insan, nasıl olurda bir Kur'an kursunu bu denli merhametsizce baskın yaparak yıkabilir.  Hakikaten binanın çok eski ve depreme dayanıklı olmaması doğru da olabilir, Karar problem değil aslında, yıkım şekli problem, yıkım saati problem, Kuranı Kerimleri toplanmasına dahi müsade etmemek problem.  Yani Muhterem okuyucum, Taşlar konur, kırılan camlar yenilenir,Kalp kırıldı gönül yıkıldı ona ne diyeceğiz.   Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli demiş Mehmet Akif, Belediye Başkanı yıkım şekli itibari ile namahremlik yapmış,bunu kime nasıl anlatacağız.  Kim ne derse desin, ister bina eski olsun, ister depreme dayanıklı değil, hatta tehlike arz ediyor olsun, yapılan yanlış aslında bir cemaate yapılmış görünse de,burnuma kötü kokular da gelmiyor değil.  İlk bakışta siyasi bir rant kavgası gibi görünen bu olay, halkın gözünde bana oy vermediğiniz için bu binayı çeşitli usulsüz işler kullanarak yıkarım iması vermiş oldu.  Peki bu izlenim kime yarar Hadi beraber düşünelim.  Tabiki Ak Parti' ye düşman olanlara  yarar....  AK Parti gibi dini celil'i İslam'a saygınlığı ile bilinen, yüzde doksanı Müslüman olduğu iddia edilen canım ülkemizde %50 oy alan bir partinin belediye başkanının Kur'an'ı hakimi öğreten bir kursu, içerisinde Allah'ın kitaplarının toplanmasına dahi müsaade etmeden zalimce bir tavırla yıkması acaba AK Parti'ye rağmen kime hizmet ediyor düşüncesini aklınıza getirmiyor mu?  Özür dilerim ama elimde olmadan, yoksa yine bir feto alçaklığı ile karşı karşıya mıyız düşüncesi hasıl oluyor bende.  Yıllarca dini İslam'ı öğrenmek için Kur'an kurslarında talebe hayatı yaşamış,sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da bu kurslarda talebe hayatı yaşayıp talebeliğin  ne olduğunu en iyi bilenlerden biri iken nasıl olur da onun kurduğu ve öncülüğünde bulunduğu bir partinin belediye başkanı korkusuzca AK Parti'ye rağmen bir Kur'an kursunu göz göre göre yıkma, Kur'an talebelerine zalimce muamele etme anlayışına sahip olur anlayamıyorum.  Elimde olmadan diyorum ki acaba yine bir fetö kumpası ile karşı karşıya mıyız AK parti Kur'an kursu yıktı dedirtmek için AK partili bir belediye başkanı kullanılıyor mu yoksa, yoksa bilerek Ak partiye içten zarar mı verilmek isteniyor.  Okyanus otellerinden İslam'a verilen zarar yetmedi mi, bu defa da AK Parti'yi ülkenin imanlı genç dimağlarından silmek veyahut da dindar insanları AK Parti'ye düşman etmek için Kur'an sevdalılarına yapılan bu zulüm sizce kimin emri ile yapıldı.  Şimdiden Erdoğan yaptırdı, emri Erdoğan verdi dedikoduları ayyuka çıktı Peki gerçek bu olabilirmi?  Sanki dedikodular hazır, tüm çalışmalar hazır, sadece gecenin bir yarısı kuran talebelerine zalimce baskın bekleniyordu. Size Sayın Cumhurbaşkanımız ile ilgili bu zamana kadar sadece bir kaç kişiye anlattığım bir anımı anlatmak istiyorum İnşallah sayın Erdoğan bunu anlattığım için bana kızmaz,büyük bir fitne zuhur etmek üzere ve anlatmanın zamanı geldi, kanaatinde olduğum için anlatıyorum.  1996 yılında Uşak ilinin Eşme ilçesinde, Süleyman Efendi Hazretleri talebelerinin Kuran hizmeti verdiği bir yurtda bende talebe idim Şimdi vefat eden Allah rahmet eylesin Konyalı Ali Yalçın hocam bir gün bizi topladı  cuma günü izinlisiniz evlerinize gidin dedi.  Bizlere ayda bir bilemedin iki gün izin verilirken, bu sıra dışı izinin sebebi ni sonradan yine aynı yurt da görevli Adnan hocamıza sorduğumuzda "kömürümüz kalmadı ancak cuma gününe kadar yeter, sizleri bu sogukta burada tutarsak hasta olursunuz onun için evlerinize gidin biz kömür temin edince yine gelirsiniz" dedi Yurt hocalarının üzüntüsünü yüzlerinden okuya biliyorduk.  Ben o sıra çayhane nöbetcisiyim, Ali hocam ile Adnan hoca müdüriyet de oturuyor hararetli bir konuşma var, odaya çay getirdim, o sırada konuşmaları bende duydum, Ali hoca Adnan hocaya "talebelerden evlerine gidemeyecek olanlarda var ne dersin bu ayda istesek olmaz mı dedi, o an Adnan hoca cay veriyorum, gözlerime baktı," sen İzmire gidebilecekmisin dedi "hayır hocam dedim, velevki gitsem pazartesi okula gitmem lazım İzmirden gelemem ki dedim"  Gözlerinin dolduğunu gördüm, elimde çay tepsisi üzerinde bir adet çay, Adnan hoca telefonun yanına gitti bir yeri aradı, kendini tanıttı, biri ile görüşmek istediğini söyledi sonra bekledi belki bir iki dakika telefonda öylece bekledi, sonra beklediği kişi telefona gelmiş olacak veya telefon ona verilmiş olacak ki, başkanım diye başladı, talebenin durumunu kısaca anlattı hatta şuan odada İzmirden Abdülvahit diye bir talebem var izmir'e gidemem gitsemde pazartesi dönemem diyor, bu talebe üşüyecek başkanım dedi.  Telefondaki ses ne dedi ise Adnan hocanın yüzünde gülücükler açtı, Allah sizden razı olsun başkanım sözlerini defalarca söyleyip telefonu kapattı.  Elimde çay öylece odada bekliyorum, Adnan hoca Ali hocama "hocam kömür geliyor Rabbimin yardımı geldi çok şükür dedi.  Ali hoca İstanbul Belediyesi mi gönderecek deyince yok biz kömürü alacağız faturasını Erdogan ödeyecek dedi, belediye malından veremem faturasını gönderin ben öderim dedi bana dedi, o sırada bana döndü, hafız koş git talebeye söyle kimse gitmesin kömür geliyor dedi.  O gün sevinçten telebenin nasıl mutlu olduğunu size anlatamam  Eşmede ikamet eden talebeler bile izine gitmediğine ilk defa sevinmişlerdi, hiç birimiz ayrılmak zorunda kalmamıştık. Bir gün sonra bir kamyon kömür geldi, hamal parası yok tabi Adnan hoca talebelerin en büyüklerine" gençler piran kömürü göndertti indirmek bize düşer, geri kalanlarda gönderene bir hatim okusunlar "dedi diğer talebeler Gönderen Erdoğan için kuranı kerim hatimi okurken bizlerde hep beraber bir kamyon kömür indirmiştik....  Şimdi bu yurtların talebeleri üşümesin, egitimlerine ara verilmesin diye kendi cebinden bir kamyon kömür gönderen kişinin , bu Kuran kurslarnıı oy vermedi ler diye yıktırıyor sözlerine inanamam  İhanetin akyonus ötelerinden gelmediği ne malum...... Yetkililer bi araştırsın bakalım altından ne çıkacak Bu konuyu aşikar ettiğim için Sayın Erdoğan dan şimdiden özür dilerim.....  O belki bu konuyu unuttu ama ben unutmadım, Anlatmak zorunda olduğum için anlattım. 
Ekleme Tarihi: 03 Kasım 2019 - Pazar

Sayın Erdoğan ;Anlatmak zorunda olduğum için anlattım

Birkaç ay önce İstanbul'da Kur'an kursunun terör örgütlerine yapılan baskınlar benzeri gece yarısı baskınıyla, Kur'an-ı Kerim lerin dahi, toplanmasına müsaade edilmeden yıkım işlemini başlatan bir belediyeyeciliğe şahit olduk. 

Tabi bu İlk değildi yıllar önce de bunun benzeri bir Kur'an kursu daha içerisinde Kur'an-ı Kerimler toplatılma dan yıkılmıştı. 

Günlerdir bunu düşünüyorum AK partili bir belediye başkanı hatta imam hatipli bir insan, nasıl olurda bir Kur'an kursunu bu denli merhametsizce baskın yaparak yıkabilir. 

Hakikaten binanın çok eski ve depreme dayanıklı olmaması doğru da olabilir, Karar problem değil aslında, yıkım şekli problem, yıkım saati problem, Kuranı Kerimleri toplanmasına dahi müsade etmemek problem. 

Yani Muhterem okuyucum, Taşlar konur, kırılan camlar yenilenir,Kalp kırıldı gönül yıkıldı ona ne diyeceğiz. 

 Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli demiş Mehmet Akif, Belediye Başkanı yıkım şekli itibari ile namahremlik yapmış,bunu kime nasıl anlatacağız. 

Kim ne derse desin, ister bina eski olsun, ister depreme dayanıklı değil, hatta tehlike arz ediyor olsun, yapılan yanlış aslında bir cemaate yapılmış görünse de,burnuma kötü kokular da gelmiyor değil. 

İlk bakışta siyasi bir rant kavgası gibi görünen bu olay, halkın gözünde bana oy vermediğiniz için bu binayı çeşitli usulsüz işler kullanarak yıkarım iması vermiş oldu. 

Peki bu izlenim kime yarar

Hadi beraber düşünelim. 

Tabiki Ak Parti' ye düşman olanlara  yarar.... 

AK Parti gibi dini celil'i İslam'a saygınlığı ile bilinen, yüzde doksanı Müslüman olduğu iddia edilen canım ülkemizde %50 oy alan bir partinin belediye başkanının Kur'an'ı hakimi öğreten bir kursu, içerisinde Allah'ın kitaplarının toplanmasına dahi müsaade etmeden zalimce bir tavırla yıkması acaba AK Parti'ye rağmen kime hizmet ediyor düşüncesini aklınıza getirmiyor mu? 

Özür dilerim ama elimde olmadan, yoksa yine bir feto alçaklığı ile karşı karşıya mıyız düşüncesi hasıl oluyor bende. 

Yıllarca dini İslam'ı öğrenmek için Kur'an kurslarında talebe hayatı yaşamış,sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da bu kurslarda talebe hayatı yaşayıp talebeliğin  ne olduğunu en iyi bilenlerden biri iken nasıl olur da onun kurduğu ve öncülüğünde bulunduğu bir partinin belediye başkanı korkusuzca AK Parti'ye rağmen bir Kur'an kursunu göz göre göre yıkma, Kur'an talebelerine zalimce muamele etme anlayışına sahip olur anlayamıyorum. 

Elimde olmadan diyorum ki acaba yine bir fetö kumpası ile karşı karşıya mıyız

AK parti Kur'an kursu yıktı dedirtmek için AK partili bir belediye başkanı kullanılıyor mu yoksa, yoksa bilerek Ak partiye içten zarar mı verilmek isteniyor. 

Okyanus otellerinden İslam'a verilen zarar yetmedi mi, bu defa da AK Parti'yi ülkenin imanlı genç dimağlarından silmek veyahut da dindar insanları AK Parti'ye düşman etmek için Kur'an sevdalılarına yapılan bu zulüm sizce kimin emri ile yapıldı. 

Şimdiden Erdoğan yaptırdı, emri Erdoğan verdi dedikoduları ayyuka çıktı

Peki gerçek bu olabilirmi? 

Sanki dedikodular hazır, tüm çalışmalar hazır, sadece gecenin bir yarısı kuran talebelerine zalimce baskın bekleniyordu.

Size Sayın Cumhurbaşkanımız ile ilgili bu zamana kadar sadece bir kaç kişiye anlattığım bir anımı anlatmak istiyorum

İnşallah sayın Erdoğan bunu anlattığım için bana kızmaz,büyük bir fitne zuhur etmek üzere ve anlatmanın zamanı geldi, kanaatinde olduğum için anlatıyorum. 

1996 yılında Uşak ilinin Eşme ilçesinde, Süleyman Efendi Hazretleri talebelerinin Kuran hizmeti verdiği bir yurtda bende talebe idim

Şimdi vefat eden Allah rahmet eylesin Konyalı Ali Yalçın hocam bir gün bizi topladı  cuma günü izinlisiniz evlerinize gidin dedi. 

Bizlere ayda bir bilemedin iki gün izin verilirken, bu sıra dışı izinin sebebi ni sonradan yine aynı yurt da görevli Adnan hocamıza sorduğumuzda "kömürümüz kalmadı ancak cuma gününe kadar yeter, sizleri bu sogukta burada tutarsak hasta olursunuz onun için evlerinize gidin biz kömür temin edince yine gelirsiniz" dedi

Yurt hocalarının üzüntüsünü yüzlerinden okuya biliyorduk. 

Ben o sıra çayhane nöbetcisiyim, Ali hocam ile Adnan hoca müdüriyet de oturuyor hararetli bir konuşma var, odaya çay getirdim, o sırada konuşmaları bende duydum, Ali hoca Adnan hocaya "talebelerden evlerine gidemeyecek olanlarda var ne dersin bu ayda istesek olmaz mı dedi, o an Adnan hoca cay veriyorum, gözlerime baktı," sen İzmire gidebilecekmisin dedi "hayır hocam dedim, velevki gitsem pazartesi okula gitmem lazım İzmirden gelemem ki dedim" 

Gözlerinin dolduğunu gördüm, elimde çay tepsisi üzerinde bir adet çay, Adnan hoca telefonun yanına gitti bir yeri aradı, kendini tanıttı, biri ile görüşmek istediğini söyledi sonra bekledi belki bir iki dakika telefonda öylece bekledi, sonra beklediği kişi telefona gelmiş olacak veya telefon ona verilmiş olacak ki, başkanım diye başladı, talebenin durumunu kısaca anlattı hatta şuan odada İzmirden Abdülvahit diye bir talebem var izmir'e gidemem gitsemde pazartesi dönemem diyor, bu talebe üşüyecek başkanım dedi. 

Telefondaki ses ne dedi ise Adnan hocanın yüzünde gülücükler açtı, Allah sizden razı olsun başkanım sözlerini defalarca söyleyip telefonu kapattı. 

Elimde çay öylece odada bekliyorum, Adnan hoca Ali hocama "hocam kömür geliyor Rabbimin yardımı geldi çok şükür dedi. 

Ali hoca İstanbul Belediyesi mi gönderecek deyince yok biz kömürü alacağız faturasını Erdogan ödeyecek dedi, belediye malından veremem faturasını gönderin ben öderim dedi bana dedi, o sırada bana döndü, hafız koş git talebeye söyle kimse gitmesin kömür geliyor dedi. 

O gün sevinçten telebenin nasıl mutlu olduğunu size anlatamam 

Eşmede ikamet eden talebeler bile izine gitmediğine ilk defa sevinmişlerdi, hiç birimiz ayrılmak zorunda kalmamıştık.

Bir gün sonra bir kamyon kömür geldi, hamal parası yok tabi Adnan hoca talebelerin en büyüklerine" gençler piran kömürü göndertti indirmek bize düşer, geri kalanlarda gönderene bir hatim okusunlar "dedi diğer talebeler Gönderen Erdoğan için kuranı kerim hatimi okurken bizlerde hep beraber bir kamyon kömür indirmiştik.... 

Şimdi bu yurtların talebeleri üşümesin, egitimlerine ara verilmesin diye kendi cebinden bir kamyon kömür gönderen kişinin , bu Kuran kurslarnıı oy vermedi ler diye yıktırıyor sözlerine inanamam 

İhanetin akyonus ötelerinden gelmediği ne malum......

Yetkililer bi araştırsın bakalım altından ne çıkacak

Bu konuyu aşikar ettiğim için Sayın Erdoğan dan şimdiden özür dilerim..... 

O belki bu konuyu unuttu ama ben unutmadım, Anlatmak zorunda olduğum için anlattım. 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.