Fatih YILMAZ
Köşe Yazarı
Fatih YILMAZ
 

TROLLÜK MÜESSESESİ ve SİYASİ SEÇİMLER

Trol kelimesi aslında İskandinav halkının inanışına göre genellikle dev ya da cüce olarak tasvir edilen yaşamını mağaralarda sürdüren efsanevi ve çirkin yaratığa verilen isimdir. Sosyal medya dünyasında ilk olarak ne amaçla ve kimin tarafından kullanıldığı pek bilinmediği gibi herkes tarafından kabul görmüş, kesin ve tek bir tanımı da yoktur. Özet olarak trol, hedonist bir yaklaşımla, yani haz merkezli olarak, sosyal medya mecralarında alaycı, mizahi, ortalığı karıştırıcı, insanları kızdıran, düşüncelerini saptıran, dikkatlerini dağıtan, gündem oluşturan ya da oluşturulan gündemi manipüle eden kişilere verilen genel isimdir. Troller toplum nezdinde sevimsiz ve akılsız karakterler olarak bilinmesine rağmen aslında genellikle zekidirler. Onların takındıkları tavrın kasıtlı olarak mı yoksa doğal olarak mı ortaya koyulduğu pek net değildir.      Sosyal medyada birçok alanda trollerden bahsedilebilir. Yaklaşan başkanlık seçimlerini dikkate alırsak siyasal alanda çalışma gösteren troller biraz daha ön plana çıkıyor. Öyle ki, ülkemizin olağanüstü yoğun siyasal gündemi bu konunun daha da popüler olmasına sebep oluyor. Troller siyasi alanda yaptıkları kara propaganda çalışmaları ile hem nefret hem de takipçi kazanırlar ve her iki durumda da haz almaya devam ederler. Siyasi alanda organize olarak ya da gönüllü olarak çalışan trollerin tanımını yapmak gerekirse onlar, zarf atan, konuyu saptırmaya ya da kendi arzu ettikleri mecraya çekmeye çalışan, yanlış bilgi yayıp manüplasyon yapan, kendi savundukları siyasi parti adına hiç çekinmeden yalan haberler yayan, rakip gördükleri siyasi partilere olmadık hakaretlerde bulunan kişilerdir. Bu yaptıkları çalışmaya trolling yani trolleme denir.      Sosyal medya siyasi çalışmalarda artık eskisinden çok daha önemli bir hale geldi. Artık bir siyasi kampanyayı sosyal medya ayağı olmadan yürütmek mümkün değildir. Hatta meclis dışında olan, geleneksel medyada kendine yer bulamayan partiler siyasi propaganda süreçleri için ayırdıkları bütçenin önemli bir bölümünü sosyal medyaya ayırmak zorundadırlar. Tabi sosyal medyanın tüm partiler açısından nasıl bir güce ulaştığını bazı örneklerle ele alacağız. Sosyal medyanın gücü önemli oranda nokta atışı çalışma yapabilme imkânını sunduğundan kaynaklanmaktadır. Yani siz belli bir kültürde, belli yaş ve maaş aralığında, arzu ettiğiniz bölgede, istediğiniz cinsiyette kişilere mesajınızı ulaştırabilirsiniz. Artık sosyal medyada insanların beğendiklerini, yapıp ettiklerini, ilgi alanlarını, hassasiyetlerini bilerek içerik gönderebilme imkânına sahipsiniz. İşte bütün bu etkenler sosyal medyanın mı yoksa geleneksel medyanın mı insanlar üzerinde daha etkili olduğunu tartışılır hale getirmiştir.      Artık hemen hemen tüm dünyada yapılan siyasi seçimlerde adayların bazı söylemlerinden, sosyal medyadaki gündeme gelme durumlarına göre vazgeçmek zorunda kaldıklarına şahitlik ediyoruz. Twitter gündemi bu anlamda en etkili sosyal medya mecrası olarak dikkat çekiyor. İşte tam bu noktada, trollük müessesesinin oluşmasının en temel sebeplerinden birinin sosyal medyanın sahip olduğu güç olduğunu söyleyebiliriz. Artık birçok ülkede siyasi yapılar kendi sosyal medya timlerini oluşturmuş durumdadır. Siyasi alana sonradan gelen trollük müessesesini ciddi bir fabrika haline getiren ise Ruslar olmuştur.      Amerikan başkanı Donald Trump’ın uzun zamandır başı bu konuyla dertte. İddiaya göre Amerika’da yapılan 2016 seçimlerinde özellikle Twitter, Instagram ve Facebook üzerinden Rusya St. Petersburg kaynaklı hesaplar Trump lehine ciddi reklam çalışmaları yapmışlar. Amerikalı yetkililer bu bilgiyi Twitter, Instagram ve Facebook yöneticileri ile yaptıkları toplantıda bizzat kendilerinden aldıklarını söylüyorlar. Mevzu edilen konuya dair Youtube’da yayınlanan bazı belgeselleri bizzat izleyebilirsiniz. Yine aynı yetkililer, 2016 yılında Amerika’da yapılan başkanlık seçimlerinde Facebook üzerinden 120 milyon, Instagram üzerinden ise 20 milyon kullanıcıya yine Rusya kaynaklı olarak Trump lehine reklam çalışması yapıldığını itiraf ediyorlar. Fakat bu hesaplar sahte oldukları için bir şey yapamıyoruz diyerek de izahatta bulunuyorlar.      Sosyal medyanın etki gücünü çözümlemek zor ama yaşanan gelişmelere bakıldığında haber almanın ve propagandanın ana kaynağı ve en etkili ikna aracı olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. İşte bu süreç ve etki dikkate alındığında sosyal medyanın önemi her seçimde bir öncekinden daha fazla dikkate alınması gereken bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor.       Soru şu, “trollere karşı ne yapılabilir?” Amerika’da yaşanan örneklere ve en etkili sosyal medya kanallarının yöneticilerinin açıklamalarına bakılırsa hiç bir şey yapılamaz. Ancak daha düzenli, disiplinli, yeterli sayıda ve nitelikli iş çıkaracak bir sosyal medya ekibi ile karşı mücadele yapılabilir. Yoksa sosyal medyanın doğasındaki problemlerin başında, bahsi geçen trollerin denetlenebilir olmaması, sahte hesapların sorunsuz bir şekilde varlıklarını sürdürebilmeleri, her türlü yayının hiçbir engele takılmadan her hangi bir yoldan paylaşabilmesi geliyor. En ahlaksızca olanı ise yalan, iftira ya da hakaret konusunda pervasızca davranabilme imkânının olmasıdır. İşte bu handikaplara bakılırsa belki de itibar ve güven açılarından sosyal medyanın asla geleneksel medyanın yerini alamayacağı iddia edilebilir.       Troller bazen tıpkı 2016 yılındaki Amerikan seçimlerinde Pizza Gate skandalında olduğu gibi bir iftira kampanyası ile seçim sonuçlarına etki edebilecek bir olayı ortaya atarlar. Hala ispat edilememiş olan bu sansasyonel hadise belki de Demokrat partinin seçimi kaybetmesine sebep olan en önemli olaylardandır. Ülkemizde ise sosyal medyada bazı trollerin akla hayale uymaz paylaşımları bunlara örnek gösterilebilir. Mesela, “sır gibi saklanan uçan uçak gemimiz” diyerek paylaşılan abartı ve hayali bir fotoğraf yüzbinlerce kişi tarafından beğenilip paylaşılabiliyor. Bazı partiler sırf kendi düşüncelerini ifade ettiklerinden dolayı çok kolay bir şekilde vatan haini olarak itham edilebiliyor. Yine bazı siyasi partilerin diğer legal siyasi partilere yaptıkları en basit nezaket ziyaretleri bile “şer ittifak”, “terör cephesi flörtü” olarak troller tarafından yönetilen hesaplarda paylaşılabiliyor.       Bahsettiğimiz konu bağlamında yeni bir tanım yapmak gerekirse, trollük müessesesi ahlaki değerleri hiçe sayan, yalan ve iftira konusunda çekinmeden ve düşünmeden her türlü paylaşımı yapan, menfaat ve haz kaygısı ile hayal üreten ve insanların ter temiz zihinlerini bulandıran, karalama kampanyalarının, kara propagandaların modern kurumları olarak da adlandırılabilir. İlk dönemlerde bireysel olarak faaliyet gösteren bu hak gaspçıları artık kurumsal ve organize bir hal almış durumda. Fakat gözden kaçırılan çok önemli bir detay var. Trollük müesseselerinin çalışmaları günü birlik, kısa vadeli fayda sağlama doğrultusundadır. Uzun vadede yol açtıkları kayıplar, kurumsal olarak zarar verdikleri itibar hesap edildiğinde bu müessese akla, ahlaka ve mantığa hiç de uygun değildir.       Hangi alanda veya platformda olursa olsun iyilik, güzellik, sağduyu, hak ve hukuka dayalı anlayış mutlaka galip gelecektir. Diğer taraftan sosyal, siyasal, ekonomik ve teknolojik gelişmeler takip edilmezse, post modern dünyanın desiseleri göz ardı edilirse bir sürü emek ve alın teri ile planlanan propaganda süreci eksik kalmış olur. Çağa uygun yorumlarla adım atılmazsa yani fiili dualar atlanır kavli dualara teslim olunursa arzu edilen sonuca ulaşmak bir hayalden öteye gidemez.       Diyorum ki, sosyal medya şimdiden ele alınmalı ve daha fazla üzerinde durulmalı. Fatih YILMAZ
Ekleme Tarihi: 03 Nisan 2018 - Salı

TROLLÜK MÜESSESESİ ve SİYASİ SEÇİMLER

Trol kelimesi aslında İskandinav halkının inanışına göre genellikle dev ya da cüce olarak tasvir edilen yaşamını mağaralarda sürdüren efsanevi ve çirkin yaratığa verilen isimdir. Sosyal medya dünyasında ilk olarak ne amaçla ve kimin tarafından kullanıldığı pek bilinmediği gibi herkes tarafından kabul görmüş, kesin ve tek bir tanımı da yoktur. Özet olarak trol, hedonist bir yaklaşımla, yani haz merkezli olarak, sosyal medya mecralarında alaycı, mizahi, ortalığı karıştırıcı, insanları kızdıran, düşüncelerini saptıran, dikkatlerini dağıtan, gündem oluşturan ya da oluşturulan gündemi manipüle eden kişilere verilen genel isimdir. Troller toplum nezdinde sevimsiz ve akılsız karakterler olarak bilinmesine rağmen aslında genellikle zekidirler. Onların takındıkları tavrın kasıtlı olarak mı yoksa doğal olarak mı ortaya koyulduğu pek net değildir.

     Sosyal medyada birçok alanda trollerden bahsedilebilir. Yaklaşan başkanlık seçimlerini dikkate alırsak siyasal alanda çalışma gösteren troller biraz daha ön plana çıkıyor. Öyle ki, ülkemizin olağanüstü yoğun siyasal gündemi bu konunun daha da popüler olmasına sebep oluyor. Troller siyasi alanda yaptıkları kara propaganda çalışmaları ile hem nefret hem de takipçi kazanırlar ve her iki durumda da haz almaya devam ederler. Siyasi alanda organize olarak ya da gönüllü olarak çalışan trollerin tanımını yapmak gerekirse onlar, zarf atan, konuyu saptırmaya ya da kendi arzu ettikleri mecraya çekmeye çalışan, yanlış bilgi yayıp manüplasyon yapan, kendi savundukları siyasi parti adına hiç çekinmeden yalan haberler yayan, rakip gördükleri siyasi partilere olmadık hakaretlerde bulunan kişilerdir. Bu yaptıkları çalışmaya trolling yani trolleme denir.

     Sosyal medya siyasi çalışmalarda artık eskisinden çok daha önemli bir hale geldi. Artık bir siyasi kampanyayı sosyal medya ayağı olmadan yürütmek mümkün değildir. Hatta meclis dışında olan, geleneksel medyada kendine yer bulamayan partiler siyasi propaganda süreçleri için ayırdıkları bütçenin önemli bir bölümünü sosyal medyaya ayırmak zorundadırlar. Tabi sosyal medyanın tüm partiler açısından nasıl bir güce ulaştığını bazı örneklerle ele alacağız. Sosyal medyanın gücü önemli oranda nokta atışı çalışma yapabilme imkânını sunduğundan kaynaklanmaktadır. Yani siz belli bir kültürde, belli yaş ve maaş aralığında, arzu ettiğiniz bölgede, istediğiniz cinsiyette kişilere mesajınızı ulaştırabilirsiniz. Artık sosyal medyada insanların beğendiklerini, yapıp ettiklerini, ilgi alanlarını, hassasiyetlerini bilerek içerik gönderebilme imkânına sahipsiniz. İşte bütün bu etkenler sosyal medyanın mı yoksa geleneksel medyanın mı insanlar üzerinde daha etkili olduğunu tartışılır hale getirmiştir.

     Artık hemen hemen tüm dünyada yapılan siyasi seçimlerde adayların bazı söylemlerinden, sosyal medyadaki gündeme gelme durumlarına göre vazgeçmek zorunda kaldıklarına şahitlik ediyoruz. Twitter gündemi bu anlamda en etkili sosyal medya mecrası olarak dikkat çekiyor. İşte tam bu noktada, trollük müessesesinin oluşmasının en temel sebeplerinden birinin sosyal medyanın sahip olduğu güç olduğunu söyleyebiliriz. Artık birçok ülkede siyasi yapılar kendi sosyal medya timlerini oluşturmuş durumdadır. Siyasi alana sonradan gelen trollük müessesesini ciddi bir fabrika haline getiren ise Ruslar olmuştur.

     Amerikan başkanı Donald Trump’ın uzun zamandır başı bu konuyla dertte. İddiaya göre Amerika’da yapılan 2016 seçimlerinde özellikle Twitter, Instagram ve Facebook üzerinden Rusya St. Petersburg kaynaklı hesaplar Trump lehine ciddi reklam çalışmaları yapmışlar. Amerikalı yetkililer bu bilgiyi Twitter, Instagram ve Facebook yöneticileri ile yaptıkları toplantıda bizzat kendilerinden aldıklarını söylüyorlar. Mevzu edilen konuya dair Youtube’da yayınlanan bazı belgeselleri bizzat izleyebilirsiniz. Yine aynı yetkililer, 2016 yılında Amerika’da yapılan başkanlık seçimlerinde Facebook üzerinden 120 milyon, Instagram üzerinden ise 20 milyon kullanıcıya yine Rusya kaynaklı olarak Trump lehine reklam çalışması yapıldığını itiraf ediyorlar. Fakat bu hesaplar sahte oldukları için bir şey yapamıyoruz diyerek de izahatta bulunuyorlar.

     Sosyal medyanın etki gücünü çözümlemek zor ama yaşanan gelişmelere bakıldığında haber almanın ve propagandanın ana kaynağı ve en etkili ikna aracı olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. İşte bu süreç ve etki dikkate alındığında sosyal medyanın önemi her seçimde bir öncekinden daha fazla dikkate alınması gereken bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor. 

     Soru şu, “trollere karşı ne yapılabilir?” Amerika’da yaşanan örneklere ve en etkili sosyal medya kanallarının yöneticilerinin açıklamalarına bakılırsa hiç bir şey yapılamaz. Ancak daha düzenli, disiplinli, yeterli sayıda ve nitelikli iş çıkaracak bir sosyal medya ekibi ile karşı mücadele yapılabilir. Yoksa sosyal medyanın doğasındaki problemlerin başında, bahsi geçen trollerin denetlenebilir olmaması, sahte hesapların sorunsuz bir şekilde varlıklarını sürdürebilmeleri, her türlü yayının hiçbir engele takılmadan her hangi bir yoldan paylaşabilmesi geliyor. En ahlaksızca olanı ise yalan, iftira ya da hakaret konusunda pervasızca davranabilme imkânının olmasıdır. İşte bu handikaplara bakılırsa belki de itibar ve güven açılarından sosyal medyanın asla geleneksel medyanın yerini alamayacağı iddia edilebilir. 

     Troller bazen tıpkı 2016 yılındaki Amerikan seçimlerinde Pizza Gate skandalında olduğu gibi bir iftira kampanyası ile seçim sonuçlarına etki edebilecek bir olayı ortaya atarlar. Hala ispat edilememiş olan bu sansasyonel hadise belki de Demokrat partinin seçimi kaybetmesine sebep olan en önemli olaylardandır. Ülkemizde ise sosyal medyada bazı trollerin akla hayale uymaz paylaşımları bunlara örnek gösterilebilir. Mesela, “sır gibi saklanan uçan uçak gemimiz” diyerek paylaşılan abartı ve hayali bir fotoğraf yüzbinlerce kişi tarafından beğenilip paylaşılabiliyor. Bazı partiler sırf kendi düşüncelerini ifade ettiklerinden dolayı çok kolay bir şekilde vatan haini olarak itham edilebiliyor. Yine bazı siyasi partilerin diğer legal siyasi partilere yaptıkları en basit nezaket ziyaretleri bile “şer ittifak”, “terör cephesi flörtü” olarak troller tarafından yönetilen hesaplarda paylaşılabiliyor. 

     Bahsettiğimiz konu bağlamında yeni bir tanım yapmak gerekirse, trollük müessesesi ahlaki değerleri hiçe sayan, yalan ve iftira konusunda çekinmeden ve düşünmeden her türlü paylaşımı yapan, menfaat ve haz kaygısı ile hayal üreten ve insanların ter temiz zihinlerini bulandıran, karalama kampanyalarının, kara propagandaların modern kurumları olarak da adlandırılabilir. İlk dönemlerde bireysel olarak faaliyet gösteren bu hak gaspçıları artık kurumsal ve organize bir hal almış durumda. Fakat gözden kaçırılan çok önemli bir detay var. Trollük müesseselerinin çalışmaları günü birlik, kısa vadeli fayda sağlama doğrultusundadır. Uzun vadede yol açtıkları kayıplar, kurumsal olarak zarar verdikleri itibar hesap edildiğinde bu müessese akla, ahlaka ve mantığa hiç de uygun değildir. 

     Hangi alanda veya platformda olursa olsun iyilik, güzellik, sağduyu, hak ve hukuka dayalı anlayış mutlaka galip gelecektir. Diğer taraftan sosyal, siyasal, ekonomik ve teknolojik gelişmeler takip edilmezse, post modern dünyanın desiseleri göz ardı edilirse bir sürü emek ve alın teri ile planlanan propaganda süreci eksik kalmış olur. Çağa uygun yorumlarla adım atılmazsa yani fiili dualar atlanır kavli dualara teslim olunursa arzu edilen sonuca ulaşmak bir hayalden öteye gidemez. 

     Diyorum ki, sosyal medya şimdiden ele alınmalı ve daha fazla üzerinde durulmalı.

Fatih YILMAZ

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.