Fatih YILMAZ
Köşe Yazarı
Fatih YILMAZ
 

Sosyal medya üzerine-3

Sosyal medya popülizmi, başımızdaki en büyük belalardan biri olsa gerek. İlim, fikir, hikmet, felsefe, düşünce, ilmi siyaset, siyasi derinlik yerini her geçen gün komedi, ucuz siyaset, algı yönetimi, şarlatanlık, estetik ve ahlâktan yoksun olan şeylerin dünyasına terk ediyor. Çağdaşlık, modern olan, ilericilik ve benzeri kavramlar kullanılarak aldatılıyor insanlar. Faydalı ve hayırlı iş yapanlar bazen haberlere konu olurken, insanları düşünmekten alıkoyan, güldüren, eğlendiren ama ne gavura ne de Müslümana zerre faydası olmayan işleri üretenler takip ediliyor. Onlar el üstünde tutuluyor, herkes onları takip ediyor ve izliyor. Hatta sırf takipçi sayıları çok olduğundan dolayı her sözü mutlak doğru olarak kabul edilen cahillerin sayısı gün geçtikçe artıyor.  Maddenin hâkimiyeti herkesi sardığından olsa gerek enflasyonla topyekûn mücadele ediliyor ama toplumun temeli olan ailemize, bizi biz yapan değerlere, ahlâkî olan her şeyimize saldıranlarla mücadele edilmiyor. Hatta onları takip ediliyor, onlardan etkileniliyor ve saldıkları zehrin toplumda normalleşmesi sadece izleniyor. İşte bu durum zihinlerde tembelliğe, hikmet ile mücahedenin güç kaybetmesine, insanlığa faydalı olma aşkının tükenmesine sebep oluyor. İmaja takılan kitleler itibarın kaybını görmüyor. İnsan, onurunu ve hayat bulma sırlarının künhünü yitiriyor. Sosyal medya bizi içten içe kemirmeye devam ediyor. Değersiz olan şeyler popülizm postu ile evlerimizin en mahrem yerlerine kadar girerek toplumu felakete sürüklemeye devam ediyor.  Bu seyir üzere devam eden zihinsel esaret, çalışma alanlarının tamamında konsantrasyon eksikliği ve zamanın elimizden akıp gitmesine sebep oluyor. Dikkat ederseniz artık dost meclislerinin en sıcak muhabbetlerinin bile gündemini sosyal medya belirler oldu. Sosyal medyanın kullanıcılarına sunduğu özgün içerik üretme hakkı bile yine sosyal medyanın kendi taarruzu altında inim inim inliyor, çünkü özgün üretim için sosyal medya dünyasından çıkıp, farklı araştırmalara yönelmek, kitap ya da makale okumak, kısacası sosyal medya dünyasının dayatma bilgi kirliliğinden kurtulmak gerekiyor. Konsantrasyon eksikliğini, bir lokanta işletmecisinin dükkânının camına astığı “cep telefonu ile oynamayan garson aranıyor” yazısı ile anlatmak herhalde yeterli olacaktır. Artık neredeyse her bir çalışan birey, meşgul oldukları işe paralel olarak “acaba iki saat önce paylaştığım resmi kaç kişi beğendi, ne kadar paylaşıldı ya da kimler ne yorum yaptı” diye düşünmekten kendini alamıyor. Bir de özel hayatın kamuya açık hale getirilmesi var ki, İslâm inancının temel prensiplerine taban tabana zıt, mahremiyetin askıya alındığı, eski zamanlardaki Ramazan aylarında lokantaların kapatılmasından, günümüz alış-veriş merkezlerinin Fastfood alanlarında yine Ramazan ayında, başörtülü kardeşlerimizin açıktan yiyip içtiği günleri ifade ediyor. Kahvaltılar, aile meclisi toplantıları, akşam gezmeleri, tatil manzaraları, çoluk, çocuk ayırmadan en özel aile fotoğrafları tanımadığımız binlerce insana servis ediliyor. Mahremiyet, gizli olma durumu demek, özel olan demek, dolayısıyla belki de bu konuyu mahremiyet kavramının teferruatlı izahatından başlayarak gündeme almak gerekiyor. İfsat hareketi, en tecrübeli dönemlerini, kitleleri kavramlarla mağlup etmek suretiyle devam ettiriyor! Bir saniyesini bile geri getiremediğimiz zaman ise aslında başlı başına bir gündem konusu. Rabbimizin yemin ettiği zamandan bahsediyoruz, insan olarak değerini bilmediğimiz, “iki dakika bakayım” dediğimiz sosyal medya hesabımızdan, bir saat sonra kafamızı kaldırdığımızda kaybettiğimiz zaman, bir sayfa kitap okumak için ayıramayıp, 500 tweet okuma miktarı telef ettiğimiz zaman ki, belki de insan hiçbir kaybı için bu kadar pişman olmayacaktır. Hâsılı kelam, bilinmeden ve kontrol edilmeden kullanılan sosyal medya ancak felakettir. Aman dikkat. Fatih Yılmaz | Milli Gazete
Ekleme Tarihi: 18 Temmuz 2019 - Perşembe

Sosyal medya üzerine-3


Sosyal medya popülizmi, başımızdaki en büyük belalardan biri olsa gerek. İlim, fikir, hikmet, felsefe, düşünce, ilmi siyaset, siyasi derinlik yerini her geçen gün komedi, ucuz siyaset, algı yönetimi, şarlatanlık, estetik ve ahlâktan yoksun olan şeylerin dünyasına terk ediyor. Çağdaşlık, modern olan, ilericilik ve benzeri kavramlar kullanılarak aldatılıyor insanlar. Faydalı ve hayırlı iş yapanlar bazen haberlere konu olurken, insanları düşünmekten alıkoyan, güldüren, eğlendiren ama ne gavura ne de Müslümana zerre faydası olmayan işleri üretenler takip ediliyor. Onlar el üstünde tutuluyor, herkes onları takip ediyor ve izliyor. Hatta sırf takipçi sayıları çok olduğundan dolayı her sözü mutlak doğru olarak kabul edilen cahillerin sayısı gün geçtikçe artıyor. 

Maddenin hâkimiyeti herkesi sardığından olsa gerek enflasyonla topyekûn mücadele ediliyor ama toplumun temeli olan ailemize, bizi biz yapan değerlere, ahlâkî olan her şeyimize saldıranlarla mücadele edilmiyor. Hatta onları takip ediliyor, onlardan etkileniliyor ve saldıkları zehrin toplumda normalleşmesi sadece izleniyor. İşte bu durum zihinlerde tembelliğe, hikmet ile mücahedenin güç kaybetmesine, insanlığa faydalı olma aşkının tükenmesine sebep oluyor. İmaja takılan kitleler itibarın kaybını görmüyor. İnsan, onurunu ve hayat bulma sırlarının künhünü yitiriyor. Sosyal medya bizi içten içe kemirmeye devam ediyor. Değersiz olan şeyler popülizm postu ile evlerimizin en mahrem yerlerine kadar girerek toplumu felakete sürüklemeye devam ediyor. 

Bu seyir üzere devam eden zihinsel esaret, çalışma alanlarının tamamında konsantrasyon eksikliği ve zamanın elimizden akıp gitmesine sebep oluyor. Dikkat ederseniz artık dost meclislerinin en sıcak muhabbetlerinin bile gündemini sosyal medya belirler oldu. Sosyal medyanın kullanıcılarına sunduğu özgün içerik üretme hakkı bile yine sosyal medyanın kendi taarruzu altında inim inim inliyor, çünkü özgün üretim için sosyal medya dünyasından çıkıp, farklı araştırmalara yönelmek, kitap ya da makale okumak, kısacası sosyal medya dünyasının dayatma bilgi kirliliğinden kurtulmak gerekiyor. Konsantrasyon eksikliğini, bir lokanta işletmecisinin dükkânının camına astığı “cep telefonu ile oynamayan garson aranıyor” yazısı ile anlatmak herhalde yeterli olacaktır. Artık neredeyse her bir çalışan birey, meşgul oldukları işe paralel olarak “acaba iki saat önce paylaştığım resmi kaç kişi beğendi, ne kadar paylaşıldı ya da kimler ne yorum yaptı” diye düşünmekten kendini alamıyor.

Bir de özel hayatın kamuya açık hale getirilmesi var ki, İslâm inancının temel prensiplerine taban tabana zıt, mahremiyetin askıya alındığı, eski zamanlardaki Ramazan aylarında lokantaların kapatılmasından, günümüz alış-veriş merkezlerinin Fastfood alanlarında yine Ramazan ayında, başörtülü kardeşlerimizin açıktan yiyip içtiği günleri ifade ediyor. Kahvaltılar, aile meclisi toplantıları, akşam gezmeleri, tatil manzaraları, çoluk, çocuk ayırmadan en özel aile fotoğrafları tanımadığımız binlerce insana servis ediliyor. Mahremiyet, gizli olma durumu demek, özel olan demek, dolayısıyla belki de bu konuyu mahremiyet kavramının teferruatlı izahatından başlayarak gündeme almak gerekiyor. İfsat hareketi, en tecrübeli dönemlerini, kitleleri kavramlarla mağlup etmek suretiyle devam ettiriyor! Bir saniyesini bile geri getiremediğimiz zaman ise aslında başlı başına bir gündem konusu. Rabbimizin yemin ettiği zamandan bahsediyoruz, insan olarak değerini bilmediğimiz, “iki dakika bakayım” dediğimiz sosyal medya hesabımızdan, bir saat sonra kafamızı kaldırdığımızda kaybettiğimiz zaman, bir sayfa kitap okumak için ayıramayıp, 500 tweet okuma miktarı telef ettiğimiz zaman ki, belki de insan hiçbir kaybı için bu kadar pişman olmayacaktır. Hâsılı kelam, bilinmeden ve kontrol edilmeden kullanılan sosyal medya ancak felakettir. Aman dikkat.

Fatih Yılmaz | Milli Gazete

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.