Sosyal medya bugün gerek doğrudan gerekse dolaylı olarak bütün dünyayı etkisi altına almış bir iletişim, reklam, tanıtım ve haberleşme ağı olarak bilinmektedir. Geleneksel medyanın tek yönlü iletişiminden sonra çift yönlü etkileşime açık kullanımı ile modern dünyanın hizmetine girdiği günden beri her geçen gün kullanıcısı artarak devam etmektedir. Bugün 10-12 yaşlarından itibaren neredeyse tüm bireyler sosyal medya kanallarından en az bir tanesini aktif olarak kullanmaktadır. Bu arada dünya üzerinde hala internet kullanımının olmadığı yerler, akıllı cihazların ulaşmadığı bölgeler ve bazı sosyal medya kanallarının yasaklı olduğu ülkeler bulunmaktadır. Son günlerde sosyal medya mecralarındaki sahte hesaplardan, algı yönetimlerinden, yalan haberlerden ve buna benzer gerçekliği bilinmeyen ya da tartışılır olan her şeyden rahatsızlık duyulduğuna dair haberler dolaşmakta. Hatta İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından,  Türkiye’ye karşı yürütülen ekonomik saldırılar kapsamında, bu saldırıları destekler mahiyetteki tüm hesap ve paylaşımlar hakkında soruşturma başlatılacağına dair 13 Ağustos 2018 tarihli bir basın açıklaması sosyal medyada dolaşıyor. Elbette ülkemize karşı yürütülen her türlü kirli propaganda, saldırı ve benzeri durumlar karşısında ne gerekiyorsa yapılmalı. Bizler de bu ülkenin vatansever yurttaşları olarak elimizden geleni ortaya koymalıyız fakat burada sosyal medyanın bilinmeyen yönleri hakkında bir takım bilgileri sizlerle paylaşmakta fayda görüyorum. Evvela sosyal medya dünyası biraz araştırdığınızda karşınıza çıkacak olan tanımlarda olduğu gibi iletişim, haber ve reklam maksatlı kurulmuş masum cümlelerle ifade edilemeyecek kadar sinsi ve yıkıcıdır. Hatırlarsanız Amerika’daki ikiz kuleler saldırısından sonra dönemin başkanı Bush “bu bir haçlı seferidir, bundan sonra ya bizimlesiniz ya da karşımızda” demişti. Ardından Afganistan’a müdahale edilmiş, milyonlarca Müslümanın katledilmesi, çocukların anasız babasız kalması, evsiz yurtsuz milyonların mülteci konumuna düşmesi ile devam eden kahredici bir dönem başlamıştı. Arap baharı diye yürütülen büyük oyun bir sosyal medya kanalı aracılığıyla başlamıştı. İslâm ülkeleri sosyal medya üzerinden yürütülen süreçlerle tarumar edilmiş, milyonlarca genç ayaklanmış ve kendi elleriyle kendi vatanlarını yaşanmaz hale getirmişti. Bütün bu yaşanan zulümlerle sosyal medyanın oluşum ve gelişim süreci aşağı yukarı aynı tarihlere denk gelmiştir. Sosyal medyanın sansürsüz dünyasından yayılan haberlerle tüm dünya ayağa kalkmıştır. Birçok hadise yine sosyal medya üzerinden yürütülen kara propagandalar aracılığı ile birer katliam olarak sunulmuştur. Evet, ciddi katliamlar da olmuştur fakat işin karanlık tarafı katliamların fazlasıyla üzerindedir. İslâm dünyasında yaşanan zulmün bilinmeyen milyonluk sahte hesaplar aracılığı ile duyurulması ve yaygınlaştırılması sağlanmıştır. Nice insanlar sosyal medya kurbanı olmuş, yalan yanlış haberlerle herkesin duyguları ile oynanmıştır. Sözün özü, sosyal medya İslâm dünyası üzerinde yürütülen büyük oyunun medya alanı olarak kullanılmıştır. Özellikle haber kaynağı belli olmayan, kimler tarafından yönetildiği bilinmeyen hesaplar bu işin baş aktörü olarak görev yapmıştır. Tüm bu yaşananlar göz önünde bulundurulduğunda sosyal medya bilindiği kadar masum bir iletişim dünyasının değil kirli ve büyük oyunun bir aracı olarak daha fazla dikkat çekmektedir. Gerçeklerin çok basit hilelerle nasıl çarpıtıldığını, insanların algılarıyla nasıl oynandığını görmek çok da zor olmasa gerek. Acı olan ise maalesef kaynağı bizde olmayan her türlü enstrümanın bir şekilde bizim aleyhimize olduğunu fark edememiş olmamızdır. İşte bu sebepten dolayı tamamen yerli olmayan her şeye dikkatle yaklaşmadan, tedbirli olmadan ya da alternatifini üretmeden bize gün yüzü göstermeyeceklerini bilerek hareket etmekte fayda var. Aksi halde soruşturma açarız, ceza verir hapse atarız ama sorunları başımızdan atamayız.