Fatih YILMAZ
Köşe Yazarı
Fatih YILMAZ
 

Biz susalım sessizlik konuşsun

• Mış gibi yapmak, hiç bir ortamda düzgün durmayan inanmamışlık hali. Aslında kafa başka yerde, fikir ters ama konjonktür esasına göre konuşmak, oturmak, kalkmak. Biraz protokol rahatsızlığı, biraz koltuk enfeksiyonu, hafiften döviz çarpıntısı da cabası. Güce tapmak ya da güç zafiyeti, biraz güçlü olanı ayrı bi sevmek belki de. Güçlüyüm öyleyse varım, yetki bende o halde yaparım, işte bütün bunlar post modern neo-muhafazakâr tavırlar. İslâmî olanın maksimum seviyede konuşulup, minimum seviyede uygulandığı bir dönemden geçiyoruz. İstismar ehli insanlarla aynı havayı soluyoruz, aynı şehirlerde yaşıyoruz ve hatta bazen aynı masa etrafında oturuyoruz. Ne acı, ne üzücü, ne tiksinç. • Bilin bakalım dünyada en çok konuşulan, anlatılan, kaynak gösterilen, tavsiye edilen ve dahasını kaleme alamayacağımız şeyler yapılan aynı zamanda en az okunan kitap hangisi? En az okunan en çok konuşulan. Bazen sorular cevaplanmamış haliyle daha anlamlı oluyor. Bırakın sorulduğuyla kalsın. Bırakın yüzler asılsın, boyunlar bükülsün. Bırakın bazılarımızın gözünden iki damla yaş süzülsün. Bırakın o kitap tüm mahzunluğu ile öylece köşesinde dursun. Bırakın bu dünya yerin dibine batsın.  • Pekâlâ bir soru daha ya da boş verin soruları. Sorular sahiplerinde kalsın. Cevaplar gönüllerde. İçimizde kalsın cevaplar. Ne de olsa doğru bildiğimiz gibi değil işimize geldiği gibi yaşıyoruz. Hak olanı değil, hesaplı olanı tercih ediyoruz. Adaletin değil menfaatin peşindeyiz. Hal böyle iken ne yapalım doğru cevapları. Ne yapalım? Ne yaptığımızın gayet farkındayız, ne yapmamamız gerektiğini mi konuşsak. Soru sormadığımız gibi konuşmasak da mı acaba? Konuşurken yine soru sormadan olmaz. En güzeli susmak. Biz susalım da kim konuşursa konuşsun. Biz susalım tarih konuşsun, vicdan konuşsun, zaman konuşsun, devran konuşsun. Biz susalım da sessizlik konuşsun.  • Aslında en önemli sorun milli eğitimde. PİSA sonuçlarına göre eğitimde dünyanın en başarısız ülkeleri arasındayız. Son üniversite sınavı sonuçlarına bakıldığında ne durumda olduğumuz gayet açık ve net olarak görülüyor. Yıllarca İngilizce eğitimi aldığı halde iki cümle kuramayan bir nesle sahibiz. “Okul, öğretmen ya da okul müdürü denildiğinde aklınıza ne geliyor?” diye öğrencilere sorsak acaba onlar ne der? Kaç ülke ana dili dışında bir dilde %100 eğitim veriyor merak ediyorum. “Çocuğumuz okusun diye elimizden ne geliyorsa yaptık” diyen anne babalar, sizin elinizden sadece maddi şeyler mi geliyor? Siz sevgi, şefkat, merhamet gibi kavramları biraz unutmuş gibi davranıyorsunuz. Daha söylenecek çok şey var ama en güzeli artık biz susalım sessizlik konuşsun.
Ekleme Tarihi: 13 Haziran 2019 - Perşembe

Biz susalım sessizlik konuşsun



Mış gibi yapmak, hiç bir ortamda düzgün durmayan inanmamışlık hali. Aslında kafa başka yerde, fikir ters ama konjonktür esasına göre konuşmak, oturmak, kalkmak. Biraz protokol rahatsızlığı, biraz koltuk enfeksiyonu, hafiften döviz çarpıntısı da cabası. Güce tapmak ya da güç zafiyeti, biraz güçlü olanı ayrı bi sevmek belki de. Güçlüyüm öyleyse varım, yetki bende o halde yaparım, işte bütün bunlar post modern neo-muhafazakâr tavırlar. İslâmî olanın maksimum seviyede konuşulup, minimum seviyede uygulandığı bir dönemden geçiyoruz. İstismar ehli insanlarla aynı havayı soluyoruz, aynı şehirlerde yaşıyoruz ve hatta bazen aynı masa etrafında oturuyoruz. Ne acı, ne üzücü, ne tiksinç.

Bilin bakalım dünyada en çok konuşulan, anlatılan, kaynak gösterilen, tavsiye edilen ve dahasını kaleme alamayacağımız şeyler yapılan aynı zamanda en az okunan kitap hangisi? En az okunan en çok konuşulan. Bazen sorular cevaplanmamış haliyle daha anlamlı oluyor. Bırakın sorulduğuyla kalsın. Bırakın yüzler asılsın, boyunlar bükülsün. Bırakın bazılarımızın gözünden iki damla yaş süzülsün. Bırakın o kitap tüm mahzunluğu ile öylece köşesinde dursun. Bırakın bu dünya yerin dibine batsın. 

Pekâlâ bir soru daha ya da boş verin soruları. Sorular sahiplerinde kalsın. Cevaplar gönüllerde. İçimizde kalsın cevaplar. Ne de olsa doğru bildiğimiz gibi değil işimize geldiği gibi yaşıyoruz. Hak olanı değil, hesaplı olanı tercih ediyoruz. Adaletin değil menfaatin peşindeyiz. Hal böyle iken ne yapalım doğru cevapları. Ne yapalım? Ne yaptığımızın gayet farkındayız, ne yapmamamız gerektiğini mi konuşsak. Soru sormadığımız gibi konuşmasak da mı acaba? Konuşurken yine soru sormadan olmaz. En güzeli susmak. Biz susalım da kim konuşursa konuşsun. Biz susalım tarih konuşsun, vicdan konuşsun, zaman konuşsun, devran konuşsun. Biz susalım da sessizlik konuşsun. 

Aslında en önemli sorun milli eğitimde. PİSA sonuçlarına göre eğitimde dünyanın en başarısız ülkeleri arasındayız. Son üniversite sınavı sonuçlarına bakıldığında ne durumda olduğumuz gayet açık ve net olarak görülüyor. Yıllarca İngilizce eğitimi aldığı halde iki cümle kuramayan bir nesle sahibiz. “Okul, öğretmen ya da okul müdürü denildiğinde aklınıza ne geliyor?” diye öğrencilere sorsak acaba onlar ne der? Kaç ülke ana dili dışında bir dilde %100 eğitim veriyor merak ediyorum. “Çocuğumuz okusun diye elimizden ne geliyorsa yaptık” diyen anne babalar, sizin elinizden sadece maddi şeyler mi geliyor? Siz sevgi, şefkat, merhamet gibi kavramları biraz unutmuş gibi davranıyorsunuz. Daha söylenecek çok şey var ama en güzeli artık biz susalım sessizlik konuşsun.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.