Fatih YILMAZ
Köşe Yazarı
Fatih YILMAZ
 

Algı yönetimi, nitelikli aldatma

“Cenab-ı Allah’ın en büyük nimeti, lütfu, rahmeti teknolojidir. Teknoloji akıl işidir, siz teknoloji ile akla hayale sığmayan büyük işler yapabilirsiniz. Siyonizmin en büyük korkusu, “ya Müslümanlar teknolojiyi ele alıp bizden öne geçerse!” düşüncesidir. Bunun için silikon vadisine milyarlar yatırıyorlar. Sırf aramızdaki teknolojik mesafeyi açık tutmak için. Teknoloji ile ne yapmak mümkündür, Amerikan gemisinden atılan füzeyi havada kontrol altına alırsınız, geri çevirirsiniz ve atan geminin üzerinde parçalarsınız. Bu mümkün mü? Evet mümkün “ savaşlar adeta yavaş yavaş sanal savaşa dönüşecek, oturduğunuz yerden yapılacak ve insansız yapılacak. Bu neyle mümkün? Teknoloji ile mümkün…” Bu sözler rahmetli Necmettin Erbakan’ın İslam ülkelerinin liderleriyle yaptığı bir toplantıdan alıntıdır. İşte bu teknoloji, küresel güçlerin, daha az insan gücü ve daha az maliyetle daha fazla sömürü için kullandığı bir stratejik çalışma biçimidir. İçinde yaşadığımız post-modern dünyada, bilim ve teknoloji ile mümkün kılınan, savaşların, barışların, kitlesel hareketlerin, ülke işgallerinin ve buna benzer türlü aksiyonların, katliamların hazırlanış biçimi ve sürdürülebilir bir sömürge hareketi olması büyük ölçüde algı yönetimi ile gerçekleşmektedir. ABD Savunma Bakanlığı tarafından ortaya çıkarılan “algı yönetimi’’ (perception management) kavramı, hedef kitlenin duygu, düşünce ve motivasyonlarını etkilemek maksatlıdır. Seçilmiş bir bilginin veya işaretlerin inkâr edilerek veya açığa çıkarılarak hareket edilmesi, bunun yanında hedef kitlenin her seviyedeki istihbarat sistemlerinin ve liderlerinin resmî hesaplamalarını etkileyerek, algı yönetimini uygulayanın hedefine uygun bir şekilde davranılmasını sağlamaktır. Algı yönetimi, psikolojik savaş yöntemlerinden biri olup, küresel güçler tarafından bilinçli olarak bir plan dâhilinde yürütülmektedir. Özellikle büyük toplumsal olaylar sırasında dış kaynaklı mihraklar tarafından çeşitli yöntemler kullanılarak, kitlelerin algıları kontrol edilmeye yani yönlendirilmeye çalışılmaktadır.  Algı yönetimine maruz kalan kitleler, davranışlarının kendi kararları olduğuna ne kadar inanırlarsa, algı yönetimi o kadar başarılı olmuş demektir. Bununla birlikte, algı yönetiminin başarısı, kitlelerin algı yönetimi uygulamalarına maruz kaldıklarının farkında olmamalarına bağlıdır. Bu sebeple algı yönetiminin işleyiş süreci, uygulayıcı için sabır ve dikkat gerektirmektedir. Diğer yandan algı yönetimi uygulamaları açıktan yapılmadığı için, kaynağı ve amacı ilk etapta anlaşılamamaktadır. Henry Kissinger’ın şu sözleri dikkat çekicidir; “Gerçeğin ne olduğu önemli değildir. Önemli olan onun nasıl algılandığıdır.” Yani Kissenger bu sözü ile gerçek olan algılardır demektedir. Bugün, bütün insanlığa gerçeğin de ötesinde, hak olanın ulaştırılması için geleneksel medya ve web 2.0 teknolojileri ile hayatı çepeçevre kuşatan yeni medya araçlarının algı yönetimi tuzaklarından bahsedilmelidir. Algı yönetiminin, bizi gerçeklerden nasıl uzaklaştırdığını, en büyük rezaletleri tarihi kahramanlıklar olarak gösterdiğini, nice hainleri birer kahraman olarak zihinlere kazıttığını bilmek durumundayız. Bu aydınlanma, algı yönetiminin baş aktörü olan medyayı iyi tanımayı ve medyanın kanallarını, yönetim tarzını iyi analiz etmeyi gerektirmektedir. Algı yönetimi doğrularla yalanların, gerçeklerle taklitlerin karıştığı bir dünya oluşturmaktadır.  Olayların bir yönünün gündeme alınması, bir konunun tamamının değil seçilen bir parçasının ortaya koyulması algı yönetimidir. İstanbul, İzmir otobanının mesafeyi ciddi şekilde düşürmesini konuşup, yüksek ücretlendirmenin konuşulmaması algı yönetimidir. Hakikati ortaya koymak yerine hayali bir tablo çizmektir algı yönetimi. İstanbul sözleşmesinden bahsederken, Sigmund Freud’tan, vahşi kapitalizmden, Alfred Kinsey’den bahsetmemektir algı yönetimi. Milli eğitimdeki sıkıntıları konuşurken Fulbright’ı teğet geçmektir algı yönetimi. Dünya’da yaşanan türlü sıkıntıları konuşurken İslâm Birliğini ütopya olarak nitelendirmektir algı yönetimi. Algı yönetimi, nitelikli aldatmadır, aldanmayın.  Milli Gazete | Fatih Yılmaz
Ekleme Tarihi: 20 Ağustos 2019 - Salı

Algı yönetimi, nitelikli aldatma


“Cenab-ı Allah’ın en büyük nimeti, lütfu, rahmeti teknolojidir. Teknoloji akıl işidir, siz teknoloji ile akla hayale sığmayan büyük işler yapabilirsiniz. Siyonizmin en büyük korkusu, “ya Müslümanlar teknolojiyi ele alıp bizden öne geçerse!” düşüncesidir. Bunun için silikon vadisine milyarlar yatırıyorlar. Sırf aramızdaki teknolojik mesafeyi açık tutmak için. Teknoloji ile ne yapmak mümkündür, Amerikan gemisinden atılan füzeyi havada kontrol altına alırsınız, geri çevirirsiniz ve atan geminin üzerinde parçalarsınız. Bu mümkün mü? Evet mümkün “ savaşlar adeta yavaş yavaş sanal savaşa dönüşecek, oturduğunuz yerden yapılacak ve insansız yapılacak. Bu neyle mümkün? Teknoloji ile mümkün…” Bu sözler rahmetli Necmettin Erbakan’ın İslam ülkelerinin liderleriyle yaptığı bir toplantıdan alıntıdır.

İşte bu teknoloji, küresel güçlerin, daha az insan gücü ve daha az maliyetle daha fazla sömürü için kullandığı bir stratejik çalışma biçimidir. İçinde yaşadığımız post-modern dünyada, bilim ve teknoloji ile mümkün kılınan, savaşların, barışların, kitlesel hareketlerin, ülke işgallerinin ve buna benzer türlü aksiyonların, katliamların hazırlanış biçimi ve sürdürülebilir bir sömürge hareketi olması büyük ölçüde algı yönetimi ile gerçekleşmektedir.

ABD Savunma Bakanlığı tarafından ortaya çıkarılan “algı yönetimi’’ (perception management) kavramı, hedef kitlenin duygu, düşünce ve motivasyonlarını etkilemek maksatlıdır. Seçilmiş bir bilginin veya işaretlerin inkâr edilerek veya açığa çıkarılarak hareket edilmesi, bunun yanında hedef kitlenin her seviyedeki istihbarat sistemlerinin ve liderlerinin resmî hesaplamalarını etkileyerek, algı yönetimini uygulayanın hedefine uygun bir şekilde davranılmasını sağlamaktır. Algı yönetimi, psikolojik savaş yöntemlerinden biri olup, küresel güçler tarafından bilinçli olarak bir plan dâhilinde yürütülmektedir. Özellikle büyük toplumsal olaylar sırasında dış kaynaklı mihraklar tarafından çeşitli yöntemler kullanılarak, kitlelerin algıları kontrol edilmeye yani yönlendirilmeye çalışılmaktadır. 

Algı yönetimine maruz kalan kitleler, davranışlarının kendi kararları olduğuna ne kadar inanırlarsa, algı yönetimi o kadar başarılı olmuş demektir. Bununla birlikte, algı yönetiminin başarısı, kitlelerin algı yönetimi uygulamalarına maruz kaldıklarının farkında olmamalarına bağlıdır. Bu sebeple algı yönetiminin işleyiş süreci, uygulayıcı için sabır ve dikkat gerektirmektedir. Diğer yandan algı yönetimi uygulamaları açıktan yapılmadığı için, kaynağı ve amacı ilk etapta anlaşılamamaktadır.

Henry Kissinger’ın şu sözleri dikkat çekicidir; “Gerçeğin ne olduğu önemli değildir. Önemli olan onun nasıl algılandığıdır.” Yani Kissenger bu sözü ile gerçek olan algılardır demektedir. Bugün, bütün insanlığa gerçeğin de ötesinde, hak olanın ulaştırılması için geleneksel medya ve web 2.0 teknolojileri ile hayatı çepeçevre kuşatan yeni medya araçlarının algı yönetimi tuzaklarından bahsedilmelidir. Algı yönetiminin, bizi gerçeklerden nasıl uzaklaştırdığını, en büyük rezaletleri tarihi kahramanlıklar olarak gösterdiğini, nice hainleri birer kahraman olarak zihinlere kazıttığını bilmek durumundayız. Bu aydınlanma, algı yönetiminin baş aktörü olan medyayı iyi tanımayı ve medyanın kanallarını, yönetim tarzını iyi analiz etmeyi gerektirmektedir. Algı yönetimi doğrularla yalanların, gerçeklerle taklitlerin karıştığı bir dünya oluşturmaktadır. 

Olayların bir yönünün gündeme alınması, bir konunun tamamının değil seçilen bir parçasının ortaya koyulması algı yönetimidir. İstanbul, İzmir otobanının mesafeyi ciddi şekilde düşürmesini konuşup, yüksek ücretlendirmenin konuşulmaması algı yönetimidir. Hakikati ortaya koymak yerine hayali bir tablo çizmektir algı yönetimi. İstanbul sözleşmesinden bahsederken, Sigmund Freud’tan, vahşi kapitalizmden, Alfred Kinsey’den bahsetmemektir algı yönetimi. Milli eğitimdeki sıkıntıları konuşurken Fulbright’ı teğet geçmektir algı yönetimi. Dünya’da yaşanan türlü sıkıntıları konuşurken İslâm Birliğini ütopya olarak nitelendirmektir algı yönetimi. Algı yönetimi, nitelikli aldatmadır, aldanmayın. 

Milli Gazete | Fatih Yılmaz

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.