Fatih YILMAZ
Köşe Yazarı
Fatih YILMAZ
 

Algı yönetimi

Genel olarak algı yönetimi medyada 3 başlık altında karşımıza çıkmaktadır. Bunlar, Gündem yanlılığı, önceleme ve çerçevelemedir. Gündem belirleme çalışmaları içerisinde, Shoemaker ve Reese’nin hiyerarşi sıralamasında en tepede görülen ideolojik eğilimler, “gündem yanlılığı” kavramıyla ifade edilmektedir. Bu yöndeki çalışmalarda medya kuruluşlarının haber olarak seçtiği konular belirli ideolojiler lehine ya da aleyhine yorumlanabilmektedir. Buna medya manipülasyonu da denilmektedir. Iyengar ve Kinder’e göre medya, bazı sorunları görmezden gelir ama bazı sorunlara dikkatimizi çeker. Böylece bizim siyasal partileri, başbakanları, politikacıları değerlendirdiğimiz ölçütler belirlenmiş olur. Bir sorunun gündeme gelişiyle birlikte bu sorunun siyasal kararları etkilemedeki ağırlığı da artar. Medyanın bu tavrına önceleme denir. Çerçeveleme ise ele alınan bir sorunun bazı boyutlarını seçerek metin içerisinde daha görünür hale getirmektir. Örneğin haber çerçeveleri, ele alınan sorunun ne olduğunu belirli bir bakış açısından tanımlar. Soruna kimlerin ve nelerin neden olduğunu vurgular, ahlaki yargılarda bulunur ve sorunun nasıl çözüleceğini belirtir. Çerçevelemede, kitleler konunun çerçeve dışında kalan kısmından habersiz kalırlar.  Cohen’in medyanın “ne hakkında” ya da “hangi konuda” düşüneceğimizi belirlediğine ilişkin sözlerinden hareketle, ikinci düzey gündem belirleme araştırmalarında “ne düşüneceğini”; benzer bir tanımla “nasıl düşüneceğini” de belirleme yönündeki etkisinin varlığı araştırılmaktadır. Bu sayede şu hipotez test edilmektedir: “Bir konunun medyadaki sunulan niteliği, o konunun kamuoyunun zihnindeki niteliğini belirler.” İşte bu Kissenger’in “gerçek olan algılardır” sözüne tam bir ispat niteliğindedir. Kissenger, “gerçek olan algılardır” diyebilir ama aslında algılar geçici yalanlardan ibarettir. Gerçek er ya da geç mutlaka ortaya çıkar. Tarihe baktığımızda algı yönetimi ile insanlara yutturulmaya çalışılan her olayın mutlaka bir gün gerçeğin pençesinde un ufak olduğu görülmektedir. Artık gerçeğin ortaya çıkma hızı eskiye oranla inanılmaz derecede artmıştır. Hemen yakın tarihimizden örnekler vermek gerekirse, 11 Eylül 2001’deki “ikiz kulelere Taliban saldırdı” yalanı ve hemen ardından Afganistan’ın işgali, 2003 yılındaki Irak müdahalesindeki “Saddam’ın elinde kitle imha silahı var” yalanı, 2010 yılında başlayan “Arap baharı” yalanı, Arap baharı devamı ile katliam sürecine dâhil olan 2011 Suriye iç savaşının başlaması. Milyonlarca Müslüman katledildi, evinden yurdundan oldu, sakatlandı, öksüz ve yetim kaldı ve tüm bunlar küresel güçlerin İslam diyarlarına demokrasi ve özgürlük götürme adı altında yürüttüğü algı yönetimleri ile yapıldı. Bugün ise herkes gerçeğin farkında ya da en azından birçok kişi.  Algı, hakikatle yönetilmesi gereken bir şeydir, algıda gerçeklik kendini bulmalıdır. Bugün batı dünyası algıyı adeta sosyolojik bir kitle imha silahı olarak kullanmaktadır. Algıyı siz yönetemezseniz, algılarla yönetilen milyonlarca insandan biri olmaktan kendinizi kurtaramazsınız. Eğer doğru soruları sorup gerçek bilgileri alamıyorsak o zaman başkalarının oluşturduğu bir hayatı yaşıyoruz demektir. Algılarla tüm dünyayı yönetenler aynı zamanda bilim, sanayi ve teknolojide de dünyanın en güçlü ülkeleridir. Algı, insanın zihin dünyasını hedef alır ve tercihler olarak gerçekle buluşur. Biz de insanların gönül dünyalarını hedef alarak onları Hak olan ile buluşturabiliriz.                           Bilim, teknoloji ve hikmetle, en güzel şekilde, güzelin yaratıcısına davet ederek. Milli Gazete | Fatih Yılmaz
Ekleme Tarihi: 25 Ağustos 2019 - Pazar

Algı yönetimi


Genel olarak algı yönetimi medyada 3 başlık altında karşımıza çıkmaktadır. Bunlar, Gündem yanlılığı, önceleme ve çerçevelemedir. Gündem belirleme çalışmaları içerisinde, Shoemaker ve Reese’nin hiyerarşi sıralamasında en tepede görülen ideolojik eğilimler, “gündem yanlılığı” kavramıyla ifade edilmektedir. Bu yöndeki çalışmalarda medya kuruluşlarının haber olarak seçtiği konular belirli ideolojiler lehine ya da aleyhine yorumlanabilmektedir. Buna medya manipülasyonu da denilmektedir.

Iyengar ve Kinder’e göre medya, bazı sorunları görmezden gelir ama bazı sorunlara dikkatimizi çeker. Böylece bizim siyasal partileri, başbakanları, politikacıları değerlendirdiğimiz ölçütler belirlenmiş olur. Bir sorunun gündeme gelişiyle birlikte bu sorunun siyasal kararları etkilemedeki ağırlığı da artar. Medyanın bu tavrına önceleme denir.

Çerçeveleme ise ele alınan bir sorunun bazı boyutlarını seçerek metin içerisinde daha görünür hale getirmektir. Örneğin haber çerçeveleri, ele alınan sorunun ne olduğunu belirli bir bakış açısından tanımlar. Soruna kimlerin ve nelerin neden olduğunu vurgular, ahlaki yargılarda bulunur ve sorunun nasıl çözüleceğini belirtir. Çerçevelemede, kitleler konunun çerçeve dışında kalan kısmından habersiz kalırlar. 

Cohen’in medyanın “ne hakkında” ya da “hangi konuda” düşüneceğimizi belirlediğine ilişkin sözlerinden hareketle, ikinci düzey gündem belirleme araştırmalarında “ne düşüneceğini”; benzer bir tanımla “nasıl düşüneceğini” de belirleme yönündeki etkisinin varlığı araştırılmaktadır. Bu sayede şu hipotez test edilmektedir: “Bir konunun medyadaki sunulan niteliği, o konunun kamuoyunun zihnindeki niteliğini belirler.” İşte bu Kissenger’in “gerçek olan algılardır” sözüne tam bir ispat niteliğindedir.

Kissenger, “gerçek olan algılardır” diyebilir ama aslında algılar geçici yalanlardan ibarettir. Gerçek er ya da geç mutlaka ortaya çıkar. Tarihe baktığımızda algı yönetimi ile insanlara yutturulmaya çalışılan her olayın mutlaka bir gün gerçeğin pençesinde un ufak olduğu görülmektedir. Artık gerçeğin ortaya çıkma hızı eskiye oranla inanılmaz derecede artmıştır. Hemen yakın tarihimizden örnekler vermek gerekirse, 11 Eylül 2001’deki “ikiz kulelere Taliban saldırdı” yalanı ve hemen ardından Afganistan’ın işgali, 2003 yılındaki Irak müdahalesindeki “Saddam’ın elinde kitle imha silahı var” yalanı, 2010 yılında başlayan “Arap baharı” yalanı, Arap baharı devamı ile katliam sürecine dâhil olan 2011 Suriye iç savaşının başlaması. Milyonlarca Müslüman katledildi, evinden yurdundan oldu, sakatlandı, öksüz ve yetim kaldı ve tüm bunlar küresel güçlerin İslam diyarlarına demokrasi ve özgürlük götürme adı altında yürüttüğü algı yönetimleri ile yapıldı. Bugün ise herkes gerçeğin farkında ya da en azından birçok kişi. 

Algı, hakikatle yönetilmesi gereken bir şeydir, algıda gerçeklik kendini bulmalıdır. Bugün batı dünyası algıyı adeta sosyolojik bir kitle imha silahı olarak kullanmaktadır. Algıyı siz yönetemezseniz, algılarla yönetilen milyonlarca insandan biri olmaktan kendinizi kurtaramazsınız. Eğer doğru soruları sorup gerçek bilgileri alamıyorsak o zaman başkalarının oluşturduğu bir hayatı yaşıyoruz demektir. Algılarla tüm dünyayı yönetenler aynı zamanda bilim, sanayi ve teknolojide de dünyanın en güçlü ülkeleridir.

Algı, insanın zihin dünyasını hedef alır ve tercihler olarak gerçekle buluşur. Biz de insanların gönül dünyalarını hedef alarak onları Hak olan ile buluşturabiliriz.                           Bilim, teknoloji ve hikmetle, en güzel şekilde, güzelin yaratıcısına davet ederek.

Milli Gazete | Fatih Yılmaz

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.