Eylem KOÇ
Köşe Yazarı
Eylem KOÇ
 

İzmirli bu zulmü hak edecek ne yaptı?

Bugün İzmir’de yaşanan manzara bir şehir yönetim krizinden çok daha fazlasıydı. Sabah işe gitmek isteyen binlerce insan saatlerce duraklarda bekledi, çoğu vardiyasını kaçırdı, bazıları çocuklarını okula bile ulaştıramadı. Şehir nefes alamadı. Neden mi? Çünkü grev vardı. Evet, grev anayasal bir haktır. Evet, işçi hakkını arar. Ama ortada acı bir gerçek var: Bugün bu şehirde insanlar mağdur edildi. Ve bu mağduriyetin faturasını ödeyen ne sendika ne belediye oldu. Yine olan vatandaşa oldu. Yani, hepimize… Grev kararı DİSK’e bağlı sendikalı belediye işçilerinden geldi. Talepleri yüksek maaş artışları, iyileştirmeler ve yeni haklardı. Belediye cephesinden gelen yanıt ise oldukça netti: "Bu talepleri karşılayacak bütçemiz yok. Bu kadar yükü kaldıramayız." İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, göreve gelir gelmez borç yüküyle karşılaştığını defalarca dile getirdi. Peki bu borç nereden kaldı? Geçmişten… Yani bir önceki belediye başkanının yönetiminden. Hatırlayalım: Önceki dönem, adeta bir 'zam şampiyonluğu' dönemiydi. Popülist uygulamalarla işçi maaşları şişirildi. Sosyal denge unsurları dikkate alınmadı. Ama kimse yüksek maaşların, sürdürülemez ekonomik yapıya yol açacağını konuşmadı. Bugün ise gerçeklerle yüzleşiyoruz. Belediye, ödemekte zorlanıyor. Hizmetler aksıyor. Ve gelinen noktada, halk eziyet çekiyor. Tam bu noktada şu soru yükseliyor: İzmirli bu zulmü hak edecek ne yaptı? Bu şehir insanı vergisini verdi, oyunu kullandı, hizmet bekledi. Ama geldiğimiz yerde, çöp dağlarıyla, çalışmayan otobüslerle, sokakta bekleyen yaşlılarla, okula yürümek zorunda kalan çocuklarla karşı karşıyayız. İzmirli, iki yapı arasındaki güç savaşının ortasında rehin alınmış durumda. Ne belediye sendikayı ikna edebiliyor, ne sendika halkı düşünüyor. Sendika, taleplerinde ısrarcı. Başkan, “Bu isteklerin altından kalkamam,” diyor. Ama o makamda oturanlar da, grev kararı alanlar da bir şeyi unutuyor: Bu kentte yaşayan milyonlarca insanın yaşama hakkı var. Ve en acısı şu: Bugün yaşanan zulmün asli sorumluları değil, kurbanları bedel ödüyor. Yani yine biz, yani İzmir halkı... Peki bu noktaya nasıl geldik? Bir önceki dönemde yapılan hesapsız zamlar neden konuşulmuyor? O dönem sessiz kalan sendikalar, bugün neden bu kadar gür ses çıkarıyor? Bu grev gerçekten hakkın mücadelesi mi, yoksa geçmişin hatalarının bugüne faturasını kimin ödeyeceğini belirleme savaşı mı? Bir başka soru daha: Bu zulüm, gerçekten işçinin hakkı için mi, yoksa siyasi bir mesaj mı? Eğer mesajsa, bu mesaj neden halkın üzerinden veriliyor? Eğer mücadeleyse, neden bu kadar şeffaflıktan uzak yürütülüyor? Ve yine dönüp dolaşıp aynı soruya geliyoruz: İzmirli bu zulmü hak edecek ne yaptı? Hiçbir şey. Ama olan ona oluyor. Artık kimsenin “haklıyım” demeye hakkı yok. Halkı ezen bir hak mücadelesi, ne kadar masum olabilir? İzmir’in sırtına yük bindiren bir yönetim anlayışı, ne kadar vicdanlı olabilir? Bu yazının sonunda taraf seçmeyeceğim. Çünkü tek bir taraftayım: İzmir halkının.
Ekleme Tarihi: 31 May 2025 - Saturday

İzmirli bu zulmü hak edecek ne yaptı?

Bugün İzmir’de yaşanan manzara bir şehir yönetim krizinden çok daha fazlasıydı. Sabah işe gitmek isteyen binlerce insan saatlerce duraklarda bekledi, çoğu vardiyasını kaçırdı, bazıları çocuklarını okula bile ulaştıramadı. Şehir nefes alamadı. Neden mi? Çünkü grev vardı.

Evet, grev anayasal bir haktır.
Evet, işçi hakkını arar.
Ama ortada acı bir gerçek var: Bugün bu şehirde insanlar mağdur edildi. Ve bu mağduriyetin faturasını ödeyen ne sendika ne belediye oldu.
Yine olan vatandaşa oldu.
Yani, hepimize…

Grev kararı DİSK’e bağlı sendikalı belediye işçilerinden geldi. Talepleri yüksek maaş artışları, iyileştirmeler ve yeni haklardı. Belediye cephesinden gelen yanıt ise oldukça netti:
"Bu talepleri karşılayacak bütçemiz yok. Bu kadar yükü kaldıramayız."

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, göreve gelir gelmez borç yüküyle karşılaştığını defalarca dile getirdi.
Peki bu borç nereden kaldı?
Geçmişten…
Yani bir önceki belediye başkanının yönetiminden.

Hatırlayalım: Önceki dönem, adeta bir 'zam şampiyonluğu' dönemiydi.
Popülist uygulamalarla işçi maaşları şişirildi.
Sosyal denge unsurları dikkate alınmadı.
Ama kimse yüksek maaşların, sürdürülemez ekonomik yapıya yol açacağını konuşmadı.

Bugün ise gerçeklerle yüzleşiyoruz.
Belediye, ödemekte zorlanıyor.
Hizmetler aksıyor.
Ve gelinen noktada, halk eziyet çekiyor.

Tam bu noktada şu soru yükseliyor:
İzmirli bu zulmü hak edecek ne yaptı?

Bu şehir insanı vergisini verdi, oyunu kullandı, hizmet bekledi.
Ama geldiğimiz yerde, çöp dağlarıyla, çalışmayan otobüslerle, sokakta bekleyen yaşlılarla, okula yürümek zorunda kalan çocuklarla karşı karşıyayız.
İzmirli, iki yapı arasındaki güç savaşının ortasında rehin alınmış durumda.

Ne belediye sendikayı ikna edebiliyor, ne sendika halkı düşünüyor.

Sendika, taleplerinde ısrarcı.
Başkan, “Bu isteklerin altından kalkamam,” diyor.
Ama o makamda oturanlar da, grev kararı alanlar da bir şeyi unutuyor:
Bu kentte yaşayan milyonlarca insanın yaşama hakkı var.

Ve en acısı şu:
Bugün yaşanan zulmün asli sorumluları değil, kurbanları bedel ödüyor.
Yani yine biz, yani İzmir halkı...

Peki bu noktaya nasıl geldik?
Bir önceki dönemde yapılan hesapsız zamlar neden konuşulmuyor?
O dönem sessiz kalan sendikalar, bugün neden bu kadar gür ses çıkarıyor?
Bu grev gerçekten hakkın mücadelesi mi, yoksa geçmişin hatalarının bugüne faturasını kimin ödeyeceğini belirleme savaşı mı?

Bir başka soru daha:
Bu zulüm, gerçekten işçinin hakkı için mi, yoksa siyasi bir mesaj mı?

Eğer mesajsa, bu mesaj neden halkın üzerinden veriliyor?
Eğer mücadeleyse, neden bu kadar şeffaflıktan uzak yürütülüyor?

Ve yine dönüp dolaşıp aynı soruya geliyoruz:
İzmirli bu zulmü hak edecek ne yaptı?

Hiçbir şey.
Ama olan ona oluyor.

Artık kimsenin “haklıyım” demeye hakkı yok.
Halkı ezen bir hak mücadelesi, ne kadar masum olabilir?
İzmir’in sırtına yük bindiren bir yönetim anlayışı, ne kadar vicdanlı olabilir?

Bu yazının sonunda taraf seçmeyeceğim.
Çünkü tek bir taraftayım:
İzmir halkının.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.