Tahtalı Kuruyorsa, Suskunluk Değil, Sorumluluk Konuşmalı!
İzmir için "susuzluk" artık bir uzak ihtimal değil, kapıda bekleyen çıplak bir gerçekliktir.
Tahtalı Barajı'nda su seviyesi %10,79'a düştü. Bu, son 16 yılın en düşük noktası. Gördes Barajı'nda ise durum çok daha vahim: %0,5. Yani 15 gün sonra musluktan su akmayabilir.
Bu satırları yazarken bile, İzmir'in dört bir yanında hâlâ balkon yıkayanları, bahçesini hortumla sulayanları, arabasını süngerleyerek sabunlayanları görüyoruz. Oysa uzmanlar defalarca uyardı: Bu hızla gidersek, Kasım ayında barajın tabanı görünecek.
Bu çağrıyı sadece halka yapmakla yetinemeyiz. Çünkü sorun yalnızca bilinçsizlik değil, yönetimsizliktir.
Yerel Yöneticilere Çağrı
Ey İzmir'i yönetenler…
Ey büyükşehir ve ilçe belediyeleri…
Ey DSİ, ey İZSU…
Susmak, beklemek, "yağmur yağar belki" demek bir tercih değil, bir ihmal biçimidir. Bu saatten sonra atılacak her gecikmiş adım, İzmirli vatandaşın çamaşır makinesini çalıştıramaması, çocuğuna su verememesi anlamına gelecek.
Yani bu kriz, yalnızca doğanın değil, sizin yönetme tercihlerinizin de aynasıdır.
Artık Radikal Önlemler Şart
Çeşme Belediyesi geçtiğimiz haftalarda havuz doldurmayı, çim sulamayı yasakladı. İlk kıvılcım oradan geldi.
Ama soruyoruz:
- Neden İzmir'in tamamı için benzer bir karar alınmadı?
- Neden hâlâ bazı lüks konut projeleri yüzme havuzlarını doldurabiliyor?
- Neden İZSU, olağanüstü hal ilanı niteliğinde bir su tasarruf seferberliği başlatmıyor?
Yalnızca vatandaşın "halı yıkamasını" hedef göstermekle bu kriz çözülmez. Kamu kurumları, belediyeler, sanayi tesisleri, tarımsal sulama projeleri de gözden geçirilmeli.
Ve en önemlisi:
İzmir'in büyüyen nüfusuna rağmen hâlâ neden yeni içme suyu kaynakları yaratılmadı? Baraj doluyken bile kuyulardan su çekilmesine neden göz yumuldu?
Bu Kriz Sadece Kuraklık Değil, İdari Zaaf Krizidir
İklim değişiyor. Evet, bu doğru.
Ama İzmir yıllardır, bu değişime karşı ciddi bir hazırlık yapmadı. Ne alternatif kaynak üretildi, ne altyapı yenilendi, ne su politikasında bir zihniyet dönüşümü sağlandı.
Şimdi herkes gözünü gökyüzüne dikti: "Yağmur ne zaman yağar?" Oysa biz biliyoruz: Çözüm gökte değil, yönetim masasında.
İzmir'in muslukları kurursa, bu sadece doğanın değil, sorumluluk almaktan kaçınanların eseridir.
Şimdi o masalara oturmanın, kararlılıkla düğmeye basmanın zamanıdır.
Çünkü eğer bugün harekete geçilmezse… Yarın "musluktan su" değil, sadece pişmanlık akar.