İzmir yanıyor.
Ve bu sadece ağaçların değil, bir kentin, bir bölgenin, bir milletin vicdanının yanışı…
Dünden beri Ödemiş, Buca, Seferihisar, Çeşme…
Her yer duman, her yer küle dönmüş umut…
Evler boşaltıldı, köyler tahliye edildi, insanlar gözü yaşlı, yüreği yangın içinde.
Bazı köyler neredeyse haritadan silinecek kadar hasar aldı.
Söndürülen yerler yeniden alev aldı.
Gece boyu ekipler seferber oldu ama sabah olunca yine aynı manzara:
Kül, duman ve çaresizlik…
Peki biz neredeyiz?
Biz, ekran başında üzülerek mi sadece izliyoruz?
Yoksa bu gidişatı durdurmak için gerçekten bir şey yapıyor muyuz?
Bu sadece "bir yangın" mı?
Yangın mevsimi geldiğinde Türkiye'nin dört bir yanında aynı haberler:
Orman yandı, tarım alanı kül oldu, evler boşaltıldı.
Ama sonra ne oluyor?
Unutuluyor.
Üzerine toprak örtülüyor.
Sonra yine aynı sahneler.
Artık şunu sorgulamak zorundayız:
Neden her yıl aynı şeyleri yaşıyoruz?
Ve daha da önemlisi:
Neden hâlâ buna hazır değiliz?
Acil sorular, acil cevaplar
• Neden orman köylerinde yangına ilk müdahale ekipleri ve ekipmanları hâlâ yetersiz?
• Neden yüksek riskli bölgelerde yıl boyu süren önleyici temizlik çalışmaları yapılmıyor?
• Neden yangın sezonu geldiğinde değil, yıl boyunca sistematik bir orman koruma politikası uygulanmıyor?
Bu sorular sadece yetkililere değil; bize de…
Çünkü bu ülke bizim.
Ormanlarımız, köylerimiz, doğamız sadece devletin değil, hepimizin emaneti.
Ne Yapmalıyız?
1. Yerel gönüllü yangın ekipleri kurulmalı, eğitilmeli.
2. Yangın erken uyarı sistemleri yaygınlaştırılmalı, teknolojik yatırımlar artırılmalı.
3. Orman köylerinde yaşayan halk bilinçlendirilmeli, yangın tatbikatları yapılmalı.
4. Her mahallede yangına ilk müdahale dolapları, motorları, su tankları olmalı.
5. Medya, bu konuyu sadece yangın başladığında değil, yıl boyunca gündemde tutmalı.
Sonuç mu?
Bugün İzmir yandı, yarın başka bir şehir…
Ama biz hâlâ aynı noktadaysak;
Aynı şekilde ağlayıp, aynı şekilde unutacaksak;
Asıl yanan sadece ormanlar değil…
Toplumsal hafızamız, sorumluluk bilincimiz de kül oluyor demektir.
Unutmayalım:
Bir ağaç 30 yılda büyür.
Bir orman 1 günde kül olur.
Ama o ormanı yeniden kurmak için önce bir bilinç, bir seferberlik, bir millet olma şuuru gerekir.
Ve eğer biz bugün harekete geçmezsek…
Yarın, o ormanlar değil,
Biz yanacağız