Eylem KOÇ
Köşe Yazarı
Eylem KOÇ
 

İzmir’de Tır Kazaları Neden Bu Kadar Arttı?

Son birkaç aydır İzmir yollarından gelen haberler yürek burkuyor. Bir tır devrilmiş, biri bariyerleri aşmış, bir diğeri şerit ihlaliyle zincirleme kazaya neden olmuş. Olaylar farklı, ama nedenler hep aynı: yorgun şoförler, bakımsız araçlar, baskıcı çalışma şartları ve eksik denetim. Bir insan ne kadar süre uykusuz araç kullanabilir? Ve ne zaman refleksleri artık kendine bile yetmez hale gelir? Bu sorulara yanıtı, artık ne yazık ki sadece bilim değil; kaybettiğimiz canlar, yolda bekleyen ambulanslar ve çaresiz aileler veriyor. Uykusuzluk direksiyonda ölüm getiriyor Tır şoförlerinin hayatı, dışarıdan bakıldığında güçlü ve özgür görünebilir. Ama gerçek, çoğu zaman karanlık bir otobanda, göz kapaklarıyla mücadele eden bir adamın hikayesidir. Teslimat süresi daralır, trafik ağırlaşır, zaman yarışa döner. Uyku ise ertelenir, bastırılır, unutulur. Ve sonunda olan, sadece o direksiyon başındaki adama değil, karşısına çıkan her araca olur. Yasal sınırlar kâğıt üstünde mi kaldı? Sürücülerle konuştuğunuzda hep benzer hikâyeler dinlersiniz: "Molamı veremedim, yetişmem gerekiyordu." "Günlük sınırı çoktan geçtim ama şirket bastırdı." Bu sözler rastgele değil, sistematik bir problemden besleniyor. Yasal çalışma saatleri, mola süreleri, dinlenme hakları hepsi yönetmeliklerde yazılı. Ama uygulamada, özellikle bazı firmalarda, ne yazık ki sadece birer formaliteden ibaret. Fren tutmazsa suçlu kim? Kazalarda sadece sürücünün dikkatsizliği aranıyor çoğu zaman. Ama asıl mesele, o aracın ne durumda olduğu. Frenler ne zaman değişti? Lastikler ne kadar yıpranmıştı? Araç son ne zaman muayene gördü? Bunlar da en az sürücünün yorgunluğu kadar hayati sorular. İzmir'deki birçok kazanın ardından ortaya çıkan , araç bakımları ya eksik ya da tamamen ihmal edilmiş. Bu, göz göre göre gelen bir tehlike demek. Sorun tek kişide değil, sistemde Tır kazalarını sadece sürücü hatasına indirgemek kolaycılık olur. Asıl bakılması gereken yer, o sürücünün çalışma koşulları. İşverenler, bir teslimatın birkaç saat erken gitmesi için insan hayatını riske atmamalı. Aynı şekilde devlet kurumları da denetim mekanizmasını sadece kağıt üzerinde değil, sahada da aktif hale getirmeli. Bugün İzmir'de artan tır kazaları, aslında bir sistemin alarm verdiğini gösteriyor. Bu sadece yolların değil, insan hayatının da yıprandığı bir düzenin çöküşü gibi. Eğer şimdi önlem alınmazsa, her biri önlenebilir olan bu kazaların haberini daha çok duymaya devam edeceğiz. Çözüm basit değil ama imkânsız da değil: Sürücüler dinlenmeli. Araçlar kontrol edilmeli. Firmalar sorumluluk almalı. Devlet denetim yapmalı. Ve bizler, bu zincirin her halkasında bir can taşıdığımızı unutmamalıyız. Eylem Koç / Köşe Yazısı  
Ekleme Tarihi: 16 May 2025 - Friday

İzmir’de Tır Kazaları Neden Bu Kadar Arttı?

Son birkaç aydır İzmir yollarından gelen haberler yürek burkuyor.

Bir tır devrilmiş, biri bariyerleri aşmış, bir diğeri şerit ihlaliyle zincirleme kazaya neden olmuş. Olaylar farklı, ama nedenler hep aynı: yorgun şoförler, bakımsız araçlar, baskıcı çalışma şartları ve eksik denetim.

Bir insan ne kadar süre uykusuz araç kullanabilir?

Ve ne zaman refleksleri artık kendine bile yetmez hale gelir?

Bu sorulara yanıtı, artık ne yazık ki sadece bilim değil; kaybettiğimiz canlar, yolda bekleyen ambulanslar ve çaresiz aileler veriyor.

Uykusuzluk direksiyonda ölüm getiriyor

Tır şoförlerinin hayatı, dışarıdan bakıldığında güçlü ve özgür görünebilir. Ama gerçek, çoğu zaman karanlık bir otobanda, göz kapaklarıyla mücadele eden bir adamın hikayesidir. Teslimat süresi daralır, trafik ağırlaşır, zaman yarışa döner. Uyku ise ertelenir, bastırılır, unutulur. Ve sonunda olan, sadece o direksiyon başındaki adama değil, karşısına çıkan her araca olur.

Yasal sınırlar kâğıt üstünde mi kaldı?

Sürücülerle konuştuğunuzda hep benzer hikâyeler dinlersiniz: "Molamı veremedim, yetişmem gerekiyordu." "Günlük sınırı çoktan geçtim ama şirket bastırdı." Bu sözler rastgele değil, sistematik bir problemden besleniyor. Yasal çalışma saatleri, mola süreleri, dinlenme hakları hepsi yönetmeliklerde yazılı. Ama uygulamada, özellikle bazı firmalarda, ne yazık ki sadece birer formaliteden ibaret.

Fren tutmazsa suçlu kim?

Kazalarda sadece sürücünün dikkatsizliği aranıyor çoğu zaman. Ama asıl mesele, o aracın ne durumda olduğu.

Frenler ne zaman değişti?

Lastikler ne kadar yıpranmıştı?

Araç son ne zaman muayene gördü?

Bunlar da en az sürücünün yorgunluğu kadar hayati sorular. İzmir'deki birçok kazanın ardından ortaya çıkan , araç bakımları ya eksik ya da tamamen ihmal edilmiş. Bu, göz göre göre gelen bir tehlike demek.

Sorun tek kişide değil, sistemde

Tır kazalarını sadece sürücü hatasına indirgemek kolaycılık olur. Asıl bakılması gereken yer, o sürücünün çalışma koşulları. İşverenler, bir teslimatın birkaç saat erken gitmesi için insan hayatını riske atmamalı. Aynı şekilde devlet kurumları da denetim mekanizmasını sadece kağıt üzerinde değil, sahada da aktif hale getirmeli.

Bugün İzmir'de artan tır kazaları, aslında bir sistemin alarm verdiğini gösteriyor. Bu sadece yolların değil, insan hayatının da yıprandığı bir düzenin çöküşü gibi. Eğer şimdi önlem alınmazsa, her biri önlenebilir olan bu kazaların haberini daha çok duymaya devam edeceğiz.

Çözüm basit değil ama imkânsız da değil: Sürücüler dinlenmeli. Araçlar kontrol edilmeli. Firmalar sorumluluk almalı. Devlet denetim yapmalı. Ve bizler, bu zincirin her halkasında bir can taşıdığımızı unutmamalıyız.

Eylem Koç / Köşe Yazısı

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.