Geçtiğimiz aylarda Bergama Belediye Başkanı Tanju Çelik, yerel gazetecilerle bir kahvaltı programı düzenledi.
Sıcak simit, çay ve peynir eşliğinde, geçen bir yılın “çalışma” başlığı altındaki özetini sundu.
Ama o kahvaltıda en çok dikkat çeken şey neydi biliyor musunuz?
Anlatılanlar değil, ima edilenlerdi.
Çelik, konuşmasında satır aralarına öyle kelimeler serpiştirdi ki, aklı başında her gazeteci şu soruyu sordu:
“Acaba burada geçmiş dönemle ilgili ciddi bir usulsüzlük mü var?”
Enflasyonun arttığı bir yılda, %50 daha ucuza yapılan çöp toplama ihalesinden söz etti.
Bir önceki dönemde çok yüksek rakamlarla gerçekleştirilen hizmetlerin gereğinden fazla para harcanarak yapıldığını ima etti.
Özetle:
‘Biz çöpleri toplarken, bir önceki dönemdekilerin bıraktığı siyasi ve mali çöpleri de temizliyoruz’ mesajı vermeye çalıştı.
Ancak gazetecilerin asıl görevi kahvaltıdan doymak değil, cevap almaktır.
Ve ne zaman şu soru soruldu:
“Bu usulsüzlük iddiaları hakkında bir soruşturma başlatılacak mı?”
İşte o an hava değişti…
Başkan, mevzudan kaçan cümlelerle konuya ket vurdu.
Bazı yerlerde “Toplantının başkanı benim, bu konuyu kapatıyorum” gibi cümleler kurdu.
Ama sonra da “Gerekli çalışmalar yapılacaktır” gibi ucu açık cümlelerle kendini yumuşattı.
Ve şimdi soruyorum:
Aylar geçti.
Ortada bir açıklama var mı?
Savcılığa intikal etmiş bir dosya?
Belediyeden kamuoyuna yapılmış şeffaf bir bilgilendirme?
Yok.
Peki o zaman neydi o kahvaltıdaki sözler?
Gerçek miydi?
Yoksa sadece politik manevra mıydı?
Eğer iddialar gerçekse, o zaman o dönem görev yapanlar hakkında derhal adli süreç başlatılmalıydı.
Çünkü bu işin adı “israf” değil, halkın hakkını yemek olur.
Ve Bergamalı'nın lokmasıyla kim oynadıysa, bunun hesabını vermeli.
Yok eğer bu sözler sadece siyasi bir şovduysa…
O zaman, bu da en az yolsuzluk kadar tehlikelidir.
Çünkü halkın adalet duygusunu sömürmek, insanların vicdanını manşet malzemesi yapmak, siyasetin en kirli halidir.
Bergama, sessiz bir kent gibi görünür ama hakikat bir gün konuşur.
Bugün konuşmayanlar, yarın sorgulanır.
Bugün üzeri örtülenler, yarın manşet olur.
Ve bugün susanlar, yarın “neden sustunuz?” diye sorgulanır.
Ya iddialar gerçek ve adalet bekleniyor...
Ya da bu bir oyun ve halkın aklıyla alay ediliyor...
Her iki durumda da bu işin bir açıklaması olmalı.
Bizler gazeteciyiz.
Hakkın ve halkın tarafındayız.
Ve biz soruyoruz:
“Bergama'nın hakkı kimin elinde?”