Serpil Güleçyüz
Köşe Yazarı
Serpil Güleçyüz
 

Rutini bozmadan mücadeleye devam mı etmeliyiz?

2019 yılının Aralık ayında tüm Dünya Covid19 virüsü ile tanıştı.   Her şey normalleşti, virüs eski bulaşma hızını kaybetti gibi görünse de, dünya genelinde ve ülkemizde bulaşma hızı halen devam etmektedir.   Bir hafta önce bir akrabamın Covid19’dan ölmesi, o hastanede başka ölümlerinde olması önemli ve dikkat çekiciydi.   Elbette salgın ve yol açtığı sonuçlar nedeniyle ekonomi zora girer, insan hayatını kısıtlar ve dönüşüme zorlar.   Öyle de oldu.   Tüm dünya neredeyse bir gecede, uzaktan internet, online, video konferans sistemiyle evlerinden çalışmaya başladı.   İnsanlar eğitim almayı, eğlenmeyi, sosyalleşmeyi, her türlü iletişim ihtiyacını, toplantısını, buluşmalarını ekranlar aracılığıyla yapmaya başladı.   Salgın nedeniyle, dünya yüz yüze eğitim görmeden okuma yazma öğrenen öğrenciler ya da mezun olan öğretmen, sosyolog ve mühendislerle tanıştı.   Ayrıca sağlıklı bir çevre ve kentleşmenin ne kadar önemli olduğunu ve gerekli olduğunu Covid19 bize göstermiş oldu.   Balkonsuz evlerde yaşayanların halinin balkonlu evlerde yaşayanlara göre daha stresli ve sıkıcı olduğu gerçeği de görüldü.   Sanki görünmez bir el dünyayı değiştiren bir tuşa basmış, salgınla birlikte büyük bir dönüşümü de başlatmış oldu.   Birçok şey jet hızıyla değişmeye başladı.   Teknolojiye, dijitalleşmeye karşı duran direnç kırıldı.   Hürriyeti kısıtlanan, izolasyona uğrayan insanlar stres, endişe, panik duygusu başta olmak üzere psikolojik birçok sorunla karşı karşıya kaldı.   Kadına ve çocuklara uygulanan şiddet arttı ve birbirimize olan hoşgörünün yerini tahammülsüzlük aldı.   Hala Covid19 virüsüne karşı %100 etkili aşı bulunamadı.   Pek çok ülke salgınla mücadele için gerekli bilgi ve donanıma hala yeteri kadar sahip değil.   Hastalığın teşhisi için kullanılan kitler güvenilir olmaktan uzak.   Aynı kişiye yapılan testler, birinde pozitif, birinde negatif çıkabilmekte.   Bütün bunların yanında doğal çevrenin kendini yenilemesi,   İnsanların kendini tanıması, yeteneklerini keşfetmesi,   Gelecekteki salgınlara karşı hazırlıklı olunması,   Yerli üretimin yeniden önem kazanması,   Hijyen ve çevre sağlığına verilen önemin artması olumlu gelişmelerdir.   Covid19 virüsünün etkisinin ne kadar süreceğini kimse bilmiyor.   İhtiyatı elden bırakmak, her şey normalmiş gibi davranmak ne kadar doğru?   Bununla yaşamayı öğrenmemiz mi gerekecek?   Ekonomik kriz ve bunun yansımaları da elbette önemli.   Ama ondan da önemlisi insanın yaşam hakkı.   Sonuç olarak, salgın küresel bir boyut olduğu için küreselde bir mücadele gerekir.   RUTİNİ BOZMADAN MÜCADELEYE DEVAM MI ETMELİYİZ?   YOKSA HERŞEY NORMALMİŞ GİBİ YAŞAMAYA DEVAM MI ETMELİYİZ?   SİZ NE DERSİNİZ?  
Ekleme Tarihi: 05 Aralık 2022 - Pazartesi

Rutini bozmadan mücadeleye devam mı etmeliyiz?

2019 yılının Aralık ayında tüm Dünya Covid19 virüsü ile tanıştı.

 

Her şey normalleşti, virüs eski bulaşma hızını kaybetti gibi görünse de, dünya genelinde ve ülkemizde bulaşma hızı halen devam etmektedir.

 

Bir hafta önce bir akrabamın Covid19’dan ölmesi, o hastanede başka ölümlerinde olması önemli ve dikkat çekiciydi.

 

Elbette salgın ve yol açtığı sonuçlar nedeniyle ekonomi zora girer, insan hayatını kısıtlar ve dönüşüme zorlar.

 

Öyle de oldu.

 

Tüm dünya neredeyse bir gecede, uzaktan internet, online, video konferans sistemiyle evlerinden çalışmaya başladı.

 

İnsanlar eğitim almayı, eğlenmeyi, sosyalleşmeyi, her türlü iletişim ihtiyacını, toplantısını, buluşmalarını ekranlar aracılığıyla yapmaya başladı.

 

Salgın nedeniyle, dünya yüz yüze eğitim görmeden okuma yazma öğrenen öğrenciler ya da mezun olan öğretmen, sosyolog ve mühendislerle tanıştı.

 

Ayrıca sağlıklı bir çevre ve kentleşmenin ne kadar önemli olduğunu ve gerekli olduğunu Covid19 bize göstermiş oldu.

 

Balkonsuz evlerde yaşayanların halinin balkonlu evlerde yaşayanlara göre daha stresli ve sıkıcı olduğu gerçeği de görüldü.

 

Sanki görünmez bir el dünyayı değiştiren bir tuşa basmış, salgınla birlikte büyük bir dönüşümü de başlatmış oldu.

 

Birçok şey jet hızıyla değişmeye başladı.

 

Teknolojiye, dijitalleşmeye karşı duran direnç kırıldı.

 

Hürriyeti kısıtlanan, izolasyona uğrayan insanlar stres, endişe, panik duygusu başta olmak üzere psikolojik birçok sorunla karşı karşıya kaldı.

 

Kadına ve çocuklara uygulanan şiddet arttı ve birbirimize olan hoşgörünün yerini tahammülsüzlük aldı.

 

Hala Covid19 virüsüne karşı %100 etkili aşı bulunamadı.

 

Pek çok ülke salgınla mücadele için gerekli bilgi ve donanıma hala yeteri kadar sahip değil.

 

Hastalığın teşhisi için kullanılan kitler güvenilir olmaktan uzak.

 

Aynı kişiye yapılan testler, birinde pozitif, birinde negatif çıkabilmekte.

 

Bütün bunların yanında doğal çevrenin kendini yenilemesi,

 

İnsanların kendini tanıması, yeteneklerini keşfetmesi,

 

Gelecekteki salgınlara karşı hazırlıklı olunması,

 

Yerli üretimin yeniden önem kazanması,

 

Hijyen ve çevre sağlığına verilen önemin artması olumlu gelişmelerdir.

 

Covid19 virüsünün etkisinin ne kadar süreceğini kimse bilmiyor.

 

İhtiyatı elden bırakmak, her şey normalmiş gibi davranmak ne kadar doğru?

 

Bununla yaşamayı öğrenmemiz mi gerekecek?

 

Ekonomik kriz ve bunun yansımaları da elbette önemli.

 

Ama ondan da önemlisi insanın yaşam hakkı.

 

Sonuç olarak, salgın küresel bir boyut olduğu için küreselde bir mücadele gerekir.

 

RUTİNİ BOZMADAN MÜCADELEYE DEVAM MI ETMELİYİZ?

 

YOKSA HERŞEY NORMALMİŞ GİBİ YAŞAMAYA DEVAM MI ETMELİYİZ?

 

SİZ NE DERSİNİZ?

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.