Dr. Vehbi Kara
Köşe Yazarı
Dr. Vehbi Kara
 

KEŞİFLER ÇAĞININ ÖNCÜSÜ MÜSLÜMAN AMİRAL ZHENG HE

Keşifler Çağının Öncüsü Müslüman Amiral Zheng He Dünyadaki denizciler içerisinde Amiral Zheng He’nin yeri büyüktür. Çin dilinde “Cıng Hı” diye telaffuz edilen bu Müslüman Amiral, bir sonraki “keşifler çağının” en önemli öncü denizcilerinden bir tanesidir. Zheng He, seyahatlerine 1405 yılında başlayarak Kristof Kolomb’dan 87 yıl, Vasco da Gama’dan 92 yıl, Ferdinand Magellan’dan ise tam 114 yıl önce keşiflerine başlamıştı. Öyle ki 1405 ile 1433 yılları arasında gerçekleştirdiği 7 seferde diğer kâşiflere göre filo ve gemici sayısı bakımından da büyük fark atmıştı. Zheng He, 317 gemi ve 28 bin kişilik mürettebatı ile sefere çıkarken; Kolomb toplam 90 kişilik 3 gemiyle, Gama 160 kişilik 4 gemiyle ve Magellan 265 kişilik 5 gemiyle sefere çıkmıştı. 7 Seferde toplam 160 bin millik uzun seyahatlerini denizcilikteki üstün yetenekleri sayesinde başarı ile tamamlamıştı. Osmanlı Devleti, bu tarihlerde 1402’deki Timur yenilgisi nedeniyle Fetret dönemini yaşıyordu.    Zheng He’nin Hint ve Batı Pasifik Okyanuslarındaki seyahatleri Çin ile Güney Asya ile Doğu Afrika kıyılarına kadar ulaşmıştı. Bu seferler ile bölge ülkeleri arasında ekonomik ve kültürel ilişkiler gelişmişti. Fakat en önemlisi Endonezya Adalarının İslam ile tanışmasına neden olmuştu.  Zheng He, Cava başta olmak üzere Güney Doğu Asya adalarında İslam’ın yayılması için çok gayret eden bir amiraldi. Bölgeyi korsanlardan temizlemekle kalmamış ardında yüzlerce cami ve okul bırakmıştı. 1411 yılında Andro, Cirebon, Tuban, Gresik, Ruoban ve Jakarta’da camiler yapılırken bölge insanları akın akın İslamiyete koşuyordu. Yardımcıları olan Ma Huan ve Fei Xin ile birlikte bu camileri ziyaret edip namaz kılıyordu. Cava, Eski Liman ve Batı Kalimantan bölgelerinde İslam’ı Çince anlatıyordu.  Malakka’da Jayavarman’ı Kral olarak atamış gümüş damga, taç ve pelerin vermişti. Bu sayede Malay halkı Müslüman olmuş Malakka hem bir ticaret hem de İslam’ın merkezi olmuştu. Bugün dünyanın en büyük Müslüman topluluğu Endonezya’da yaşıyor. Bu nedenle Zheng He’nin İslam’ın yayılmasındaki gayreti emsalsizdir. Zheng He, aynı zamanda Ma Sanbao olarak da bilinmektedir. 1371 de Çin’deki Ming hanedanlığı döneminde Hui kökenli Müslüman bir ailede doğmuştu. Doğduğu yer; bugünkü Yunnan eyaletindeki Baoshan kentindeki Hedai isimli bir kasabaydı.  1211 ile 1279 Yılları arasında yaşamış Seyyid Eclel Şems el Din Ömer’in altıncı kuşaktan torunudur. Peygamber sülalesindendir. Zeng He’nin dedesi ve babası Mekke’yi ziyaret ederek (Çince Tianfang) hacı olmuştu. Kendisininde hacca gittiği ifade edilmektedir. Çocukluğu boyunca ailesinin hac yolculuklarını ilgiyle takip etmiş ve içinde İslam’ı yayma aşkı doğmuştu. Arapçayı öğrenerek İslami bilimlerde de kendisini yetiştirmişti. 1382 Yılında Zheng He henüz 12 yaşında iken Moğol Yuan Hanedanlığı, Ming Hanedanlığı orduları tarafından işgal edilmişti. Yunnan da babasını kaybeden Zheng He esir olarak Nankin’e götürülmüş ve burada Prens Zhu Di’nin hizmetine girmişti. Dördüncü çocuk olmasına rağmen Zheng He’nin de yardımı ile Prens Zhu Di, 1402 yılında Çin’deki Ming hanedanlığının üçüncü imparatoru olmuştu. İsmini Yonglo olarak değiştiren Kral, Zheng He’yi savaşlardaki başarılarından dolayı donanmanın başına getirmişti. Çin bugün “gambot ve panda diplomasisi” karışımı bir siyasetle o dönemde çevre ülkeler üzerinde ağırlığını koymaya çalışmaktaydı. Çin porselenleri ve ipeği dünyanın en değerli eşyaları içerisinde yer alıyordu ve Çin’in bakır paraları dünyanın en geçerli akçesi olmuştu.  Zheng He’nin savaş gemileri devasa boyuttaydı ve gönderildiğinde karşı çıkan ülkeleri hemen caydırıyordu. Buna günümüzde “gambot diplomasisi” adı veriliyor. Fakat asıl siyasi gücünü şimdilerde “panda diplomasisi” adı verilen bir yöntemle elde etmişti. Yakın bir zamanda Çin Devlet Başkanı Şi Cin Ping'in Almanya ziyaretinde Başbakan ile pandaları ziyaret etmesi; aslında Çin'in yüzyıllardır uyguladığı panda diplomasisinden başka bir şey değildir. Çin, diplomasi geleneğinin bir parçası olarak ilişkilerinin gergin olduğu ya da dostluğun pekiştirilmek istendiği ülkelere birer çift panda göndererek bu yöntemi devam ettirmektedir. Sevimli pandalar, devlet ilişkilerini de yumuşatabilme ve ülke imajını güçlendirme gücüne de sahiptir. Çin'in bu ilginç metodu 1957 yılında Sovyetler Birliği'ne hediye edilen Ping Ping isimli ayı ile başlamıştır. Şu anda Çin'in; Amerika'da 12, Japonya'da 8, Singapur'da 4, Malezya ve İspanya'da 3, İngiltere, Fransa, Almanya, Belçika, Avusturya, Kanada, Avustralya, Hollanda ve Tayland'da ise 2'şer panda olmak üzere tüm dünyada toplam 48 diplomat pandası vardır. Pandalar farklı iklimlere uyum sağlamakta zorlandığı için farklı ülkelerde doğan pandalar ve onların yavrularının 4 yaşlarına geldiklerinde Çin'e gönderilmesi şartı konmakta ve diplomat pandaların statüsü ise ticari ateşe olarak görülmektedir. İşte Çinli bir Müslüman olan Amiral Zheng He, hangi zorluklarla karşılaşırsa karşılaşsın İslâm’ı yaymak için neler ortaya koyabileceğini ispatlayan tarihteki ender şahsiyetlerden birisidir. Çalışkanlığı ve azmiyle kazandığı dünyevî rütbeleri İslâm’a hizmete sarf etmesi takdire şayandır. Onun hayat hikâyesini araştırmak Üniversitelerde adına enstitüler kurmak bizlerin boynuna birer borçtur. Bakın Zheng He hakkında neler söylenmiş: Hollandalı J.J.L. Duyvendak, henüz 15. Yüzyıldaki bu seyahatlerden övgü ile söz ederken İngiliz tarihçi Joseph Needham Çin tarihinin en önemli kişisi olarak Zeng He’yi ileri sürmektedir. Japon Terada Takanobu ise o asırdaki seyahatlerin insanoğlunun başardığı işlerin en büyüğü olduğunu iddia etmektedir. Keşifler çağında elde edilen başarıların Zeng He’nin bir yüzyıl öncesinde yaptıkları ile mukayese edildiğinde “sönük kalmakta” olduğunu söylemektedir. Bu konuda ne yazık ki ülkemizde yapılmış doğru dürüst ciddi bir araştırma yoktur. Askeri okullar, denizcilik fakültelerimiz hatta denizcilik üniversitemiz olduğu halde “Zheng He” gibi bir amiralden bahsedilmez. Müslüman olduğundan ve İslam’ı yaymak için gayretli olduğundan mıdır nedir, medyamızda da bu konuda iki satırlık bir çalışma göremezsiniz. Doğu Türkistan’da Müslümanlar baskı altına alınmaktadır. Toplamda 25 milyon Uygur Türküne karşılık 100 milyondan fazla Çin’li Müslüman yaşamaktadır. Aylarca Çin’de tersanelerde çalışmış birisi olarak bu Müslümanlara ne derece eziyet edildiğini gözlerimle görmüş bulunuyorum.  ABD gibi ülkelerin Tibet ve Doğu Türkistan’daki bağımsızlık çabaları yerine din ve vicdan özgürlüğü temelinde Uygur ve Çin Müslümanlarının menfaatlerini koruyan politika uygulama yöntemlerini geliştirmek zorundayız. Panda diplomasisi gereğince Çin’den bu konuda güçlü bir tepki gelmeyecektir. Buna mukabil ABD’nin ticaret savaşları nedeni ile kışkırtıcı politikalarına alet olmak hiç de akıllıca bir iş değildir. Bugün kültürel ve sosyal politikalar ile Çin’deki Müslümanların huzur ve refahı için uğraşmaya çalışmamız gerekiyor. Demir İpek Yolu, bu konuda çok önemli bir fırsat olup ülkemiz içinde çok önemli bir projedir. Bu konuda kısmet olursa daha birçok yazı kaleme almayı düşünüyorum. Gayret bizden tevfik Allah’tandır, vesselam…      Dr. Vehbi KARA 
Ekleme Tarihi: 04 Ocak 2020 - Cumartesi

KEŞİFLER ÇAĞININ ÖNCÜSÜ MÜSLÜMAN AMİRAL ZHENG HE

Keşifler Çağının Öncüsü Müslüman Amiral Zheng He

Dünyadaki denizciler içerisinde Amiral Zheng He’nin yeri büyüktür. Çin dilinde “Cıng Hı” diye telaffuz edilen bu Müslüman Amiral, bir sonraki “keşifler çağının” en önemli öncü denizcilerinden bir tanesidir.

Zheng He, seyahatlerine 1405 yılında başlayarak Kristof Kolomb’dan 87 yıl, Vasco da Gama’dan 92 yıl, Ferdinand Magellan’dan ise tam 114 yıl önce keşiflerine başlamıştı. Öyle ki 1405 ile 1433 yılları arasında gerçekleştirdiği 7 seferde diğer kâşiflere göre filo ve gemici sayısı bakımından da büyük fark atmıştı.

Zheng He, 317 gemi ve 28 bin kişilik mürettebatı ile sefere çıkarken; Kolomb toplam 90 kişilik 3 gemiyle, Gama 160 kişilik 4 gemiyle ve Magellan 265 kişilik 5 gemiyle sefere çıkmıştı. 7 Seferde toplam 160 bin millik uzun seyahatlerini denizcilikteki üstün yetenekleri sayesinde başarı ile tamamlamıştı. Osmanlı Devleti, bu tarihlerde 1402’deki Timur yenilgisi nedeniyle Fetret dönemini yaşıyordu.   

Zheng He’nin Hint ve Batı Pasifik Okyanuslarındaki seyahatleri Çin ile Güney Asya ile Doğu Afrika kıyılarına kadar ulaşmıştı. Bu seferler ile bölge ülkeleri arasında ekonomik ve kültürel ilişkiler gelişmişti. Fakat en önemlisi Endonezya Adalarının İslam ile tanışmasına neden olmuştu. 

Zheng He, Cava başta olmak üzere Güney Doğu Asya adalarında İslam’ın yayılması için çok gayret eden bir amiraldi. Bölgeyi korsanlardan temizlemekle kalmamış ardında yüzlerce cami ve okul bırakmıştı.

1411 yılında Andro, Cirebon, Tuban, Gresik, Ruoban ve Jakarta’da camiler yapılırken bölge insanları akın akın İslamiyete koşuyordu. Yardımcıları olan Ma Huan ve Fei Xin ile birlikte bu camileri ziyaret edip namaz kılıyordu. Cava, Eski Liman ve Batı Kalimantan bölgelerinde İslam’ı Çince anlatıyordu. 

Malakka’da Jayavarman’ı Kral olarak atamış gümüş damga, taç ve pelerin vermişti. Bu sayede Malay halkı Müslüman olmuş Malakka hem bir ticaret hem de İslam’ın merkezi olmuştu. Bugün dünyanın en büyük Müslüman topluluğu Endonezya’da yaşıyor. Bu nedenle Zheng He’nin İslam’ın yayılmasındaki gayreti emsalsizdir.

Zheng He, aynı zamanda Ma Sanbao olarak da bilinmektedir. 1371 de Çin’deki Ming hanedanlığı döneminde Hui kökenli Müslüman bir ailede doğmuştu. Doğduğu yer; bugünkü Yunnan eyaletindeki Baoshan kentindeki Hedai isimli bir kasabaydı.  1211 ile 1279 Yılları arasında yaşamış Seyyid Eclel Şems el Din Ömer’in altıncı kuşaktan torunudur. Peygamber sülalesindendir.

Zeng He’nin dedesi ve babası Mekke’yi ziyaret ederek (Çince Tianfang) hacı olmuştu. Kendisininde hacca gittiği ifade edilmektedir. Çocukluğu boyunca ailesinin hac yolculuklarını ilgiyle takip etmiş ve içinde İslam’ı yayma aşkı doğmuştu. Arapçayı öğrenerek İslami bilimlerde de kendisini yetiştirmişti.

1382 Yılında Zheng He henüz 12 yaşında iken Moğol Yuan Hanedanlığı, Ming Hanedanlığı orduları tarafından işgal edilmişti. Yunnan da babasını kaybeden Zheng He esir olarak Nankin’e götürülmüş ve burada Prens Zhu Di’nin hizmetine girmişti. Dördüncü çocuk olmasına rağmen Zheng He’nin de yardımı ile Prens Zhu Di, 1402 yılında Çin’deki Ming hanedanlığının üçüncü imparatoru olmuştu. İsmini Yonglo olarak değiştiren Kral, Zheng He’yi savaşlardaki başarılarından dolayı donanmanın başına getirmişti.

Çin bugün “gambot ve panda diplomasisi” karışımı bir siyasetle o dönemde çevre ülkeler üzerinde ağırlığını koymaya çalışmaktaydı. Çin porselenleri ve ipeği dünyanın en değerli eşyaları içerisinde yer alıyordu ve Çin’in bakır paraları dünyanın en geçerli akçesi olmuştu. 

Zheng He’nin savaş gemileri devasa boyuttaydı ve gönderildiğinde karşı çıkan ülkeleri hemen caydırıyordu. Buna günümüzde “gambot diplomasisi” adı veriliyor. Fakat asıl siyasi gücünü şimdilerde “panda diplomasisi” adı verilen bir yöntemle elde etmişti.

Yakın bir zamanda Çin Devlet Başkanı Şi Cin Ping'in Almanya ziyaretinde Başbakan ile pandaları ziyaret etmesi; aslında Çin'in yüzyıllardır uyguladığı panda diplomasisinden başka bir şey değildir. Çin, diplomasi geleneğinin bir parçası olarak ilişkilerinin gergin olduğu ya da dostluğun pekiştirilmek istendiği ülkelere birer çift panda göndererek bu yöntemi devam ettirmektedir.

Sevimli pandalar, devlet ilişkilerini de yumuşatabilme ve ülke imajını güçlendirme gücüne de sahiptir. Çin'in bu ilginç metodu 1957 yılında Sovyetler Birliği'ne hediye edilen Ping Ping isimli ayı ile başlamıştır. Şu anda Çin'in; Amerika'da 12, Japonya'da 8, Singapur'da 4, Malezya ve İspanya'da 3, İngiltere, Fransa, Almanya, Belçika, Avusturya, Kanada, Avustralya, Hollanda ve Tayland'da ise 2'şer panda olmak üzere tüm dünyada toplam 48 diplomat pandası vardır.

Pandalar farklı iklimlere uyum sağlamakta zorlandığı için farklı ülkelerde doğan pandalar ve onların yavrularının 4 yaşlarına geldiklerinde Çin'e gönderilmesi şartı konmakta ve diplomat pandaların statüsü ise ticari ateşe olarak görülmektedir.

İşte Çinli bir Müslüman olan Amiral Zheng He, hangi zorluklarla karşılaşırsa karşılaşsın İslâm’ı yaymak için neler ortaya koyabileceğini ispatlayan tarihteki ender şahsiyetlerden birisidir. Çalışkanlığı ve azmiyle kazandığı dünyevî rütbeleri İslâm’a hizmete sarf etmesi takdire şayandır. Onun hayat hikâyesini araştırmak Üniversitelerde adına enstitüler kurmak bizlerin boynuna birer borçtur. Bakın Zheng He hakkında neler söylenmiş:

Hollandalı J.J.L. Duyvendak, henüz 15. Yüzyıldaki bu seyahatlerden övgü ile söz ederken İngiliz tarihçi Joseph Needham Çin tarihinin en önemli kişisi olarak Zeng He’yi ileri sürmektedir. Japon Terada Takanobu ise o asırdaki seyahatlerin insanoğlunun başardığı işlerin en büyüğü olduğunu iddia etmektedir. Keşifler çağında elde edilen başarıların Zeng He’nin bir yüzyıl öncesinde yaptıkları ile mukayese edildiğinde “sönük kalmakta” olduğunu söylemektedir.

Bu konuda ne yazık ki ülkemizde yapılmış doğru dürüst ciddi bir araştırma yoktur. Askeri okullar, denizcilik fakültelerimiz hatta denizcilik üniversitemiz olduğu halde “Zheng He” gibi bir amiralden bahsedilmez. Müslüman olduğundan ve İslam’ı yaymak için gayretli olduğundan mıdır nedir, medyamızda da bu konuda iki satırlık bir çalışma göremezsiniz.

Doğu Türkistan’da Müslümanlar baskı altına alınmaktadır. Toplamda 25 milyon Uygur Türküne karşılık 100 milyondan fazla Çin’li Müslüman yaşamaktadır. Aylarca Çin’de tersanelerde çalışmış birisi olarak bu Müslümanlara ne derece eziyet edildiğini gözlerimle görmüş bulunuyorum. 

ABD gibi ülkelerin Tibet ve Doğu Türkistan’daki bağımsızlık çabaları yerine din ve vicdan özgürlüğü temelinde Uygur ve Çin Müslümanlarının menfaatlerini koruyan politika uygulama yöntemlerini geliştirmek zorundayız. Panda diplomasisi gereğince Çin’den bu konuda güçlü bir tepki gelmeyecektir. Buna mukabil ABD’nin ticaret savaşları nedeni ile kışkırtıcı politikalarına alet olmak hiç de akıllıca bir iş değildir.

Bugün kültürel ve sosyal politikalar ile Çin’deki Müslümanların huzur ve refahı için uğraşmaya çalışmamız gerekiyor. Demir İpek Yolu, bu konuda çok önemli bir fırsat olup ülkemiz içinde çok önemli bir projedir. Bu konuda kısmet olursa daha birçok yazı kaleme almayı düşünüyorum.

Gayret bizden tevfik Allah’tandır, vesselam…     

Dr. Vehbi KARA 


Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.