Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ''Gençler artık her yerde, her alanda söz hakkına sahip olacak ''dedi. Bunun için yeni anayasa paketinde 18 yaşına girmiş olan gençlerin seçilme hakkına sahip olabileceğini belirtti. Sırada bunu gerçekleştirmek için 2019'a kadar toplam iki senelik bir süreç var Reis’in bu desteğinin tek bir nedeni var. O da artık Türkiye'de ''Genç Bir Siyaset'' anlayışının gelip gündeme hakim olmasıdır. Gençlerin kritik bölgelerde yer alması demek o makamların daha aktif daha hareketli olacağının göstergesidir. Malumunuz günümüz Türkiye’sinde hem sağımızın, hem de solumuzun tamamını siyaset kaplamış durumda. Topçusu, popçusu, esnafı vs. hepsi siyasete dahil olmuş durumdalar. Ben bu duruma tamamı ile karşıyım; herkesin bir özgürlükçü ifadesi ve bir iradesi vardır amenna fakat bir topluma ne olarak hitap ediyorsan o olarak devam et. Bir popçunun müzik söylerken halka siyasi bir hitapta bulunması sizce hoş bir şey mi? Ya da bir topçunun gol attıktan sonra siyasi bir liderin resmini atletine yaptırıp formayı çıkarttığında onu tribünlere göstermesi hoş bir şey mi? Veyahut bir esnafın, müşterisi olan A partisindeki kişiye, B partisini anlatması sizce hoş bir şey mi? Benim için değil! Sizin için nedir bilemem ama bu yazıyı okuyorsanız aynı kararda olduğumuzu düşünüyorum. Peki genç bir siyasetçi, siyaseti nasıl genç kılar? Bir genç öncelikle tebessümünü korumalı, samimiyetini sık tutmalı, sohbeti, muhabbeti olmalı, yoksa yirmi bir yaşında takım elbiseyi giymiş falanca bir yerde falanca başkanı oldum, falanca bir yerde falancanın temsilcisi oldum gibi resmi açıklamalara hiç gerek yok. Biz genciz! Bizim takım elbise giyip resmi yerlere katılma ihtiyacımız da yok. Çünkü bizi saha da bekleyen ablalarımız, abilerimiz, nenelerimiz, dedelerimiz var ve bizi bekleyen milyonlarca kendi yaşımızda genç arkadaşımız var. Siyasetçi bir gencin bunlarla birlikte olması lazım boş ver kardeşim falancanın falanca kurulunda falanca olmayı; Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan hep ne diyor? Bize milletimiz yeter. Bizim milletin kalbine nakış nakış işlememiz lazım. Gençsin bak bu avantajını kullan, düşünsene; milletvekili adayı kırk beş yaşındaki bir şahıs rahat rahat halk ile temas kuramaz iken pırıl pırıl yirmi bir yaşındaki genç abla deyip, abi deyip, nene deyip, dede deyip temas kurabilir. Avantajımız çok yaşımız genç. Daha yirmi bir yaşındasın belki bir İstanbul’u fethedemeyeceksin fakat fethedilmesi gereken bir çok gönle nakış nakış işleyeceksin. Ey benim gibi genç arkadaşım! Büyüklerimizden de duyduğun gibi bir kere genç oluyoruz. Çok şanslıyız, şansımızın üzerine dert lazım. Eğer vaktini gönül kazanmaya harcıyor isen, ümmet için üzülüyor isen; evet kardeşim sen DERTLİSİN! Elhamdülillah derdimiz büyük, yolumuz uzun. Bizim dedelerimiz bizim yaşımızda iken neleri başarmışlar, unutma damarındaki asil kan seni hep diri tutacak ve hüküm sağlamanda sana yardımcı olacaktır. Gençler olarak iyi düşünmemiz gereken şeyler var; nefs var, ölüm var... Bugünkü yazımı şu hadis-i şerif ile bitirmek istiyorum; İnsanoğlu, kıyamet gününde gençliğini nerede ve ne suretle harcadığından, yaptığı işleri ne maksatla yaptığından, malını nerede ve nasıl kazandığından, nerelere sarf ettiğinden, vücudunu ve sıhhatini nerede ve ne surette yıprattığından sorguya çekilmedikçe yerinden ayrılmaz” (Tirmizî, "Kıyamet",1) Yiğit Aslanata