Murat Fidan
Köşe Yazarı
Murat Fidan
 

ŞİMDİKİ İDAREYİ VE HÜKÜMETİ BEĞENMEYENLER, SÜFYANIN AVANELERİNİN BU MİLLETE NELER YAPTIĞINI NE ÇABUK UNUTTULAR.

12 Eylül'den bir kaç gün sonra Timurtaş Hocanın evine sabah namazında kapısı kırılarak baskın yapılır. Tam 8 saat süren bir arama. Hocanın 500 tane kitabı çuvallara doldurulmuş. Hanımı diyorki, hoca polislerin etrafında kelebek gibi döndü evladım kitapları şöyle koyalım,daha az yer kaplar ama nafile dinlememişler. Dolaptaki yemeklere kadar lavaboya dökülmüş. Hoca bu muameleye rağmen eşine: Hanım kalk memurlara kahve yap meyve koy diye söyleniyormuş. Evden sadece ifadesi alınacak diye hocayı kelepçeleyip götürüyorlar. Hocadan hanımı hiç haber alamayınca; 1.5 ay sonra hapis tutulduğu yere gidiyor. Sorup soruşturuyor merhamet sahibi bir subay Timur Taş hocaya:  "Hoca hanımın perişan seni çok merak ediyor," deyince üstündeki gömleği çıkartıp not yazıyor: "Hanım ben iyiyim beni merak etmeyin." Eşi diyorki hocanın gömleği elime aldım ama gömlek işkencelerden öyle bir hale gelmişti ki kan revan içinde... Hocanın gördüğü işkencenlerden tam 6 parmağı kullanılamaz hale gelmiş. Hoca hiç durmamış o halde bile kominist gençlere Allah'ı anlatmış. Çocuklarından bu durumu aylarca,yıllarca saklamış ki dinde ileri gitmesinler yani ya çok dinsiz olmasınlar yahut polise askere sataşmasınlar. Hoca hapishanedeki kominist gençlere kendini öyle bir sevdirmişki; 3 gün sonra onlar şeker olmuşlar hocaya karşı. Hatta bu çocuklar kendilerine verilen yoğurt kaplarını yıkayıp hocamıza vermişler abdest kabı yapsın. Su zaten günde 2 kez akıyormuş.Hocayı 3 ayın dolmasına çok az bir süre kala gece iki civarında gözlerini bağlayıp evinin önüne atmışlar. Hanımı diyorki gece ikide kapı çaldı bir baktım kapının önüne yığılmış bir adam uyuşturucu kullanan ya da hasta biri sandım tanıyamadım. Timur Taş hoca "Hatun benim ben" deyince onun olduğunu anladım diyor. Anlayacağınız hocayı üç ayda tanınmaz hale getirmişler: Evde 3 tane küçük çocuk. En küçükleri bu adam kim gitsin evden diye günlerce ağlamış... Hoca yıllarca ellerinin tutamadığını onlardan saklamış. Küçük kızı üniversiteye başladığı zaman sormuş senin ellerin neden böyle diye.Timur Taş hoca "Kızım onlar bana polislerden hatıra" deyince  Kızı babasının ellerini öpmüş ve ağlayarak odadan çıkmış. Hapishanedeki kominist gençler hocayı çok ziyarete gelmişler,hocam bize Allah'ı anlat, anlat hocam biz O'nu hiç bilemedik. Hoca çok büyük bir bedel ödedi en zor zamanlarda hiç çekinmeden anlattı vaaz etti. O günler için "Anamdan emdiğim süt burnumdan geldi" der. Ben göremeyeceğim ama sizler göreceksiniz bu günler geçecek ve asımın nesli gelecek dermiş ev halkına. Ezan ve Kur’an için kurtuluş savaşına girmiş bir milletin, savaştan sonra kafir ingilizin bile yasaklayamadığı Ezanı bu millete yasaklatan ve başımıza bir  karabasan gibi çökmüş bir zihniyetin, işlediği günah ve sabıkalardan bir kesit.  Deccaliyetin ve süfyaniyetin ağır tahribatını bu milletin omuzundan indirmeye çalışan şimdiki idareyi anlatmağı, “siyaset yapmayın?  diyerek karşılk verenler varsa; onlar kusura bakmasınlar ama ortaçağın sklolastik bataklığına batmış kapkara düşüncelerini önce bir yıkasınlar. Belki ferasetleri ancak ozaman idrak edebilir.  Bu anlattıklarımız asla bir siyasete temas değildir. Cumhuriyet tarihi boyunca süfyaniyetin icra komitesi ve bilumum avaneleri, ihtilalciler, kafatasçılar ve batının ahlakını ve edepsizliğini zorla empoze etmeye çalışan statükocuların, bu şanlı  milletin omuzuna ve başına indirdikleri balyozlar ve iman ve  mukaddesatlarına yaptıkları saldırılar hiç unutulacak cinstenmidir? Bugün tüm bu zulümleri ortadan kaldıran bu idareyi ve hükümeti alkışlamayan maalesef basiret damarlarının felç olduğunu gösterir.
Ekleme Tarihi: 18 Temmuz 2020 - Cumartesi

ŞİMDİKİ İDAREYİ VE HÜKÜMETİ BEĞENMEYENLER, SÜFYANIN AVANELERİNİN BU MİLLETE NELER YAPTIĞINI NE ÇABUK UNUTTULAR.

12 Eylül'den bir kaç gün sonra Timurtaş Hocanın evine sabah namazında kapısı kırılarak baskın yapılır.

Tam 8 saat süren bir arama.
Hocanın 500 tane kitabı çuvallara doldurulmuş.
Hanımı diyorki, hoca polislerin etrafında kelebek gibi döndü evladım kitapları şöyle koyalım,daha az yer kaplar ama nafile dinlememişler.
Dolaptaki yemeklere kadar lavaboya dökülmüş.
Hoca bu muameleye rağmen eşine:
Hanım kalk memurlara kahve yap meyve koy diye söyleniyormuş.
Evden sadece ifadesi alınacak diye hocayı kelepçeleyip götürüyorlar.
Hocadan hanımı hiç haber alamayınca; 1.5 ay sonra hapis tutulduğu yere gidiyor.
Sorup soruşturuyor merhamet sahibi bir subay Timur Taş hocaya: 
"Hoca hanımın perişan seni çok merak ediyor," deyince üstündeki gömleği çıkartıp not yazıyor:
"Hanım ben iyiyim beni merak etmeyin."
Eşi diyorki hocanın gömleği elime aldım ama gömlek işkencelerden öyle bir hale gelmişti ki kan revan içinde...

Hocanın gördüğü işkencenlerden tam 6 parmağı kullanılamaz hale gelmiş. Hoca hiç durmamış o halde bile kominist gençlere Allah'ı anlatmış.
Çocuklarından bu durumu aylarca,yıllarca saklamış ki dinde ileri gitmesinler yani ya çok dinsiz olmasınlar yahut polise askere sataşmasınlar. Hoca hapishanedeki kominist gençlere kendini öyle bir sevdirmişki; 3 gün sonra onlar şeker olmuşlar hocaya karşı. Hatta bu çocuklar kendilerine verilen yoğurt kaplarını yıkayıp hocamıza vermişler abdest kabı yapsın. Su zaten günde 2 kez akıyormuş.Hocayı 3 ayın dolmasına çok az bir süre kala gece iki civarında gözlerini bağlayıp evinin önüne atmışlar. Hanımı diyorki gece ikide kapı çaldı bir baktım kapının önüne yığılmış bir adam uyuşturucu kullanan ya da hasta biri sandım tanıyamadım. Timur Taş hoca "Hatun benim ben" deyince onun olduğunu anladım diyor. Anlayacağınız hocayı üç ayda tanınmaz hale getirmişler: Evde 3 tane küçük çocuk. En küçükleri bu adam kim gitsin evden diye günlerce ağlamış...
Hoca yıllarca ellerinin tutamadığını onlardan saklamış. Küçük kızı üniversiteye başladığı zaman sormuş senin ellerin neden böyle diye.Timur Taş hoca "Kızım onlar bana polislerden hatıra" deyince 
Kızı babasının ellerini öpmüş ve ağlayarak odadan çıkmış.
Hapishanedeki kominist gençler hocayı çok ziyarete gelmişler,hocam bize Allah'ı anlat, anlat hocam biz O'nu hiç bilemedik. Hoca çok büyük bir bedel ödedi en zor zamanlarda hiç çekinmeden anlattı vaaz etti. O günler için "Anamdan emdiğim süt burnumdan geldi" der.
Ben göremeyeceğim ama sizler göreceksiniz bu günler geçecek ve asımın nesli gelecek dermiş ev halkına.

Ezan ve Kur’an için kurtuluş savaşına girmiş bir milletin, savaştan sonra kafir ingilizin bile yasaklayamadığı Ezanı bu millete yasaklatan ve başımıza bir  karabasan gibi çökmüş bir zihniyetin, işlediği günah ve sabıkalardan bir kesit. 

Deccaliyetin ve süfyaniyetin ağır tahribatını bu milletin omuzundan indirmeye çalışan şimdiki idareyi anlatmağı, “siyaset yapmayın?  diyerek karşılk verenler varsa; onlar kusura bakmasınlar ama ortaçağın sklolastik bataklığına batmış kapkara düşüncelerini önce bir yıkasınlar. Belki ferasetleri ancak ozaman idrak edebilir. 

Bu anlattıklarımız asla bir siyasete temas değildir. Cumhuriyet tarihi boyunca süfyaniyetin icra komitesi ve bilumum avaneleri, ihtilalciler, kafatasçılar ve batının ahlakını ve edepsizliğini zorla empoze etmeye çalışan statükocuların, bu şanlı  milletin omuzuna ve başına indirdikleri balyozlar ve iman ve  mukaddesatlarına yaptıkları saldırılar hiç unutulacak cinstenmidir?

Bugün tüm bu zulümleri ortadan kaldıran bu idareyi ve hükümeti alkışlamayan maalesef basiret damarlarının felç olduğunu gösterir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.