Murat Fidan
Köşe Yazarı
Murat Fidan
 

ŞER KONSORSİYUMU KAYBEDECEK!

  Politikayı ve siyaseti; makam, mevki ve maddi kazanımlarına alet edenler, kendi çıkar ve menfaatlerini, milletin çıkar ve menfaatlerinden öncelikli görenleri  bahsimizin dışında tutarak, bu nev insanları zelil nefsi emmareleriyle baş başa bırakmaktan başka onlara karşı ne bir alakamız ve ne de bir sözümüz olduğunu öncelikle beyan ederiz.   Siyasi bir parti liderinden bir müçtehid veya bir İslam aliminin ahval ve harekatından sudur edecek davranışları ve ef’al ve akvalinin tereşşuhatı nev’inden bir harekat tarzını intizar edip beklemeği, eşyanın tabiatına zıt ve mümteni’ ve bu gibi beklentilere muntazır kalmanın da kendilerine fenalık etmek olduğu aşikardır. Fani ve hata yapmaya meyyal, her an ve her bir hadise de aciziyetiyle muztar kalabilmeye ve yaptığı hata ve cürümler ile de alçalıp sukut edebilecek meratibe namzet olan insanoğluna karşı, sevgisini yadederken; muhabbetini çok pahalıya satıp ifrat etmek, mübalağa ile alayı illiyyine çıkartmak, ya da; tenfir ederken kantarın topuzunu kaçırarak tefrit edip esfeli safiline sukut ettirecek kadar insaftan uzaklaşıp muvazenesiz meyelan ve cereyan’a iltizam etmemelidir.   Muhakemei usulde vasat ve meşru yol; kişinin hayr, hasenat ve iyiliklerinden ve kötülük ve şer’rinden çıkan netaic ve semeratını şer’i ve vicdani bir kıstas, miyar ve ölçü ile mihenge vurarak, hasenatının seyyiatına mı, yoksa seyyiatının hasenatına mı, galebe çaldığına bakarak hüküm vermek, her faziletşinas insanın kârı olsa gerektir.   Zındıka ve şer komiteleri tarafından şerri kesirin en dehşetlilerini icra etmek üzere tavzif edilip vazifelendirilmiş  ve mesuk edilerek  gönderilmiş; birinci derece gaye-i asliyesi; ümmet-i Muhammed’i (asm) mekk ve helak etmek için programlanan ahirzamanın ve tüm zamanların en dehşetli muzır ve tahribkar eşhâs-ı müdhişesi olma ünvanına namzet olan ve dünya tarihi boyunca en dehşetli tahribatların vüsulüne müsebbib; İslami literatürde Deccal ve Süfyan olarak tesmiye edilen keferenin yüzyıla yakın yırtıcı icraat ve rejimiyle dehşetli tahribatını tamire çalışan ve büyük ölçüde muvaffak olan ve mümtaz milletimiz tarafından tavzif ve görevlendirilmiş şu andaki mevcud hükümetin yaptığı onca müsbet ve icraat ve fiilleri görmezlikten gelip lakayt kalmamak, azımsamamak ve takdir ve tebrik etmek, insaniyeten bizlerin ve her insanın üzerine bir borç telakki ediyoruz.   Hükümeti idare ve tatbik edenlerin, en nihaye; bir beşer ve insan topluğundan olması hasebiyle; bittabi eksikler ve hatalar olmuştur ve daima da olacaktır! Olmamasını tahayyül edip istemek ise, sadece ütopik yani gerçekleşmesi imkansız bir temenniden ve hayalattan öteye geçemeyecektir. Hasılı kelam; insanların hata ve kusur işlememesi mümteni’ yani imkansızdır. Bu vech ile kendinden savuşturup iraz ve  azade edemediği günah ve kusuratına bakmayıp, kendisinden başkalarına teşmil ederek onlardan hatasızlık ve kusursuzluk beklemeyi ve istemeyi ar sayarız.    Müsbet ve objektif bir perspektif ile; idare ve hükümetin icraatında hasenatının seyyiatına karşı tereccühatına nazar ile muhakeme edilip hükmedilmelidir. Yani iyiliklerinin kötülüklerine karşı üstünlüğünü ve fazlalığını noktai nazara almak gerektir.   Aklı selim ve vicdan sahibi ve özellikle de; şahsi menfaatini toplumun menfaatinin önüne çıkarmayan, subjektif bakış açısından uzak her bir insan, gayet sarih ve açık bir şekilde; mevcut hükümetin yirmi yılı aşkın icraatlerini ve önceki menfi ve menficilerin tahribatını tamire çalıştığını ve sırf bunun için tüm şer komitelerinin tek çatı altında toplanarak topyekün saldırmalarıyla bariz bir şekilde mevcud hükümetin liyakatli ve müsbet bir idare olduğunu derk ve müşahede eder ve bu nev müsbet icraatlarını takdir ile tebrik ve müstakbelde yapılması gereken yeni programları dahilinde yapacaklarını ifşa ettikleri müsbet icraatlerinin de biran önce tevfik ve muvaffakiyetini arzu, teşvik ve teşci eder.   Mevcud ve muvazzaf hükümetin anlaşıldığı üzere, şimdiye kadar yaptığı icraatlarda, iyiliklerinin ve hasenatının galibane rüçhaniyeti yani fazlalığı ve üstünlüğü ve seyyie ve kötülülüklerinin ise kalil ve azlığı muhakeme edilip tartılsa, tabii olarak muvazzafiyetinin ve mevcudiyetinin devamını kesb ve intac eder. Ölçü ve muhasebede altın oran birincil kıstas ve mihenk budur. Bu bakış açısıyla bakıldığında; mevcut hükümet ve idarenin şimdiye kadar gelmiş tüm siyasi partilere karşı bariz bir şekilde -açık ara- rüçhaniyet ve üstünlüğünü gün gibi aşikare göstermiş ve tescil etmiştir.    Akla kapı açmak nev’inden bir misal vermek gerekirse; nasıl ki; kesif, karanlık bir zülümat içinde, eski kırık ve sönük bir el feneri dahi olsa; ne kadar kıymete haiz ve lüzumlu ise, zındıka komitelerinin tüm yaptıkları dehşetli tahribatlarına karşı yapılan her bir karşı fiil de o derece asrın ve zamanın dehşetine binaen; çok kıymettar ve takdire şayandır. Gönül isterdi ki; ışık veren bu el feneri devasa projektörlere terakki edip kalbolsun. Ama şerur ve menhus Deccalin kurduğu sistem şimdilik buna müsaade etmiyor. Ama  ümitvarız. Umut, tazarru ve niyazımız şudur ki; harikalar asrında olmamız hasebiyle, İnşallahu Rahman  yakın bir zamanda, def’aten şimşek misüllü, barika vari ve âsân, suhuletli ve kolay bir şekilde -küffar ve zındıka komiteleri istemese de- çok büyük ve külli karineler ile İslam güneşinin tuluu ve vukuu’na, inkişaf ve intibahının istihzarına ve karibuzzamanda temessül edeceğine çok emareler var!    Üzülerek şunu da beyan etmek istiyoruz ki; dünyanın hiçbir ülkesinde ve hatta bedevi kabileleri ve gabi toplulukları da dahil olmak üzere, kendi ülkesine düşman, maddi terakki ve kalkınmayı kendi ülkesine çok gören ve hazmedemeyen, terakki, kalkınma ve sanayii sadece ve sadece batı’da gören ve onlara yakıştıran ve orada görmek isteyen, ülkesini ve mümtaz milletini batı’ya karşı ezik gören, milletin seçtiği hükümetlerin müsbet icraatlerini görmek istemeyen ve takoz koyarak kösteklik eden, üretici müstahsil ve girişimci olmak yerine, daima taklitçi, tüketici ve müstehlik olmayı kendine şiar edinmiş, giriftar olduğu halüsinasyon ile akıl havsalası ve dimağı örselenmiş insanları görebilmek; maalesef insanı çok derinden müteessir edip sarsıyor. İnsan silüeti ve libası taşıyan ama hakikatte batınlarında gizlenmiş mezarı müteharrik ve ucube bir zihniyetin mümessili olan bu adüv’leri “düşman başına” demekten başka bir kelam akla gelmiyor!   Kökü dışarıda olan zındıka ve şer komitelerinin baron’ları tarafında fonlanan; menfi ve muzır boyalı basın ve medyanın dezanformasyon, manipülasyon ve kışkırtmasının etkisinde kalan ve  onlara temayül gösterip inanan ve hatta mütedeyyin diyebileceğimiz  insanlarımız dahi maalesef var! Bu menfi ve muzır komitelerin propagandalarıyla batı’yı her fırsatta parlak bir istikbal gibi lanse edip gösteren ve bunun karşısında kendini ezik hisseden ve aşağılık kompleksine kapılmış insanlarımızın da bir an önce ivedilikle bu yanlış ve menhus algıdan sıyrılmalarını ve kendilerini yeni bir format ile güncelleyip umut vadeden, ümitvar, girişimci bir ruh ile akıllarına yıllarca  çakılmış çivi gibi kof ve köhne fikirlerden azade olarak mümtaz birer şahsiyet haline gelmeleri en büyük temennimizdir   Mevcud hükümete karşı alternatif olarak pohpohlanan, “7’li masa” diye vasıflandırılıp tesmiye edilen, farklı siyasi teşekküller ve görüşlerden müteşekkil muhaliflerin karnelerini kontrol ettiğimizde; vizyonsuz, alternatif üretemeyen, hayali hakikat telakki eden, çağın yeniliklerine ayak uyduramayan, fiiliyat ve icraatta atıl kalıp, demogojide üstlerine olmayan, her gelişme ve terakkiye karşı durmayı kendilerine vazife addetmiş olduklarını, Avrupa ve batı’nın içinde vazife ifa eden muhalefetler arasında olsalardı, Avrupa ve batıya yüz yıl kaybettirip dünya’yı asırlar gerisinden takip etmelerine sebep olacaklardı.    Ülkemizin dünyada itibar kazanan ivme ve trendini, devrim gibi hızlı kararlar alma kabiliyetini ve çağdışı kalmış kemalizm’in dayandığı  payandaların bir kısmını yerle bir ve diğer bir kısmını da iyi sallamış zayıflatmış olduğunu bariz bir şekilde müşahede edip bu telaşla ülkemize saldıran yüzyıllardır menhus planlarının âkim kalacağından endişe ederek azgınlaşan tüm dünyanın şer komiteleri görüp bildiği halde; yalnız bizim aklı evvellerimiz maatteessüf bunu bilmeyip göremiyorlar!   Dünyanın tüm şer ve zındıka komiteleri şuan Türkiye'yi tökezletmek için perde arkasından yetmiş bin asimetrik plan çeviriyorlar. Güdümlü ve gemleri ellerinde olan, ağızlarından salyalar akan kurşun askerleriyle ve fitne fücur fesat şebekeleriyle her bir yerden fitne ateşini tutuşturmak için inanılmaz derecede canhıraşane efor sarfediyorlar.   Ehli tahkik, necip milletimize karşı sorumluluğumuzu yerine getirmek, müteyakkız olmak, hatırlatmak nev’inden -ettekraru fil ahsen kavli ile- tekrar tekrar anlatmak ve alternatifsiz gerekçeleriyle sunduğumuz somut, açık ve sarih, muvazzah argumanlarımıza karşı lakayt kalınamyacağı temennisiyle; başta İslamiyet, alem-i İslam ve mümtaz milletimizin parlak istikbali için, küfür, şer ve zındıka komitelerinin rağmına, ümmetin umudu olan ülkemizin tökezlememesi adına, tüm kazanımlarımızı bir çırpıda yok etmek için hazırlanmış şer konsorsiyumunu te’dip ve tard etmek adına, Cumhurbaşkanımız muhterem Recep Tayyip Erdoğan beyefendiye, alicenab milletimiz tarafından tam desteğini esirgemeyeceğinden kuşkumuz yoktur!    Murat FİDAN
Ekleme Tarihi: 27 Mayıs 2023 - Cumartesi

ŞER KONSORSİYUMU KAYBEDECEK!

 
Politikayı ve siyaseti; makam, mevki ve maddi kazanımlarına alet edenler, kendi çıkar ve menfaatlerini, milletin çıkar ve menfaatlerinden öncelikli görenleri  bahsimizin dışında tutarak, bu nev insanları zelil nefsi emmareleriyle baş başa bırakmaktan başka onlara karşı ne bir alakamız ve ne de bir sözümüz olduğunu öncelikle beyan ederiz.
 
Siyasi bir parti liderinden bir müçtehid veya bir İslam aliminin ahval ve harekatından sudur edecek davranışları ve ef’al ve akvalinin tereşşuhatı nev’inden bir harekat tarzını intizar edip beklemeği, eşyanın tabiatına zıt ve mümteni’ ve bu gibi beklentilere muntazır kalmanın da kendilerine fenalık etmek olduğu aşikardır. Fani ve hata yapmaya meyyal, her an ve her bir hadise de aciziyetiyle muztar kalabilmeye ve yaptığı hata ve cürümler ile de alçalıp sukut edebilecek meratibe namzet olan insanoğluna karşı, sevgisini yadederken; muhabbetini çok pahalıya satıp ifrat etmek, mübalağa ile alayı illiyyine çıkartmak, ya da; tenfir ederken kantarın topuzunu kaçırarak tefrit edip esfeli safiline sukut ettirecek kadar insaftan uzaklaşıp muvazenesiz meyelan ve cereyan’a iltizam etmemelidir.
 
Muhakemei usulde vasat ve meşru yol; kişinin hayr, hasenat ve iyiliklerinden ve kötülük ve şer’rinden çıkan netaic ve semeratını şer’i ve vicdani bir
kıstas, miyar ve ölçü ile mihenge vurarak, hasenatının seyyiatına mı, yoksa seyyiatının hasenatına mı, galebe çaldığına bakarak hüküm vermek, her faziletşinas insanın kârı olsa gerektir.
 
Zındıka ve şer komiteleri tarafından şerri kesirin en dehşetlilerini icra etmek üzere tavzif edilip vazifelendirilmiş  ve mesuk edilerek  gönderilmiş; birinci derece gaye-i asliyesi; ümmet-i Muhammed’i (asm) mekk ve helak etmek için programlanan ahirzamanın ve tüm zamanların en dehşetli muzır ve tahribkar eşhâs-ı müdhişesi olma ünvanına namzet olan ve dünya tarihi boyunca en dehşetli tahribatların vüsulüne müsebbib; İslami literatürde Deccal ve Süfyan olarak tesmiye edilen keferenin yüzyıla yakın yırtıcı icraat ve rejimiyle dehşetli tahribatını tamire çalışan ve büyük ölçüde muvaffak olan ve mümtaz milletimiz tarafından tavzif ve görevlendirilmiş şu andaki mevcud hükümetin yaptığı onca müsbet ve icraat ve fiilleri görmezlikten gelip lakayt kalmamak, azımsamamak ve takdir ve tebrik etmek, insaniyeten bizlerin ve her insanın üzerine bir borç telakki ediyoruz.
 
Hükümeti idare ve tatbik edenlerin, en nihaye; bir beşer ve insan topluğundan olması hasebiyle; bittabi eksikler ve hatalar olmuştur ve daima da olacaktır! Olmamasını tahayyül edip istemek ise, sadece ütopik yani gerçekleşmesi imkansız bir temenniden ve hayalattan öteye geçemeyecektir. Hasılı kelam; insanların hata ve kusur işlememesi mümteni’ yani imkansızdır. Bu vech ile kendinden savuşturup iraz ve  azade edemediği günah ve kusuratına bakmayıp, kendisinden başkalarına teşmil ederek onlardan hatasızlık ve kusursuzluk beklemeyi ve istemeyi ar sayarız. 
 
Müsbet ve objektif bir perspektif ile; idare ve hükümetin icraatında hasenatının seyyiatına karşı tereccühatına nazar ile muhakeme edilip hükmedilmelidir. Yani iyiliklerinin kötülüklerine karşı üstünlüğünü ve fazlalığını noktai nazara almak gerektir.
 
Aklı selim ve vicdan sahibi ve özellikle de; şahsi menfaatini toplumun menfaatinin önüne çıkarmayan, subjektif bakış açısından uzak her bir insan, gayet sarih ve açık bir şekilde; mevcut hükümetin yirmi yılı aşkın icraatlerini ve önceki menfi ve menficilerin tahribatını tamire çalıştığını ve sırf bunun için tüm şer komitelerinin tek çatı altında toplanarak topyekün saldırmalarıyla bariz bir şekilde mevcud hükümetin liyakatli ve müsbet bir idare olduğunu derk ve müşahede eder ve bu nev müsbet icraatlarını takdir ile tebrik ve müstakbelde yapılması gereken yeni programları dahilinde yapacaklarını ifşa ettikleri müsbet icraatlerinin de biran önce tevfik ve muvaffakiyetini arzu, teşvik ve teşci eder.
 
Mevcud ve muvazzaf hükümetin anlaşıldığı üzere, şimdiye kadar yaptığı icraatlarda, iyiliklerinin ve hasenatının galibane rüçhaniyeti yani fazlalığı ve üstünlüğü ve seyyie ve kötülülüklerinin ise kalil ve azlığı muhakeme edilip tartılsa, tabii olarak muvazzafiyetinin ve mevcudiyetinin devamını kesb ve intac eder. Ölçü ve muhasebede altın oran birincil kıstas ve mihenk budur. Bu bakış açısıyla bakıldığında; mevcut hükümet ve idarenin şimdiye kadar gelmiş tüm siyasi partilere karşı bariz bir şekilde -açık ara- rüçhaniyet ve üstünlüğünü gün gibi aşikare göstermiş ve tescil etmiştir. 
 
Akla kapı açmak nev’inden bir misal vermek gerekirse; nasıl ki; kesif, karanlık bir zülümat içinde, eski kırık ve sönük bir el feneri dahi olsa; ne kadar kıymete haiz ve lüzumlu ise, zındıka komitelerinin tüm yaptıkları dehşetli tahribatlarına karşı yapılan her bir karşı fiil de o derece asrın ve zamanın dehşetine binaen; çok kıymettar ve takdire şayandır. Gönül isterdi ki; ışık veren bu el feneri devasa projektörlere terakki edip kalbolsun. Ama şerur ve menhus Deccalin kurduğu sistem şimdilik buna müsaade etmiyor. Ama  ümitvarız. Umut, tazarru ve niyazımız şudur ki; harikalar asrında olmamız hasebiyle, İnşallahu Rahman 
yakın bir zamanda, def’aten şimşek misüllü, barika vari ve âsân, suhuletli ve kolay bir şekilde -küffar ve zındıka komiteleri istemese de- çok büyük ve külli karineler ile İslam güneşinin tuluu ve vukuu’na, inkişaf ve intibahının istihzarına ve karibuzzamanda temessül edeceğine çok emareler var! 
 
Üzülerek şunu da beyan etmek istiyoruz ki; dünyanın hiçbir ülkesinde ve hatta bedevi kabileleri ve gabi toplulukları da dahil olmak üzere, kendi ülkesine düşman, maddi terakki ve kalkınmayı kendi ülkesine çok gören ve hazmedemeyen, terakki, kalkınma ve sanayii sadece ve sadece batı’da gören ve onlara yakıştıran ve orada görmek isteyen, ülkesini ve mümtaz milletini batı’ya karşı ezik gören, milletin seçtiği hükümetlerin müsbet icraatlerini görmek istemeyen ve takoz koyarak kösteklik eden, üretici müstahsil ve girişimci olmak yerine, daima taklitçi, tüketici ve müstehlik olmayı kendine şiar edinmiş, giriftar olduğu halüsinasyon ile akıl havsalası ve dimağı örselenmiş insanları görebilmek; maalesef insanı çok derinden müteessir edip sarsıyor. İnsan silüeti ve libası taşıyan ama hakikatte batınlarında gizlenmiş mezarı müteharrik ve ucube bir zihniyetin mümessili olan bu adüv’leri “düşman başına” demekten başka bir kelam akla gelmiyor!
 
Kökü dışarıda olan zındıka ve şer komitelerinin baron’ları tarafında fonlanan; menfi ve muzır boyalı basın ve medyanın dezanformasyon, manipülasyon ve kışkırtmasının etkisinde kalan ve  onlara temayül gösterip inanan ve hatta mütedeyyin diyebileceğimiz  insanlarımız dahi maalesef var! Bu menfi ve muzır komitelerin propagandalarıyla batı’yı her fırsatta parlak bir istikbal gibi lanse edip gösteren ve bunun karşısında kendini ezik hisseden ve aşağılık kompleksine kapılmış insanlarımızın da bir an önce ivedilikle bu yanlış ve menhus algıdan sıyrılmalarını ve kendilerini yeni bir format ile güncelleyip umut vadeden, ümitvar, girişimci bir ruh ile akıllarına yıllarca  çakılmış çivi gibi kof ve köhne fikirlerden azade olarak mümtaz birer şahsiyet haline gelmeleri en büyük temennimizdir
 
Mevcud hükümete karşı alternatif olarak pohpohlanan, “7’li masa” diye vasıflandırılıp tesmiye edilen, farklı siyasi teşekküller ve görüşlerden müteşekkil muhaliflerin karnelerini kontrol ettiğimizde; vizyonsuz, alternatif üretemeyen, hayali hakikat telakki eden, çağın yeniliklerine ayak uyduramayan, fiiliyat ve icraatta atıl kalıp, demogojide üstlerine olmayan, her gelişme ve terakkiye karşı durmayı kendilerine vazife addetmiş olduklarını, Avrupa ve batı’nın içinde vazife ifa eden muhalefetler arasında olsalardı, Avrupa ve batıya yüz yıl kaybettirip dünya’yı asırlar gerisinden takip etmelerine sebep olacaklardı. 
 
Ülkemizin dünyada itibar kazanan ivme ve trendini, devrim gibi hızlı kararlar alma kabiliyetini ve çağdışı kalmış kemalizm’in dayandığı  payandaların bir kısmını yerle bir ve diğer bir kısmını da iyi sallamış zayıflatmış olduğunu bariz bir şekilde müşahede edip bu telaşla ülkemize saldıran yüzyıllardır menhus planlarının âkim kalacağından endişe ederek azgınlaşan tüm dünyanın şer komiteleri görüp bildiği halde; yalnız bizim aklı evvellerimiz maatteessüf bunu bilmeyip göremiyorlar!
 
Dünyanın tüm şer ve zındıka komiteleri şuan Türkiye'yi tökezletmek için perde arkasından yetmiş bin asimetrik plan çeviriyorlar. Güdümlü ve gemleri ellerinde olan, ağızlarından salyalar akan kurşun askerleriyle ve fitne fücur fesat şebekeleriyle her bir yerden fitne ateşini tutuşturmak için inanılmaz derecede canhıraşane efor sarfediyorlar.
 
Ehli tahkik, necip milletimize karşı sorumluluğumuzu yerine getirmek, müteyakkız olmak, hatırlatmak nev’inden -ettekraru fil ahsen kavli ile- tekrar tekrar anlatmak ve alternatifsiz gerekçeleriyle sunduğumuz somut, açık ve sarih, muvazzah argumanlarımıza karşı lakayt kalınamyacağı temennisiyle; başta İslamiyet, alem-i İslam ve mümtaz milletimizin parlak istikbali için, küfür, şer ve zındıka komitelerinin rağmına, ümmetin umudu olan ülkemizin tökezlememesi adına, tüm kazanımlarımızı bir çırpıda yok etmek için hazırlanmış şer konsorsiyumunu te’dip ve tard etmek adına, Cumhurbaşkanımız
muhterem Recep Tayyip Erdoğan beyefendiye, alicenab milletimiz tarafından tam desteğini esirgemeyeceğinden kuşkumuz yoktur! 
 
Murat FİDAN
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.