Murat Fidan
Köşe Yazarı
Murat Fidan
 

AKREBİN ISIRDIĞI HAFIZ ALİ MÜLAYİM AĞABEYE, MUSTAFA SUNGUR AĞABEY NE DEDİ?

Hafız Ali Mülayim Ağabey anlatıyor: Diyarbekir’de eskiden evlerde akrepler çoktu. Eski On Numara Medresesinde Rahmetli Sıddık Hocayla kalıyordum. Bir gece baktım elimi bir şey ısırdı. Şiddetli bir sancıyla irkildim. Elektrik düğmesine bastım ve baktım kocaman bir akrep, işaret parmağımı ısırmış bırakmıyor. Ben de elimi sallayarak onu yere düşürdüm. Elim de kanıyor… Yerde baktım durmuş kuyruğunu kaldırmış bana bakıyor. Ben ona, o bana bakıyor. Baş parmağım da kanıyor. Ben de bileklerimden parmağıma doğru olarak diğer elimle aşağı doğru ovarak kanı dışarı çıkardım. ağzımla birkaç kez kanı emip tükürdüm… Sonra dedim Akrebi öldüreyim. Ayağımı kaldırıp tam ezecektim, vazgeçtim. O da durmuş bana bakıyor gitmiyor. Dedim içimden “Allah’ım, bunun katline sebep olmayayım gitsin.” Sonra baktım bir müddet sonra odunluklara doğru uzaklaştı. Bende onu takip ettim. Odunların arasına girdi. Ve orada durdu. Artık hareket etmiyor. Ben de bir uzun çubuk aldım, dokundum hareket etmiyor. Ters çevirdim bir baktım ölmüş. Ben de çok şükür ben öldürmedim diye sevindim. Elim uyuştu ve şişti ama hastaneye gitmedim. Çok şükür bana hiçbir şey olmadı… Bir zaman sonra bu olayı Mustafa Sungur Ağabeyimize anlattım. O da tebessüm ederek; “Hafız Ali akrep seni öldürecek ama sen onu öldürmüyorsun” dedi. Ve akrebin ölme sebebini de izah ederken dedi: “Akrep, bir Hâfız’ul-Kur’an’ı ve Hakiki bir Nur talebesini ısırırsa, zehiri etki etmez. Onların kanı ona haramdır ve onu zehirler. İşte senin kanın akrebi zehirledi ve onun için akrep öldü…” (Bu hatırayı bizzat Hafız Ali Ağabey bana anlattı ve bunu kaleme aldım.) Murat FİDAN
Ekleme Tarihi: 03 Temmuz 2020 - Cuma

AKREBİN ISIRDIĞI HAFIZ ALİ MÜLAYİM AĞABEYE, MUSTAFA SUNGUR AĞABEY NE DEDİ?

Hafız Ali Mülayim Ağabey anlatıyor:

Diyarbekir’de eskiden evlerde akrepler çoktu. Eski On Numara Medresesinde Rahmetli Sıddık Hocayla kalıyordum. Bir gece baktım elimi bir şey ısırdı. Şiddetli bir sancıyla irkildim. Elektrik düğmesine bastım ve baktım kocaman bir akrep, işaret parmağımı ısırmış bırakmıyor. Ben de elimi sallayarak onu yere düşürdüm. Elim de kanıyor…

Yerde baktım durmuş kuyruğunu kaldırmış bana bakıyor. Ben ona, o bana bakıyor. Baş parmağım da kanıyor. Ben de bileklerimden parmağıma doğru olarak diğer elimle aşağı doğru ovarak kanı dışarı çıkardım. ağzımla birkaç kez kanı emip tükürdüm…

Sonra dedim Akrebi öldüreyim. Ayağımı kaldırıp tam ezecektim, vazgeçtim. O da durmuş bana bakıyor gitmiyor. Dedim içimden “Allah’ım, bunun katline sebep olmayayım gitsin.”

Sonra baktım bir müddet sonra odunluklara doğru uzaklaştı. Bende onu takip ettim. Odunların arasına girdi. Ve orada durdu. Artık hareket etmiyor. Ben de bir uzun çubuk aldım, dokundum hareket etmiyor. Ters çevirdim bir baktım ölmüş. Ben de çok şükür ben öldürmedim diye sevindim. Elim uyuştu ve şişti ama hastaneye gitmedim. Çok şükür bana hiçbir şey olmadı…

Bir zaman sonra bu olayı Mustafa Sungur Ağabeyimize anlattım. O da tebessüm ederek; “Hafız Ali akrep seni öldürecek ama sen onu öldürmüyorsun” dedi. Ve akrebin ölme sebebini de izah ederken dedi: “Akrep, bir Hâfız’ul-Kur’an’ı ve Hakiki bir Nur talebesini ısırırsa, zehiri etki etmez. Onların kanı ona haramdır ve onu zehirler. İşte senin kanın akrebi zehirledi ve onun için akrep öldü…”

(Bu hatırayı bizzat Hafız Ali Ağabey bana anlattı ve bunu kaleme aldım.)

Murat FİDAN

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.