Erol Aydın
Köşe Yazarı
Erol Aydın
 

TÜRK MUTFAĞINDA MAKARNANIN SERÜVENİ

Türk mutfağında makarna mevcut olmasa da benzer ürünlerin bulunuyor olması bizim için yabancı bir besin değildir. Evlerde erişte, mantı ve kuskus geleneksel olarak yapıldığı için makarnanın yerini tutmuştur. Yaklaşık 250 yıl önce İtalya’dan bize ulaştığı bilinmektedir. Ekonomik olması, kolayca ulaşılabilir ve pratik olması özellikle dar gelirli ailelerin vazgeçilmezi olmuştur. Besleyici ve vitamin değerinin olması bunun yanında enerji vermesi de olumlu yönleridir. Hazırlaması kolay, sunumu basit ve ekmeksiz bile yeniyor olması yine artıları olarak sayılabilir. Bütün bu özelliklerinden dolayı da ordular için de stratejik bir besindir. İtalya’nın geleneksel ve milli yemeği olmasının yanında bütün dünyaya ihraç edilmesi ile de ekonomik bir değerdir. Aynı zamanda Roma’da makarna müzesi mevcuttur. Türkiye olarak makarna üretiminde dünyada 5. Sırada olsak ta hem tüketim hem de bakış açısı olarak istediğimiz yerde değiliz. Bizim mutfağımız da ise maalesef yemekten bile sayılmamaktadır. Ara öğün ve geçiş yemeği olarak sığınılan bir limandır. Bu şekilde önyargılardan dolayı da “makarna karın doyurmaz” denilerek hakir görülmüştür.  İtalyanlar makarnadan sonsuz sayıda yemek yaparken yine bunu mutfaklarının baş tacı yapmışlardır. Makarnayı her türlü deniz mahsulü ve sebzeyle birlikte sunarak nefis lezzetlere imza atmaktadırlar. Bizde ise makarnaya değer vermediğimiz için pişirmesini de bilmeyiz. Makarna susuz pişirildiğinde vitamin ve besin değerini muhafaza edeceği için daha faydalı olacaktır. Biz ise makarnayı bol suda haşlayıp bir de suyunu süzünce ortada sadece posa kalmaktadır. Bir de biz de makarna çok pişirilmektedir. İyi makarna az pişirilerek elde edilir. Yine bizim mutfakta makarna sade olarak yenilmektedir. Bu ise makarnadan elde edilen nefaset ve beklentiyi aşağı çekmektedir. Hazırlanacak basit soslarla makarna değişip, dönüşerek başka bir hal alacaktır. Sos olmasa bile mevcut yemeklerle birlikte sunulması bile makarnadan beklenen katkıyı üst seviyeye çıkarmış olacaktır. Sadenin dışında en çok ve yaygın olarak; yoğurt, peynir veya ketçap ile servis edilmektedir. Oysaki mevsim sebzeleri ile hazırlanacak bir sos ile sunulması hem katma değerini artıracak hem de başka yemeğe ihtiyaç duyulmayacaktır. Yanında ekmek yeme ihtiyacı olmayacağı için de sağlık bir beslenme ucuza mal edilmiş olacaktır. Sonuç olarak; makarna, öğrenci ve bekâr evlerinin basit yemeği olmaktan çıkarılmalıdır. Hak ettiği değer verilerek aynı zamanda aile bütçelerini sarsmadan sağlıklı beslenmenin de bir unsuru olmalıdır. Saygılarımla, Erol Aydın
Ekleme Tarihi: 24 Ekim 2019 - Perşembe

TÜRK MUTFAĞINDA MAKARNANIN SERÜVENİ

Türk mutfağında makarna mevcut olmasa da benzer ürünlerin bulunuyor olması bizim için yabancı bir besin değildir. Evlerde erişte, mantı ve kuskus geleneksel olarak yapıldığı için makarnanın yerini tutmuştur.

Yaklaşık 250 yıl önce İtalya’dan bize ulaştığı bilinmektedir. Ekonomik olması, kolayca ulaşılabilir ve pratik olması özellikle dar gelirli ailelerin vazgeçilmezi olmuştur. Besleyici ve vitamin değerinin olması bunun yanında enerji vermesi de olumlu yönleridir. Hazırlaması kolay, sunumu basit ve ekmeksiz bile yeniyor olması yine artıları olarak sayılabilir. Bütün bu özelliklerinden dolayı da ordular için de stratejik bir besindir.

İtalya’nın geleneksel ve milli yemeği olmasının yanında bütün dünyaya ihraç edilmesi ile de ekonomik bir değerdir. Aynı zamanda Roma’da makarna müzesi mevcuttur. Türkiye olarak makarna üretiminde dünyada 5. Sırada olsak ta hem tüketim hem de bakış açısı olarak istediğimiz yerde değiliz. Bizim mutfağımız da ise maalesef yemekten bile sayılmamaktadır. Ara öğün ve geçiş yemeği olarak sığınılan bir limandır. Bu şekilde önyargılardan dolayı da “makarna karın doyurmaz” denilerek hakir görülmüştür. 

İtalyanlar makarnadan sonsuz sayıda yemek yaparken yine bunu mutfaklarının baş tacı yapmışlardır. Makarnayı her türlü deniz mahsulü ve sebzeyle birlikte sunarak nefis lezzetlere imza atmaktadırlar.

Bizde ise makarnaya değer vermediğimiz için pişirmesini de bilmeyiz. Makarna susuz pişirildiğinde vitamin ve besin değerini muhafaza edeceği için daha faydalı olacaktır. Biz ise makarnayı bol suda haşlayıp bir de suyunu süzünce ortada sadece posa kalmaktadır. Bir de biz de makarna çok pişirilmektedir. İyi makarna az pişirilerek elde edilir. Yine bizim mutfakta makarna sade olarak yenilmektedir. Bu ise makarnadan elde edilen nefaset ve beklentiyi aşağı çekmektedir. Hazırlanacak basit soslarla makarna değişip, dönüşerek başka bir hal alacaktır. Sos olmasa bile mevcut yemeklerle birlikte sunulması bile makarnadan beklenen katkıyı üst seviyeye çıkarmış olacaktır. Sadenin dışında en çok ve yaygın olarak; yoğurt, peynir veya ketçap ile servis edilmektedir.

Oysaki mevsim sebzeleri ile hazırlanacak bir sos ile sunulması hem katma değerini artıracak hem de başka yemeğe ihtiyaç duyulmayacaktır. Yanında ekmek yeme ihtiyacı olmayacağı için de sağlık bir beslenme ucuza mal edilmiş olacaktır.

Sonuç olarak; makarna, öğrenci ve bekâr evlerinin basit yemeği olmaktan çıkarılmalıdır. Hak ettiği değer verilerek aynı zamanda aile bütçelerini sarsmadan sağlıklı beslenmenin de bir unsuru olmalıdır.

Saygılarımla,

Erol Aydın

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.