Erol Aydın
Köşe Yazarı
Erol Aydın
 

TÜRK DÜNYASI RÜYASI

Çocukluğum Sovyetler Birliği dönemine denk gelmekteydi. Sovyet rejimi; kapalı, katı ve komünist bir sistem olduğu için dışarıya bilgi sızmazdı. Dijital çağ da başlamamış olduğu için kulaktan dolma bilgilere sahiptik. Fakat şunu bilirdik ki bu büyük coğrafyanın her bir köşesinde Türkler de mevcuttu. Bu bilgi bile çok değerliydi ve benim gibi birçok insanı heyecanlandırıyordu.   Şunu da hissediyor ki; birbirinden oldukça farklı bu mozaik bir gün parçalanacaktı. Çok geçmeden Sovyetler dağılınca yüzyıllık rüya gerçek olacak diye çocuklar gibi sevindik. Kolay değildi 70 yıllık esaret bitmiş birçok millet ile birlikte Türklerde bağımsız devletlerine kavuşmuştu. Bazı kesimler Turan’ı gerçekleştirerek Kızılelma’ya ulaşmayı hayal etse de bu durum ham hayal olarak şimdilik kalmaya devam edecekti.  İlk yıllar uyumdu, yeniden yapılanma idi, kuruluş sancıları idi derken hiçbir şeyin bizim istediğimiz gibi gitmediğini de anlamış olduk. Çünkü yönetime talip olanlar Türk’te olsa sistemin adamları idiler. Bunun yanında Rusça resmi dil olarak kabul edilmiş, eski tas eski hamam devam etmişti. Rusya sözde bağımsız olan bu devletleri kendi içinde serbest bıraksa bile dışarıya karşı Bağımsız Devletler Topluluğu adı altında yine himayesine almıştı.  Dağılmadan önceki süreçte bile toplulukları ayrıştırmak adına; siz Azer’isiniz, siz Kazak’sınız, siz Özbek’siniz, siz Türkmen’siniz, siz Kırgız’sınız diyerek Türklük bilincini yok etmişti. Zaten baskı altında geçen esaret yıllarında inanç ve geleneklerini de yaşayamamışlardı. Bundan dolayı asimile olmuş milletler milli birlik şuuruna da ulaşamamışlardı.  Bugün bile Türkçe konuşan devletler örgütü olarak yapılan toplantılarda ortak dilin olmayışı çok acı ve ıstırap vericidir. Bu toplantılarda tercümanla anlaşılıyor olması geçen süre zarfında bir arpa boyu yol kat edilemediğinin çok açık göstergesidir. Bilgi, iletişim ve enformasyon çağının getirisi olarak halklarda bir uyanış başlamıştır. Bu bile bir aşamadır, bunun yanında Türk dünyasından birçok öğrencinin okumak için ülkemize geliyor olması da gelecek adına büyük şanstır. Burada eğitim gören Mirzalar, Dildoralar, Mehmedovlar yarın yönetimde yer aldıklarında geçiş süreci daha hızlı olacaktır.  Sonuç olarak; küresel hale gelen dünyada akrabalıklara dayalı Türk birliğinin kurulması stratejik olarak kaçınılmazdır. Global sorunlarla ilgili olarak devletlerin birlik olmadan dünya barışını sağlamaları mümkün değildir. İşe dil birliğinden önce alfabeden başlamak isabetli olacaktır. Saygılarımla, Erol Aydın
Ekleme Tarihi: 28 Mart 2019 - Perşembe

TÜRK DÜNYASI RÜYASI

Çocukluğum Sovyetler Birliği dönemine denk gelmekteydi. Sovyet rejimi; kapalı, katı ve komünist bir sistem olduğu için dışarıya bilgi sızmazdı. Dijital çağ da başlamamış olduğu için kulaktan dolma bilgilere sahiptik. Fakat şunu bilirdik ki bu büyük coğrafyanın her bir köşesinde Türkler de mevcuttu. Bu bilgi bile çok değerliydi ve benim gibi birçok insanı heyecanlandırıyordu. 

 Şunu da hissediyor ki; birbirinden oldukça farklı bu mozaik bir gün parçalanacaktı. Çok geçmeden Sovyetler dağılınca yüzyıllık rüya gerçek olacak diye çocuklar gibi sevindik. Kolay değildi 70 yıllık esaret bitmiş birçok millet ile birlikte Türklerde bağımsız devletlerine kavuşmuştu. Bazı kesimler Turan’ı gerçekleştirerek Kızılelma’ya ulaşmayı hayal etse de bu durum ham hayal olarak şimdilik kalmaya devam edecekti. 

İlk yıllar uyumdu, yeniden yapılanma idi, kuruluş sancıları idi derken hiçbir şeyin bizim istediğimiz gibi gitmediğini de anlamış olduk. Çünkü yönetime talip olanlar Türk’te olsa sistemin adamları idiler. Bunun yanında Rusça resmi dil olarak kabul edilmiş, eski tas eski hamam devam etmişti. Rusya sözde bağımsız olan bu devletleri kendi içinde serbest bıraksa bile dışarıya karşı Bağımsız Devletler Topluluğu adı altında yine himayesine almıştı. 

Dağılmadan önceki süreçte bile toplulukları ayrıştırmak adına; siz Azer’isiniz, siz Kazak’sınız, siz Özbek’siniz, siz Türkmen’siniz, siz Kırgız’sınız diyerek Türklük bilincini yok etmişti. Zaten baskı altında geçen esaret yıllarında inanç ve geleneklerini de yaşayamamışlardı. Bundan dolayı asimile olmuş milletler milli birlik şuuruna da ulaşamamışlardı.

 Bugün bile Türkçe konuşan devletler örgütü olarak yapılan toplantılarda ortak dilin olmayışı çok acı ve ıstırap vericidir. Bu toplantılarda tercümanla anlaşılıyor olması geçen süre zarfında bir arpa boyu yol kat edilemediğinin çok açık göstergesidir.

Bilgi, iletişim ve enformasyon çağının getirisi olarak halklarda bir uyanış başlamıştır. Bu bile bir aşamadır, bunun yanında Türk dünyasından birçok öğrencinin okumak için ülkemize geliyor olması da gelecek adına büyük şanstır. Burada eğitim gören Mirzalar, Dildoralar, Mehmedovlar yarın yönetimde yer aldıklarında geçiş süreci daha hızlı olacaktır.

 Sonuç olarak; küresel hale gelen dünyada akrabalıklara dayalı Türk birliğinin kurulması stratejik olarak kaçınılmazdır. Global sorunlarla ilgili olarak devletlerin birlik olmadan dünya barışını sağlamaları mümkün değildir. İşe dil birliğinden önce alfabeden başlamak isabetli olacaktır.

Saygılarımla,

Erol Aydın

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.