Erol Aydın
Köşe Yazarı
Erol Aydın
 

TABURE MÜSLÜMANLARI

En temel kural olarak İslam kolaylık dini diye bir olgu mevcuttur. Özel durumlarda kurallar esnetilerek kişiye özgü kolaylıklar sağlamaktadır. Bazı kişiler ise bu kolaylıkları kendi işlerine geldiği gibi yorumlayarak istismar etmektedirler.     Mesela camiler Allah’ın evi olarak kabul edilir buraya gelen kimseye niye geldin diye sual edilmez. Fakat buranında bir edep ve adabı mevcuttur buna da riayet etmek gerekir. İlk safta namaz kılmanın sevabı çok daha fazla olduğu için bunun bilincinde olan asrısaadet sahabeleri adeta birbirleri ile yarışırlarmış.  Günümüzde bu duyarlılık kaybolduğu veya bilinmediği için cemaat dağılan tesbihin taneleri gibi savrulmaktadırlar. Ön safta namaz kılacağım diye bütün cemaati buldozer gibi yararak geçmeye çalışanlarda kendilerini uyanık sanıyorlar. Fakat bilmedikleri bir şey var ki o da yaptıkları bu eziyet karşılığında kul hakkına girmiş olmaları, bu da bir mümine yakışmayacak bir davranış olarak bir kenara not edilmelidir.  Fakat gününüzdeki uygulamalara bakıldığı zaman camiye gelenler tüm duvarların kenarına yaslanarak camiyi adeta bir tiyatro sahnesine çevirmekteler. Bu durumda yönlerini kıbleden başka tarafa çevirmenin yanı sıra kalpleri de kaydığı için huşuyu kaybederek ahengi bozmaktalar. Diğer taraftan vatandaşlarda biri bizi gözetliyor duygusuna kapılarak bu durumdan rahatsızlık duymaktadırlar. Engeli, mazereti ve rahatsızlığı olanları tenzih ediyorum ama tüm camilerde görüntü yaklaşık olarak bu şekildedir.  Namaz başladığında hatta birlikte kılınan farzlarda bile insanları safları tamamlamaları için adeta zorlamak gerekmektedir.     Gelelim asıl mevzuya, bazı vatandaşlarımız genellikle kendilerine ayrılmış yerlerde veya caminin en sonunda namazlarını tabure üzerinde kılmaktadırlar. Bunların engelli, yaşlı ve hasta olanlarını ayrı tutarak sayıları hızla artan mazeretsiz tabure Müslümanlarına takılmış durumdayım. Bunların sayıları bazen o kadar çok oluyor ki normal saflardan daha kalabalık bir gurup teşkil ediyorlar.  En azından görüntü olarak estetik değil, bunun yanında cami kültürü ile bağdaşmıyor. Bir insan camiye kendi ayakları ile yürüyerek gelebiliyorsa namazı da normal ve ayakta kılabilir. Bazı camiler tabure kirliliğine önlem olarak sıralar yaptırmışlar ki bu ise “kaş yapayım derken göz çıkarmaya” eşdeğer bir garabet içermektedir.  Engelli ve hasta bile olsalar bazı insanların yaptığı gibi namazlarını yere oturarak kılmaları kaçınılmazdır. Sünnete uygun olanda budur bunun ötesinde yakında imamlarında sandalyede namaz kıldığını görürsek şaşmamak gerekir. Bu durum hızla yayılmakta olup gerekli tedbir alınmadığı takdirde kiliselere benzeme gibi bir tehlike bizi bekliyor olacaktır. Ortaya çıkan bu yeni durum kiliselerde sıraların sökülüp yerlerde oturulması ne ise onun karşılığı olarak telakki edilmelidir.  Ayrıca yeni nesillere kötü örnek ve model teşkil ederek demek ki böyle de olabiliyormuş hissi uyandırılmaktadır.     Sonuç olarak; Diyanet İşleri Başkanlığı bu konuda radikal bir karar alarak camileri bu tabure saldırılarından kurtarması gerekmektedir. Bu işin, sohbetle, tebliğle, ayet ve hadisle anlatılması, ikna edilmesi süreci çoktan geçmiştir. Yarın çok geç olmadan şimdi hemen neşter vurulmalıdır. Saygılarımla, Erol Aydın
Ekleme Tarihi: 18 Mart 2019 - Pazartesi

TABURE MÜSLÜMANLARI

En temel kural olarak İslam kolaylık dini diye bir olgu mevcuttur. Özel durumlarda kurallar esnetilerek kişiye özgü kolaylıklar sağlamaktadır. Bazı kişiler ise bu kolaylıkları kendi işlerine geldiği gibi yorumlayarak istismar etmektedirler.
    Mesela camiler Allah’ın evi olarak kabul edilir buraya gelen kimseye niye geldin diye sual edilmez. Fakat buranında bir edep ve adabı mevcuttur buna da riayet etmek gerekir. İlk safta namaz kılmanın sevabı çok daha fazla olduğu için bunun bilincinde olan asrısaadet sahabeleri adeta birbirleri ile yarışırlarmış. 
Günümüzde bu duyarlılık kaybolduğu veya bilinmediği için cemaat dağılan tesbihin taneleri gibi savrulmaktadırlar. Ön safta namaz kılacağım diye bütün cemaati buldozer gibi yararak geçmeye çalışanlarda kendilerini uyanık sanıyorlar. Fakat bilmedikleri bir şey var ki o da yaptıkları bu eziyet karşılığında kul hakkına girmiş olmaları, bu da bir mümine yakışmayacak bir davranış olarak bir kenara not edilmelidir. 
Fakat gününüzdeki uygulamalara bakıldığı zaman camiye gelenler tüm duvarların kenarına yaslanarak camiyi adeta bir tiyatro sahnesine çevirmekteler. Bu durumda yönlerini kıbleden başka tarafa çevirmenin yanı sıra kalpleri de kaydığı için huşuyu kaybederek ahengi bozmaktalar. Diğer taraftan vatandaşlarda biri bizi gözetliyor duygusuna kapılarak bu durumdan rahatsızlık duymaktadırlar. Engeli, mazereti ve rahatsızlığı olanları tenzih ediyorum ama tüm camilerde görüntü yaklaşık olarak bu şekildedir. 
Namaz başladığında hatta birlikte kılınan farzlarda bile insanları safları tamamlamaları için adeta zorlamak gerekmektedir.    
Gelelim asıl mevzuya, bazı vatandaşlarımız genellikle kendilerine ayrılmış yerlerde veya caminin en sonunda namazlarını tabure üzerinde kılmaktadırlar. Bunların engelli, yaşlı ve hasta olanlarını ayrı tutarak sayıları hızla artan mazeretsiz tabure Müslümanlarına takılmış durumdayım. Bunların sayıları bazen o kadar çok oluyor ki normal saflardan daha kalabalık bir gurup teşkil ediyorlar. 
En azından görüntü olarak estetik değil, bunun yanında cami kültürü ile bağdaşmıyor. Bir insan camiye kendi ayakları ile yürüyerek gelebiliyorsa namazı da normal ve ayakta kılabilir. Bazı camiler tabure kirliliğine önlem olarak sıralar yaptırmışlar ki bu ise “kaş yapayım derken göz çıkarmaya” eşdeğer bir garabet içermektedir. 
Engelli ve hasta bile olsalar bazı insanların yaptığı gibi namazlarını yere oturarak kılmaları kaçınılmazdır. Sünnete uygun olanda budur bunun ötesinde yakında imamlarında sandalyede namaz kıldığını görürsek şaşmamak gerekir.
Bu durum hızla yayılmakta olup gerekli tedbir alınmadığı takdirde kiliselere benzeme gibi bir tehlike bizi bekliyor olacaktır. Ortaya çıkan bu yeni durum kiliselerde sıraların sökülüp yerlerde oturulması ne ise onun karşılığı olarak telakki edilmelidir.
 Ayrıca yeni nesillere kötü örnek ve model teşkil ederek demek ki böyle de olabiliyormuş hissi uyandırılmaktadır.
    Sonuç olarak; Diyanet İşleri Başkanlığı bu konuda radikal bir karar alarak camileri bu tabure saldırılarından kurtarması gerekmektedir. Bu işin, sohbetle, tebliğle, ayet ve hadisle anlatılması, ikna edilmesi süreci çoktan geçmiştir. Yarın çok geç olmadan şimdi hemen neşter vurulmalıdır.

Saygılarımla,
Erol Aydın

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.