Erol Aydın
Köşe Yazarı
Erol Aydın
 

KURBANLA YAKINLAŞMAK İSTERKEN, UZAKLAŞMAK!

 Kurban, kelime anlamı olarak yaklaşmak demektir. Yüce Allah ayetinde; “kestiğiniz kurbanların ne kanları ne de etleri bana ulaşmaktadır. Bana ulaşacak olan sadece sizin takvanızdır.” Buyurarak yakınlaşmayı tarif etmiştir.  Netice itibari ile dini bir bayram olan kurban, seçilmiş olan hayvanların kesilmesi ile yerine getirilen bir ibadettir. Bu konuda çerçeve çok net olarak belirlenmiş iken bunun üzerine bu bedelin infak edilerek farklı şekilde kullanılması söz konusu değildir.  Din ile alakası olmayan bazı kesimlerin saf Müslümanların kafasını karıştırmak için yaptıkları yorumlara aldanmamak gerekir. Bu kesimlerin kurbana bakış açısı özet olarak; “hayvan boğazlayarak bayram kutlamanın kabul edilemeyeceği” yönündedir. Tabi bu kesimlere sormak lazım, ömür boyu löp löp yediğiniz etler tarlada mı yetişiyor?  Anadolu’da “tarlada izi olmayanın harmanda yüzü olmazmış” diye çok güzel atasözü vardır. Bunların dine olan alerjiler malum olmakla birlikte kurban ile ortaya çıkan müthiş ekonomiden parsa kapmak için hariçten gazel okumalarına şaşmamak gerekiyor. Yok, efendim kurbanlarınızı bazı dernek veya vakıflara verin diye telkinde bulunuyorlar. Arafta kalan Müslümanlar! Bunlara kanarak bağış yaparsanız bilin ki kurbanlarınız olmuyor, bu ve benzeri kuruluşlar kurban kesmiyorlar. Böylece kurbanla yakınlaştığınızı zannederken istemeden de olsa uzaklaşmış olma ihtimali de vardır.    Sol kesimin adeta taptığı bir yazar kurban konusunda lafı döndürüp dolaştırdıktan sonra şöyle bağlıyor; “gelin hayvan kesmeyelim, insan fidanı ekelim. Yılda bir defa üç beş garibana yarımşar kilo et vererek, belki kişisel vicdanlarımıza sevap hormonu enjekte edebiliriz ama aslında topluma hiçbir faydasının olmadığını bilmeliyiz. Kurban için ayırdığınız bütçeyi Darüşşafaka ’ya bağışlayın. Böylece; fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller için, çoban ateşi ruhu ile insan biriktirelim.”  Evet, bu şekilde tarif ettiğiniz nesiller yetişecektir ama din ile alakalarının olmayacağı da kesindir. Dinsiz bir nesil yetiştirmek için dindarların kurbanına göz dikmek ise en basit ifadesi ile yüzsüzlüktür.  Kitaplarınızı 2500 TL vererek alacak kadar gözlerini ve gönüllerini bağladığınız insanlar var iken size itaatsizlik edecek değiller ya tabi ki gösterdiğiniz hedefe kilitleneceklerdir. Sizin gibi yazarlar, cemaat, tarikat ve şeyhlere karşı olsalar da kendi konumlarının da okurları gözünde o mertebe olduklarını bilirler.  Sonuç olarak; dini bütün insanların ibadet olarak gördükleri kurbana uzanan elleriniz kurusun. Kendi seküler yaşamınızda istediğiniz gibi yaşayın fakat Müslümanlara da yol göstermeye çalışmayın. Bu vebalin altından kalkamaz, kesilen kurbanların kanlarında helak olursunuz. Esenlik dileklerimle, Erol Aydın
Ekleme Tarihi: 05 Ağustos 2019 - Pazartesi

KURBANLA YAKINLAŞMAK İSTERKEN, UZAKLAŞMAK!

 Kurban, kelime anlamı olarak yaklaşmak demektir. Yüce Allah ayetinde; “kestiğiniz kurbanların ne kanları ne de etleri bana ulaşmaktadır. Bana ulaşacak olan sadece sizin takvanızdır.” Buyurarak yakınlaşmayı tarif etmiştir.

 Netice itibari ile dini bir bayram olan kurban, seçilmiş olan hayvanların kesilmesi ile yerine getirilen bir ibadettir. Bu konuda çerçeve çok net olarak belirlenmiş iken bunun üzerine bu bedelin infak edilerek farklı şekilde kullanılması söz konusu değildir.

 Din ile alakası olmayan bazı kesimlerin saf Müslümanların kafasını karıştırmak için yaptıkları yorumlara aldanmamak gerekir. Bu kesimlerin kurbana bakış açısı özet olarak; “hayvan boğazlayarak bayram kutlamanın kabul edilemeyeceği” yönündedir. Tabi bu kesimlere sormak lazım, ömür boyu löp löp yediğiniz etler tarlada mı yetişiyor?

 Anadolu’da “tarlada izi olmayanın harmanda yüzü olmazmış” diye çok güzel atasözü vardır. Bunların dine olan alerjiler malum olmakla birlikte kurban ile ortaya çıkan müthiş ekonomiden parsa kapmak için hariçten gazel okumalarına şaşmamak gerekiyor. Yok, efendim kurbanlarınızı bazı dernek veya vakıflara verin diye telkinde bulunuyorlar. Arafta kalan Müslümanlar! Bunlara kanarak bağış yaparsanız bilin ki kurbanlarınız olmuyor, bu ve benzeri kuruluşlar kurban kesmiyorlar. Böylece kurbanla yakınlaştığınızı zannederken istemeden de olsa uzaklaşmış olma ihtimali de vardır.  

 Sol kesimin adeta taptığı bir yazar kurban konusunda lafı döndürüp dolaştırdıktan sonra şöyle bağlıyor; “gelin hayvan kesmeyelim, insan fidanı ekelim. Yılda bir defa üç beş garibana yarımşar kilo et vererek, belki kişisel vicdanlarımıza sevap hormonu enjekte edebiliriz ama aslında topluma hiçbir faydasının olmadığını bilmeliyiz. Kurban için ayırdığınız bütçeyi Darüşşafaka ’ya bağışlayın. Böylece; fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller için, çoban ateşi ruhu ile insan biriktirelim.”

 Evet, bu şekilde tarif ettiğiniz nesiller yetişecektir ama din ile alakalarının olmayacağı da kesindir. Dinsiz bir nesil yetiştirmek için dindarların kurbanına göz dikmek ise en basit ifadesi ile yüzsüzlüktür.

 Kitaplarınızı 2500 TL vererek alacak kadar gözlerini ve gönüllerini bağladığınız insanlar var iken size itaatsizlik edecek değiller ya tabi ki gösterdiğiniz hedefe kilitleneceklerdir. Sizin gibi yazarlar, cemaat, tarikat ve şeyhlere karşı olsalar da kendi konumlarının da okurları gözünde o mertebe olduklarını bilirler.

 Sonuç olarak; dini bütün insanların ibadet olarak gördükleri kurbana uzanan elleriniz kurusun. Kendi seküler yaşamınızda istediğiniz gibi yaşayın fakat Müslümanlara da yol göstermeye çalışmayın. Bu vebalin altından kalkamaz, kesilen kurbanların kanlarında helak olursunuz.

Esenlik dileklerimle,

Erol Aydın

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.