Erol Aydın
Köşe Yazarı
Erol Aydın
 

KUL OLMA KONUSUNDA TUTUMLAR, DAVRANIŞLAR

Kul, en yalın ifadesi ile yaratıcı olan Allah’a göre insanı tanımlamaktadır. İnsanın ise en temel görevi Allah’a kul olmaktır. Kul olmak ise başta kitap ve peygamberlerin referansları ile çerçevenin dışına çıkmadan hayat sürmektir. Çerçeve çizilirken de emir ve yasaklar belirlendiği için hayatının her alanında Allah’ın ipine bağlı kalmayı zorunlu kılmaktadır. Bu kurallara uyulmadığı zaman bunların yaptırımları manevi olduğundan zayıf iradeli insanlar için bağlayıcı olmamaktadır. Bu dünyada gözle görülür bir müeyyidenin olmaması seküler insanlar için pek bir şey ifade etmemektedir. “Oraya gidip de gören mi var, ya da oraya gidip te dönen mi var?” şeklinde argümanlarla savunma geliştirerek vicdanlarını rahatlatma yolunu seçmektedirler.  Bunların dışında kul ve kulluk konusuna, değişik paradigmalarla yaklaşan insanlar da mevcuttur. Bunları şu şekilde sınıflandırmak mümkündür, şöyle ki; Tüccar Kulluğu: Bu kategoriye giren insanlar, bir şey talep ederken hep bir pazarlık içerisindedirler. Allah’a dua ederken, istediklerim olur ise bende iyi bir kul olurum mealinde tutum sergilerler. Kullukları, isteklerinin olmasına bağlıdır; İstedikleri olmuyorsa hiçbir yerde ve hiçbir şeyde adalet olmadığı düşüncesi ile boşluğa yuvarlanmaktadırlar. Köle Kulluğu: Bu guruba dâhil olanlar kayıtsız ve şartsız Allah’a kul ve köle olarak boyun eğerler. Allah’a köle olmakla takvaya erişerek ona daha çok yaklaşacaklarına inanırlar. Allah’ın her türlü emir ve yasağını sorgulamadan ve de irdelemeden sonsuz bir teslimiyetle kabul ederler. Şükür Kulluğu: Bu guruba dâhil olanlar, şükrün Allah’a olan kulluğun baş tacı olduğu bilinci ile kulluk ederler. Şükürsüzlüğün Allah’a karşı en büyük saygısızlık olarak kabul edip, ona uygun ibadet ve itaatte bulunurlar. Hayır ve şerrin Allah’tan olduğu bilinci ve sorumluluğu ile kalpleri mutmain olarak tevekkül gösterirler.    Sonuç olarak; yüce Allah “Cinleri ve insanları yalnızca bana kulluk etsinler diye yarattım” hükmü çerçevesinde kul olmaktan başka çıkar yolumuz yok. Kulluk görevini yerine getirinken de önderimiz, rehberimiz ve liderimiz Hz. Muhammedin (Sav) “Allaha şükreden kul olmayayım mı” çerçevesinde kendimizi hesaba çekmemiz kaçınılmaz olacaktır. Şükretmek sadece “Elhamdülillah” demek değildir. Asıl şükür her nimeti Allah’ın razı olacağı şeklinde değerlendirmektir. Allah’ım bizleri şükredenlerden eyle. Âmin… Saygılarımla, Erol Aydın
Ekleme Tarihi: 10 Ekim 2019 - Perşembe

KUL OLMA KONUSUNDA TUTUMLAR, DAVRANIŞLAR

Kul, en yalın ifadesi ile yaratıcı olan Allah’a göre insanı tanımlamaktadır. İnsanın ise en temel görevi Allah’a kul olmaktır. Kul olmak ise başta kitap ve peygamberlerin referansları ile çerçevenin dışına çıkmadan hayat sürmektir.

Çerçeve çizilirken de emir ve yasaklar belirlendiği için hayatının her alanında Allah’ın ipine bağlı kalmayı zorunlu kılmaktadır. Bu kurallara uyulmadığı zaman bunların yaptırımları manevi olduğundan zayıf iradeli insanlar için bağlayıcı olmamaktadır. Bu dünyada gözle görülür bir müeyyidenin olmaması seküler insanlar için pek bir şey ifade etmemektedir. “Oraya gidip de gören mi var, ya da oraya gidip te dönen mi var?” şeklinde argümanlarla savunma geliştirerek vicdanlarını rahatlatma yolunu seçmektedirler.

 Bunların dışında kul ve kulluk konusuna, değişik paradigmalarla yaklaşan insanlar da mevcuttur. Bunları şu şekilde sınıflandırmak mümkündür, şöyle ki;

Tüccar Kulluğu: Bu kategoriye giren insanlar, bir şey talep ederken hep bir pazarlık içerisindedirler. Allah’a dua ederken, istediklerim olur ise bende iyi bir kul olurum mealinde tutum sergilerler. Kullukları, isteklerinin olmasına bağlıdır; İstedikleri olmuyorsa hiçbir yerde ve hiçbir şeyde adalet olmadığı düşüncesi ile boşluğa yuvarlanmaktadırlar.

Köle Kulluğu: Bu guruba dâhil olanlar kayıtsız ve şartsız Allah’a kul ve köle olarak boyun eğerler. Allah’a köle olmakla takvaya erişerek ona daha çok yaklaşacaklarına inanırlar. Allah’ın her türlü emir ve yasağını sorgulamadan ve de irdelemeden sonsuz bir teslimiyetle kabul ederler.

Şükür Kulluğu: Bu guruba dâhil olanlar, şükrün Allah’a olan kulluğun baş tacı olduğu bilinci ile kulluk ederler. Şükürsüzlüğün Allah’a karşı en büyük saygısızlık olarak kabul edip, ona uygun ibadet ve itaatte bulunurlar. Hayır ve şerrin Allah’tan olduğu bilinci ve sorumluluğu ile kalpleri mutmain olarak tevekkül gösterirler. 

  Sonuç olarak; yüce Allah “Cinleri ve insanları yalnızca bana kulluk etsinler diye yarattım” hükmü çerçevesinde kul olmaktan başka çıkar yolumuz yok. Kulluk görevini yerine getirinken de önderimiz, rehberimiz ve liderimiz Hz. Muhammedin (Sav) “Allaha şükreden kul olmayayım mı” çerçevesinde kendimizi hesaba çekmemiz kaçınılmaz olacaktır.

Şükretmek sadece “Elhamdülillah” demek değildir. Asıl şükür her nimeti Allah’ın razı olacağı şeklinde değerlendirmektir. Allah’ım bizleri şükredenlerden eyle. Âmin…

Saygılarımla,

Erol Aydın

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.