Erol Aydın
Köşe Yazarı
Erol Aydın
 

KORONA SIKINTISI

Yaşadığımız izole sürecinde özellikle sürekli evde kalanlar, sıkıldıklarından şikâyet ederek serzenişte bulunmaktadırlar. Canın sıkılması, aynı zamanda ruhun bunalması ve daralması olarak ta ortaya çıkan insani bir durumdur.  Sıkılmanın temelinde boş durmak ve boş bulunmak yatmaktadır. Sürekli bir meşgalesi, hobisi, eğlencesi ve aktivitesi olan insanın sıkılmaya vakti bile olmayacaktır. Evde sıkılanlar, boş bir hastane veya yoğun bakım odasında hareketsiz olarak bitkisel hayatta tavanları seyretmedikleri için aslında sıkıntının ne olduğunu anlamazlar. Can sağ olduktan sonra sıkılmak biraz fantezi ve lüks olmaktadır. İçinde bulunduğumuz şartların ne kadar iyi olduğunu görmek için karşılaştırma yapmak şarttır. Aşağıya bakarak yapılacak mukayese kendinizi iyi hissetmenize iyi gelecektir. Yarım asırlık hayatı boyunca hiç kitap okumamış bir arkadaşım bu süreçte ilk kitabını okumanın hazzını yaşamıştır. Aldığı keyif o kadar büyük olmuştur ki ikinci kitabına hemen başlayarak adeta boşa geçen yılların acısını çıkartmaktadır. Bu sadece bir örnektir. Uzun sürecek bu karantina sürecinde buna benzer alışkanlıklar edinerek sıkıntıları fırsata çevirmek mümkündür. Meselenin özü, dolu insanların sıkılmaya vakitleri bile olmamaktadır. Sürekli uyuyan, yiyen ve seyreden boş insanların ise sıkılması sürpriz değildir. Yaşadığımız bu zorlu süreç, bazı yeni alışkanlıklar edinmek için ve yine bazı alışkanlıkları da terk etmek için bir imkân sunmaktadır. Bu fırsatı değerlendirenler kendilerini geliştirerek kazanmış olacaktır. Okumak en kolay ve masrafsız bir eylem olarak başvurulması gereken ilk aktivite olmalıdır. İkinci sırada yazmak, özellikle anılarınızı ve yaşadıklarınızı günlük olarak kaleme almak bile kendinizi iyi hissetmenize vesile olacaktır. Üçüncü olarak da mesela mutfağa girerek yeni tatlar konusunda denemeler yapabilirsiniz. Canın sıkılması fıtrata da uygun değildir. Bir tohumu düşünün toprağa düştüğünde iki şansı vardır. Çalışıp, çabalayıp bir bitkiye dönüşerek faydalı bir ürün olarak ta var olabilir. Bunun yanında kılını kıpırdatmadan börtü, böceğe yem olarak yok olup da gidebilir. Bu dünyaya bir amaç için geldiğimize göre “Zahmetsiz rahmet” olmayacağına göre ortaya bir şey koymamız gerekecektir. Halk arasında, “Boş duranı Allah’ta, kulda sevmez!” diye bir deyim meseleyi en iyi şekilde izah etmektedir. Sonuç olarak; korona sıkıntısı diye yeni bir kavramla karşı karşıya olduğumuz bu süreçte, bir süre daha evde kalmaktan başka şansımızın olmadığı da aşikârdır. Çokça sorulan, “Bu süreç ne zaman bitecek?” sorusunun yanıtı bizdedir. Sıkılmadan ne kadar çok dayanabilirsek o gün bütün sıkıntılarımızın da sonu olacaktır inşallah. Esenlik dileklerimle, Erol Aydın
Ekleme Tarihi: 04 Mayıs 2020 - Pazartesi

KORONA SIKINTISI

Yaşadığımız izole sürecinde özellikle sürekli evde kalanlar, sıkıldıklarından şikâyet ederek serzenişte bulunmaktadırlar. Canın sıkılması, aynı zamanda ruhun bunalması ve daralması olarak ta ortaya çıkan insani bir durumdur. 

Sıkılmanın temelinde boş durmak ve boş bulunmak yatmaktadır. Sürekli bir meşgalesi, hobisi, eğlencesi ve aktivitesi olan insanın sıkılmaya vakti bile olmayacaktır. Evde sıkılanlar, boş bir hastane veya yoğun bakım odasında hareketsiz olarak bitkisel hayatta tavanları seyretmedikleri için aslında sıkıntının ne olduğunu anlamazlar. Can sağ olduktan sonra sıkılmak biraz fantezi ve lüks olmaktadır. İçinde bulunduğumuz şartların ne kadar iyi olduğunu görmek için karşılaştırma yapmak şarttır. Aşağıya bakarak yapılacak mukayese kendinizi iyi hissetmenize iyi gelecektir.

Yarım asırlık hayatı boyunca hiç kitap okumamış bir arkadaşım bu süreçte ilk kitabını okumanın hazzını yaşamıştır. Aldığı keyif o kadar büyük olmuştur ki ikinci kitabına hemen başlayarak adeta boşa geçen yılların acısını çıkartmaktadır. Bu sadece bir örnektir. Uzun sürecek bu karantina sürecinde buna benzer alışkanlıklar edinerek sıkıntıları fırsata çevirmek mümkündür.

Meselenin özü, dolu insanların sıkılmaya vakitleri bile olmamaktadır. Sürekli uyuyan, yiyen ve seyreden boş insanların ise sıkılması sürpriz değildir. Yaşadığımız bu zorlu süreç, bazı yeni alışkanlıklar edinmek için ve yine bazı alışkanlıkları da terk etmek için bir imkân sunmaktadır. Bu fırsatı değerlendirenler kendilerini geliştirerek kazanmış olacaktır.

Okumak en kolay ve masrafsız bir eylem olarak başvurulması gereken ilk aktivite olmalıdır. İkinci sırada yazmak, özellikle anılarınızı ve yaşadıklarınızı günlük olarak kaleme almak bile kendinizi iyi hissetmenize vesile olacaktır. Üçüncü olarak da mesela mutfağa girerek yeni tatlar konusunda denemeler yapabilirsiniz.

Canın sıkılması fıtrata da uygun değildir. Bir tohumu düşünün toprağa düştüğünde iki şansı vardır. Çalışıp, çabalayıp bir bitkiye dönüşerek faydalı bir ürün olarak ta var olabilir. Bunun yanında kılını kıpırdatmadan börtü, böceğe yem olarak yok olup da gidebilir. Bu dünyaya bir amaç için geldiğimize göre “Zahmetsiz rahmet” olmayacağına göre ortaya bir şey koymamız gerekecektir. Halk arasında, “Boş duranı Allah’ta, kulda sevmez!” diye bir deyim meseleyi en iyi şekilde izah etmektedir.

Sonuç olarak; korona sıkıntısı diye yeni bir kavramla karşı karşıya olduğumuz bu süreçte, bir süre daha evde kalmaktan başka şansımızın olmadığı da aşikârdır. Çokça sorulan, “Bu süreç ne zaman bitecek?” sorusunun yanıtı bizdedir. Sıkılmadan ne kadar çok dayanabilirsek o gün bütün sıkıntılarımızın da sonu olacaktır inşallah.

Esenlik dileklerimle,

Erol Aydın

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.