Erol Aydın
Köşe Yazarı
Erol Aydın
 

KADER KONUSUNUN SOSYOLOJİK TAHLİLİ

 Kader konusuna girmek kolay, çıkması ise o kadar kolay değildir. İnsanların en fazla kafasının karıştığı kavramların başında gelmektedir. Kader ve kazanın Allah’tan geldiğini imanın şartı olarak kabul etmekle birlikte uygulamada sıkıntılar mevcuttur.  Özet olarak, külli irade sahibi Allah ezelden ebede olacakları bildiği için kader dediğimiz mukadderatımızı belirlemiştir. Bunun yanında bizlere verdiği cüzi irade ile de küçük dokunuşlarla bizlere de sorumluluk yüklemiştir. Bazı âlimler kaderi, mutlak ve muallak olmak üzere ikiye ayırmışlardır. Mutlak kader, kesindir ve şartlara bağlı olmadan gerçekleşir. Muallak kader ise şartlara ve sebeplere bağlı olarak gerçekleşir.  Kader konusunun ilmi derinliğinde kaybolmadan bu konuyu ilahiyatçılara bırakırken sosyolojik açıdan bu kavramı tahlil etmeye devam edelim.  Toplum olarak, farkında olmadan kadere karşı bazı ifadeler sıklıkla kullanılmakta olup bundan sakınmak gerektiği de aşikârdır. “Kader utansın” , “Kader mahkûmu” ve “Kahpe kader” gibi ifadeler isyana girdiği için küfre kadar uzanan bir sürecin başlangıcı olabilmektedir.  Yaşadığımız iyi yâda kötü olayları tevekkül ile karşılamak, takva ile değerlendirmek ve cüzi irademizle tedbirler almak bize düşen görevlerdendir. Alın yazısı olarak yazılmış olan “kaderimi değiştirme şansım olmadığı için çaba harcamam boşuna” diye düşünmek yanlıştır. Mesela “sadaka vermek belaları defeder” veya “sılayı rahim ömrü bereketlendirir” ifadeleri direkt olarak kader üzerinde etkili olduğu için bu konuda bir esneklik olduğu da bir gerçektir. Yani olaylar karşısında cüzi irademizle her türlü tedbiri olacağız buna rağmen sonucu değiştiremiyorsak bu kaderimizdir. Yaşadığımız olaylarda neyin iyi, neyin kötü olduğunu bilemediğimiz için de bu durumu suhuletle karşılamakta yine İslami bir tavır olacaktır.   Sosyal hayatı düzenleyen kurallar ve yaşadığımız çağa özgü dış etkenler inançlarımız üzerinde etkili olmaktadır. Dijital çağın gereği olan küreselleşme sonrasında dünyada sınırlar ortadan kalktığı için etkileşim kaçınılmazdır. Bu etkileşim genellikle yerel değerlerin deforme olması sonucunu ortaya çıkardığı için olumsuzluk barındırmaktadır. Daha somut olarak ifade etmek gerekir ise; yapılan diziler, filmler, müzikler ve benzeri uygulamalar insanların kafasını kader konusunda karıştırmaktadır.  Sonuç olarak; kader konusu hafife alınacak ve es geçilecek bir mevzu değildir. Bu konularda, konuşurken fikir beyan ederken özellikle yeni yetişen nesle örnek teşkil edecek tutum sergilemek gerekmektedir. Yoksa bir şarkı sözünde olduğu gibi “Talihin elinde oyuncak oldum, kader böyle imiş buymuş alın yazım” diye isyan edip yok olup gidersiniz. Esenlik dileklerimle,
Ekleme Tarihi: 21 Kasım 2019 - Perşembe

KADER KONUSUNUN SOSYOLOJİK TAHLİLİ

 Kader konusuna girmek kolay, çıkması ise o kadar kolay değildir. İnsanların en fazla kafasının karıştığı kavramların başında gelmektedir. Kader ve kazanın Allah’tan geldiğini imanın şartı olarak kabul etmekle birlikte uygulamada sıkıntılar mevcuttur.

 Özet olarak, külli irade sahibi Allah ezelden ebede olacakları bildiği için kader dediğimiz mukadderatımızı belirlemiştir. Bunun yanında bizlere verdiği cüzi irade ile de küçük dokunuşlarla bizlere de sorumluluk yüklemiştir. Bazı âlimler kaderi, mutlak ve muallak olmak üzere ikiye ayırmışlardır. Mutlak kader, kesindir ve şartlara bağlı olmadan gerçekleşir. Muallak kader ise şartlara ve sebeplere bağlı olarak gerçekleşir. 

Kader konusunun ilmi derinliğinde kaybolmadan bu konuyu ilahiyatçılara bırakırken sosyolojik açıdan bu kavramı tahlil etmeye devam edelim.

 Toplum olarak, farkında olmadan kadere karşı bazı ifadeler sıklıkla kullanılmakta olup bundan sakınmak gerektiği de aşikârdır. “Kader utansın” , “Kader mahkûmu” ve “Kahpe kader” gibi ifadeler isyana girdiği için küfre kadar uzanan bir sürecin başlangıcı olabilmektedir.

 Yaşadığımız iyi yâda kötü olayları tevekkül ile karşılamak, takva ile değerlendirmek ve cüzi irademizle tedbirler almak bize düşen görevlerdendir. Alın yazısı olarak yazılmış olan “kaderimi değiştirme şansım olmadığı için çaba harcamam boşuna” diye düşünmek yanlıştır. Mesela “sadaka vermek belaları defeder” veya “sılayı rahim ömrü bereketlendirir” ifadeleri direkt olarak kader üzerinde etkili olduğu için bu konuda bir esneklik olduğu da bir gerçektir. Yani olaylar karşısında cüzi irademizle her türlü tedbiri olacağız buna rağmen sonucu değiştiremiyorsak bu kaderimizdir. Yaşadığımız olaylarda neyin iyi, neyin kötü olduğunu bilemediğimiz için de bu durumu suhuletle karşılamakta yine İslami bir tavır olacaktır.

  Sosyal hayatı düzenleyen kurallar ve yaşadığımız çağa özgü dış etkenler inançlarımız üzerinde etkili olmaktadır. Dijital çağın gereği olan küreselleşme sonrasında dünyada sınırlar ortadan kalktığı için etkileşim kaçınılmazdır. Bu etkileşim genellikle yerel değerlerin deforme olması sonucunu ortaya çıkardığı için olumsuzluk barındırmaktadır.

Daha somut olarak ifade etmek gerekir ise; yapılan diziler, filmler, müzikler ve benzeri uygulamalar insanların kafasını kader konusunda karıştırmaktadır.

 Sonuç olarak; kader konusu hafife alınacak ve es geçilecek bir mevzu değildir. Bu konularda, konuşurken fikir beyan ederken özellikle yeni yetişen nesle örnek teşkil edecek tutum sergilemek gerekmektedir. Yoksa bir şarkı sözünde olduğu gibi “Talihin elinde oyuncak oldum, kader böyle imiş buymuş alın yazım” diye isyan edip yok olup gidersiniz.

Esenlik dileklerimle,

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.