Bilimsel olarak bir insanın kafasından günde ortalama altmış bin düşünce geçtiği tespit edilmiştir. Bu anlamda insanı çözmek gerçekten zordur. Bu kadar karmaşık bir yapının topluma yansımaları da farklı olmaktadır. Bazı insanlar düşündükleri her şeyi ifade etme konusunda mahirdirler. O an için kafasından geçen her düşünce kelime olarak ağzından dökülerek ortalığa saçılmaktadır. Bu kadar dağınıklığı kaldırmak mümkün olmadığına göre karşı taraf için büyük eziyet olmaktadır. Düşünün böyle bir insanla yirmi dört saat yaşadığınızı altmış bin düşünceyi üzerinize boca edecektir. Aman Allah’ım ne büyük işkence,  hiçbir bünye bunu kaldıramaz. İşin ilginç tarafı da konuşan kişinin bunun farkında olmamasıdır. Bu tür insanlar çevrenizde bolca bulunmaktadır. Genel karakteristik hususiyetlerine baktığınızda benzer özellikler gösterirler. Öncelikle hayattan beklentilerinin karşılığını bulamamış olmaları ortaktır. Ne eş ne de çocuklarında hayalindeki dünyayı kuramadıklarına şahit olmuşsunuzdur. O yüzden de mutluluğu hep dışarda aramışlardır. Akraba günü, komşu gezmesi ve televizyon üçgenine sıkışmış bir hayatları vardır. Çok küçük ve basit şeylerden mutlu olurlar. Televizyon dizilerini nefes almadan ve soluksuz izlerken o an için hayat adeta durmuştur. Konuşmadıkları tek istisna bu anlar diye düşünüyorsanız yanılırsınız, burada da sürekli senaryoya katkı sunmaları sürpriz değildir. Üstelik izledikleri bu dizileri birer efsane gibi her ortamda saatlerce anlatmaktan sıkılmazlar, sizin sıkılmanız ise umurlarında değildir. Bunun dışında dünyada ne olup bittiği gündemlerinde yoktur. Haber dinlemez ve haber değeri taşıyan hiçbir programı dikkate almazlar. En meraklı yerinde biten dizinin haftaya nasıl devam edeceği en büyük merak konularıdır. Bu şekilde izleyici kitlesi olan dizilerin niye bu kadar reyting yaptığı artık sürpriz değildir. Siz dünyanın en önemli meselesini konuşsanız, ilgi göstermez bir anlık suskunluktan sonra hızla kendi hayal dünyalarına dönerek sizi de o dünyaya dâhil etmeye çalışırlar. Böyle olunca da ellerini hiçbir zaman taşın altına koymayarak bencilliğin zirvesinde dolaşırlar. Boş ve malayani muhabbetlere kanatlanarak uçarlar. Hüzünlü ve kederli ortamlarda katları açılmayacağı için, ciddi sohbetleri ise onlara hitap etmediği için sevmezler. Sonuç olarak; sürekli konuşarak kafasındaki her düşünceyi ortaya koyan zor insanlarla başa çıkmak kolay değildir. Size hiçbir değer katmayan ve üstelik değerli zamanınızı çalan bu insanlar ile aranıza mesafe koymak eğer yapabiliyorsanız çözüm olabilir. Çok yakın ve sürekli görüşmek zorunda olduğunuz bir yakınınız ise Allah sizlere sabır versin demekten başka çözüm bugüne kadar üretilemedi. Bu kötü haber, iyi haber ise, alışkın dert öldürmezmiş! Esenlik dileklerimle, Erol Aydın