Erol Aydın
Köşe Yazarı
Erol Aydın
 

DÜNYANIN LİDER SORUNU

Ülkemizde siyasi literatürümüzün mottosu olarak kullanılan; "bu ülkenin bir iktidar değil, muhalefet sorunu vardır" sözünü daha da ileriye taşırsak aslında ülkemizde ve bunun ötesinde dünyada da bir  lider sorunu vardır. Dünyada lider dendiğinde aklınıza gelen kişilerin sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Dolayısı ile ülkelerin sorunlarından birisi, belki de en önemlisi lider çıkaramamış olmasıdır. Bunun başlıca sebebi ise, sonradan lider olunamayacağı gerçeğidir. Lider olunmaz, lider doğulur, meselenin özü budur. Bunun sonucunda da ileri demokrasilerde bile sıra dışı, marjinal ve hatta psikopat birisinin bile iktidara gelmesine şaşırmamak gerekir. Çünkü yüzyılda bir gelen gerçek liderlerin ortaya çıkması için en az iki nesli feda etmek gerekecektir. Liderlik ise; sonradan kazanılan değil doğuştan gelen kimliğin donanımla kıvam bulmuş halidir. Lider; insanları ortak hedeflere yönelten, köprü oluşturan, onları bir ülkü etrafında toplayarak  sinerji oluşturan kişi demektir.  Duruşu, karizması, hitabeti, belagati, vizyonu, otoritesi, pozitif enerjisi, iletişim becerisi ve de feraseti ile kitleleri etkileyebilme gücü olması gerekir. Büyük kitlelere hitap edebilirsiniz, başkan olabilirsiniz, genel başkan olabilirsiniz fakat lider olmak çok farklı bir pozisyondur. Lider; farklı bir bakış açısına sahip, sorunlara çözüm üreten, sonuç odaklı olmalıdır. Liderin aynı zamanda bir hikâyesinin olması gerekir, geçmişte yaşadığı zorluk ve sıkıntılar onu hem olgunlaştırır hem de yarattığı mağduriyetin insanlar üzerinde etkisi vardır.  Samimiyet, içtenlik, doğallık, adanmışlık, empati yine liderliğin en belirgin özelliklerindendir. Avam, feraseti ile doğruyu yanlıştan ayırt ederek aradaki farkı tam isabetle görebilir. Dolayısı ile ona tepeden bakmak, küçük görmek, hafife almak bir lider için çok büyük gaflettir.  Siyaset sahnesine baktığımızda hitap ettiği kitleleri tanımadığı  onunla hemhal olamadığı için yok olup gitmiş birçok lidere rastlanmaktadır. Bu arada liderlik ile diktatörlük arasında da ince ve keskin bir çizgi vardır bunu iyi dengelemek gerekir.  Demokrasinin kurumsallaşmadığı ülkelerde liderlerin diktatörlüğe kayması an meselesidir. Türkiye'nin geçmişindeki monarşi yönetimlerin genetiği ve izdüşümü olarak tekil liderlik öne çıkmaktadır. Dolayısı ile bunu dengelemek adına demokrasinin parti ve kişiden bağımsız olması ve kurumsallaşması gerekmektedir.  Sonuç olarak; yüzyılda bir ortaya çıkan liderlerin kıymetini bilmemiz bunun yanında da bu durumu dengelemek adına yeni liderlerin çıkması için her türlü zemini hazırlamak zorundayız. Böylece günümüzde popüler bir kavram olan beka sorununu bertaraf etmiş oluruz.    Saygılarımla,  Erol Aydın 
Ekleme Tarihi: 18 Kasım 2019 - Pazartesi

DÜNYANIN LİDER SORUNU

Ülkemizde siyasi literatürümüzün mottosu olarak kullanılan; "bu ülkenin bir iktidar değil, muhalefet sorunu vardır" sözünü daha da ileriye taşırsak aslında ülkemizde ve bunun ötesinde dünyada da bir  lider sorunu vardır. Dünyada lider dendiğinde aklınıza gelen kişilerin sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Dolayısı ile ülkelerin sorunlarından birisi, belki de en önemlisi lider çıkaramamış olmasıdır. Bunun başlıca sebebi ise, sonradan lider olunamayacağı gerçeğidir. Lider olunmaz, lider doğulur, meselenin özü budur.

Bunun sonucunda da ileri demokrasilerde bile sıra dışı, marjinal ve hatta psikopat birisinin bile iktidara gelmesine şaşırmamak gerekir. Çünkü yüzyılda bir gelen gerçek liderlerin ortaya çıkması için en az iki nesli feda etmek gerekecektir.

Liderlik ise; sonradan kazanılan değil doğuştan gelen kimliğin donanımla kıvam bulmuş halidir. Lider; insanları ortak hedeflere yönelten, köprü oluşturan, onları bir ülkü etrafında toplayarak  sinerji oluşturan kişi demektir. 

Duruşu, karizması, hitabeti, belagati, vizyonu, otoritesi, pozitif enerjisi, iletişim becerisi ve de feraseti ile kitleleri etkileyebilme gücü olması gerekir. Büyük kitlelere hitap edebilirsiniz, başkan olabilirsiniz, genel başkan olabilirsiniz fakat lider olmak çok farklı bir pozisyondur. Lider; farklı bir bakış açısına sahip, sorunlara çözüm üreten, sonuç odaklı olmalıdır. Liderin aynı zamanda bir hikâyesinin olması gerekir, geçmişte yaşadığı zorluk ve sıkıntılar onu hem olgunlaştırır hem de yarattığı mağduriyetin insanlar üzerinde etkisi vardır. 

Samimiyet, içtenlik, doğallık, adanmışlık, empati yine liderliğin en belirgin özelliklerindendir. Avam, feraseti ile doğruyu yanlıştan ayırt ederek aradaki farkı tam isabetle görebilir. Dolayısı ile ona tepeden bakmak, küçük görmek, hafife almak bir lider için çok büyük gaflettir. 

Siyaset sahnesine baktığımızda hitap ettiği kitleleri tanımadığı  onunla hemhal olamadığı için yok olup gitmiş birçok lidere rastlanmaktadır. Bu arada liderlik ile diktatörlük arasında da ince ve keskin bir çizgi vardır bunu iyi dengelemek gerekir. 

Demokrasinin kurumsallaşmadığı ülkelerde liderlerin diktatörlüğe kayması an meselesidir. Türkiye'nin geçmişindeki monarşi yönetimlerin genetiği ve izdüşümü olarak tekil liderlik öne çıkmaktadır. Dolayısı ile bunu dengelemek adına demokrasinin parti ve kişiden bağımsız olması ve kurumsallaşması gerekmektedir. 

Sonuç olarak; yüzyılda bir ortaya çıkan liderlerin kıymetini bilmemiz bunun yanında da bu durumu dengelemek adına yeni liderlerin çıkması için her türlü zemini hazırlamak zorundayız. Böylece günümüzde popüler bir kavram olan beka sorununu bertaraf etmiş oluruz.   

Saygılarımla, 

Erol Aydın 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.