İnsanların meşrebi ve frekansına bağlı olarak çağımızın hastalıkları değişik şekillerde kategorize edilebilir. Bu bir bakış açısıdır ve hepside doğrudur. Bu durum meseleye hangi açıdan baktığınıza bağlıdır. Merhamet kavramı soyut bir tema olduğu için hep alt sıralarda yer almıştır. Oysa ki sonuçları itibari ile tüm toplum hayatını ilgilendirdiği için ihmal edilemez.  Merhametsizliğe geçmeden önce merhametin ne olduğunu izah edersek zaten otomatik olarak zıddı da  aydınlanmış olacaktır. Merhamet kavramını; dini, sosyolojik ve etimolojik şekillerde değerlendirmek mümkün olmakla birlikte çok basit şekilde ifade ettiğimizde "acıma duygusu" olarak tanımlayabiliriz.  Dilimizde deyim olarak kullanılan; "taş yürekli", "katı yürekli", "taş kalpli" ya da "vicdansız" ifadeleri de merhametsizliği özetlemektedir. Günlük hayatta çevremizde rastladığımız; doğaya, insanlara, hayvanlara ve de tüm canlılara uygulanan şiddet merhametsizliğin sonucudur.  Peki merhametsizlik nasıl oluşur sorusuna cevap aradığımızda ise; temelinde sevgisizlik olmakla birlikte,çocuklukta şiddete maruz kalma, evde şefkat ve ilgi azlığı, madde bağımlılığı gibi kök nedenleri sayabiliriz. Buradan toplumun temeli olarak çekirdek aile kavramının ne kadar önemli olduğu ortaya çıkmaktadır. Bilişim çağının nimetleri yanında aile müessesine yaptığı olumsuz katkıları göz önüne aldığımızda bu kurumun bozulmaması gerektiği elzemdir. Sonuç olarak; yaratılışla birlikte fıtratımıza kodlanan merhamet duygusunu kaybetmemek adına herkes üzerine düşen görevi yapmak zorundadır. Aksi takdirde; miras için yakınlarını öldüren evlatlara, köpeği arabanın arkasına bağlayarak sürükleyen  insanlara, piknik alanına çöplerini bırakanlara ve de en küçük kıvılcımla şiddete meyilli kişilere rastlamamız sürpriz olmayacaktır.  Saygılarımla...  Erol AYDIN