İklim değişikliği meyve üretimini vurdu, pazar tezgâhları yangın yerine döndü...
2025 yılının ilk aylarında ülkenin dört bir yanında yaşanan sıra dışı hava olayları, özellikle tarımsal üretimi derinden sarstı. Türkiye’nin 65 ilini etkisi altına alan ve normal koşullarda kış aylarında görülmesi beklenen zirai don, bu yıl nisan ayında meydana gelerek meyve ağaçlarını henüz çiçeklenme dönemindeyken dondurdu. Üreticinin aylar süren emeği bir gecede heba olurken, yaşanan rekolte kaybı sadece tarlada değil, sofrada da etkisini göstermeye başladı.
Özellikle meyve fiyatlarında yaşanan hızlı artış, bu ürünleri vatandaş için erişilmesi zor bir lüks haline getirdi. Artık birçok vatandaş pazar tezgahlarında meyveye sadece bakmakla yetiniyor. En çarpıcı örnek ise limon: Kilosu 100 TL’ye dayanan limonun tanesi 27 TL’ye satılmaya başlandı. Peki bu tablo nasıl oluştu? Neden sadece limon değil, erikten kiraza kadar birçok meyvenin fiyatı hızla artıyor? Ve en önemlisi, bu gidişat durdurulabilir mi?
ZİRAİ DONUN ANATOMİSİ: İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN ACI YÜZÜ
Zirai don, hava sıcaklığının 0°C’nin altına düşmesiyle birlikte özellikle ilkbaharda çiçek açmış ya da meyve tutmuş bitkilerde hücre tahribatına yol açan doğal bir olaydır. Genellikle ocak ya da şubat aylarında beklenen bu olay, bu yıl ilk kez nisan ayında etkili oldu. Üstelik bölgesel değil, neredeyse ülke çapında yaygın şekilde hissedildi.
Bu durumun temel nedeni, iklim krizidir. Küresel sıcaklık artışıyla birlikte mevsim geçişleri kaydı, hava olaylarının öngörülebilirliği azaldı. Eskiden meteorolojik verilerle plan yapılabilirken, şimdi çiftçi her an sürpriz bir don, dolu ya da kuraklık riskiyle karşı karşıya. Nisan ayında gelen don olayı, meyve üretimi açısından yılın en kritik dönemine denk geldi: Ağaçlar çiçek açmış, meyve tutmaya başlamıştı. Bu hassas dönemde yaşanan don, meyve tutan çiçekleri kuruttu, dallarda meyve oluşumunu durdurdu.
Sonuç olarak sadece rekolte düşmedi; aynı zamanda meyve kalitesi de büyük zarar gördü. Bu da pazardaki sınırlı ve kaliteli ürünün fiyatının hızla yükselmesine neden oldu.
LİMON, ERİK, KİRAZ, KAYISI: HER MEYVEDE YANGIN VAR
Zirai donun etkisi en hızlı şekilde limon fiyatlarına yansıdı. Güney illerinde, özellikle Osmaniye ve Adana çevresinde üretimi yapılan limon, bu yıl nisan ayında donun etkisiyle ciddi zarar gördü. Limonun kilogramı 100 TL’ye kadar yükselirken, tanesi 27 TL’yi buldu. Bu da vatandaşın sadece bir ya da iki adet limon alabilmesine neden oldu. Bir esnafın ifadesiyle:
“Limonun tanesi 270 gram geliyor, 27 TL yapıyor. Vatandaş artık limonu kiloyla değil, adetle alıyor. Kimi tane alıyor, kimi limon tuzuna yöneliyor.”
Limonla başlayan fiyat artışı, kısa sürede diğer meyvelere de yayıldı. Bu yılın zam şampiyonları arasında erik, kiraz, kayısı ve karpuz yer aldı. Kirazın kilogramı 150 TL’ye yaklaşırken, kayısıda da benzer bir yükseliş söz konusu. Karpuz gibi geniş hacimli ve ucuz olmasıyla bilinen meyvelerde dahi üretim azlığı nedeniyle fiyatlar ciddi biçimde arttı.
VATANDAŞIN SOFRASI BOŞALIYOR
Geçmişte sofraların vazgeçilmezi olan meyve, artık birçok hane için lüks hale gelmiş durumda. Yoksulluk sınırının 60 bin TL'yi aştığı günümüz Türkiye’sinde, dar gelirli vatandaşlar için meyve satın almak ikinci plana düşmüş durumda. Özellikle çocuklu ailelerde, meyve ihtiyacının karşılanamaması sadece ekonomik değil, beslenme ve sağlık açısından da ciddi bir sorun teşkil ediyor.
Bazı vatandaşlar sosyal medya platformlarında “Meyve reyonuna girmek cesaret istiyor” yorumları yaparken, bazıları ise çözümü alternatif ürünlerde arıyor:
“Limon alamıyoruz. Bundan sonra limon tuzu kullanırım diyorum. Ne yapalım, hayat çok pahalı.”
Bu tür alternatiflere yönelmek zorunda kalan halk, aslında sağlıklı gıdaya erişim hakkından mahrum bırakılıyor. Bu da derinleşen gelir adaletsizliği ile birlikte, gıda güvencesi gibi temel bir sosyal hakkın bile sorgulanır hale gelmesine neden oluyor.
ÇİFTÇİ PERİŞAN: DESTEK OLMADAN ÜRETİM DEVAM ETMEZ
Zirai don sadece tüketiciyi değil, üreticiyi de derinden vurdu. Birçok çiftçi bu yıl ürününü ya tamamen kaybetti ya da maliyetini karşılamayacak kadar düşük verim elde etti. Tarımsal üretimdeki bu tür doğal afetler, üretici için tam anlamıyla bir yıkım demek.
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer bu konuda şu uyarıyı yapıyor:
“Bu yıl fiyatlar çok yüksek olacak. Mağdur olan çiftçinin gelecek yıl üretime devam edebilmesi için, devlet desteği şart. Yoksa birkaç yıl meyve-sebze fiyatlarındaki tırmanışı durdurmak mümkün olmayacak.”
Gerçekten de çiftçiye destek verilmezse, gelecek yıllarda tarımsal üretim daha da düşecek, fiyatlar daha da artacak. Tarım sigortası olan üreticiler bile genelde zararının tamamını karşılayamıyor. Üstelik bu yıl don olaylarının yaygınlığı nedeniyle TARSİM sisteminin de yetersiz kaldığı görülüyor.
NE YAPILMALI? STRATEJİK BİR TARIM POLİTİKASI ŞART
Zirai don gibi doğa olaylarını engellemek mümkün değil. Ancak bunların etkisini azaltmak, üreticiyi ve tüketiciyi korumak mümkündür. Bunun için:
Çiftçiye doğrudan ve hızlı destek sağlanmalı.
Tarım sigortalarının kapsamı genişletilmeli ve yaygınlaştırılmalı.
Don uyarı sistemleri daha etkin hale getirilmeli, çiftçilere zamanında bilgi verilmeli.
Soğuk hava depoları, örtü altı tarım ve modern üretim teknikleri teşvik edilmeli.
Tarımsal üretim bir “milli güvenlik” meselesi olarak ele alınmalı.
Bu adımların atılmaması halinde, meyve fiyatlarındaki bu yükseliş önümüzdeki yıllarda daha da hızlanacak. Gıda enflasyonu, Türkiye ekonomisinin yapısal sorunlarından biri haline gelecek. Üstelik bu sadece bir ekonomik mesele değil; sosyal barış, halk sağlığı ve genç nesillerin beslenme hakkı da tehdit altında olacak.
SONUÇ: LİMON BİR SEMPTOM, SORUN DERİN
Bugün limonun 27 TL’ye satılması, aslında daha büyük bir sorunun küçük bir yansıması. Zirai don, sadece bir doğa olayı değil; iklim krizinin, plansız tarım politikalarının, yetersiz desteklerin ve derinleşen sosyal eşitsizliklerin bir göstergesi. Eğer gerekli önlemler bugünden alınmazsa, yarın sadece limon değil, tüm tarım ürünleri sofralarımızdan eksilecek.
Ve belki de bu kez gerçekten, “Limon sıkmak” sadece bir deyim değil, ekonomik bir dramın adı olacak…
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar
zozcivan@hotmail.com
Anasayfa
Yazarlar
Zafer Özcivan
Yazı Detayı
Bu yazı 301 kez okundu.
ZİRAİ DON SOFRALARI VURDU
İklim değişikliği meyve üretimini vurdu, pazar tezgâhları yangın yerine döndü...
2025 yılının ilk aylarında ülkenin dört bir yanında yaşanan sıra dışı hava olayları, özellikle tarımsal üretimi derinden sarstı. Türkiye’nin 65 ilini etkisi altına alan ve normal koşullarda kış aylarında görülmesi beklenen zirai don, bu yıl nisan ayında meydana gelerek meyve ağaçlarını henüz çiçeklenme dönemindeyken dondurdu. Üreticinin aylar süren emeği bir gecede heba olurken, yaşanan rekolte kaybı sadece tarlada değil, sofrada da etkisini göstermeye başladı.
Özellikle meyve fiyatlarında yaşanan hızlı artış, bu ürünleri vatandaş için erişilmesi zor bir lüks haline getirdi. Artık birçok vatandaş pazar tezgahlarında meyveye sadece bakmakla yetiniyor. En çarpıcı örnek ise limon: Kilosu 100 TL’ye dayanan limonun tanesi 27 TL’ye satılmaya başlandı. Peki bu tablo nasıl oluştu? Neden sadece limon değil, erikten kiraza kadar birçok meyvenin fiyatı hızla artıyor? Ve en önemlisi, bu gidişat durdurulabilir mi?
ZİRAİ DONUN ANATOMİSİ: İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN ACI YÜZÜ
Zirai don, hava sıcaklığının 0°C’nin altına düşmesiyle birlikte özellikle ilkbaharda çiçek açmış ya da meyve tutmuş bitkilerde hücre tahribatına yol açan doğal bir olaydır. Genellikle ocak ya da şubat aylarında beklenen bu olay, bu yıl ilk kez nisan ayında etkili oldu. Üstelik bölgesel değil, neredeyse ülke çapında yaygın şekilde hissedildi.
Bu durumun temel nedeni, iklim krizidir. Küresel sıcaklık artışıyla birlikte mevsim geçişleri kaydı, hava olaylarının öngörülebilirliği azaldı. Eskiden meteorolojik verilerle plan yapılabilirken, şimdi çiftçi her an sürpriz bir don, dolu ya da kuraklık riskiyle karşı karşıya. Nisan ayında gelen don olayı, meyve üretimi açısından yılın en kritik dönemine denk geldi: Ağaçlar çiçek açmış, meyve tutmaya başlamıştı. Bu hassas dönemde yaşanan don, meyve tutan çiçekleri kuruttu, dallarda meyve oluşumunu durdurdu.
Sonuç olarak sadece rekolte düşmedi; aynı zamanda meyve kalitesi de büyük zarar gördü. Bu da pazardaki sınırlı ve kaliteli ürünün fiyatının hızla yükselmesine neden oldu.
LİMON, ERİK, KİRAZ, KAYISI: HER MEYVEDE YANGIN VAR
Zirai donun etkisi en hızlı şekilde limon fiyatlarına yansıdı. Güney illerinde, özellikle Osmaniye ve Adana çevresinde üretimi yapılan limon, bu yıl nisan ayında donun etkisiyle ciddi zarar gördü. Limonun kilogramı 100 TL’ye kadar yükselirken, tanesi 27 TL’yi buldu. Bu da vatandaşın sadece bir ya da iki adet limon alabilmesine neden oldu. Bir esnafın ifadesiyle:
“Limonun tanesi 270 gram geliyor, 27 TL yapıyor. Vatandaş artık limonu kiloyla değil, adetle alıyor. Kimi tane alıyor, kimi limon tuzuna yöneliyor.”
Limonla başlayan fiyat artışı, kısa sürede diğer meyvelere de yayıldı. Bu yılın zam şampiyonları arasında erik, kiraz, kayısı ve karpuz yer aldı. Kirazın kilogramı 150 TL’ye yaklaşırken, kayısıda da benzer bir yükseliş söz konusu. Karpuz gibi geniş hacimli ve ucuz olmasıyla bilinen meyvelerde dahi üretim azlığı nedeniyle fiyatlar ciddi biçimde arttı.
VATANDAŞIN SOFRASI BOŞALIYOR
Geçmişte sofraların vazgeçilmezi olan meyve, artık birçok hane için lüks hale gelmiş durumda. Yoksulluk sınırının 60 bin TL'yi aştığı günümüz Türkiye’sinde, dar gelirli vatandaşlar için meyve satın almak ikinci plana düşmüş durumda. Özellikle çocuklu ailelerde, meyve ihtiyacının karşılanamaması sadece ekonomik değil, beslenme ve sağlık açısından da ciddi bir sorun teşkil ediyor.
Bazı vatandaşlar sosyal medya platformlarında “Meyve reyonuna girmek cesaret istiyor” yorumları yaparken, bazıları ise çözümü alternatif ürünlerde arıyor:
“Limon alamıyoruz. Bundan sonra limon tuzu kullanırım diyorum. Ne yapalım, hayat çok pahalı.”
Bu tür alternatiflere yönelmek zorunda kalan halk, aslında sağlıklı gıdaya erişim hakkından mahrum bırakılıyor. Bu da derinleşen gelir adaletsizliği ile birlikte, gıda güvencesi gibi temel bir sosyal hakkın bile sorgulanır hale gelmesine neden oluyor.
ÇİFTÇİ PERİŞAN: DESTEK OLMADAN ÜRETİM DEVAM ETMEZ
Zirai don sadece tüketiciyi değil, üreticiyi de derinden vurdu. Birçok çiftçi bu yıl ürününü ya tamamen kaybetti ya da maliyetini karşılamayacak kadar düşük verim elde etti. Tarımsal üretimdeki bu tür doğal afetler, üretici için tam anlamıyla bir yıkım demek.
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer bu konuda şu uyarıyı yapıyor:
“Bu yıl fiyatlar çok yüksek olacak. Mağdur olan çiftçinin gelecek yıl üretime devam edebilmesi için, devlet desteği şart. Yoksa birkaç yıl meyve-sebze fiyatlarındaki tırmanışı durdurmak mümkün olmayacak.”
Gerçekten de çiftçiye destek verilmezse, gelecek yıllarda tarımsal üretim daha da düşecek, fiyatlar daha da artacak. Tarım sigortası olan üreticiler bile genelde zararının tamamını karşılayamıyor. Üstelik bu yıl don olaylarının yaygınlığı nedeniyle TARSİM sisteminin de yetersiz kaldığı görülüyor.
NE YAPILMALI? STRATEJİK BİR TARIM POLİTİKASI ŞART
Zirai don gibi doğa olaylarını engellemek mümkün değil. Ancak bunların etkisini azaltmak, üreticiyi ve tüketiciyi korumak mümkündür. Bunun için:
Çiftçiye doğrudan ve hızlı destek sağlanmalı.
Tarım sigortalarının kapsamı genişletilmeli ve yaygınlaştırılmalı.
Don uyarı sistemleri daha etkin hale getirilmeli, çiftçilere zamanında bilgi verilmeli.
Soğuk hava depoları, örtü altı tarım ve modern üretim teknikleri teşvik edilmeli.
Tarımsal üretim bir “milli güvenlik” meselesi olarak ele alınmalı.
Bu adımların atılmaması halinde, meyve fiyatlarındaki bu yükseliş önümüzdeki yıllarda daha da hızlanacak. Gıda enflasyonu, Türkiye ekonomisinin yapısal sorunlarından biri haline gelecek. Üstelik bu sadece bir ekonomik mesele değil; sosyal barış, halk sağlığı ve genç nesillerin beslenme hakkı da tehdit altında olacak.
SONUÇ: LİMON BİR SEMPTOM, SORUN DERİN
Bugün limonun 27 TL’ye satılması, aslında daha büyük bir sorunun küçük bir yansıması. Zirai don, sadece bir doğa olayı değil; iklim krizinin, plansız tarım politikalarının, yetersiz desteklerin ve derinleşen sosyal eşitsizliklerin bir göstergesi. Eğer gerekli önlemler bugünden alınmazsa, yarın sadece limon değil, tüm tarım ürünleri sofralarımızdan eksilecek.
Ve belki de bu kez gerçekten, “Limon sıkmak” sadece bir deyim değil, ekonomik bir dramın adı olacak…
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar
zozcivan@hotmail.com
Ekleme
Tarihi: 29 June 2025 - Sunday
ZİRAİ DON SOFRALARI VURDU
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.