Yusuf Aktaş
Köşe Yazarı
Yusuf Aktaş
 

DOĞRU ADRES STK'LAR MI, SIYASETÇİLER Mİ ?

Siyasetin aslolan amacı çeşitli din, ırk, mezhep, kültür ve farklı ekonomik yaşam tarzına sahip olan insanların bulunduğu ortak aidiyetler içinde buluşturup onların beklentilerine cevap verebilmektir. Ama bunu yaparken de hak ve adaletten ödün vermemek gerekir. Yoksa kantarın terazisi kaçar ve adaletsizliğin olduğu yerde her türlü fitneye ortam hazırlanır.  Kayırmacılık ve tarafgirlik duygusu ön plana çıkmaya başlar. Hele de makamları işinin ehli olmayan kişiler işgal etmeye başlarsa o zaman vay halimize ... Bu duruma fırsat veren siyasi partilere ve iktidar olanlara da bunun cezası ve faturası yine kendilerini temsilci olarak o vazifeyi layık gören seçmenleri tarafından kesilir. Zaten demokrasinin gereği de budur. Bunun son örneğini, yakın zamanlarda ülkemizde yapılmış olan belediye seçimlerinde gördük. Halkın bir kısmı her ne kadar çok taraftarı olmasa da tepkisini, taraftarı olmadığı bir partinin adayına oy vererek göstermiş oldu. Bunun neden ve sonuçlarından umarım siyasetçiler gerekli dersi çıkarır ve öncelikle işe ilk kendi kadrolarını ve eksiklerini, yanlışlarını tahlil ederek, öz eleştilerini yaparlar. Yazımın ana konusu bu olmadığı için bu meseleyi bu sefer derinlemesine girmeden geçiyorum.  Cemaat ve tarikatların siyasallaşması ve bunun doğuracağı tehlikeleri uzun uzun anlatmaya gerek yok sanırım. Malumunuz bu konuda özellikle FETÖ örgütlenmesi ve siyasallaşması neticesinde, ülke, millet ve tüm islam alemi açısından nelere malolduğunu yaşayarak gördük ve de görmeye devam ediyoruz. Ben de bu yazımda siyasetin, STK'lar (sivil toplum kuruluşları) ile bağlantısını ve bunun etkileri üzerinde durmak istiyorum. Öncelikle bir STK oluşumu için dernekler masası ana sayfasındaki ibare şudur " Kazanç paylaşma dışında, kanunlarla yasaklanmamış belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere, en az yedi gerçek veya tüzel kişinin, bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirmek suretiyle oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip kişi topluluklarıdır."  Yani "bir dernek oluşturmaya niyetlendinizse öncelikle bu işten ticari bir beklentiniz olmamalı" diyor. Aslında bu ibarenin sonuna bir de "siyasi bir beklentiniz olmamalı" cümlesi konulması da elzem bir ihtiyaç olmuştur. Nedenine gelince özellikle her seçim döneminde çeşitli STK'lar siyasilerin oy potansiyeli, arka bahçesi ve hazır lokma sofrası gibi görülmeye başlanmıştır. Hele de neye göre, kime göre ve hangi vasfa göre seçildiği muamma olan ve oturduğu koltuğu siyasetçilerden fazla benimseyip bırakmak gibi bir niyeti olmayan çok farklı beklentileri olan kişilerle doldu. Hele öyle STK'lar ve yönetimleri var ki karşılarına alternatif çıkmasın diye siyasetçilerin bile pabucunu dama atacak kurgular, ayak oyunları ve tezgahlar yapar olmuşlar. Maksat halis ise ve temsil ettiği topluma fayda sağlamaksa bu hırs niye anlamak mümkün değil. Belki de siyasete kolay yoldan atılmanın yolu STK'lardan geçiyor da ondandır.  Siyasetçiler de STK'ları böylesine potansiyel oy bahçesi gördüğü ve buraya üye insanları etkilemenin de en kolay yolu olarak temsilcilerini kafaya almak olarak gördüğü müddetçe zannederim ne STK'lar siyasetin arka bahçesi ne de STK temsilcileri siyasetçilerinin koltuk değneği ya da siyaset yapma heves ve hayallerinden vazgeçmeyecekler.  Böyle olduğu müddetçe de her iki tarafın temsilcileri de aslolan vazifelerinden çok bu sahaları oy devşirecek yerler olarak görmeye devam edecekler. Normal olan STK'ların asli vazifelerine dönüp üyelerine fayda sağlayacak faaliyetler içinde bulunması. Bu konuda doğru olan ise ehil insanların yönetime getirilmesi, böyle sahaların birtakım insanların egolarını tatmin etmek yerine, kendilerine verilen vazifeleri gereğini yapmaları ve eğer ki işin gereğini yapamıyorlarsa işi ehline teslim etmeleridir. Başarılı ve işlevsel STK'lar için olmazsa olmaz olan da budur. Bu mesele birçok dernek, vakıf ve platformların ortak derdi. Kendi öz ve gerçek tarihimiz bu konuda çok başarılı örneklerle doludur. Bunları biraz araştırsak ve uygulamaya çalışsak işte o zaman STK'ların gerçekten de siyaset üstü olduğunu ve siyasetçileri yanlışa düşmüşlerse yola getirmek için ne kadar yaptırım gücüne sahip olduklarını da görürüz.  Kendi tarimizi referans almış olmamız ve asıl gayeyi görmek açısından ve günümüz STK'ları için örnek olması için aşağıda bazı dernek, vakıfların isimlerini veriyorum. Avarız vakıfları, Akile kurumu, Ahiyan-ı Rum (Ahilik teşkilatı), Bacıyan-ı Rum (Anadolu Bacılar Teşkilatı), Lonca Teşkilatı, Teavün Sandıkları, Vakıflar, Külliyeler, İmaretler (Aşevleri), Bimarhane (Darüşşifa, Bimaristan), Tabhane (Nekahethanen). Miskinhane, Kadın Sığınma Tekkesi, Çocuk Islahathanesi (Sanayi Mektebi), Dâru'l Hayr-ı Ali, Darüşşafaka, Dâruleytam (Yetimler Yurdu), Himaye-i Eftal Cemiyeti, Darülaceze, Vakıf Gureba Hastahanesi, Hamidiye Efdal Hastahane-i Âlisi, Ceyb-i Hümayun, Hazine-i Hassa, Atiyye-i Seniyye, Sadaka-i Senniye, Hilal-i Ahmet Cemiyeti (Kızılay), Osmanlı Fukaraperver Cemiyeti Hayriyesi ...
Ekleme Tarihi: 16 Eylül 2019 - Pazartesi

DOĞRU ADRES STK'LAR MI, SIYASETÇİLER Mİ ?

Siyasetin aslolan amacı çeşitli din, ırk, mezhep, kültür ve farklı ekonomik yaşam tarzına sahip olan insanların bulunduğu ortak aidiyetler içinde buluşturup onların beklentilerine cevap verebilmektir. Ama bunu yaparken de hak ve adaletten ödün vermemek gerekir.

Yoksa kantarın terazisi kaçar ve adaletsizliğin olduğu yerde her türlü fitneye ortam hazırlanır. 

Kayırmacılık ve tarafgirlik duygusu ön plana çıkmaya başlar. Hele de makamları işinin ehli olmayan kişiler işgal etmeye başlarsa o zaman vay halimize ...

Bu duruma fırsat veren siyasi partilere ve iktidar olanlara da bunun cezası ve faturası yine kendilerini temsilci olarak o vazifeyi layık gören seçmenleri tarafından kesilir.

Zaten demokrasinin gereği de budur.

Bunun son örneğini, yakın zamanlarda ülkemizde yapılmış olan belediye seçimlerinde gördük.

Halkın bir kısmı her ne kadar çok taraftarı olmasa da tepkisini, taraftarı olmadığı bir partinin adayına oy vererek göstermiş oldu.

Bunun neden ve sonuçlarından umarım siyasetçiler gerekli dersi çıkarır ve öncelikle işe ilk kendi kadrolarını ve eksiklerini, yanlışlarını tahlil ederek, öz eleştilerini yaparlar.

Yazımın ana konusu bu olmadığı için bu meseleyi bu sefer derinlemesine girmeden geçiyorum. 

Cemaat ve tarikatların siyasallaşması ve bunun doğuracağı tehlikeleri uzun uzun anlatmaya gerek yok sanırım. Malumunuz bu konuda özellikle FETÖ örgütlenmesi ve siyasallaşması neticesinde, ülke, millet ve tüm islam alemi açısından nelere malolduğunu yaşayarak gördük ve de görmeye devam ediyoruz.

Ben de bu yazımda siyasetin, STK'lar (sivil toplum kuruluşları) ile bağlantısını ve bunun etkileri üzerinde durmak istiyorum.

Öncelikle bir STK oluşumu için dernekler masası ana sayfasındaki ibare şudur " Kazanç paylaşma dışında, kanunlarla yasaklanmamış belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere, en az yedi gerçek veya tüzel kişinin, bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirmek suretiyle oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip kişi topluluklarıdır." 

Yani "bir dernek oluşturmaya niyetlendinizse öncelikle bu işten ticari bir beklentiniz olmamalı" diyor. Aslında bu ibarenin sonuna bir de "siyasi bir beklentiniz olmamalı" cümlesi konulması da elzem bir ihtiyaç olmuştur. Nedenine gelince özellikle her seçim döneminde çeşitli STK'lar siyasilerin oy potansiyeli, arka bahçesi ve hazır lokma sofrası gibi görülmeye başlanmıştır. Hele de neye göre, kime göre ve hangi vasfa göre seçildiği muamma olan ve oturduğu koltuğu siyasetçilerden fazla benimseyip bırakmak gibi bir niyeti olmayan çok farklı beklentileri olan kişilerle doldu.

Hele öyle STK'lar ve yönetimleri var ki karşılarına alternatif çıkmasın diye siyasetçilerin bile pabucunu dama atacak kurgular, ayak oyunları ve tezgahlar yapar olmuşlar. Maksat halis ise ve temsil ettiği topluma fayda sağlamaksa bu hırs niye anlamak mümkün değil. Belki de siyasete kolay yoldan atılmanın yolu STK'lardan geçiyor da ondandır. 

Siyasetçiler de STK'ları böylesine potansiyel oy bahçesi gördüğü ve buraya üye insanları etkilemenin de en kolay yolu olarak temsilcilerini kafaya almak olarak gördüğü müddetçe zannederim ne STK'lar siyasetin arka bahçesi ne de STK temsilcileri siyasetçilerinin koltuk değneği ya da siyaset yapma heves ve hayallerinden vazgeçmeyecekler. 

Böyle olduğu müddetçe de her iki tarafın temsilcileri de aslolan vazifelerinden çok bu sahaları oy devşirecek yerler olarak görmeye devam edecekler.

Normal olan STK'ların asli vazifelerine dönüp üyelerine fayda sağlayacak faaliyetler içinde bulunması. Bu konuda doğru olan ise ehil insanların yönetime getirilmesi, böyle sahaların birtakım insanların egolarını tatmin etmek yerine, kendilerine verilen vazifeleri gereğini yapmaları ve eğer ki işin gereğini yapamıyorlarsa işi ehline teslim etmeleridir. Başarılı ve işlevsel STK'lar için olmazsa olmaz olan da budur.

Bu mesele birçok dernek, vakıf ve platformların ortak derdi.

Kendi öz ve gerçek tarihimiz bu konuda çok başarılı örneklerle doludur. Bunları biraz araştırsak ve uygulamaya çalışsak işte o zaman STK'ların gerçekten de siyaset üstü olduğunu ve siyasetçileri yanlışa düşmüşlerse yola getirmek için ne kadar yaptırım gücüne sahip olduklarını da görürüz. 

Kendi tarimizi referans almış olmamız ve asıl gayeyi görmek açısından ve günümüz STK'ları için örnek olması için aşağıda bazı dernek, vakıfların isimlerini veriyorum.

Avarız vakıfları, Akile kurumu, Ahiyan-ı Rum (Ahilik teşkilatı), Bacıyan-ı Rum (Anadolu Bacılar Teşkilatı), Lonca Teşkilatı, Teavün Sandıkları, Vakıflar, Külliyeler, İmaretler (Aşevleri), Bimarhane (Darüşşifa, Bimaristan), Tabhane (Nekahethanen). Miskinhane, Kadın Sığınma Tekkesi, Çocuk Islahathanesi (Sanayi Mektebi), Dâru'l Hayr-ı Ali, Darüşşafaka, Dâruleytam (Yetimler Yurdu), Himaye-i Eftal Cemiyeti, Darülaceze, Vakıf Gureba Hastahanesi, Hamidiye Efdal Hastahane-i Âlisi, Ceyb-i Hümayun, Hazine-i Hassa, Atiyye-i Seniyye, Sadaka-i Senniye, Hilal-i Ahmet Cemiyeti (Kızılay), Osmanlı Fukaraperver Cemiyeti Hayriyesi ...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.