Ravza Zeybek
Köşe Yazarı
Ravza Zeybek
 

İLİM NEYİ BİLMEKTİR?

 En güzel sözlerin sahibinin adıyla…   ‘ …hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?.. (Zümer suresi:9.Ayet)      Toplu ulaşım araçlarında insan diyaloglarına çoğu zaman istemsiz olsak da dahil oluruz. Her insanın söyleyecek bir sözü, dinletmek istediği bilgileri var! Bilmediğimiz ise çok azdır! Kolay öğreniriz çoğu zaman. En çok tıp  ve dini konulara tam hakimizdir mesela! Sonra sorarız kendimize ‘nedir bilgi?’ Diye sorarız.    Yüce kitabımızın ilk emri’ oku’ diye başlar.  İlimle bilgi aynı şey miydi? Elbette hayır! Bilgi; insanda bir eyleme, bir fiile, ahlâka, davranışa geçiyor ve geçiriyorsa bu ilim oluyor. Yani salt bir bilme, ilim sayılmıyor. Şeytanda biliyordu ama bilgiyi ahlâk içinde kullanmadığı için cehennemlik oldu.   Okumak ama nasıl okumak? ’Yaradan Rabbinin adıyla okumak’ (Alâk suresi:1. Ayet) bilgi edinmeyi ilim saydığımızdan olacak,  hem çocuklarımızda, hem de insanlara bakıp sükûtu hayale uğruyoruz. Çocuklara her türlü bilgiyi veriyoruz ama ahlâk veremiyoruz diye veryansın ediyoruz. Merhametli olmalarını, vicdanlı ve Allah’tan korkan, sorumluluk bilinciyle hareket eden bireyler haline gelmediklerine üzülüyoruz. Öyle ezberci,  öyle kolaycılar ki,  armut  piş, ağzıma düş diye yaşıyorlar desek yanılmış olmayız.     Günümüz gençlerine bir göz gezdirdiğimizde, kulaklığını takan bu toplumdan değilmiş gibi görmeyen duymayan ve hissetmeyen kişiler haline dönüşüveriyorlar. Biliyorlar mı? Evet biliyorlar! Çok daha merhametli oldukların düşünüyorum… Eyleme geçseler çok kısa zamanda koordineli bir şekilde yardımlar, programlar yapabilirler… Ama yapmıyorlar. Onlar amaçsız  ve sebeplerini  bilmeden körü körüne hiç bir şey yapmak istemiyorlar…Haklılarda. Yüce Rabbimizin  ve Hz. Peygamberin İslam’ı anlatmasını ve önce insana bilmeyi öğretmezsek daha çok ah! Vah! edeceğiz gibi görünüyor.       Ne yapmak lazım? Bilgi ilime dönüşsün. Büyüklerimizin güzel bir duası vardır;’ amelsiz ilimden sana sığınırız Ya Rabbi ‘derler. Ne güzel duadır. Yukarıda ki ayetin tamamı ise şöyledir: ‘’(Böyle bir kimse mi Allah katında makbuldür,) yoksa gece vakitlerinde, secde hâlinde ve ayakta, ahiretten korkarak ve Rabbinin rahmetini umarak itaat ve kulluk eden mi? De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” Ancak akıl sahipleri öğüt alırlar.’’ Buyurarak eyleme geçmiş bir bilgiden bahseder.   ‘ İlim Allah’ın katındadır.’ Yani Allah her şeyi bilen ve  bilginin ta kendisi ve kaynağıdır. Ondan bağımsız bir bilgi kişiye sadece yük olacaktır.  İlim Allah’tan bağımsız bir şekilde olmaz. Bilginin ilime , amele dönüşmesi için o bilgi sahibinin Allah’a yönelmesi gerekir. ’Rab’ öğretendir.  Öğretmenin  şartı eğitmek ve terbiye etmektir. Bu terbiyenin bir terbiye edicisi   yani bir öğretmeni olur ki Hz. Muhammed (s.a.v.) hem kendi zamanının ve gelecek tüm zamanlarının öğretmenidir. En iyi rol modeldir aynı zamanda.   Bizim kadim geleneğimizde,  nefis terbiyesi dediğimiz eğitim metotlarımız vardır.  Bu eğitimin öğreticisi bir muallimi bu eğitimden geçmiş öğretmenler vardır.  İlim bu  bilge ve arif insanlar sayesinde  yaşanılarak yaşatılarak  öğretirlerdi. Burada istenen esas, kişinin kendini  bilmesi ve bu biliş içinde Rabbini tanımasıdır. Rabbini bilmeyen bir bilgi ilim değildir! Günümüz insanı her şeyi bilmesine rağmen çok kolay yalan söylüyor, iftira ediyor, menfaatlerine ne uyuyorsa ve ya uymuyorsa ona göre tavır değiştirebiliyor. Bilgi ilme ve hayata nasıl dönüşür bunu bu bize en iyi öğreten Allah Rasülü olmuştur.     İlim hayatın içinde hatta kimsenin olmadığı yerde dahi Allah’ın varlığını unutmayan ve o ilime göre davranan kimse ilim sahibi kimsedir. Bizim mektep görmemiş, okuma yazma bilmeyen ama insanı bilen,  ve dahi kendini bilen bilge insanlarımız vardır. Onların dizlerinin dibinde insan, insan-ı kâmil nasıl olur onu öğrenirdi.     İnsan bilecek; nerden geldim, nereye gideceğim, ben ne olacağım, yok olmak için mi yaratıldım?  Dikkat edelim bir çok gençlerimiz bu sorularının cevabını bilemediği için  dinini  ve Allah’ı inkara sürüklenmeye başlamışlardır.  Sonuçta okumak;  Allah’a vardırmıyorsa kaybolup gidiyor insan… Allah için bilmek nasip olsun inşallah.                                                                             
Ekleme Tarihi: 02 Şubat 2019 - Cumartesi

İLİM NEYİ BİLMEKTİR?

 En güzel sözlerin sahibinin adıyla…
  ‘ …hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?.. (Zümer suresi:9.Ayet)
     Toplu ulaşım araçlarında insan diyaloglarına çoğu zaman istemsiz olsak da dahil oluruz. Her insanın söyleyecek bir sözü, dinletmek istediği bilgileri var! Bilmediğimiz ise çok azdır! Kolay öğreniriz çoğu zaman. En çok tıp  ve dini konulara tam hakimizdir mesela! Sonra sorarız kendimize ‘nedir bilgi?’ Diye sorarız.
   Yüce kitabımızın ilk emri’ oku’ diye başlar.  İlimle bilgi aynı şey miydi? Elbette hayır! Bilgi; insanda bir eyleme, bir fiile, ahlâka, davranışa geçiyor ve geçiriyorsa bu ilim oluyor. Yani salt bir bilme, ilim sayılmıyor. Şeytanda biliyordu ama bilgiyi ahlâk içinde kullanmadığı için cehennemlik oldu.
  Okumak ama nasıl okumak? ’Yaradan Rabbinin adıyla okumak’ (Alâk suresi:1. Ayet) bilgi edinmeyi ilim saydığımızdan olacak,  hem çocuklarımızda, hem de insanlara bakıp sükûtu hayale uğruyoruz. Çocuklara her türlü bilgiyi veriyoruz ama ahlâk veremiyoruz diye veryansın ediyoruz. Merhametli olmalarını, vicdanlı ve Allah’tan korkan, sorumluluk bilinciyle hareket eden bireyler haline gelmediklerine üzülüyoruz. Öyle ezberci,  öyle kolaycılar ki,  armut  piş, ağzıma düş diye yaşıyorlar desek yanılmış olmayız.
    Günümüz gençlerine bir göz gezdirdiğimizde, kulaklığını takan bu toplumdan değilmiş gibi görmeyen duymayan ve hissetmeyen kişiler haline dönüşüveriyorlar. Biliyorlar mı? Evet biliyorlar! Çok daha merhametli oldukların düşünüyorum… Eyleme geçseler çok kısa zamanda koordineli bir şekilde yardımlar, programlar yapabilirler… Ama yapmıyorlar. Onlar amaçsız  ve sebeplerini  bilmeden körü körüne hiç bir şey yapmak istemiyorlar…Haklılarda. Yüce Rabbimizin  ve Hz. Peygamberin İslam’ı anlatmasını ve önce insana bilmeyi öğretmezsek daha çok ah! Vah! edeceğiz gibi görünüyor. 
     Ne yapmak lazım? Bilgi ilime dönüşsün. Büyüklerimizin güzel bir duası vardır;’ amelsiz ilimden sana sığınırız Ya Rabbi ‘derler. Ne güzel duadır. Yukarıda ki ayetin tamamı ise şöyledir: ‘’(Böyle bir kimse mi Allah katında makbuldür,) yoksa gece vakitlerinde, secde hâlinde ve ayakta, ahiretten korkarak ve Rabbinin rahmetini umarak itaat ve kulluk eden mi? De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” Ancak akıl sahipleri öğüt alırlar.’’ Buyurarak eyleme geçmiş bir bilgiden bahseder.
  ‘ İlim Allah’ın katındadır.’ Yani Allah her şeyi bilen ve  bilginin ta kendisi ve kaynağıdır. Ondan bağımsız bir bilgi kişiye sadece yük olacaktır.  İlim Allah’tan bağımsız bir şekilde olmaz. Bilginin ilime , amele dönüşmesi için o bilgi sahibinin Allah’a yönelmesi gerekir. ’Rab’ öğretendir.  Öğretmenin  şartı eğitmek ve terbiye etmektir. Bu terbiyenin bir terbiye edicisi   yani bir öğretmeni olur ki Hz. Muhammed (s.a.v.) hem kendi zamanının ve gelecek tüm zamanlarının öğretmenidir. En iyi rol modeldir aynı zamanda.
  Bizim kadim geleneğimizde,  nefis terbiyesi dediğimiz eğitim metotlarımız vardır.  Bu eğitimin öğreticisi bir muallimi bu eğitimden geçmiş öğretmenler vardır.  İlim bu  bilge ve arif insanlar sayesinde  yaşanılarak yaşatılarak  öğretirlerdi. Burada istenen esas, kişinin kendini  bilmesi ve bu biliş içinde Rabbini tanımasıdır. Rabbini bilmeyen bir bilgi ilim değildir! Günümüz insanı her şeyi bilmesine rağmen çok kolay yalan söylüyor, iftira ediyor, menfaatlerine ne uyuyorsa ve ya uymuyorsa ona göre tavır değiştirebiliyor. Bilgi ilme ve hayata nasıl dönüşür bunu bu bize en iyi öğreten Allah Rasülü olmuştur.
    İlim hayatın içinde hatta kimsenin olmadığı yerde dahi Allah’ın varlığını unutmayan ve o ilime göre davranan kimse ilim sahibi kimsedir. Bizim mektep görmemiş, okuma yazma bilmeyen ama insanı bilen,  ve dahi kendini bilen bilge insanlarımız vardır. Onların dizlerinin dibinde insan, insan-ı kâmil nasıl olur onu öğrenirdi. 
   İnsan bilecek; nerden geldim, nereye gideceğim, ben ne olacağım, yok olmak için mi yaratıldım?  Dikkat edelim bir çok gençlerimiz bu sorularının cevabını bilemediği için  dinini  ve Allah’ı inkara sürüklenmeye başlamışlardır. 
Sonuçta okumak; 
Allah’a vardırmıyorsa kaybolup gidiyor insan…
Allah için bilmek nasip olsun inşallah.
                                                                            

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.