Ravza Zeybek
Köşe Yazarı
Ravza Zeybek
 

BEN KİMİM? ONLAR NE OLACAK?

 En güzel sözlerin sahibinin adıyla…  Zaman zaman her yerden duyarız,  ’ biz Türkler şöyle biz Türkler böyle’ diye başlayan ve devamında, küçültücü  aşağılayıcı ve asla kendi milletini beğenmeyen kibirli  insan sözleri.   Doğrudur, biz Türkler çok biliriz, biz Türkler inançlı insanlarız? biz Türkler adaletliyiz ama biz Türkler; bize ait ne varsa onlardan adeta tiksinmişiz. Geleneğimizi,  örfümüzü, adetlerimizi  bizi biz yapan, bize ait ne varsa hayatımızdan çıkarmışız. Elalemin dönüpte bakmak istemedikleri ne varsa baş tacı yapmışız.   Yaşantımızı ‘onlara’ uydurmuşuz, kılık kıyafetimizi ‘onlara ‘benzetmişiz yani bizden başka bir biz olmuşuz. Prof.Dr.Nurhan Atasoy Hocadan bir zamanlar Avrupa için Modanın merkezinin İstanbul ve Osmanlı olduğunu duyduğumda biz bu hallere nasıl  düştük diye sormadan edemedim. Peki ne oldu da kendine  bu kadar kızgın, yabancı ve küçük gören,  şimdilerde şişirilmiş bir egoya hapsedilmiş millet olduk. Ne oldu bize?      Köklerimizden habersiz yaşamaya çalışırsak, geleceğe umutla bakmak elbette mümkün olmayacak. Burada çocuk yetiştirmek zorlaşacak, burada evlilikler güç hale gelecek…Yani biz biz olmayı başaramadığımız müddetçe arafın çocukları olmaya mahkum olacağız. Asla nereye ait olduğumuzu bilemeyeceğiz ve gelecek kuşaklara manevi miras adına bir şey bırakamayacağız.     Kendi içimizde oluşan boşlukları dolduramamışken, en yakınımızın yaralarını saramaz hale gelmişiz. Kendimize dönüp ‘ben kimim?’…’ Atalarıma bir vefa borcum var, nasıl öderim’?..  ‘Dinim İslam ama Müslümanca yaşayamıyorum neden? ‘ demiyoruz… Kaygılarımız? kavgalarımız sadece dünyalık menfaatler için olmuş…Müslüman,  muştulanmış zamanlara sevdalıdır…Her daim ahiretin sevincini ister, bilir ki Dokuz yüz elli yıl da yaşasa  Hz.Nuh (a.s.) gibi  ölüm gene kapısını çalacaktır. Çünkü: ‘Her nefis ölümü tadıcıdır’ buyurur yüceler yücesi.   Tüm bu soruları kendine sorup cevapları kendine dert edinenler de var elbette. Bir çok Avrupalı gelinlerimizden biri olan Meryem’dir mesela. Meryem’le tanışmamızı Allah’ın bir lütfu olarak gördüm hep. Neden mi? Meryem’i tanıdığım da yirmi yedi yaşında, başından iki evlilik geçmiş, ikinci evliliğini Almanya ‘da yapmış. Eşinin hastalanmasıyla Türkiye’ye gelmişler. Uzun bir tedavi süreci  geçirmişler ama maalesef eşini kaybetmiş. Meryem  bu süre zarfında İslam’la tanışıp Müslüman olmuş. İlk başlar da  Meryem’e göre İslamiyet’le Hıristiyanlığın bir farkı yoktur ta ki  Kur’an-ı Kerimi okuyuncaya kadar.    Eşini kaybeden Meryem, hiç bir akrabası olmayan bir ülkede, sadece oğlu iyi bir Müslüman olsun ve yaşasın diye burada kalmaya devem eder. Bizim beğenmediğimiz, burada eğitim mi olur?.. Çocuk mu yetişir.. ?Bu ülkede ne olur ki? Dediğimiz yerde Meryem sadece altı yaşında ki oğlu için bu ülkeyi tercih ediyor.  Niçin? İyi bir Müslüman iyi bir insan  olsun diye…Meryem biliyordu; oğluna burada tutunabileceği  kökleri oğlunun  ellerine vermişti bir kere. O köklere tutunarak büyüyecek ve güçlenecekti.   Bizim Avrupalı gelinimiz, birilerin bizim üzerimize oynadıkları oyunun tam tersine, bu ülkeden ümidini kesmemişti. Geleceğini  bu ülkede temellendirdi…    Özümüze dönmedikten sonra hiç bir sorunu çözebileceğimizi zannetmiyorum. Ben üstüme düşeni en azından  yapmaya çalışıyorum… Derslerine girdiğim tüm çocuklarıma  köklerini hatırlatıyorum ve öğrenmeleri için çabalıyorum’ kendinizi hafife almayın ‘diyorum…Allah’a kulluğu yaşamının gayesi yapmış, ve Allah’ın kullarına hizmeti vazife bilmiş bir ataların  torunlarısınız diyorum…Asıl soru şu; ‘siz torunlarınıza nasıl bir ata olacaksınız’?   Meryem mi? Meryem tekrar evlendi ve  çocukları için burayı yurt bildi…                                                                                                                                Vesselam.. Ravza ZEYBEK
Ekleme Tarihi: 02 Ocak 2019 - Çarşamba

BEN KİMİM? ONLAR NE OLACAK?

 En güzel sözlerin sahibinin adıyla…
 Zaman zaman her yerden duyarız,  ’ biz Türkler şöyle biz Türkler böyle’ diye başlayan ve devamında, küçültücü  aşağılayıcı ve asla kendi milletini beğenmeyen kibirli  insan sözleri.
  Doğrudur, biz Türkler çok biliriz, biz Türkler inançlı insanlarız? biz Türkler adaletliyiz ama biz Türkler; bize ait ne varsa onlardan adeta tiksinmişiz. Geleneğimizi,  örfümüzü, adetlerimizi  bizi biz yapan, bize ait ne varsa hayatımızdan çıkarmışız. Elalemin dönüpte bakmak istemedikleri ne varsa baş tacı yapmışız.
  Yaşantımızı ‘onlara’ uydurmuşuz, kılık kıyafetimizi ‘onlara ‘benzetmişiz yani bizden başka bir biz olmuşuz. Prof.Dr.Nurhan Atasoy Hocadan bir zamanlar Avrupa için Modanın merkezinin İstanbul ve Osmanlı olduğunu duyduğumda biz bu hallere nasıl  düştük diye sormadan edemedim. Peki ne oldu da kendine  bu kadar kızgın, yabancı ve küçük gören,  şimdilerde şişirilmiş bir egoya hapsedilmiş millet olduk. Ne oldu bize? 
    Köklerimizden habersiz yaşamaya çalışırsak, geleceğe umutla bakmak elbette mümkün olmayacak. Burada çocuk yetiştirmek zorlaşacak, burada evlilikler güç hale gelecek…Yani biz biz olmayı başaramadığımız müddetçe arafın çocukları olmaya mahkum olacağız. Asla nereye ait olduğumuzu bilemeyeceğiz ve gelecek kuşaklara manevi miras adına bir şey bırakamayacağız. 
   Kendi içimizde oluşan boşlukları dolduramamışken, en yakınımızın yaralarını saramaz hale gelmişiz. Kendimize dönüp ‘ben kimim?’…’ Atalarıma bir vefa borcum var, nasıl öderim’?.. 
‘Dinim İslam ama Müslümanca yaşayamıyorum neden? ‘ demiyoruz… Kaygılarımız? kavgalarımız sadece dünyalık menfaatler için olmuş…Müslüman,  muştulanmış zamanlara sevdalıdır…Her daim ahiretin sevincini ister, bilir ki Dokuz yüz elli yıl da yaşasa  Hz.Nuh (a.s.) gibi  ölüm gene kapısını çalacaktır. Çünkü: ‘Her nefis ölümü tadıcıdır’ buyurur yüceler yücesi.
  Tüm bu soruları kendine sorup cevapları kendine dert edinenler de var elbette. Bir çok Avrupalı gelinlerimizden biri olan Meryem’dir mesela. Meryem’le tanışmamızı Allah’ın bir lütfu olarak gördüm hep. Neden mi? Meryem’i tanıdığım da yirmi yedi yaşında, başından iki evlilik geçmiş, ikinci evliliğini Almanya ‘da yapmış. Eşinin hastalanmasıyla Türkiye’ye gelmişler. Uzun bir tedavi süreci  geçirmişler ama maalesef eşini kaybetmiş. Meryem  bu süre zarfında İslam’la tanışıp Müslüman olmuş. İlk başlar da  Meryem’e göre İslamiyet’le Hıristiyanlığın bir farkı yoktur ta ki  Kur’an-ı Kerimi okuyuncaya kadar.
   Eşini kaybeden Meryem, hiç bir akrabası olmayan bir ülkede, sadece oğlu iyi bir Müslüman olsun ve yaşasın diye burada kalmaya devem eder. Bizim beğenmediğimiz, burada eğitim mi olur?.. Çocuk mu yetişir.. ?Bu ülkede ne olur ki? Dediğimiz yerde Meryem sadece altı yaşında ki oğlu için bu ülkeyi tercih ediyor.  Niçin? İyi bir Müslüman iyi bir insan  olsun diye…Meryem biliyordu; oğluna burada tutunabileceği  kökleri oğlunun  ellerine vermişti bir kere. O köklere tutunarak büyüyecek ve güçlenecekti.
  Bizim Avrupalı gelinimiz, birilerin bizim üzerimize oynadıkları oyunun tam tersine, bu ülkeden ümidini kesmemişti. Geleceğini  bu ülkede temellendirdi…
   Özümüze dönmedikten sonra hiç bir sorunu çözebileceğimizi zannetmiyorum. Ben üstüme düşeni en azından  yapmaya çalışıyorum… Derslerine girdiğim tüm çocuklarıma  köklerini hatırlatıyorum ve öğrenmeleri için çabalıyorum’ kendinizi hafife almayın ‘diyorum…Allah’a kulluğu yaşamının gayesi yapmış, ve Allah’ın kullarına hizmeti vazife bilmiş bir ataların  torunlarısınız diyorum…Asıl soru şu; ‘siz torunlarınıza nasıl bir ata olacaksınız’?
  Meryem mi? Meryem tekrar evlendi ve  çocukları için burayı yurt bildi…
                                                                                                                               Vesselam..

Ravza ZEYBEK

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.