Ravza Zeybek
Köşe Yazarı
Ravza Zeybek
 

8 MART NE Kİ?

8 MART  NE Kİ?  En güzel sözlerin sahibinin adıyla…Allah’ın adıyla…  On iki ayın yaklaşık her gününü bir isimle anar olduk. Anneler günü, sevgililer günü, babalar günü, kadınlar günü vs. Nerden çıkmış bu kadınlar günü diye soracak olursak?   8 Mart 1857 tarihinde ABD'nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda 120 kadın işçi can verdi. İşçilerin cenaze törenine 10.000'i aşkın kişi katıldı.  Daha sonraki yıllarda özellikle 26 – 27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka'nın Kopenhag kentinde 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında (Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı) Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart'ın “Internationaler Frauentag” (International Women's Day – Dünya Kadınlar Günü) olarak anılması önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi.  Acı bir trajedi ile başlayan bu gün, şimdilerde cinsiyet eşitliği çığırtkanlarının, ahlaksız bir toplum için kullanılmaya çalışılan ve emekçilikle uzaktan yakından ilgisi olmayan neye ve kime hizmet ettiği belli olmayan bazı grupların maşalığını yapar oldu. Birleşmiş milletlerce tanımlanmış bir gün olması hasebiyle neredeyse tüm sivil toplum örgütleri tarafından ‘Kutlama mesajları’ yayınlanır.  8 Mart emekçi kadınlar gününü bir güne sığdıran dünya, diğer günlerde kadının emeğini, kadının anneliğini, kadının benliğini sömürmeye cinsiyeti üzerinden kazanç sağlamaya devam etmektedir. Kadını erkeğe erkeği kadına düşman eden bir ayrımcılığın temelini de atmış bulunmakta! Aileyi yıkan böylelikle tüm toplumun çöküşünün temellerini kazan bir oluşuma zemin hazırlamışlardır.  Tüm ayrımcılığı ortadan kaldıran İslam kadına hak ettiği koruma ve haklarını verirken, kadının dişiliği üzerinden istismarının önüne geçen, İslam esaslarını yeteri kadar bilmediğimizi ve bildiremediğimizi düşünüyorum. Müslüman bir kadın olarak daha önce alt belleklerimize işlenmiş olan, İslam kadına hak vermemesi kadını ezen bir anlayışı bize aktarmalarından mı desek ya da Müslüman erkeklerin bu konuyu istismar etmelerinden mi kaynaklanıyor desek bilemiyorum… Şuan çok daha bilinçli bir İslam anlayışı var ama gelgelelim batı kaynaklı feminist kadın derneklerinin çığırtkanlığını savunan mütedeyin Müslüman kadınları meydanlarda görürü olduk. Kadının modernliğini kılık kıyafette ve tüm özgürlüğü elinde bulunduran bir varlık haline getirilmiş, cinsel tercihleri ve cinsel özgürlüğünü kadın hakları içine alınan bir 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlanır oldu.  Bunların hiç birine şaşırmıyorum da batının çöpe attığı birçok düşünce tarzının bizde neden daha kolay kabul gördüğüne şaşırıyorum. Hak ve hakikâtten ne kadar koparsak yerini şer  ve batıl hemen istila ediyor. Dünyada Kadınlar Günü her yerde kutlanır da savaş mağduru kadınların seslerine dünya kulaklarını tıkar. Tüm acıyı duyduğunu söyleyen Dünya, mülteci kadınların acılarını görmezden gelir…Bunları çoğaltabiliriz.  Benim derdim bizi günlere haftalara bölüp paramparça yapanlara ne çabuk inanıyoruz, yapmayalım! Bizler birliğin bir olmanın önemine inanan müslümanlar batının anlayışına ihtiyacımızın olmadığını düşünüyorum çünkü Aliya İzzetbegoviç’in dediği gibi: ‘Bunu hiç unutma evlat! Batı hiçbir zaman uygar olmamıştır! Ve bu günkü refahı devam edegelen sömürgeciliği ve döktüğü kan, akıttığı gözyaşı ve çektirdiği acılar üzerine kuruludur…’   Ravza Zeybek
Ekleme Tarihi: 08 Mart 2020 - Pazar

8 MART NE Kİ?

8 MART  NE Kİ? 
En güzel sözlerin sahibinin adıyla…Allah’ın adıyla…
 On iki ayın yaklaşık her gününü bir isimle anar olduk. Anneler günü, sevgililer günü, babalar günü, kadınlar günü vs. Nerden çıkmış bu kadınlar günü diye soracak olursak?
  8 Mart 1857 tarihinde ABD'nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda 120 kadın işçi can verdi. İşçilerin cenaze törenine 10.000'i aşkın kişi katıldı.
 Daha sonraki yıllarda özellikle 26 – 27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka'nın Kopenhag kentinde 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında (Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı) Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart'ın “Internationaler Frauentag” (International Women's Day – Dünya Kadınlar Günü) olarak anılması önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi.
 Acı bir trajedi ile başlayan bu gün, şimdilerde cinsiyet eşitliği çığırtkanlarının, ahlaksız bir toplum için kullanılmaya çalışılan ve emekçilikle uzaktan yakından ilgisi olmayan neye ve kime hizmet ettiği belli olmayan bazı grupların maşalığını yapar oldu. Birleşmiş milletlerce tanımlanmış bir gün olması hasebiyle neredeyse tüm sivil toplum örgütleri tarafından ‘Kutlama mesajları’ yayınlanır.
 8 Mart emekçi kadınlar gününü bir güne sığdıran dünya, diğer günlerde kadının emeğini, kadının anneliğini, kadının benliğini sömürmeye cinsiyeti üzerinden kazanç sağlamaya devam etmektedir. Kadını erkeğe erkeği kadına düşman eden bir ayrımcılığın temelini de atmış bulunmakta! Aileyi yıkan böylelikle tüm toplumun çöküşünün temellerini kazan bir oluşuma zemin hazırlamışlardır.
 Tüm ayrımcılığı ortadan kaldıran İslam kadına hak ettiği koruma ve haklarını verirken, kadının dişiliği üzerinden istismarının önüne geçen, İslam esaslarını yeteri kadar bilmediğimizi ve bildiremediğimizi düşünüyorum. Müslüman bir kadın olarak daha önce alt belleklerimize işlenmiş olan, İslam kadına hak vermemesi kadını ezen bir anlayışı bize aktarmalarından mı desek ya da Müslüman erkeklerin bu konuyu istismar etmelerinden mi kaynaklanıyor desek bilemiyorum… Şuan çok daha bilinçli bir İslam anlayışı var ama gelgelelim batı kaynaklı feminist kadın derneklerinin çığırtkanlığını savunan mütedeyin Müslüman kadınları meydanlarda görürü olduk.
Kadının modernliğini kılık kıyafette ve tüm özgürlüğü elinde bulunduran bir varlık haline getirilmiş, cinsel tercihleri ve cinsel özgürlüğünü kadın hakları içine alınan bir 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlanır oldu.
 Bunların hiç birine şaşırmıyorum da batının çöpe attığı birçok düşünce tarzının bizde neden daha kolay kabul gördüğüne şaşırıyorum. Hak ve hakikâtten ne kadar koparsak yerini şer  ve batıl hemen istila ediyor. Dünyada Kadınlar Günü her yerde kutlanır da savaş mağduru kadınların seslerine dünya kulaklarını tıkar. Tüm acıyı duyduğunu söyleyen Dünya, mülteci kadınların acılarını görmezden gelir…Bunları çoğaltabiliriz.
 Benim derdim bizi günlere haftalara bölüp paramparça yapanlara ne çabuk inanıyoruz, yapmayalım! Bizler birliğin bir olmanın önemine inanan müslümanlar batının anlayışına ihtiyacımızın olmadığını düşünüyorum çünkü Aliya İzzetbegoviç’in dediği gibi: ‘Bunu hiç unutma evlat! Batı hiçbir zaman uygar olmamıştır! Ve bu günkü refahı devam edegelen sömürgeciliği ve döktüğü kan, akıttığı gözyaşı ve çektirdiği acılar üzerine kuruludur…’
 
Ravza Zeybek

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.