Nihat Güç
Köşe Yazarı
Nihat Güç
 

Ölen İnsanın Arkasından Yapılan Birbirine Zıt Yorumların Sebibi Ne?

Hafsalam almıyor söylenenleri, anlamıyorum dile getirilenleri, aklım basmıyor yapılanları. Gökyüzünün bir tarafı güllük gülistanlık; diğer tarafı kızıl siyah bulutlar kaplamış gibi her kafadan bir ses kulakların doğruyu duymasına perde oluyor. Yapılan yorumlar birbirine zıt olunca anlaşılır ve akla yatkın olmaktan da uzaklaşıyor haliyle. Rabbim bizi ferasetten, olayları doğru ve düzgün yorumlamaktan, Kur’an ve Sünnet penceresinden bakmaktan ayırmasın! Her insan için ölüm mukadderat, kaçış yok bundan. Günü saati gelen ayrılıyor aramızdan. Kalanlar iyi oldukları için kalmış değiller, gidenler kötü oldukları için de gitmediler. Sırası gelenin ayrılmak zorunda olduğu bir limanda yaşıyoruz. Her gün iyi veya kötü binlerce insan biniyor bu gemiye. Buraya kadar her şey normal ve olması gereken. Mesele gemiye binen insanın iyi veya kötü olması değil elbet. Asıl mesele ölen insanların arkasından yapılan, akla, iz’ana sığmayan dudak uçuklatan yorumlar. Rahatsızlık veriyor bana. Dehşete düşüyorum yapılan yorumları okudukça. Toplumsal bozulmanın en bariz göstergeleri her gün tekrarlanıyor turnusol kağıdı gibi. Seyretmekle yetiniyoruz yapılan yanlışları. Bir insan ya iyidir ya da kötü. Üçüncü bir şık, üçüncü bir yol yok ortada. Ha münafıklar konusu başka. Onlar da iyi görüntü vermek isteyen fakat temelinde kötü olan insanlardır. Geriye yine iyi veya kötü diye iki gurup kalıyor ortada. Benim bildiğim iyi insanın arkasından iyi, kötü insanın arkasından da nahoş ifadeler serdedilir. Kişinin bir yaşam boyu ortaya serdiği iyilikler veya kötülükler dizilir arkasından. Kaldı ki din-i İslam nahoş ifadelerin serdedilmesini de hoş karşılamıyor. Ölen insanın varsa bir eksiği, bir kusuru, bir gediği, bir günahı artık söylemeye, ortaya sermeye gerek yok der. Çünkü söz konusu o kişi ayrıldı limandan, düzeltme imkanı elden çıktı artık. İstediğini söyle, düzelmeyecek yapılanlar. Serdedilen kötü yorumlar dirileri üzmekten başka bir işe yaramayacak. Kötü insanların kötülüklerini elbet söyleriz. İyilerin iyiliklerini dile getirmekten de geri kalmayız. Ancak Kötü bir insan hem çok iyi hem de çok kötü olamayacağı gibi iyi bir insan da hem çok iyi hem de çok kötü olamaz. İyi veya kötü sarf edilen tüm sözler, yapılan yorumlar ölen insanın amelleriyle ilgilidir. Hangi yolda yürümüşse, hangi işlerle mesaisini harcamışsa, hayatını nerede tüketmişse, hangi yolun yolcusu ise onların dile getirilmesi ve onlarla tanıtılması gayet normal. Olması gereken de bu bence. Ancak aynı adamın arkasından birbirine zıt onlarca yorumun ardı sıra diziliyor olmasını hayra alamet olarak görmüyorum. Bu, sırasını bekleyenleri ilgilendiren hassas bir konu olduğundan kuşku duymuyorum. Karşı çıktığım nokta, dile getirmek istediğim konu da bu. Yapılan değerlendirme yazılarından biri yazın ortası diğeri zemheri soğukları. Biri göz gözü görmeyen zifiri bir karanlık diğeri gündüzün apaydınlık noktası. Biri dağın zirvesi diğeri çukurların en dibi. Biri kuzey kutbunun güneş görmeyen yüzünü işaret ederken diğeri güney kutbunun en dibini tarif ediyor. Cennetin ortasına gönderen veya cehennemin en dibine sevk eden yorumlar aynı günde ölen farklı kişiler için olsa, yapılanları masumane göreceğim. Amma durum hiç de sanıldığı gibi değil. Birbirine zıt bu kadar yorum Müslümanım diyen kişiler tarafından dile getiriliyor olması bir başka handikap. Hem şaşırıyorum yapılanlara hem de hazmedemiyorum, kabullenemiyorum, olamaz böyle bir olay diyorum kendi kendime. Sosyolojik birer travma olan bu konunun psikolojik birer vakıaya dönüşmesinden de büyük bir endişe duyuyorum. Kendilerince okumuş, kendilerince mürekkep yalamış ve yine kendilerince ölen insanların arkasından değerlendirme yazısı yazabilecek kadar da kendilerini etkin ve yetkin gören bu mahir insanların farklı tellerden farklı notaları çalıyor olmalarının dayanağını bir türlü anlayamıyorum. Halbuki ikisi de Müslüman. Biri cennetin baş köşesine oturtuyor ölen kişiyi diğeri cehennemin en dibine postalıyor. Biri evliya olarak lanse ediyor biri keferenin dibi. Biri kafirlere karşı amansız mücadele veren mücahit biri olarak tanıtıyor diğeri küffarla iş tutan bir hain olarak anlatıyor. Biri ölen kişi kel idi derken diğeri yok ölen kişi sırma saçlıydı diye avazı çıktığı kadar yırtınıyor. Ölen kişi için biri kör idi derken başka biri de yok ela gözlüydü diye avazı çıktığı kadar bağırıyor ortalıkta. O halde yapılan birbirine zıt bu yorumlardan birine doğru diğerine de yanlış demek zorundayız. Çünkü bir şey hem doğru hem de yanlış olmaz, olamaz. Yapılan yorumlardan biri İslami olunca diğerinin beşeri olma olasılığı yüksektir. Aman Allah'ım, aman Allah'ım, aman Allah'ım demekten kendimi alamıyorum. Ortaya ferasetten uzak, dinimizle, kitabımızla uyuşmayan, Müslümana yakışmayan birbirine zıt bu kadar yorum ortalığa nasıl serdedilebiliyor diye kara kara düşünmekten de alamıyorum kendimi. Bir olayı bu kadar mı yanlı ve yanlış görebiliyoruz. Belki de gözümüze taktığımız gözlük bize ait değil. Buna sebebiyet veren ana etmen ne peki? Okuduklarımız mı İslami değil yoksa muhataplarımız mı Müslüman değil? Kim nerede duruyor, kim neyle besleniyor, kim neyi niçin dile getiriyor? Bu yorumlar bana, olaylara gerek toplumsal bazda gerek bireysel olarak Kur'an ve sünnet penceresinden bakmadığımızın en bariz göstergesi olarak geliyor. Belki de beslenme kaynaklarımız İslami değildir. Kişileri değerlendirirken rahatlıkla; bana benzemiyor, dediklerimi yapmıyor, yürüdüğüm sokaklarda yürümüyor diyebiliyoruz. Belki de kendimize, çıkarlarımıza, içinde yaşadığımız topluma göre şekillendirdiğimiz bir dine göre ya da din sandığımız gayr-i İslami düşüncelere, fikirlere göre yorumluyoruz kişileri.
Ekleme Tarihi: 17 Ağustos 2022 - Çarşamba

Ölen İnsanın Arkasından Yapılan Birbirine Zıt Yorumların Sebibi Ne?

Hafsalam almıyor söylenenleri, anlamıyorum dile getirilenleri, aklım basmıyor yapılanları. Gökyüzünün bir tarafı güllük gülistanlık; diğer tarafı kızıl siyah bulutlar kaplamış gibi her kafadan bir ses kulakların doğruyu duymasına perde oluyor. Yapılan yorumlar birbirine zıt olunca anlaşılır ve akla yatkın olmaktan da uzaklaşıyor haliyle. Rabbim bizi ferasetten, olayları doğru ve düzgün yorumlamaktan, Kur’an ve Sünnet penceresinden bakmaktan ayırmasın! Her insan için ölüm mukadderat, kaçış yok bundan. Günü saati gelen ayrılıyor aramızdan. Kalanlar iyi oldukları için kalmış değiller, gidenler kötü oldukları için de gitmediler. Sırası gelenin ayrılmak zorunda olduğu bir limanda yaşıyoruz. Her gün iyi veya kötü binlerce insan biniyor bu gemiye. Buraya kadar her şey normal ve olması gereken. Mesele gemiye binen insanın iyi veya kötü olması değil elbet. Asıl mesele ölen insanların arkasından yapılan, akla, iz’ana sığmayan dudak uçuklatan yorumlar. Rahatsızlık veriyor bana. Dehşete düşüyorum yapılan yorumları okudukça. Toplumsal bozulmanın en bariz göstergeleri her gün tekrarlanıyor turnusol kağıdı gibi. Seyretmekle yetiniyoruz yapılan yanlışları. Bir insan ya iyidir ya da kötü. Üçüncü bir şık, üçüncü bir yol yok ortada. Ha münafıklar konusu başka. Onlar da iyi görüntü vermek isteyen fakat temelinde kötü olan insanlardır. Geriye yine iyi veya kötü diye iki gurup kalıyor ortada. Benim bildiğim iyi insanın arkasından iyi, kötü insanın arkasından da nahoş ifadeler serdedilir. Kişinin bir yaşam boyu ortaya serdiği iyilikler veya kötülükler dizilir arkasından. Kaldı ki din-i İslam nahoş ifadelerin serdedilmesini de hoş karşılamıyor. Ölen insanın varsa bir eksiği, bir kusuru, bir gediği, bir günahı artık söylemeye, ortaya sermeye gerek yok der. Çünkü söz konusu o kişi ayrıldı limandan, düzeltme imkanı elden çıktı artık. İstediğini söyle, düzelmeyecek yapılanlar. Serdedilen kötü yorumlar dirileri üzmekten başka bir işe yaramayacak. Kötü insanların kötülüklerini elbet söyleriz. İyilerin iyiliklerini dile getirmekten de geri kalmayız. Ancak Kötü bir insan hem çok iyi hem de çok kötü olamayacağı gibi iyi bir insan da hem çok iyi hem de çok kötü olamaz. İyi veya kötü sarf edilen tüm sözler, yapılan yorumlar ölen insanın amelleriyle ilgilidir. Hangi yolda yürümüşse, hangi işlerle mesaisini harcamışsa, hayatını nerede tüketmişse, hangi yolun yolcusu ise onların dile getirilmesi ve onlarla tanıtılması gayet normal. Olması gereken de bu bence. Ancak aynı adamın arkasından birbirine zıt onlarca yorumun ardı sıra diziliyor olmasını hayra alamet olarak görmüyorum. Bu, sırasını bekleyenleri ilgilendiren hassas bir konu olduğundan kuşku duymuyorum. Karşı çıktığım nokta, dile getirmek istediğim konu da bu. Yapılan değerlendirme yazılarından biri yazın ortası diğeri zemheri soğukları. Biri göz gözü görmeyen zifiri bir karanlık diğeri gündüzün apaydınlık noktası. Biri dağın zirvesi diğeri çukurların en dibi. Biri kuzey kutbunun güneş görmeyen yüzünü işaret ederken diğeri güney kutbunun en dibini tarif ediyor. Cennetin ortasına gönderen veya cehennemin en dibine sevk eden yorumlar aynı günde ölen farklı kişiler için olsa, yapılanları masumane göreceğim. Amma durum hiç de sanıldığı gibi değil. Birbirine zıt bu kadar yorum Müslümanım diyen kişiler tarafından dile getiriliyor olması bir başka handikap. Hem şaşırıyorum yapılanlara hem de hazmedemiyorum, kabullenemiyorum, olamaz böyle bir olay diyorum kendi kendime. Sosyolojik birer travma olan bu konunun psikolojik birer vakıaya dönüşmesinden de büyük bir endişe duyuyorum. Kendilerince okumuş, kendilerince mürekkep yalamış ve yine kendilerince ölen insanların arkasından değerlendirme yazısı yazabilecek kadar da kendilerini etkin ve yetkin gören bu mahir insanların farklı tellerden farklı notaları çalıyor olmalarının dayanağını bir türlü anlayamıyorum. Halbuki ikisi de Müslüman. Biri cennetin baş köşesine oturtuyor ölen kişiyi diğeri cehennemin en dibine postalıyor. Biri evliya olarak lanse ediyor biri keferenin dibi. Biri kafirlere karşı amansız mücadele veren mücahit biri olarak tanıtıyor diğeri küffarla iş tutan bir hain olarak anlatıyor. Biri ölen kişi kel idi derken diğeri yok ölen kişi sırma saçlıydı diye avazı çıktığı kadar yırtınıyor. Ölen kişi için biri kör idi derken başka biri de yok ela gözlüydü diye avazı çıktığı kadar bağırıyor ortalıkta. O halde yapılan birbirine zıt bu yorumlardan birine doğru diğerine de yanlış demek zorundayız. Çünkü bir şey hem doğru hem de yanlış olmaz, olamaz. Yapılan yorumlardan biri İslami olunca diğerinin beşeri olma olasılığı yüksektir. Aman Allah'ım, aman Allah'ım, aman Allah'ım demekten kendimi alamıyorum. Ortaya ferasetten uzak, dinimizle, kitabımızla uyuşmayan, Müslümana yakışmayan birbirine zıt bu kadar yorum ortalığa nasıl serdedilebiliyor diye kara kara düşünmekten de alamıyorum kendimi. Bir olayı bu kadar mı yanlı ve yanlış görebiliyoruz. Belki de gözümüze taktığımız gözlük bize ait değil. Buna sebebiyet veren ana etmen ne peki? Okuduklarımız mı İslami değil yoksa muhataplarımız mı Müslüman değil? Kim nerede duruyor, kim neyle besleniyor, kim neyi niçin dile getiriyor? Bu yorumlar bana, olaylara gerek toplumsal bazda gerek bireysel olarak Kur'an ve sünnet penceresinden bakmadığımızın en bariz göstergesi olarak geliyor. Belki de beslenme kaynaklarımız İslami değildir. Kişileri değerlendirirken rahatlıkla; bana benzemiyor, dediklerimi yapmıyor, yürüdüğüm sokaklarda yürümüyor diyebiliyoruz. Belki de kendimize, çıkarlarımıza, içinde yaşadığımız topluma göre şekillendirdiğimiz bir dine göre ya da din sandığımız gayr-i İslami düşüncelere, fikirlere göre yorumluyoruz kişileri.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.