Nihat Güç
Köşe Yazarı
Nihat Güç
 

İslam’ın da Kırmızı Çizgileri Vardır

Her insanın, her kabilenin, her devletin, her sistemin mutlaka bir kırmızı çizgisi vardır ve olmalıdır. Kırmızı çizgiden yoksun olmak kural ve kaideden, hak ve hukuktan, hatta adaletten ve üstünlük sahibi olmaktan yoksun olmakla eş değerdir. İslam’ın da kendisine has bazı kırmızı çizgileri vardır ve olmalıdır. İslam’ın öngördüğü helal dairesi her zaman ve her insan için keyfe kafidir. Zaman ve mekanla kayıtlı ve sınırlı da değildir bu durum. İstediğin içeceği içebilirsin. Ancak sarhoşluk veren içecekleri tüketemezsin. Bu İslam dininin ileri sürdüğü kırmızı bir çizgidir. Sarhoşluk vermeyen, aklı zayi etmeyen, israfa kaçmayan içecekleri içebilir, helal dairede kalmak şartıyla gönlünce eğlenebilirsin. Ticaret yaparak çok para kazanabilirsin. Bu vesileyle zengin de olabilirsin. Ancak faizden, kumardan, hırsızlıktan, haksızlıktan, hukuksuzluktan ve kandırmaktan para kazanamazsın. Bu da İslam’ın ileri sürdüğü bir kırmızı çizgidir. Helal ve temiz olmak kaydıyla kazanmaya devam et. Para kazanmak için helal yollar çoktur ve bereketlidir. Haram para kazanma kapısı dar ve sınırlıdır. Allah’ın ortaya koyduğu yasakları çiğnemeye, haramdan para kazanmaya, insanları aldatmaya çalıştıkça sıkışırsın, daralırsın orada. İsraf etmemek kaydıyla istediğin eti, istediğin kadar, istediğin şekilde yiyebilirsin. Ancak Allah’ın haram kıldığı etleri tüketemezsin, boğazından geçiremezsin bir çoğunu. Bu da Allah’ın önümüze koyduğu bir kırmızı çizgidir. Helal etten yapılmış olmak kaydıyla keyifli bir mangal partisi de düzenleyebilirsin kendine. Eş ve dostu davet ederek sevap da kazanabilirsin. Oyun ve halay çekerek eğlenebilirsin. Ancak beraber oyun oynadığın ve el ele tutuşarak halay çektiğin kişi Allah tarafından sana haram kılınmış, mahrem biri olmamalıdır. Bu da bir kırmızı çizgidir. Haram kılınmış mekanlarda, haram kılınmış kişilerle oynayamazsın. Bazı kişiler nikah yoluyla, bazı mekanlar pisliklerden arındırılmak şartıyla helal kılınabilir. İslam'ın çizdiği çerçevenin dışına taşmamak kaydıyla her türlü düşünceye, her türlü fikre, her türlü öneriye de sahip olabilirsin. Ancak Allah’ın istemediği, Peygamberin yasakladığı, Kur’an-ı Kerimle çatışan bir fikri, bir ideyi savunamazsın, destekleyemezsin. Bu da İslam’ın çizdiği bir kırmızı çizgidir. Yasaklanan bir düşüncenin peşinde seğirterek zamanını harcayamazsın. Keyif almak veya eğlenmek için illaki harama dalmaya, çizgisini aşmaya, helalleri ilga etmeye gerek yok. Meşru sınırlar dahilinde kalmak şartıyla kişi istediği gibi oynayabilir, istediği gibi kazanabilir, istediği gibi eğlenebilir, istediği gibi giyinebilir ve istediği gibi gezip dolaşabilir de. Ancak unutulmamalıdır ki İslam'ın da kendine has aşılmaz kimi kırmızı çizgileri vardır. Bu kırmızı çizgiler hem fikirseldir, hem zihinseldir hem de fiilseldir. Davranışsal olarak kırmızı çizgiler aşılarak bazı iş ve işlemler icra edilemeyeceği gibi bazı fikirlere sahip olunamaz da. Çünkü dünya bir imtihan meydanıdır. Bu imtihan yurdunda sınırlandırmalar elbette olacaktır. Ancak sınırlandırmalar sadece davranışlarla sınırlandırılamaz. Fikirsel olarak bir tasnife tabi tutularak zapt-u rapt altına alınamaz. Fikirsel olanları da vardır. İslam’a rağmen bazı davranışlar sergilenemeyeceği gibi bazı fikirler ve düşünceler de savunulamaz. İslam’ın kendi müntesipleri için çizdiği yaşam alanında sınırsız bir özgürlük, sınırsız bir dokunmazlık söz konusu değildir. Allah ve Resulünün çizdiği kırmızı çizgiler vardır ve olmalıdır. Müslüman olan bir insan çerçevesi kocaman puntolarla çizilen bu kırmızı çizgileri, bu sınırları kabul edilerek iman ettiği herkesin malumudur. Zaten çizilen sınırları kabul etmemek veya kendine has yepyeni bazı farklı ton ve desende çizgiler ihdas etmek dinden çıkmayı gerektirir. Çünkü Yüce Allah: “İşte bu (hükümler) Allah’ın koyduğu sınırlarıdır…” (Nisa/13) ayetinde vurguladığı gibi çizilen sınırları aşmamak gerek ebedi cennete nail olabilmek adına. Allah: İslam'a girip girmeme konusunda, önüne çıkan seçenekleri doğru değerlendirmek adına “Aklınızı kullanmaz mısınız?” diye sorar. Yoksa "İslam'a girdikten sonra aklını istediğin gibi, istediğin mecrada emir ve yasaklara rağmen kullan.” demez insana. “Kim de Allah’a ve Peygamberi’ne isyân eder ve O’nun sınırlarını aşarsa Allah onu, içinde devamlı kalacağı bir ateşe sokar. Onun için zelîl ve perişan eden bir azap vardır." (Nisa/14) ayeti de bu minvaldedir. Sizce Allah ve Resulünün çizdiği bir sınırı aşmak, bir konuyu beğenmemek veya kendine has alternatifler oluşturmak, Kur’an ve Sünnete rağmen yepyeni doğrular ve yepyeni yanlışlar ihdas etmek, inandığını dile getiren bir Müslüman için söz konusu olabilir mi?
Ekleme Tarihi: 18 Mayıs 2022 - Çarşamba

İslam’ın da Kırmızı Çizgileri Vardır

Her insanın, her kabilenin, her devletin, her sistemin mutlaka bir kırmızı çizgisi vardır ve olmalıdır. Kırmızı çizgiden yoksun olmak kural ve kaideden, hak ve hukuktan, hatta adaletten ve üstünlük sahibi olmaktan yoksun olmakla eş değerdir. İslam’ın da kendisine has bazı kırmızı çizgileri vardır ve olmalıdır. İslam’ın öngördüğü helal dairesi her zaman ve her insan için keyfe kafidir. Zaman ve mekanla kayıtlı ve sınırlı da değildir bu durum. İstediğin içeceği içebilirsin. Ancak sarhoşluk veren içecekleri tüketemezsin. Bu İslam dininin ileri sürdüğü kırmızı bir çizgidir. Sarhoşluk vermeyen, aklı zayi etmeyen, israfa kaçmayan içecekleri içebilir, helal dairede kalmak şartıyla gönlünce eğlenebilirsin. Ticaret yaparak çok para kazanabilirsin. Bu vesileyle zengin de olabilirsin. Ancak faizden, kumardan, hırsızlıktan, haksızlıktan, hukuksuzluktan ve kandırmaktan para kazanamazsın. Bu da İslam’ın ileri sürdüğü bir kırmızı çizgidir. Helal ve temiz olmak kaydıyla kazanmaya devam et. Para kazanmak için helal yollar çoktur ve bereketlidir. Haram para kazanma kapısı dar ve sınırlıdır. Allah’ın ortaya koyduğu yasakları çiğnemeye, haramdan para kazanmaya, insanları aldatmaya çalıştıkça sıkışırsın, daralırsın orada. İsraf etmemek kaydıyla istediğin eti, istediğin kadar, istediğin şekilde yiyebilirsin. Ancak Allah’ın haram kıldığı etleri tüketemezsin, boğazından geçiremezsin bir çoğunu. Bu da Allah’ın önümüze koyduğu bir kırmızı çizgidir. Helal etten yapılmış olmak kaydıyla keyifli bir mangal partisi de düzenleyebilirsin kendine. Eş ve dostu davet ederek sevap da kazanabilirsin. Oyun ve halay çekerek eğlenebilirsin. Ancak beraber oyun oynadığın ve el ele tutuşarak halay çektiğin kişi Allah tarafından sana haram kılınmış, mahrem biri olmamalıdır. Bu da bir kırmızı çizgidir. Haram kılınmış mekanlarda, haram kılınmış kişilerle oynayamazsın. Bazı kişiler nikah yoluyla, bazı mekanlar pisliklerden arındırılmak şartıyla helal kılınabilir. İslam'ın çizdiği çerçevenin dışına taşmamak kaydıyla her türlü düşünceye, her türlü fikre, her türlü öneriye de sahip olabilirsin. Ancak Allah’ın istemediği, Peygamberin yasakladığı, Kur’an-ı Kerimle çatışan bir fikri, bir ideyi savunamazsın, destekleyemezsin. Bu da İslam’ın çizdiği bir kırmızı çizgidir. Yasaklanan bir düşüncenin peşinde seğirterek zamanını harcayamazsın. Keyif almak veya eğlenmek için illaki harama dalmaya, çizgisini aşmaya, helalleri ilga etmeye gerek yok. Meşru sınırlar dahilinde kalmak şartıyla kişi istediği gibi oynayabilir, istediği gibi kazanabilir, istediği gibi eğlenebilir, istediği gibi giyinebilir ve istediği gibi gezip dolaşabilir de. Ancak unutulmamalıdır ki İslam'ın da kendine has aşılmaz kimi kırmızı çizgileri vardır. Bu kırmızı çizgiler hem fikirseldir, hem zihinseldir hem de fiilseldir. Davranışsal olarak kırmızı çizgiler aşılarak bazı iş ve işlemler icra edilemeyeceği gibi bazı fikirlere sahip olunamaz da. Çünkü dünya bir imtihan meydanıdır. Bu imtihan yurdunda sınırlandırmalar elbette olacaktır. Ancak sınırlandırmalar sadece davranışlarla sınırlandırılamaz. Fikirsel olarak bir tasnife tabi tutularak zapt-u rapt altına alınamaz. Fikirsel olanları da vardır. İslam’a rağmen bazı davranışlar sergilenemeyeceği gibi bazı fikirler ve düşünceler de savunulamaz. İslam’ın kendi müntesipleri için çizdiği yaşam alanında sınırsız bir özgürlük, sınırsız bir dokunmazlık söz konusu değildir. Allah ve Resulünün çizdiği kırmızı çizgiler vardır ve olmalıdır. Müslüman olan bir insan çerçevesi kocaman puntolarla çizilen bu kırmızı çizgileri, bu sınırları kabul edilerek iman ettiği herkesin malumudur. Zaten çizilen sınırları kabul etmemek veya kendine has yepyeni bazı farklı ton ve desende çizgiler ihdas etmek dinden çıkmayı gerektirir. Çünkü Yüce Allah: “İşte bu (hükümler) Allah’ın koyduğu sınırlarıdır…” (Nisa/13) ayetinde vurguladığı gibi çizilen sınırları aşmamak gerek ebedi cennete nail olabilmek adına. Allah: İslam'a girip girmeme konusunda, önüne çıkan seçenekleri doğru değerlendirmek adına “Aklınızı kullanmaz mısınız?” diye sorar. Yoksa "İslam'a girdikten sonra aklını istediğin gibi, istediğin mecrada emir ve yasaklara rağmen kullan.” demez insana. “Kim de Allah’a ve Peygamberi’ne isyân eder ve O’nun sınırlarını aşarsa Allah onu, içinde devamlı kalacağı bir ateşe sokar. Onun için zelîl ve perişan eden bir azap vardır." (Nisa/14) ayeti de bu minvaldedir. Sizce Allah ve Resulünün çizdiği bir sınırı aşmak, bir konuyu beğenmemek veya kendine has alternatifler oluşturmak, Kur’an ve Sünnete rağmen yepyeni doğrular ve yepyeni yanlışlar ihdas etmek, inandığını dile getiren bir Müslüman için söz konusu olabilir mi?
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.