Nihat Güç
Köşe Yazarı
Nihat Güç
 

İman, Ayıklamaktır-2-

Gövdeden kesilen bir ağaç dalı kısa bir süre sonra kurumaya, su çekildikçe canlılık özelliğini yitirmeye başlar. Aradan geçen her saniye oduna dönüşme süreci de hızlanır. İman konusunu da bu minvalde değerlendirmekte fayda mülahaza ediyorum. Ayet ve hadislerle desteklenmeyen bir iman; çevre şartlarından etkilenmeye ve mikropları sineye çekmeye müsait hale gelmiş demektir. İmanı kavi olmayan bir insan canavarların ileri sürdükleri fikirlerden etkilenmeye müsaittir. Kur’an ve Sünnetten yoksun bir birey çevrenin dayattığı kimi yanlışları doğru, kimi doğruları da yanlış görebilir. Sonun başlangıcı dediğimiz dönüm noktası tam da burasıdır. Zamanla bukalemuna dönüşen insan, taşıması gereken imanî özellikleri tek tek kaybetmeye, benliğinden uzaklaşarak düşmana benzemeye, yanlışları savunarak doğruları ortadan kaldırmaya çalışır. Çünkü sahip olduğunu ileri sürdüğü, var olduğuna yemin ettiği iman, iman olmaktan fersah fersah uzaklaşmıştır artık. Tarla sel sularına kapılmaya müsait olduğu müddetçe güven içinde ekim yapılamaz. Tarlada gösterilecek her çaba sel sularıyla ortadan kalkmaya müsaittir. Yani erozyon her an gerçekleşebilir. Meydana gelen sellerle toprak taşınacak ve zayıflayacaktır. Zayıflayan tarla çoraklaşmaya mahkumdur. Toprak çoraklaştıkça hasıl olması gereken verim de ortadan kalkacaktır. İman kendisinden beklenen fonksiyonları icra etmediği müddetçe asimile olmaya mahkumdur. Ayet ve hadisle beslenmeyen, ibadetlerle desteklenmeyen, sözlerle pişirilmeyen, maneviyat ortamlarını teneffüs etmeyen, giyim ve kuşamla süslenmeyen, çevredeki iş ve işlemlerle takviye edilmeyen bir iman; kurumaya, toprak kaybetmeye, çoraklaşmaya ve sıcak bir ortama konulan buz misali aradan geçen her saniye biraz daha erimeye ve yok olmaya doğru gidecektir. Dinin gereklerini yerine getiren kişilerde; hayatında fokur fokur kaynayan, çevresindeki insanlara yol ve yordam gösteren, ilham ve ışık veren, capcanlı ve dinamik bir imana rastlamak imkan dahilindedir. Bu, imanın insana kazandırdığı olmazsa olmaz bir özelliğidir. Bir iman; değil çevresine dibine dahi ışık vermiyorsa bağlamından koparılmış ya da yanlış katkı maddeleriyle donatılmış olma ihtimali yüksektir. Elbette kimsenin kalbini açıp içinde ne var ne yok diye bakamayız. Böyle bir yetkimiz, böyle bir salahiyetimiz, böyle bir görevimiz, gayretimiz ve isteğimiz elbette yok. Hemen her şeyin bir yansıması olduğuna göre imanın yansımaları da vardır ve olmalıdır. Ancak zaman geçmeden, imkan elimizdeyken davranışlara yansıması gereken imanın varlığını, şeklini ve şemalini de konuşmamız gerektiğini altını çizerek söylemek istiyorum. Ebu Said el-Hudri (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre, Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Mescidlere devam etmeyi alışkanlık haline getiren bir adamı gördüğünüz zaman, onun gerçek mü’min olduğuna şahitlik ediniz.” Allah Taala şöyle buyurur: “Allah’ın mescidlerini, ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan, namazı kılan, zekatı veren ve Allah’tan başka kimseden korkmayanlar onarırlar. İşte onlar, doğru yolu bulanlardan olabilirler” (Tevbe/18)” (Tirmizi, İman 8, Tefsiru sure 9; İbni Mace, Mesacid, 19) Bu hadise dikkatlerimizi celbetmekte fayda var. Tüm düşüncelerimizi, çevreden devşirdiğimiz tüm fikirlerimizi bir kenara bırakarak biraz daha yoğunlaşalım bu hadise. Birkaç sefer de ön yargımız olmadan okuyalım. Bu hadiste öne çıkan kısmın; “Mü’min olduğuna şahitlik edin.” kısmı olduğunu göreceğiz. Bu kısım anlattıklarımızı göz önüne getirdiğimiz vakit önem arz edecektir. Dikkatli okumalarımız sonucunda; “Mü’min olduğuna ne zaman şahitlik edin?” sorusunun cevabını da bulabiliriz bu hadiste. “Mescitlere devam etmeyi alışkanlık haline getiren adamı” kısmı şimdiye kadar anlattıklarımızı desteklemektedir. Demek ki Mü’minde bulunması gereken bazı davranışlar imanın birer göstergesi, dışa yansıyan birer canlı örnekleridir. Yolumuzu çizen, yapmamız gerekenleri bildiren ayet ve hadis olduğu müddetçe sapıtmayız, yanlış yapmayız, eğri büğrü yollarda da zaman kaybederek seğirtmeyiz. O halde; “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu şaşırmayacaksınız: Allah’ın Kitabı ve Peygamberinin sünneti.” (Muvatta, Kader, 3) Yol belli yordam belli. Gözü kapalı ilerleyebiliriz bu kulvarda. Çünkü yolu imar eden mimar, bize yol ile ilgili en ince teferruatına varıncaya kadar incelikleri vermiş, viraj ve kıvrımlarından, çukur ve tümseklerinden, iniş ve çıkışlarından haberdar etmiş, takip edeceğimiz ok işaretlerini her virajın başına dikmiş. Tabi anlattıklarımızın tamamı, anlayana… İnsanların ulu orta sergiledikleri davranışlara odaklandığımız vakit hangi dine daha yakın ve yatkın durduklarını müşahede edebiliriz. Şu hadis-i şerifin telkinlerine dikkat etmekte fayda var: “Kim bir kavme benzemeye çalışırsa, o da onlardandır.” (Ebu Davud, Libas, 4) Rabbim bize; Müslümanlar gibi düşünmeyi, Müslümanlar gibi yaşamayı ve Müslümanlar gibi bir hayata sahip olmayı nasip eylesin!
Ekleme Tarihi: 12 Temmuz 2022 - Salı

İman, Ayıklamaktır-2-

Gövdeden kesilen bir ağaç dalı kısa bir süre sonra kurumaya, su çekildikçe canlılık özelliğini yitirmeye başlar. Aradan geçen her saniye oduna dönüşme süreci de hızlanır. İman konusunu da bu minvalde değerlendirmekte fayda mülahaza ediyorum. Ayet ve hadislerle desteklenmeyen bir iman; çevre şartlarından etkilenmeye ve mikropları sineye çekmeye müsait hale gelmiş demektir. İmanı kavi olmayan bir insan canavarların ileri sürdükleri fikirlerden etkilenmeye müsaittir. Kur’an ve Sünnetten yoksun bir birey çevrenin dayattığı kimi yanlışları doğru, kimi doğruları da yanlış görebilir. Sonun başlangıcı dediğimiz dönüm noktası tam da burasıdır. Zamanla bukalemuna dönüşen insan, taşıması gereken imanî özellikleri tek tek kaybetmeye, benliğinden uzaklaşarak düşmana benzemeye, yanlışları savunarak doğruları ortadan kaldırmaya çalışır. Çünkü sahip olduğunu ileri sürdüğü, var olduğuna yemin ettiği iman, iman olmaktan fersah fersah uzaklaşmıştır artık. Tarla sel sularına kapılmaya müsait olduğu müddetçe güven içinde ekim yapılamaz. Tarlada gösterilecek her çaba sel sularıyla ortadan kalkmaya müsaittir. Yani erozyon her an gerçekleşebilir. Meydana gelen sellerle toprak taşınacak ve zayıflayacaktır. Zayıflayan tarla çoraklaşmaya mahkumdur. Toprak çoraklaştıkça hasıl olması gereken verim de ortadan kalkacaktır. İman kendisinden beklenen fonksiyonları icra etmediği müddetçe asimile olmaya mahkumdur. Ayet ve hadisle beslenmeyen, ibadetlerle desteklenmeyen, sözlerle pişirilmeyen, maneviyat ortamlarını teneffüs etmeyen, giyim ve kuşamla süslenmeyen, çevredeki iş ve işlemlerle takviye edilmeyen bir iman; kurumaya, toprak kaybetmeye, çoraklaşmaya ve sıcak bir ortama konulan buz misali aradan geçen her saniye biraz daha erimeye ve yok olmaya doğru gidecektir. Dinin gereklerini yerine getiren kişilerde; hayatında fokur fokur kaynayan, çevresindeki insanlara yol ve yordam gösteren, ilham ve ışık veren, capcanlı ve dinamik bir imana rastlamak imkan dahilindedir. Bu, imanın insana kazandırdığı olmazsa olmaz bir özelliğidir. Bir iman; değil çevresine dibine dahi ışık vermiyorsa bağlamından koparılmış ya da yanlış katkı maddeleriyle donatılmış olma ihtimali yüksektir. Elbette kimsenin kalbini açıp içinde ne var ne yok diye bakamayız. Böyle bir yetkimiz, böyle bir salahiyetimiz, böyle bir görevimiz, gayretimiz ve isteğimiz elbette yok. Hemen her şeyin bir yansıması olduğuna göre imanın yansımaları da vardır ve olmalıdır. Ancak zaman geçmeden, imkan elimizdeyken davranışlara yansıması gereken imanın varlığını, şeklini ve şemalini de konuşmamız gerektiğini altını çizerek söylemek istiyorum. Ebu Said el-Hudri (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre, Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Mescidlere devam etmeyi alışkanlık haline getiren bir adamı gördüğünüz zaman, onun gerçek mü’min olduğuna şahitlik ediniz.” Allah Taala şöyle buyurur: “Allah’ın mescidlerini, ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan, namazı kılan, zekatı veren ve Allah’tan başka kimseden korkmayanlar onarırlar. İşte onlar, doğru yolu bulanlardan olabilirler” (Tevbe/18)” (Tirmizi, İman 8, Tefsiru sure 9; İbni Mace, Mesacid, 19) Bu hadise dikkatlerimizi celbetmekte fayda var. Tüm düşüncelerimizi, çevreden devşirdiğimiz tüm fikirlerimizi bir kenara bırakarak biraz daha yoğunlaşalım bu hadise. Birkaç sefer de ön yargımız olmadan okuyalım. Bu hadiste öne çıkan kısmın; “Mü’min olduğuna şahitlik edin.” kısmı olduğunu göreceğiz. Bu kısım anlattıklarımızı göz önüne getirdiğimiz vakit önem arz edecektir. Dikkatli okumalarımız sonucunda; “Mü’min olduğuna ne zaman şahitlik edin?” sorusunun cevabını da bulabiliriz bu hadiste. “Mescitlere devam etmeyi alışkanlık haline getiren adamı” kısmı şimdiye kadar anlattıklarımızı desteklemektedir. Demek ki Mü’minde bulunması gereken bazı davranışlar imanın birer göstergesi, dışa yansıyan birer canlı örnekleridir. Yolumuzu çizen, yapmamız gerekenleri bildiren ayet ve hadis olduğu müddetçe sapıtmayız, yanlış yapmayız, eğri büğrü yollarda da zaman kaybederek seğirtmeyiz. O halde; “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu şaşırmayacaksınız: Allah’ın Kitabı ve Peygamberinin sünneti.” (Muvatta, Kader, 3) Yol belli yordam belli. Gözü kapalı ilerleyebiliriz bu kulvarda. Çünkü yolu imar eden mimar, bize yol ile ilgili en ince teferruatına varıncaya kadar incelikleri vermiş, viraj ve kıvrımlarından, çukur ve tümseklerinden, iniş ve çıkışlarından haberdar etmiş, takip edeceğimiz ok işaretlerini her virajın başına dikmiş. Tabi anlattıklarımızın tamamı, anlayana… İnsanların ulu orta sergiledikleri davranışlara odaklandığımız vakit hangi dine daha yakın ve yatkın durduklarını müşahede edebiliriz. Şu hadis-i şerifin telkinlerine dikkat etmekte fayda var: “Kim bir kavme benzemeye çalışırsa, o da onlardandır.” (Ebu Davud, Libas, 4) Rabbim bize; Müslümanlar gibi düşünmeyi, Müslümanlar gibi yaşamayı ve Müslümanlar gibi bir hayata sahip olmayı nasip eylesin!
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.