Ergün DUR
Köşe Yazarı
Ergün DUR
 

İNSANLARA ALIŞMAYIN!

Ve bir gün kapını çalacak Ölüm Meleği…O köpük köpük öfken kar etmeyecek…Yalvarmalarında…Ne korkacak senden, ne de acıyacak…Sonra yüzüne bakıp diyeceksin ki;  -Daha önce karşılaşmış mıydık? -Hiç ayırılmamıştık ki! Diyecek.. -Ne olur biraz daha zaman!? Diyeceksin… -Hayır… Diyecek. İnsan gündüzü ister, karşısına gece çıkar. Her zaman genç ve güzel kalmak ister. Ammaaa zaman derisine çizgileri atar. İnsan her istediğini yapmak ister, kısıtlanmak istemez. Yorulmadan koşmak ister. Koşmadan varmak ister. Oysa zaman hızla geçiyordur ve yaş kemale eriyordur. Tam bu zamanda bir bakar ki elinde 2 kiloyu taşırken belinde ince bir ağrı… Ömrünü iki fare kemirir durur. Biri gece biri gündüz.  Her gün biraz daha eksilir gücünden kuvvetinden… İnsan hep ister, durmaksızın hem de… HAYIR etrafındadır hep…Dışarı çıkmak istersin annen baban hayır der. Kocan hayır der. Karın hayır der. Bedenin hayır der. Arkadaşın hayır der. Ben gelemem bu akşam, işim var…Ama o an gitmek istiyorsundur. Yani anlayacağınız her tuttuğunuzu koparamazsınız. Çünkü kopmaktasınız her daim. Kimse özel değildir. Çünkü er yada geç saçların beyazlar, kemiklerini sızlatır yorgunluk…Bu halinle bile çoğu zaman yaşamak hiç bitmesin istersin. Oysa dünya elini eteğini çeker birgün senin de üzerinden. Bütün kuşlar kaçışır dallardan, tutamazsın hiçbir arzunu hayat dallarından…Günler geçip gittiği halde direniyorsun, avuçlarında isteklerin…Aslında kaybeden  hep insandır. Hayat bir yol…Çarpışma kaçınılmaz… İnsanın başına gelen, diğer varlık kardeşlerimizin de başına gelir. Güneşlin önüne set çeker bulutlar  mesela. Kopkoyu cüsseleriyle aman vermezler güneşe. Güneş kapana kısılır. Bazen de yağmura susar toprak. Toprağın kucağındaki tohum aç ve susuz kalır. Çatlayamaz bir türlü. Kuraklık zamanı ağaçlar boy veremez… Susuzluktan çatlar toprağın bağrı ve hayvanların damakları.. Bir damla suya muhtaç dalın ucundaki meyve pat diye yere düşer, çürür gider. Olgunlaşıp kendini gösteremeden… Derler ya: Ağaçtan düşen yaprak rüzgarın oyuncağı olurmuş. Hayatla mücadelen tutunduğun daldan düşene kadardır. Sonrası rüzgar nereye, sen oraya.. Ey insan eğer kendini hür ve kendi başına olduğun yanılgısından biran önce vazgeçmezsen, o ölüm anında ,Ölüm Meleği sana kocaman bir HAYIR çektiğinde işin cidden zor…. En iyisi aklını başına al, Mutlak Varlık Yaradan a tabi ol ve her şeyin köleliğinden kurtar kendini…
Ekleme Tarihi: 09 Aralık 2018 - Pazar

İNSANLARA ALIŞMAYIN!

Ve bir gün kapını çalacak Ölüm Meleği…O köpük köpük öfken kar etmeyecek…Yalvarmalarında…Ne korkacak senden, ne de acıyacak…Sonra yüzüne bakıp diyeceksin ki; 
-Daha önce karşılaşmış mıydık?
-Hiç ayırılmamıştık ki! Diyecek..
-Ne olur biraz daha zaman!? Diyeceksin…
-Hayır… Diyecek.
İnsan gündüzü ister, karşısına gece çıkar. Her zaman genç ve güzel kalmak ister. Ammaaa zaman derisine çizgileri atar. İnsan her istediğini yapmak ister, kısıtlanmak istemez. Yorulmadan koşmak ister. Koşmadan varmak ister. Oysa zaman hızla geçiyordur ve yaş kemale eriyordur. Tam bu zamanda bir bakar ki elinde 2 kiloyu taşırken belinde ince bir ağrı… Ömrünü iki fare kemirir durur. Biri gece biri gündüz.  Her gün biraz daha eksilir gücünden kuvvetinden… İnsan hep ister, durmaksızın hem de… HAYIR etrafındadır hep…Dışarı çıkmak istersin annen baban hayır der. Kocan hayır der. Karın hayır der. Bedenin hayır der. Arkadaşın hayır der. Ben gelemem bu akşam, işim var…Ama o an gitmek istiyorsundur.
Yani anlayacağınız her tuttuğunuzu koparamazsınız. Çünkü kopmaktasınız her daim. Kimse özel değildir. Çünkü er yada geç saçların beyazlar, kemiklerini sızlatır yorgunluk…Bu halinle bile çoğu zaman yaşamak hiç bitmesin istersin. Oysa dünya elini eteğini çeker birgün senin de üzerinden. Bütün kuşlar kaçışır dallardan, tutamazsın hiçbir arzunu hayat dallarından…Günler geçip gittiği halde direniyorsun, avuçlarında isteklerin…Aslında kaybeden  hep insandır. Hayat bir yol…Çarpışma kaçınılmaz… İnsanın başına gelen, diğer varlık kardeşlerimizin de başına gelir. Güneşlin önüne set çeker bulutlar  mesela. Kopkoyu cüsseleriyle aman vermezler güneşe. Güneş kapana kısılır. Bazen de yağmura susar toprak. Toprağın kucağındaki tohum aç ve susuz kalır. Çatlayamaz bir türlü. Kuraklık zamanı ağaçlar boy veremez… Susuzluktan çatlar toprağın bağrı ve hayvanların damakları.. Bir damla suya muhtaç dalın ucundaki meyve pat diye yere düşer, çürür gider. Olgunlaşıp kendini gösteremeden… Derler ya: Ağaçtan düşen yaprak rüzgarın oyuncağı olurmuş. Hayatla mücadelen tutunduğun daldan düşene kadardır. Sonrası rüzgar nereye, sen oraya..
Ey insan eğer kendini hür ve kendi başına olduğun yanılgısından biran önce vazgeçmezsen, o ölüm anında ,Ölüm Meleği sana kocaman bir HAYIR çektiğinde işin cidden zor…. En iyisi aklını başına al, Mutlak Varlık Yaradan a tabi ol ve her şeyin köleliğinden kurtar kendini…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.