Ercan ULUPINAR
Köşe Yazarı
Ercan ULUPINAR
 

GDO ‘LU Toplum

GDO ‘LU Toplum  Toplumun temel taşı ailedir. Toplumun da en büyük ailesi devlettir. Toplumumuz da ailemiz de artık genetiği değiştirildi. Devletin gelir kaynaklarından biri de vergidir. Genelevlerde çalıştıran kadınlardan alınan vergiler ha bu arada bu insan bedenin resmi olarak pazarlanması şiddet olmaz mı ? alkol milli piyango gibi kurumlardan alınan vergiler haram değil midir ?? . Bir yandan zinanın ayyuka çıkması LGBT eşcinselliğin vb artması neyin habercisidir. Başörtüsünü serbest bıraktık iyi hoş da İslami ölçülere uymadıktan sonra neye yarar.  Haram olan kazançlar dan alınan maaşlar helal midir ? NAHL süresi 90. Ayettinde Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder, çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor. Biz bu ayetleri hayatımızda ne kadar idrak ediyoruz. Din ve insan tüccarlığı  gün beyan olmuştur. Maide 44. ayetinde Muhakkak ki Tevrat’ı Biz indirdik, onda hidayet ve nur vardır. Kendileri (Hakk’a) teslim olmuş peygamberler, yahudilere, onunla hükmeder. Rabbanîler (kendilerini Rabb’lerine adamış olanlar) ve Ahbar olanlar da (zahidler, yahudi âlimler, hahamlar) Allah’ın Kitab’ından korumakla görevli oldukları ile hüküm verirler ve onlar, onun üzerine şahitler oldular. Artık insanlardan korkmayın, Ben’den korkun ve Benim âyetlerimi az bir değere satmayın. Ve kim, Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse, o taktirde işte onlar, onlar kâfirlerdir. Bakın nasıl genetiğimizle  oynuyorlar ; Şiddeti Sınıflandırmak Toplumu Yok Etmektir.  Bu türden tepkilerin kime hizmet ettiğini artık çok iyi biliyoruz. Türkiye aile yapısını yok etmek üzere misyonları ve çabaları olan bu ve bunun gibi kaosun uşağı ve mimarlarından elbette bir şey beklemiyoruz ve bu şer odaklarının da farkındayız. Burada cinsiyetçi bir yaklaşım sergilenerek kadınlarımıza, kardeşlerimize, eşlerimize ve aile yapımıza saldırıldığını artık çok iyi realize etmekteyiz. Burada cinsiyetçi bir uslüp takınan şer odaklarının nasılda şahsiyetçi bir ahlakı terk ettiğini de artık net olarak görmekteyiz. Toplumun adeta çimentosu olan aile yapısına organize bir eylemsellikle nasıl saldırıldığının da artık bilincindeyiz. Buradan net bir şekilde ifade ediyorum bunun adı ; Cedaw-Gravio 2011/İst.Söz. 2012/6284-4320 kanunları ya da Avrupa uyum yasaları değildir. Bunun adı Aileye Darbe Operasyonudur, bunun adı Ailede Katliamı ve Yıkımı teşvik etme yasasıdır. Bunun adı, Aile Kültür ve Medeniyetini Yok Etme Operasyonudur. Bunun adı on binlerce çocuğu babasız veya annesiz bırakarak Siyonist odakların, Gladyo yapılanmalarının, FETÖ yapılanmasının ve diğer terör yapılanmalarına kaynak sağlama ve evlat kurban etme kanunudur. Bunun adı annesiz veya babasız bırakılan evlatlarımızın uyuşturucu baronlarına ve köşe başı torbacılarına sunulan kendinden geçme yasasıdır. Bunun adı en küçük sorunlarına karakolu ve polisi karıştırıp aile fertlerini ve eşlerini aşağılayıp sonrada bunları evsiz bırakma yasasıdır. Bunun adı eşleri anlamadan dinlemeden birbirine düşman olması için yapılan bir uyum yasasıdır. Bunun adı çocuklarını birer savaş enstrümanına çevirip hayasızca arkasına saklanma kanunudur. Bunun adı öz evlatlarını birbirlerinden saklama ve kaçırma yasasıdır. Bunun adı minik yavrularımıza özlemek nedir öğretme uyum yasasıdır. Bunun adı çocuklarımıza ya anneni yada babanı seçersin yada devlet seni alırı öğretme yasalarıdır. Bunun adı hitler faşizmidir ve merhametsizliktir. Bunun adı bir topluma yapılan intihar eylemidir. Biz biliyoruz ki bunun adı kendine anne, baba diyen ve bu toplumun bireyleri olan insanımıza yapılan post modern bir darbedir. Cumhuriyet gazetesinin yazarı olan Mine Söğüt daha cesur ifade etmiş ve demiş ki "Önce hangisini yıkmalı? Devleti mi, ahlakı mı?" şimdi bizde diyoruz ki SUÇUN SUÇ OLMASI İÇİN ADININ TERÖR OLMASINA GEREK YOK VE DEVLETE VE TOPLMUN AHLAKINA DARBE YAPMAK İSTEYENLER İÇİN DEVLETİN SAVCILARINI GÖREVE ÇAĞIYORUZ. Akit gazetisine bu darbeyi ortaya çıkardığı için teşekkür ederim. Bunun hala kritiğini yapamayan ve sözüm ona kendine araştırmacı veya kanun koyucu veya hukukun temsilcisi diyen kaostan beslenen mimarları eğer gerçekten amacınız kadını korumaksa CİNSİYETÇİ DEĞİL ŞAHŞİYETÇİ, AYRIŞTIRICI DEĞİL BİRLEŞTİRİCİ VE ADİL BİR YAKLAŞIMLA OLAYLARI REALİZE EDİN. ŞOVENİST VE POPÜLİST BİR VİZYON BULANIK SULARIN KIYISINDA AĞZINDAN SALYALAR AKITARAK BEKLEYEN ŞER ODAKLARINA HİZMET ETMEKTEN BAŞKA BİRŞEY GETİRMEZ. ABD AB CIA MOSSAD SOROS JP MORGAN FETÖ PKK LGBT FEMİNİST TERÖR ÖRGÜTLERİ ; CEDAW-GRAVİO 1988/SÜRESİZ NAFAKA-1998/4320 - 2011/İSTANBUL SÖZLEŞMESİ - 2012/6284 KADIN BEYANI ESASLI AİLE KATLİAM VE YIKIM BOŞANMA VE ZİNA TEŞVİK KANUNLARI "TÜRK İSLAM AİLE KÜLTÜR VE MEDENİYETİNİ" YOK ETME STRATEJİSİ İDEOLOJİK YOK ETME PROJESİ DERİN SALDIRI!! "Bu Savaş Hak'la Batılın! Haçla Hilalin Savaşıdır!!!" Çanakkale’de Rehberleri Kur'an ı Kerim Eşliğinde Tam Bir Teslimiyetle 250 Bin Şüheda  (57.Alayın Sancağı Hariç Hiç Birisi Sağ ve Ayakta Kalmadı!) Ne İçin Hak'ka Yürüdü? Cevap; Bugün Dış ve İç Şer Güçlerin Getirdiği, Müslüman Türk Milletine Zorla Dikte Ettiği 6284-4320 Aile Katliam ve Yıkım - Boşanma ve Zina Teşvik Kanunları İle Yok Ettikleri "Türk İslam Aile Kültür ve Medeniyeti" Ayakta Kalsın Diye!!!! Herkes Her şeyin Farkında Bu Kasıtlı Bir Haçlı Savaşıdır ve İçerdeki; Devletin Merkezi Sinir Sistemlerini Yönetenler ve Türk İslam Aile Kültür ve Medeniyeti Düşmanı STK ve Oluşumlarda, Yani Din ve Devlet Düşmanı Vatan Hainleri de Bu Yok Etme Projesinin Birer Maşasıdır!!!  #KralÇıplak# (Uğur Balın ) İnsanlık cinsiyete değil haysiyette bakar. Şiddetin de cinsiyeti yoktur. Nedenleri vardır. Nedenleri çözülmezse şiddet artar.  Gelelim genetiği değiştirilmiş aile yapının nasıl olduğuna Sema Maraşlı’nın Kaleminden ve benim üzerine eklediğim yazımdan  “Baş mimar olan Fethullah Gülen ağabeyimizi saygı ve sevgi ile selamlıyoruz .” Merak etmeyin yukarıdaki cümle bana ait değil. Bir zamanlar Aile Bakanı olan Fatma Şahin’e ait. 2010 olimpiyatlarında sahneden teşekkür konuşmasında Fethullah Gülen hareketine övgüler dizerek “yapılanları bir idealin zafere ulaşması” olarak tanımlayan Fatma Şahin konuşmasının sonunda: “Baş mimar olan Fethullah Gülen ağabeyimizi saygı ve sevgi ile selamlıyoruz .” Diyor. Bir zamanlar Fetö’yü milletin çoğu hoca zannetti hocaefendi dedi tamam da tanınmış birine, saygın görünen birine samimi değilsen ağabey  diyemezsin. Ağabey diyebilmek için çok yakın bir hukukunuzun olması gerekir. Fatma Şahin çok rahat bir şekilde ona ağabey diyebiliyor. Fethullah ağabeyine teşekkürden iki yıl sonra 2012 de Fatma Şahin, hükumet düşmanı feminist derneklerle oturup aile kurumuna dinamit koyan yeni aile kanunun çıkarttı. Bu arada Aile Bakanlığı”nda da ne kadar ona muhalefet edecek kişi varsa onları psikolojik tacizlerle gönderip yerine kendi takımını aldı. Şu anda Fetö operasyonlarında Aile Bakanlığı’ndan atılanlar hep onun döneminde alınanlarmış. Bu durumda Fatma Şahin’in geçmişi ve yaptıkları da incelenmeli diye düşünüyorum. Fatma Şahin’in iddiası neydi: Bu kanunla kadın şiddeti azalacak, kadınlar korunacaktı. Peki ne oldu? Bu kanundan sonra kadın şiddeti azalmadı arttı. Mağdurlar tarafından “Fatma Şahin kanunları” diye anılan 2012 aile kanunu, kadınları erkeklere karşı kışkırtmaktan, aralarına düşmanlık ekmekten, boşanmaları ve şiddeti artırmaktan başka bir işe yaramadı. Neymiş bu kanunlar Avrupa’da da varmış. Avrupa’da da aile kurumu diye bir şey kalmadı zaten, çoğunluk nikâhsız ilişki yaşıyor. Aynı evde karı-koca gibi yaşayıp çocuk yapıyorlar fakat evlenmiyorlar. Kanunlar yüzünden erkekler evlenmek istemiyor. Sen Müslüman bir ülkede bakan isen ve kanun çıkarıyorsan bu ülkenin dinini de göz önüne almak zorundasın. Halkın çoğunluğu batılılar gibi nikahsız ilişkiler yaşamak istemez. O zaman da bu kanunla nasıl bir tahribat yapacağını düşünmek zorundasın. Özetle bu kanunla Fatma Şahin ve ekibi ne yaptı?  1- Önce şiddet kavramı genişletildi. Erkeğin kadına kızması, bağırması, cinsel birliktelik istemesi, az para vermesi gibi pek çok şey şiddet kavramı içine dahil edildi. Sonra Avrupa destekli şiddet araştırmaları yapıldı ve çok yüksek rakamlara ulaşıldı. Zira bu araştırma öncesi katılanlara bilgilendirme yapıldı. “Kocanız size bağırıyorsa, kızıyorsa bu şiddete girer soruların ona göre cevaplayın” diye yönlendirmeler yapıldı. Bu yüzden şiddet araştırmalarında çok yüksek sonuçlar çıktı. Bu araştırmaları okuyanların şiddet deyince aklına dayak geldi, oysa erkeğin sesini bile yükseltmesi şiddet sayılmıştı. Böylece erkeklerin çoğunluğu kadınların gözünde “şiddet yanlısı” ilan edildi. Kadınların erkeklere bağırması, psikolojik şiddet uygulaması ise görmezden gelindi yok, sayıldı.  2- Kadınların şikayeti ile delil aranmadan erkekler suçlu kabul edildi. Bir kadın “kocam bana şiddet uyguluyor” diye şikayet ettiğinde tek fiske vurmamış dahi olsa en hafifinden (!) evden uzaklaştırma cezası aldı. Binlerce erkek aylarca evinden sokağa atıldı.  3- Boşanma durumunda erkekler eski karılarına tazminata ve ömür boyu nafakaya mahkum edildi. Hiçbir Avrupa ülkesinde ömür boyu nafaka yok, biz onları da geçtik. İslam da ise kadın hamile ise doğurana kadar değilse sadece dört ay nafaka vardır. Bundan fazlasını erkek gönlüyle verirse verir, vermezse zorla alamazsınız haram olur. Erkek sadece çocuklarına nafaka vermek zorundadır.  Feministler nafakanın kadının hakkı olduğunu iddia ediyorlar. Nerden hakkı oluyor ben onu anlamadım. Bir adamla evlendin anlaşamadın ayrıldın diye artık sana el olmuş bir adamın kazancını yemenin, sülük gibi yakasına yapışıp sömürmenin, kazancına ortak olmanın neresi hak anlamadım. Bence bu kadın onuruna yakışan bir şey değil.  Zaten sağlık afiyetle yiyemezsin o parayı. Pek çok erkek gözü kala kala, kötü söyleye söyleye veriyor o parayı. O paradan hayır gelmez. Ancak kadın da adamla birlikte çalışmışsa kadın kendi kazancı kadarını alabilir.  Eski karısına nafaka ödeyen pek çok erkek yeniden evlenip yeni bir hayat kuracak maddi imkâna da sahip olamıyor. Boşandıktan sonra kadınlar nasıl geçinecek diyorlar. Bekarken nasıl geçiniyorsa aynen öyle. Aile desteği ise aile desteği, çalışıyorsa çalışmaya devam etsin. İki imkanı da yoksa devlet bakmak zorunda. Erkekler sigorta şirketi değil, eski karılarına aylık ödemek zorunda değiller. Bu yüzden erkekler evlenmekten korkuyorlar. Nafakaya güvenen kadınlar evliliği devam ettirmek için gayrette göstermeyebiliyor. Feministler kadınların güçlü olduğunu iddia ediyorlar. Madem güçlüler niye onları eski kocaya muhtaç gösterip, aciz durumda bırakıyorsunuz, yakışıyor mu? Bu haksızlığa acilen dur demek lazım. Kadınlara hak vermenin yolu, erkeklere haksızlık etmek olmamalı. “Kadın hakları” deyip erkeklere çok zulmedildi. İnsan hakkı olarak bakıp adaletle hareket edilmeli. Dün yerden yere vurulan erkekler, bugün canları pahasına vatanı kurtardı. Vatan için canını ortaya koyan kahramanları, kadınların karşısında çaresiz, aciz bırakırsanız bir gün o kahramanları da bulamazsınız. Velhasıl Fatma Şahin’in “Fethullah ağabeyi” bize manevi darbeyi 2012 de Fatma Şahin eliyle vurmuş gibi duruyor , tabii ikisinin birlik olduğundan yüzde yüz  emin değilim fakat öyle oldukları yönünde işaretler çok, bu yüzden araştırılsın. Zira bu çok önemli bir konu. Velev ki birlikte yapmış olmasalar dahi aile kanunu muhakkak değişmeli.  1. Süresiz nafaka süreli olmalı 1988 li yılarda 1 seneydi. Böylelikle kadınlar tembellikten uzaklaşır ülke ekonomisine katkı sağlar kendi ayakları üzerinde dururlar.   2. Çocuklar icra edilerek ebeveynlere teslimi ortadan kaldırılmalıdır.  3. Ebeveynler çocukları üzerinde eşit hakka sahip olmalıdır. Tek taraflı velayet ebeveynleri itibarsızlaştırır. Çocuklar da yalnızlığa itilir.  4. Müslüman bir toplumda zina suç sayılmalıdır. Zira zinanın olduğu yerde çocuklar ziyan olur.  5. 6284 yasalı kanun değiştirilmesi gerekir. Suç varsa ceza olur.  6.Tazyik hapsi kaldırılmalı ödeme güce olmayan vatandaşa sosyal devlet anlayışı yardım edilmelidir. İyi  seyirler canım Türkiye'm " Geleceği kadınlar inşa eder kadın ne öğrenirse çocuklarına onu öğretir" Sayın Dr. Uğur Balın'a katkıları için teşekkür ederim 28.11.2017 Saygılarımla Ercan ULUPINAR Kişisel Gelişim Uzmanı Yazar
Ekleme Tarihi: 30 Kasım 2017 - Perşembe

GDO ‘LU Toplum

GDO ‘LU Toplum 

Toplumun temel taşı ailedir. Toplumun da en büyük ailesi devlettir. Toplumumuz da ailemiz de artık genetiği değiştirildi. Devletin gelir kaynaklarından biri de vergidir. Genelevlerde çalıştıran kadınlardan alınan vergiler ha bu arada bu insan bedenin resmi olarak pazarlanması şiddet olmaz mı ? alkol milli piyango gibi kurumlardan alınan vergiler haram değil midir ?? . Bir yandan zinanın ayyuka çıkması LGBT eşcinselliğin vb artması neyin habercisidir. Başörtüsünü serbest bıraktık iyi hoş da İslami ölçülere uymadıktan sonra neye yarar.  Haram olan kazançlar dan alınan maaşlar helal midir ? NAHL süresi 90. Ayettinde Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder, çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor. Biz bu ayetleri hayatımızda ne kadar idrak ediyoruz. Din ve insan tüccarlığı  gün beyan olmuştur. Maide 44. ayetinde Muhakkak ki Tevrat’ı Biz indirdik, onda hidayet ve nur vardır. Kendileri (Hakk’a) teslim olmuş peygamberler, yahudilere, onunla hükmeder. Rabbanîler (kendilerini Rabb’lerine adamış olanlar) ve Ahbar olanlar da (zahidler, yahudi âlimler, hahamlar) Allah’ın Kitab’ından korumakla görevli oldukları ile hüküm verirler ve onlar, onun üzerine şahitler oldular. Artık insanlardan korkmayın, Ben’den korkun ve Benim âyetlerimi az bir değere satmayın. Ve kim, Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse, o taktirde işte onlar, onlar kâfirlerdir. Bakın nasıl genetiğimizle  oynuyorlar ;

Şiddeti Sınıflandırmak Toplumu Yok Etmektir.

 Bu türden tepkilerin kime hizmet ettiğini artık çok iyi biliyoruz. Türkiye aile yapısını yok etmek üzere misyonları ve çabaları olan bu ve bunun gibi kaosun uşağı ve mimarlarından elbette bir şey beklemiyoruz ve bu şer odaklarının da farkındayız. Burada cinsiyetçi bir yaklaşım sergilenerek kadınlarımıza, kardeşlerimize, eşlerimize ve aile yapımıza saldırıldığını artık çok iyi realize etmekteyiz. Burada cinsiyetçi bir uslüp takınan şer odaklarının nasılda şahsiyetçi bir ahlakı terk ettiğini de artık net olarak görmekteyiz. Toplumun adeta çimentosu olan aile yapısına organize bir eylemsellikle nasıl saldırıldığının da artık bilincindeyiz. Buradan net bir şekilde ifade ediyorum bunun adı ; Cedaw-Gravio 2011/İst.Söz. 2012/6284-4320 kanunları ya da Avrupa uyum yasaları değildir. Bunun adı Aileye Darbe Operasyonudur, bunun adı Ailede Katliamı ve Yıkımı teşvik etme yasasıdır. Bunun adı, Aile Kültür ve Medeniyetini Yok Etme Operasyonudur. Bunun adı on binlerce çocuğu babasız veya annesiz bırakarak Siyonist odakların, Gladyo yapılanmalarının, FETÖ yapılanmasının ve diğer terör yapılanmalarına kaynak sağlama ve evlat kurban etme kanunudur. Bunun adı annesiz veya babasız bırakılan evlatlarımızın uyuşturucu baronlarına ve köşe başı torbacılarına sunulan kendinden geçme yasasıdır. Bunun adı en küçük sorunlarına karakolu ve polisi karıştırıp aile fertlerini ve eşlerini aşağılayıp sonrada bunları evsiz bırakma yasasıdır. Bunun adı eşleri anlamadan dinlemeden birbirine düşman olması için yapılan bir uyum yasasıdır. Bunun adı çocuklarını birer savaş enstrümanına çevirip hayasızca arkasına saklanma kanunudur. Bunun adı öz evlatlarını birbirlerinden saklama ve kaçırma yasasıdır. Bunun adı minik yavrularımıza özlemek nedir öğretme uyum yasasıdır. Bunun adı çocuklarımıza ya anneni yada babanı seçersin yada devlet seni alırı öğretme yasalarıdır. Bunun adı hitler faşizmidir ve merhametsizliktir. Bunun adı bir topluma yapılan intihar eylemidir.

Biz biliyoruz ki bunun adı kendine anne, baba diyen ve bu toplumun bireyleri olan insanımıza yapılan post modern bir darbedir.

Cumhuriyet gazetesinin yazarı olan Mine Söğüt daha cesur ifade etmiş ve demiş ki "Önce hangisini yıkmalı? Devleti mi, ahlakı mı?" şimdi bizde diyoruz ki SUÇUN SUÇ OLMASI İÇİN ADININ TERÖR OLMASINA GEREK YOK VE DEVLETE VE TOPLMUN AHLAKINA DARBE YAPMAK İSTEYENLER İÇİN DEVLETİN SAVCILARINI GÖREVE ÇAĞIYORUZ.

Akit gazetisine bu darbeyi ortaya çıkardığı için teşekkür ederim. Bunun hala kritiğini yapamayan ve sözüm ona kendine araştırmacı veya kanun koyucu veya hukukun temsilcisi diyen kaostan beslenen mimarları eğer gerçekten amacınız kadını korumaksa CİNSİYETÇİ DEĞİL ŞAHŞİYETÇİ, AYRIŞTIRICI DEĞİL BİRLEŞTİRİCİ VE ADİL BİR YAKLAŞIMLA OLAYLARI REALİZE EDİN. ŞOVENİST VE POPÜLİST BİR VİZYON BULANIK SULARIN KIYISINDA AĞZINDAN SALYALAR AKITARAK BEKLEYEN ŞER ODAKLARINA HİZMET ETMEKTEN BAŞKA BİRŞEY GETİRMEZ.

ABD AB CIA MOSSAD SOROS JP MORGAN FETÖ PKK LGBT FEMİNİST TERÖR ÖRGÜTLERİ ; CEDAW-GRAVİO 1988/SÜRESİZ NAFAKA-1998/4320 - 2011/İSTANBUL SÖZLEŞMESİ - 2012/6284 KADIN BEYANI ESASLI AİLE KATLİAM VE YIKIM BOŞANMA VE ZİNA TEŞVİK KANUNLARI "TÜRK İSLAM AİLE KÜLTÜR VE MEDENİYETİNİ" YOK ETME STRATEJİSİ İDEOLOJİK YOK ETME PROJESİ DERİN SALDIRI!!

"Bu Savaş Hak'la Batılın! Haçla Hilalin Savaşıdır!!!"

Çanakkale’de Rehberleri Kur'an ı Kerim Eşliğinde Tam Bir Teslimiyetle 250 Bin Şüheda  (57.Alayın Sancağı Hariç Hiç Birisi Sağ ve Ayakta Kalmadı!) Ne İçin Hak'ka Yürüdü?

Cevap; Bugün Dış ve İç Şer Güçlerin Getirdiği, Müslüman Türk Milletine Zorla Dikte Ettiği 6284-4320 Aile Katliam ve Yıkım - Boşanma ve Zina Teşvik Kanunları İle Yok Ettikleri "Türk İslam Aile Kültür ve Medeniyeti" Ayakta Kalsın Diye!!!!

Herkes Her şeyin Farkında Bu Kasıtlı Bir Haçlı Savaşıdır ve İçerdeki; Devletin Merkezi Sinir Sistemlerini Yönetenler ve Türk İslam Aile Kültür ve Medeniyeti Düşmanı STK ve Oluşumlarda, Yani Din ve Devlet Düşmanı Vatan Hainleri de Bu Yok Etme Projesinin Birer Maşasıdır!!!

 #KralÇıplak# (Uğur Balın )

İnsanlık cinsiyete değil haysiyette bakar. Şiddetin de cinsiyeti yoktur. Nedenleri vardır. Nedenleri çözülmezse şiddet artar. 

Gelelim genetiği değiştirilmiş aile yapının nasıl olduğuna Sema Maraşlı’nın Kaleminden ve benim üzerine eklediğim yazımdan 

“Baş mimar olan Fethullah Gülen ağabeyimizi saygı ve sevgi ile selamlıyoruz .” Merak etmeyin yukarıdaki cümle bana ait değil. Bir zamanlar Aile Bakanı olan Fatma Şahin’e ait. 2010 olimpiyatlarında sahneden teşekkür konuşmasında Fethullah Gülen hareketine övgüler dizerek “yapılanları bir idealin zafere ulaşması” olarak tanımlayan Fatma Şahin konuşmasının sonunda: “Baş mimar olan Fethullah Gülen ağabeyimizi saygı ve sevgi ile selamlıyoruz .” Diyor. Bir zamanlar Fetö’yü milletin çoğu hoca zannetti hocaefendi dedi tamam da tanınmış birine, saygın görünen birine samimi değilsen ağabey  diyemezsin. Ağabey diyebilmek için çok yakın bir hukukunuzun olması gerekir. Fatma Şahin çok rahat bir şekilde ona ağabey diyebiliyor. Fethullah ağabeyine teşekkürden iki yıl sonra 2012 de Fatma Şahin, hükumet düşmanı feminist derneklerle oturup aile kurumuna dinamit koyan yeni aile kanunun çıkarttı. Bu arada Aile Bakanlığı”nda da ne kadar ona muhalefet edecek kişi varsa onları psikolojik tacizlerle gönderip yerine kendi takımını aldı. Şu anda Fetö operasyonlarında Aile Bakanlığı’ndan atılanlar hep onun döneminde alınanlarmış. Bu durumda Fatma Şahin’in geçmişi ve yaptıkları da incelenmeli diye düşünüyorum. Fatma Şahin’in iddiası neydi: Bu kanunla kadın şiddeti azalacak, kadınlar korunacaktı. Peki ne oldu? Bu kanundan sonra kadın şiddeti azalmadı arttı. Mağdurlar tarafından “Fatma Şahin kanunları” diye anılan 2012 aile kanunu, kadınları erkeklere karşı kışkırtmaktan, aralarına düşmanlık ekmekten, boşanmaları ve şiddeti artırmaktan başka bir işe yaramadı. Neymiş bu kanunlar Avrupa’da da varmış. Avrupa’da da aile kurumu diye bir şey kalmadı zaten, çoğunluk nikâhsız ilişki yaşıyor. Aynı evde karı-koca gibi yaşayıp çocuk yapıyorlar fakat evlenmiyorlar. Kanunlar yüzünden erkekler evlenmek istemiyor. Sen Müslüman bir ülkede bakan isen ve kanun çıkarıyorsan bu ülkenin dinini de göz önüne almak zorundasın. Halkın çoğunluğu batılılar gibi nikahsız ilişkiler yaşamak istemez. O zaman da bu kanunla nasıl bir tahribat yapacağını düşünmek zorundasın. Özetle bu kanunla Fatma Şahin ve ekibi ne yaptı? 

1- Önce şiddet kavramı genişletildi. Erkeğin kadına kızması, bağırması, cinsel birliktelik istemesi, az para vermesi gibi pek çok şey şiddet kavramı içine dahil edildi. Sonra Avrupa destekli şiddet araştırmaları yapıldı ve çok yüksek rakamlara ulaşıldı. Zira bu araştırma öncesi katılanlara bilgilendirme yapıldı. “Kocanız size bağırıyorsa, kızıyorsa bu şiddete girer soruların ona göre cevaplayın” diye yönlendirmeler yapıldı. Bu yüzden şiddet araştırmalarında çok yüksek sonuçlar çıktı. Bu araştırmaları okuyanların şiddet deyince aklına dayak geldi, oysa erkeğin sesini bile yükseltmesi şiddet sayılmıştı. Böylece erkeklerin çoğunluğu kadınların gözünde “şiddet yanlısı” ilan edildi. Kadınların erkeklere bağırması, psikolojik şiddet uygulaması ise görmezden gelindi yok, sayıldı. 

2- Kadınların şikayeti ile delil aranmadan erkekler suçlu kabul edildi. Bir kadın “kocam bana şiddet uyguluyor” diye şikayet ettiğinde tek fiske vurmamış dahi olsa en hafifinden (!) evden uzaklaştırma cezası aldı. Binlerce erkek aylarca evinden sokağa atıldı. 

3- Boşanma durumunda erkekler eski karılarına tazminata ve ömür boyu nafakaya mahkum edildi. Hiçbir Avrupa ülkesinde ömür boyu nafaka yok, biz onları da geçtik. İslam da ise kadın hamile ise doğurana kadar değilse sadece dört ay nafaka vardır. Bundan fazlasını erkek gönlüyle verirse verir, vermezse zorla alamazsınız haram olur. Erkek sadece çocuklarına nafaka vermek zorundadır. 

Feministler nafakanın kadının hakkı olduğunu iddia ediyorlar. Nerden hakkı oluyor ben onu anlamadım. Bir adamla evlendin anlaşamadın ayrıldın diye artık sana el olmuş bir adamın kazancını yemenin, sülük gibi yakasına yapışıp sömürmenin, kazancına ortak olmanın neresi hak anlamadım. Bence bu kadın onuruna yakışan bir şey değil. 

Zaten sağlık afiyetle yiyemezsin o parayı. Pek çok erkek gözü kala kala, kötü söyleye söyleye veriyor o parayı. O paradan hayır gelmez. Ancak kadın da adamla birlikte çalışmışsa kadın kendi kazancı kadarını alabilir.

 Eski karısına nafaka ödeyen pek çok erkek yeniden evlenip yeni bir hayat kuracak maddi imkâna da sahip olamıyor. Boşandıktan sonra kadınlar nasıl geçinecek diyorlar. Bekarken nasıl geçiniyorsa aynen öyle. Aile desteği ise aile desteği, çalışıyorsa çalışmaya devam etsin. İki imkanı da yoksa devlet bakmak zorunda. Erkekler sigorta şirketi değil, eski karılarına aylık ödemek zorunda değiller. Bu yüzden erkekler evlenmekten korkuyorlar. Nafakaya güvenen kadınlar evliliği devam ettirmek için gayrette göstermeyebiliyor. Feministler kadınların güçlü olduğunu iddia ediyorlar. Madem güçlüler niye onları eski kocaya muhtaç gösterip, aciz durumda bırakıyorsunuz, yakışıyor mu? Bu haksızlığa acilen dur demek lazım. Kadınlara hak vermenin yolu, erkeklere haksızlık etmek olmamalı. “Kadın hakları” deyip erkeklere çok zulmedildi. İnsan hakkı olarak bakıp adaletle hareket edilmeli. Dün yerden yere vurulan erkekler, bugün canları pahasına vatanı kurtardı. Vatan için canını ortaya koyan kahramanları, kadınların karşısında çaresiz, aciz bırakırsanız bir gün o kahramanları da bulamazsınız. Velhasıl Fatma Şahin’in “Fethullah ağabeyi” bize manevi darbeyi 2012 de Fatma Şahin eliyle vurmuş gibi duruyor , tabii ikisinin birlik olduğundan yüzde yüz  emin değilim fakat öyle oldukları yönünde işaretler çok, bu yüzden araştırılsın. Zira bu çok önemli bir konu. Velev ki birlikte yapmış olmasalar dahi aile kanunu muhakkak değişmeli. 

1. Süresiz nafaka süreli olmalı 1988 li yılarda 1 seneydi. Böylelikle kadınlar tembellikten uzaklaşır ülke ekonomisine katkı sağlar kendi ayakları üzerinde dururlar.  

2. Çocuklar icra edilerek ebeveynlere teslimi ortadan kaldırılmalıdır. 

3. Ebeveynler çocukları üzerinde eşit hakka sahip olmalıdır. Tek taraflı velayet ebeveynleri itibarsızlaştırır. Çocuklar da yalnızlığa itilir. 

4. Müslüman bir toplumda zina suç sayılmalıdır. Zira zinanın olduğu yerde çocuklar ziyan olur. 

5. 6284 yasalı kanun değiştirilmesi gerekir. Suç varsa ceza olur. 

6.Tazyik hapsi kaldırılmalı ödeme güce olmayan vatandaşa sosyal devlet anlayışı yardım edilmelidir.

İyi  seyirler canım Türkiye'm

" Geleceği kadınlar inşa eder kadın ne öğrenirse çocuklarına onu öğretir"

Sayın Dr. Uğur Balın'a katkıları için teşekkür ederim

28.11.2017

Saygılarımla

Ercan ULUPINAR

Kişisel Gelişim Uzmanı

Yazar

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.