Yarım asrı geride bıraktım.
Nice insan tanıdım, nice hikâyeye şahit oldum.
Ama ne kadar yaşarsam yaşayayım, bazı şeyleri hâlâ aklım almıyor.
İnsanlar bu kadar mı değişti?
Bu kadar mı yüzeysel, bu kadar mı hoyrat oldu ilişkiler?
Dostluklar, evlilikler, arkadaşlıklar... Hepsi hızla yaşanıyor, hızla tüketiliyor.
Bugün biriyle can ciğer olan, yarın başka biriyle kahkaha atıyor.
Sebebi ne? “Canım öyle istedi.”
Sadakat artık bir beklenti değil, adeta bir yük gibi görülüyor.
İnsanlar elindekinin kıymetini ancak başkasını bulunca fark ediyor.
Ama o zaman da iş işten geçmiş oluyor.
En çok da şu tipler dikkatimi çekiyor:
Kaşı ayrı oynayan, gözü sürekli dışarıda olanlar...
Yanındakini görmeyip uzaktakine heves edenler...
Eline, diline, kalbine sahip çıkamayanlar...
Ve sonra da neden yalnızım, neden güven kalmadı diye sızlananlar.
Haksızlık her yerde.
İyi insanlar geri planda, dürüst olan sessiz, vefalı olan yalnız.
Çünkü bu çağda doğru olmak zor, dürüst olmak bedel ister oldu.
Rol yapanlar daha çok seviliyor, yalan söyleyenler daha çok alkışlanıyor.
Ayrıca insanlar artık farklı olandan korkuyor.
Kendisine benzemeyeni dışlıyor.
Konuşma tarzı farklıysa, giyimi kendininkine uymuyorsa, hemen yaftalanıyor.
Oysa bir zamanlar farklılıklar zenginlikti. Şimdi tehdit sayılıyor.
Aile bağları da yara aldı.
Eskiden evlilik “ömür boyu birliktelik” demekti, şimdi “canım ne kadar isterse o kadar” anlayışı hâkim.
İlk zorlukta “boşanalım” diyenler çoğaldı.
Fedakârlık, anlayış, sabır... Bunlar ya unutuldu ya da hiç öğrenilmedi.
Ve en acı tarafı da şu:
İnsanlar birbirini dinlemiyor.
Gerçekten duymuyoruz birbirimizi.
Sadece konuşuyoruz, sadece kendi derdimizi anlatıyoruz.
Bu yüzden kimse kimseyi anlamıyor. Herkes yalnız.
Elli yıl geçti ama öğrenmeye devam ediyorum.
Birçok insanla tanıştım. İyi olanları unutmadım.
Ama kötülerin daha görünür olduğu bir dünyada, iyilerin gölgede kalması beni yoruyor.
Şunu öğrendim:
Yanında değerini bilen varsa, kıymetini bil.
Yoksa kendini harcatma.
İyi niyetli olmak güzeldir ama karşılıksız kaldığında insanı tüketir.
Bu yüzden artık daha seçici olmalı, daha çok kendimizi korumalıyız.
Belki hâlâ geç değil.
Belki birileri bu satırlarda kendini bulur.
Biraz durup düşünür.
Biraz vicdanını yoklar.
Çünkü hâlâ inanıyorum:
İyi insanlar var.
Ama sustukça, kenara çekildikçe dünya daha da kararıyor.
Anasayfa
Yazarlar
Dicle Gültekin
Yazı Detayı
Bu yazı 648 kez okundu.
Yarım Asrı Geçtim, Şu İnsanları Anlamadım Gitti
Yarım asrı geride bıraktım.
Nice insan tanıdım, nice hikâyeye şahit oldum.
Ama ne kadar yaşarsam yaşayayım, bazı şeyleri hâlâ aklım almıyor.
İnsanlar bu kadar mı değişti?
Bu kadar mı yüzeysel, bu kadar mı hoyrat oldu ilişkiler?
Dostluklar, evlilikler, arkadaşlıklar... Hepsi hızla yaşanıyor, hızla tüketiliyor.
Bugün biriyle can ciğer olan, yarın başka biriyle kahkaha atıyor.
Sebebi ne? “Canım öyle istedi.”
Sadakat artık bir beklenti değil, adeta bir yük gibi görülüyor.
İnsanlar elindekinin kıymetini ancak başkasını bulunca fark ediyor.
Ama o zaman da iş işten geçmiş oluyor.
En çok da şu tipler dikkatimi çekiyor:
Kaşı ayrı oynayan, gözü sürekli dışarıda olanlar...
Yanındakini görmeyip uzaktakine heves edenler...
Eline, diline, kalbine sahip çıkamayanlar...
Ve sonra da neden yalnızım, neden güven kalmadı diye sızlananlar.
Haksızlık her yerde.
İyi insanlar geri planda, dürüst olan sessiz, vefalı olan yalnız.
Çünkü bu çağda doğru olmak zor, dürüst olmak bedel ister oldu.
Rol yapanlar daha çok seviliyor, yalan söyleyenler daha çok alkışlanıyor.
Ayrıca insanlar artık farklı olandan korkuyor.
Kendisine benzemeyeni dışlıyor.
Konuşma tarzı farklıysa, giyimi kendininkine uymuyorsa, hemen yaftalanıyor.
Oysa bir zamanlar farklılıklar zenginlikti. Şimdi tehdit sayılıyor.
Aile bağları da yara aldı.
Eskiden evlilik “ömür boyu birliktelik” demekti, şimdi “canım ne kadar isterse o kadar” anlayışı hâkim.
İlk zorlukta “boşanalım” diyenler çoğaldı.
Fedakârlık, anlayış, sabır... Bunlar ya unutuldu ya da hiç öğrenilmedi.
Ve en acı tarafı da şu:
İnsanlar birbirini dinlemiyor.
Gerçekten duymuyoruz birbirimizi.
Sadece konuşuyoruz, sadece kendi derdimizi anlatıyoruz.
Bu yüzden kimse kimseyi anlamıyor. Herkes yalnız.
Elli yıl geçti ama öğrenmeye devam ediyorum.
Birçok insanla tanıştım. İyi olanları unutmadım.
Ama kötülerin daha görünür olduğu bir dünyada, iyilerin gölgede kalması beni yoruyor.
Şunu öğrendim:
Yanında değerini bilen varsa, kıymetini bil.
Yoksa kendini harcatma.
İyi niyetli olmak güzeldir ama karşılıksız kaldığında insanı tüketir.
Bu yüzden artık daha seçici olmalı, daha çok kendimizi korumalıyız.
Belki hâlâ geç değil.
Belki birileri bu satırlarda kendini bulur.
Biraz durup düşünür.
Biraz vicdanını yoklar.
Çünkü hâlâ inanıyorum:
İyi insanlar var.
Ama sustukça, kenara çekildikçe dünya daha da kararıyor.
Ekleme
Tarihi: 26 Temmuz 2025 -Cumartesi
Yarım Asrı Geçtim, Şu İnsanları Anlamadım Gitti
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(2)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.
İsmail Akkar
(26.07.2025 19:12 -
#621)
MUHTEŞEM HEPİMİZİN KALBİ FİKRİ AYNI