Toplumun en temel yapı taşı olan kadın, tarih boyunca her alanda var olmayı başarmış; kimi zaman bir anne, kimi zaman bir öğretmen, kimi zaman bir lider olarak sorumluluk üstlenmiştir. Ancak konu siyaset olduğunda, kadının varlığı hâlâ istenilen seviyede değildir.
Oysa siyaset, yaşamın tam ortasında yer alır. İnsan hayatına yön veren kararların alındığı bu alanda, kadının sesi yoksa toplumun yarısı susturulmuş demektir. Kadının siyasette yer alması; sadece bir temsiliyet meselesi değil, aynı zamanda eşitliğin, adaletin ve toplumsal ilerlemenin de anahtarıdır.
Ülkemizde son yıllarda kadınların siyasete ilgisi ve katkısı giderek artsa da, önlerine çıkan görünmez engeller, önyargılar ve kalıplaşmış roller hâlâ aşılmayı bekliyor. Bugün meclis kürsülerinde, belediye koltuklarında ya da parti yönetimlerinde daha fazla kadını görmek bir lütuf değil, gecikmiş bir hakkın teslimidir.
Kadının siyasette yer alması sadece kendi hikâyesini değil; çocukların, ailelerin ve tüm toplumun hikâyesini değiştirme gücüne sahiptir. Çünkü kadın elinin değdiği her yer daha adil, daha vicdanlı, daha şeffaf bir düzene kavuşur.
Bugün siyasette yer alan her bir kadın, aslında bir umut meşalesidir. Arkasından gelecek genç kızlara ilham olur, onlara “Sen de yapabilirsin” der. Bu yüzden cesur, azimli ve inatçı olmalıyız. Birbirimizi desteklemeli, omuz omuza yürümeliyiz. Çünkü bir kadının yükselmesi, hepimizin yükselmesidir.
Unutmayalım, siyasette kadının yeri; tam ortasıdır, kenarı köşesi değil!
Sevgi ve saygılarımla,
Dicle Gültekin