Bülent Ertekin
Köşe Yazarı
Bülent Ertekin
 

KİNİNİZİ DİRİ TUTUN...

KİNİNİZİ  DİRİ  TUTUN . . . (Aliya'nın Türk'e mektubundan kısa bir kesit) ............... Peki, o gün orada neler oldu? Size söylemiştim, bize yapılan her şeyi affedebiliriz ama kadınlarımıza ve çocuklarımıza yapılanlar’ asla affetmeyeceğiz. Dokuz yaşında henüz ergenliğe girmemiş bir erkek çocuğunu düşünün.  Yanında annesi var.  Sırp askerler, çocuğun kafasına silah dayıyorlar ve ondan çırılçıplak soydukları kadına yani annesine tecavüz etmesini istiyorlar.  Sonunda askerlerin istediğini yapamayınca kafasına yediği tek kurşunla ölüyor.  Bu sırada Hollandalı Barış Gücü askerleri kulaklarına takılı kulaklıkla müzik dinliyorlar. Bir kadın, kucağında beş yaşında kız çocuğu.  İki asker, kızı annesinin kucağından indirmeden kadının ellerini ve bacaklarını iki yana açıp üçüncü bir askerin tecavüzüne yardım ediyor.  Bu sırada BirLEŞmiş Milletler komutanı, askerlerin önderi Mladiç'le aynı masada bira içiyor. Bir bebek.  Kampın etrafındaki binlerce insan gibi ağlıyor.  Sesi, askerleri rahatsız etmiş.  Annesine “Kes şunun sesini!” diye bağırıyorlar.  Kadın bebeğin’i sarıp sarmalıyor, susturmaya çalışıyor ama başaramıyor.  Asker “Sen susturamazsan ben sustururum.” deyip elindeki çakıyla bebeğin dilini kesip yere atıyor. Türk'ün evladı… Unutma. Ben Aliya, Boşnakların içinde herhangi biriyim.  O gün bütün Avrupa bizi yapayalnız bıraktı.  Üç gün içinde sekiz bin vatandaşımızı katlettiler ve toplu mezarlara gömdüler.  Binlerce kadınımıza tecavüz ettiler.  Binlerce çocuğumuzu yetim bıraktılar.  Henüz mezarlarını bulamadığımız kaç kardeşimiz daha var, bilmiyoruz.  Önce, hepsini sıraya dizip tek tek öldürmeye başlamışlar.  Elinize kazma kürek verildiğini, bir çukur kazdırıldığını,  sonra kafanıza bir kurşun sıkıldığını düşünün.  Biraz zaman geçince işin çok uzun süreceğini anlıyorlar.  Bu kez yirmili, otuzlu, kırklı gruplar hâlin de daha büyük çukurlar kazdırıyorlar.  Vatandaşlarımızı bu kuyuların içine atıp üstlerine kurşun yağdırıyorlar.  Bu kez de çok fazla mermi harcandığını anlayıp başka bir yola başvuruyorlar.  Çukurlara doldurulan kardeşlerimizin üstüne bomba atıp onları paramparça ediyorlar.  Onların mezarını biz bulmadık.  Kelebekler buldu.  #Mavi_kelebekler.  Sadece toplu mezarların olduğu yerde biten bir çeşit bitkiyle beslendikleri için bazı bölgelere kümelendiklerini anladık.  Nerede mavi kelebek gördüysek orayı kazdık.  Binlerce şehidimizi çıkarıp Potocari'deki şehitliğe defnettik. (Aliya'nın Türk'e mektubundan kısa bir kesit) Sunay Kokmaz Ya Rab, kusurumuzu affet. Bizi Kendine kul kabul et. Emanetini kabzetmek zamanına kadar bizi emanette emin kıl. Amin! Hayırlı cumalar. Selâm ve dua ile  Bülent ERTEKİN
Ekleme Tarihi: 01 Kasım 2018 - Perşembe

KİNİNİZİ DİRİ TUTUN...

KİNİNİZİ  DİRİ  TUTUN . . .

(Aliya'nın Türk'e mektubundan kısa bir kesit)
...............

Peki, o gün orada neler oldu?
Size söylemiştim, bize yapılan her şeyi affedebiliriz ama kadınlarımıza ve çocuklarımıza yapılanlar’ asla affetmeyeceğiz.

Dokuz yaşında henüz ergenliğe girmemiş bir erkek çocuğunu düşünün. 
Yanında annesi var. 
Sırp askerler, çocuğun kafasına silah dayıyorlar ve ondan çırılçıplak soydukları kadına yani annesine tecavüz etmesini istiyorlar. 
Sonunda askerlerin istediğini yapamayınca kafasına yediği tek kurşunla ölüyor. 
Bu sırada Hollandalı Barış Gücü askerleri kulaklarına takılı kulaklıkla müzik dinliyorlar.

Bir kadın, kucağında beş yaşında kız çocuğu. 
İki asker, kızı annesinin kucağından indirmeden kadının ellerini ve bacaklarını iki yana açıp üçüncü bir askerin tecavüzüne yardım ediyor. 
Bu sırada BirLEŞmiş Milletler komutanı, askerlerin önderi Mladiç'le aynı masada bira içiyor.

Bir bebek. 
Kampın etrafındaki binlerce insan gibi ağlıyor. 
Sesi, askerleri rahatsız etmiş. 
Annesine “Kes şunun sesini!” diye bağırıyorlar. 
Kadın bebeğin’i sarıp sarmalıyor, susturmaya çalışıyor ama başaramıyor. 
Asker “Sen susturamazsan ben sustururum.” deyip elindeki çakıyla bebeğin dilini kesip yere atıyor.

Türk'ün evladı…
Unutma.
Ben Aliya,
Boşnakların içinde herhangi biriyim. 
O gün bütün Avrupa bizi yapayalnız bıraktı. 
Üç gün içinde sekiz bin vatandaşımızı katlettiler ve toplu mezarlara gömdüler. 
Binlerce kadınımıza tecavüz ettiler. 
Binlerce çocuğumuzu yetim bıraktılar. 
Henüz mezarlarını bulamadığımız kaç kardeşimiz daha var, bilmiyoruz. 

Önce, hepsini sıraya dizip tek tek öldürmeye başlamışlar. 
Elinize kazma kürek verildiğini, bir çukur kazdırıldığını, 
sonra kafanıza bir kurşun sıkıldığını düşünün. 

Biraz zaman geçince işin çok uzun süreceğini anlıyorlar. 
Bu kez yirmili, otuzlu, kırklı gruplar hâlin de daha büyük çukurlar kazdırıyorlar. 
Vatandaşlarımızı bu kuyuların içine atıp üstlerine kurşun yağdırıyorlar. 
Bu kez de çok fazla mermi harcandığını anlayıp başka bir yola başvuruyorlar. 
Çukurlara doldurulan kardeşlerimizin üstüne bomba atıp onları paramparça ediyorlar. 
Onların mezarını biz bulmadık. 
Kelebekler buldu. 

#Mavi_kelebekler. 
Sadece toplu mezarların olduğu yerde biten bir çeşit bitkiyle beslendikleri için bazı bölgelere kümelendiklerini anladık. 
Nerede mavi kelebek gördüysek orayı kazdık. 
Binlerce şehidimizi çıkarıp Potocari'deki şehitliğe defnettik.

(Aliya'nın Türk'e mektubundan kısa bir kesit)

Sunay Kokmaz

Ya Rab, kusurumuzu affet. Bizi Kendine kul kabul et. Emanetini kabzetmek zamanına kadar bizi emanette emin kıl. Amin! Hayırlı cumalar.


Selâm ve dua ile 
Bülent ERTEKİN

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.