Hakan Kanber / KöşeliYorum
Köşe Yazarı
Hakan Kanber / KöşeliYorum
 

Salda’nın sessiz çığlığı!

Yıllar önce ilk kez gördüğümde büyülenmiştim. Sanki gökyüzü yere düşmüş, bulutlar göl olmuştu. Bembeyaz kıyılar… Turkuaza çalan derin bir sessizlik… Adeta nefes alan bir doğa tablosuydu Salda. Bugün aynı yere bakıyorum… Ve içim sızlıyor. Çünkü beyaz cennet kararıyor.   ***   Salda Gölü, yalnızca bir göl değil; bir hafıza alanı… Doğanın milyonlarca yıl boyunca kendi kendine işlediği kutsal bir laboratuvar. Ama biz insanlar, o laboratuvara çamurlu botlarla girdik. Ayakkabıyla bastık… Arabayla kıyısına kadar dayandık… Şampuanla yıkandık, mangal dumanıyla boğduk.   ***   Yetmedi. Eşeler Dağı’nın yamaçlarından gelen o hayat dolu kaynak sularını madenciliğe kurban ettik. Yaşam damarlarını kestiğimiz bu göl şimdi bir hastanın oksijen maskesi çekilmiş hali gibi. Suskun, yorgun ve geri dönülmez bir sona doğru sürükleniyor. NASA’nın bile “Mars benzeri” diyerek kıymetini bildiği bu yerin, bizdeki karşılığı ne yazık ki “piknik alanı.” Üzerinde "duş kabini" yazan ama gideri olmayan tahtadan paravanlar… Sabunlu, deterjanlı suların toprağa aktığı sözde kamp alanları… Yasak olmasına rağmen göle giren, kıyıda yüzüp şenlik yapan kalabalıklar… Adım adım çökertiyoruz ekosistemi.   ***   Ama mesele sadece çevre değil… Bu, aynı zamanda bir kültür ve bilinç meselesi… Çünkü biz hâlâ doğayı “bizden ayrı” bir şey zannediyoruz. Korunması gereken değil, kullanılacak bir meta gibi görüyoruz. Salda, şimdi bu büyük yanılgının bedelini ödüyor.   ***   Ne tuhaftır… Mars’taki Jezero Krateri’ne benzeyen yapısıyla dünya bilim çevrelerinin ilgi odağı olan bu göl, kendi ülkesinde mangal dumanından nefes alamıyor. 3,5 milyar yıllık mikroorganizmaların yaşadığı stromatolitler, plastik şişelerin gölgesinde can çekişiyor. Bir düşünün… Eğer Salda kurursa, sadece bir göl değil; binlerce yıllık jeolojik bilgi, endemiğin sessiz dili, doğanın kendi kendine yazdığı şiir, ve en önemlisi bir yaşam alanı yok olacak.   *** Bugün hâlâ geç değil. Ama yarın geç olabilir. Salda sadece bilim insanlarının ya da çevrecilerin meselesi değil. Salda; hepimizin sorumluluğunda olan ortak bir gelecek. Beyaz adacıkların yeniden ışıldaması için, su sesinin yeniden duyulması için, çocuklarımızın da bu güzelliğe tanık olabilmesi için… Bir karar vermeliyiz. Ya bu gölü birlikte yaşatacağız… Ya da kararmış kıyılarına bakıp birlikte utanacağız.  
Ekleme Tarihi: 28 Temmuz 2025 -Pazartesi

Salda’nın sessiz çığlığı!

Yıllar önce ilk kez gördüğümde büyülenmiştim.
Sanki gökyüzü yere düşmüş, bulutlar göl olmuştu.
Bembeyaz kıyılar… Turkuaza çalan derin bir sessizlik…
Adeta nefes alan bir doğa tablosuydu Salda.

Bugün aynı yere bakıyorum…
Ve içim sızlıyor.
Çünkü beyaz cennet kararıyor.

 

***

 

Salda Gölü, yalnızca bir göl değil; bir hafıza alanı…
Doğanın milyonlarca yıl boyunca kendi kendine işlediği kutsal bir laboratuvar.
Ama biz insanlar, o laboratuvara çamurlu botlarla girdik.
Ayakkabıyla bastık…
Arabayla kıyısına kadar dayandık…
Şampuanla yıkandık, mangal dumanıyla boğduk.

 

***

 

Yetmedi.
Eşeler Dağı’nın yamaçlarından gelen o hayat dolu kaynak sularını madenciliğe kurban ettik.
Yaşam damarlarını kestiğimiz bu göl şimdi bir hastanın oksijen maskesi çekilmiş hali gibi.
Suskun, yorgun ve geri dönülmez bir sona doğru sürükleniyor.

NASA’nın bile “Mars benzeri” diyerek kıymetini bildiği bu yerin, bizdeki karşılığı ne yazık ki “piknik alanı.”
Üzerinde "duş kabini" yazan ama gideri olmayan tahtadan paravanlar…
Sabunlu, deterjanlı suların toprağa aktığı sözde kamp alanları…
Yasak olmasına rağmen göle giren, kıyıda yüzüp şenlik yapan kalabalıklar…
Adım adım çökertiyoruz ekosistemi.

 

***

 

Ama mesele sadece çevre değil…
Bu, aynı zamanda bir kültür ve bilinç meselesi…
Çünkü biz hâlâ doğayı “bizden ayrı” bir şey zannediyoruz.
Korunması gereken değil, kullanılacak bir meta gibi görüyoruz.

Salda, şimdi bu büyük yanılgının bedelini ödüyor.

 

***

 

Ne tuhaftır…
Mars’taki Jezero Krateri’ne benzeyen yapısıyla dünya bilim çevrelerinin ilgi odağı olan bu göl, kendi ülkesinde mangal dumanından nefes alamıyor.
3,5 milyar yıllık mikroorganizmaların yaşadığı stromatolitler, plastik şişelerin gölgesinde can çekişiyor.

Bir düşünün…
Eğer Salda kurursa, sadece bir göl değil;
binlerce yıllık jeolojik bilgi,
endemiğin sessiz dili,
doğanın kendi kendine yazdığı şiir,
ve en önemlisi bir yaşam alanı yok olacak.

 

***

Bugün hâlâ geç değil.
Ama yarın geç olabilir.
Salda sadece bilim insanlarının ya da çevrecilerin meselesi değil.
Salda; hepimizin sorumluluğunda olan ortak bir gelecek.

Beyaz adacıkların yeniden ışıldaması için,
su sesinin yeniden duyulması için,
çocuklarımızın da bu güzelliğe tanık olabilmesi için…

Bir karar vermeliyiz.
Ya bu gölü birlikte yaşatacağız…
Ya da kararmış kıyılarına bakıp birlikte utanacağız.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
kuşadası escort çorlu escort izmir escort çerkezköy escort çeşme escort kayseri escort konya escort gaziantep escort fethiye escort bodrum escort