Türkiye; ifade özgürlüğü, adil yargılanma ve basın özgürlüğü gibi temel haklarda dünya sıralamasında geride kalıyor. Bu alanda yayımlanan küresel ölçekteki çeşitli raporlar ülkemizin düşen grafiğini gözler önüne seriyor. Peki, diğer ülkelerde durum ne?
TEMEL HAKLARDA ALARM ZİLLERİ ÇALIYOR!
Türkiye, uluslararası insan hakları endekslerinde yıllardır gerileyen bir grafik çiziyor. Özellikle ifade özgürlüğü, toplantı hakkı, yargı bağımsızlığı ve basın özgürlüğü alanlarında ciddi sorunlar yaşanıyor.
2024 itibariyle Türkiye, Freedom House tarafından “özgür olmayan ülkeler” kategorisinde yer aldı. Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) sıralamasında ise basın özgürlüğünde 180 ülke arasında 165. sırada bulunuyor.
İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNDE GERİDEYİZ
Düşünce ve ifade özgürlüğü, demokratik bir toplumun temel taşıdır. Ancak Türkiye’de gazeteciler, akademisyenler, sanatçılar ve sosyal medya kullanıcıları, sıklıkla yargılanma riskiyle karşı karşıya kalıyor. Karikatür çizmek, tweet atmak, haber yapmak ya da bir eyleme katılmak; bireyleri terör suçlamalarıyla karşı karşıya bırakabiliyor. Oysa demokratik ülkelerde benzer eylemler, çoğu zaman tamamen yasal kabul ediliyor.
YARGI BAĞIMSIZLIĞI ZEDELENMİŞ DURUMDA
Türkiye’de yargının siyasi baskı altında olduğu yönünde yaygın uluslararası eleştiriler bulunuyor. Avrupa Konseyi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Türkiye hakkında verdiği ihlal kararlarının büyük kısmında adil yargılanma hakkının çiğnendiğine dikkat çekiyor. Özellikle siyasi davalarda, tutukluluk süreleri ve delil yetersizliğine rağmen verilen cezalar, Avrupa hukuk normlarıyla ciddi şekilde çelişiyor.
DÜNYA İLE KIYASLANINCA TÜRKİYE NEREDE?
İsveç, Norveç, Almanya gibi ülkelerde ifade özgürlüğü, yargı bağımsızlığı ve basın hakları anayasal güvence altında. Bu ülkeler, insan hakları indekslerinde en üst sıralarda yer alıyor. Rusya, Çin, İran gibi ülkeler ise Türkiye’ye benzer ya da daha kötü bir çizgide ilerliyor. Ancak bu ülkeler otoriter yapıları nedeniyle demokratik kriterleri baştan reddediyor. Polonya ve Macaristan gibi bazı Avrupa ülkeleri de son yıllarda otoriterleşme eğilimleri gösterse de, Türkiye kadar düşük skorlarla karşı karşıya değil.
TOPLUMSAL ETKİSİ; KORKU VE GÜVENSİZLİK!
Hak ihlalleri sadece bireysel değil, toplumsal düzeyde de güvensizlik yaratıyor. İnsanlar fikirlerini açıkça söyleyemiyor, medyaya güven azalmış durumda. Bu da kutuplaşmayı derinleştiriyor, hukuka olan inancı zedeliyor. Ülkedeki genç kuşak, geleceğini başka ülkelerde arıyor. Türkiye’den yurt dışına göç eden eğitimli gençlerin büyük bölümü, "özgürlük eksikliği"ni göç sebepleri arasında gösteriyor.
ÇÖZÜM; ŞEFFAFLIK VE REFORM…
İnsan hakları konusunda ilerleme sağlamak için siyasi irade şart. Öncelikle yargı bağımsızlığı güçlendirilmeli, basına yönelik baskılar kaldırılmalı, eleştirel düşünce cezalandırılmamalı. Aksi halde, demokratik çerçevede kalmak imkânsız hale gelir. Sivil toplumun desteklenmesi, özgürlüklerin anayasal güvenceye alınması ve AİHM kararlarının eksiksiz uygulanması, Türkiye’yi yeniden uluslararası normlara yaklaştırabilir.
SONUÇ; İNSAN HAKLARI, DEMOKRASİYLE VAR OLUR!
İnsan hakları bir lütuf değil, doğuştan gelen temel bir haktır. Türkiye’nin demokrasi ile olan bağını güçlendirmesi, bu hakların korunmasından geçiyor. Aksi halde, uluslararası alanda yalnızlaşma kaçınılmaz olacaktır.